Mevcut tarım politikasının ithalata dayalı bir politika olduğu için yerli üretime gerekli önem verilmediğini söyleyen Toy, “Yerli üretime gerekli önem verilmediği için rekoltemizi arttıramadık. Yani verimli topraklardan çok düşük verimler alıyoruz ve düşük rekolteler gerçekleştiriyoruz. Bundan dolayı da artık kendi kendimize yetemiyoruz. Ve dışarıdan ithal ediliyor. İhracattan bahsettiniz. Maalesef ithal edilen ürünler üçte bir fiyatla sanayiciye satılıyor. Yani tonda 4 Bin TL'ye kadar zararla sanayicimize satılıyor” dedi.

Maliyetleri hesaba katarak ve TL'nin değer kaybını da göz önünde bulundurarak çiftçiye para kazanabileceği bir fiyat açıklanması gerektiğini belirten Toy, “Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçiden alım yönünde yani çiftçiyi memnun edebilecek fiyat açıkladığı zaman çitçilerin alacağı ürünleri Toprak Mahsulleri Ofisi'nin stoklarına çeker. Çiftçiden aldığı ürünleri stokları çektikten sonra bir yıl boyunca yerli çiftçimizden aldığı ürünlerle piyasayı regüle edebilir ve aşırı fiyat oynaklıklarını engelleyebilir. Ama düşük fiyat açıklarsa Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçimizden ürün alamayacak. Tüccar ve sanayici çiftçinin ürününü ucuz satmaya çalışacak. Bir ürün ucuz olduğu zaman kelepir durumuna düşer ve karaborsacılara da gün doğmuş oluyor. Bu politikanın mutlaka değişmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Tarımda ekipman desteğinde hibenin çiftçiye gitmediğini söyleyen Toy, hibe açıklandıktan sonra tarım ekipmanlarına iki katı zam geldiğini vurgulayarak, “Açıklanan hibe çiftçiye gitmedi. Çiftçiye bu alet ekipmanı satana, üretene gitti. Ve bu hibe açıklanmadan önce Tarım Bakanlığı'nın şöyle bir açıklaması vardı. Hibeden kaynaklı fiyat artışları meydana gelirse gerekeni yapacaklarını söylemişlerdi. Maalesef ekipman fiyatları hibeden kaynaklı yüzde yüz artmış durumda ve hiçbir müdahale söz konusu değildir” dedi.

Kuru tarımdan sulu tarıma geçilmesi gerektiğinin altını çizen Toy, “Bir karış ekilmedik toprak bırakmayalım diyoruz ama ülke tarımımızın yüzde yetmiş beşi kuru tarım alanında yapılmakta. Yüzde yirmi beşinde sadece sulu tarım yapılmakta. Öncelikle bizim bu kuru tarım alanlarımızı suya kavuşturmamız gerekirdi. Sulama sistemiyle ve basınçlı sulama sistemiyle yani açık kanallarla değil bir damla suyumuz boşa gitmeyecek şekilde bütün bu sistemlerimizi kurmuş olmamız lazımdı. Böyle yaptığımız zaman korkunç verimler elde ederdik. Çiftçimiz gerekli bakım ve beslemeyi yapamıyor. Öyle olduğunda randıman ve verim düşüyor” diyerek açıkladı.

Çiftçilerin maliyetlerinin çok arttığına dikkat çeken Toy, girdi maliyetlerin indirilmesi için Tarım Bakanı’nın çözüm bulmasını da istedi. Çiftçilerin sorunlarına da değinen Toy, “Çiftçilerimizin iki büyük önemli sorunu var. Birincisi girdi maliyetlerinin çok yüksek olması ve ikincisi değerinde satamaması. Bu ikisini biz çözmediğimiz müddetçe çiftçimizin bu problemleri hep devam edecek. Ama maalesef görüyoruz ki denge çok önemlidir. Hem çiftçi, sanayici ve tüketici arasında dengeyi çok güzel korumamız lazım. Eğer biz dengeyi sürekli sanayicinin lehine bozmaya çalışırsak inanın üretecek çiftçi kalmaz. Babasından, atasından kalmış toprağını çiftçimiz satmak istemiyor. Zarar da olsa o toprağına sahip çıkıyor. Ve yapacak başka bir işi olmadığı için çiftçimiz hala o toprakta üretim yapıyor. İnanın para kazanabileceği başka bir işi olsa çiftçimiz o toprağını satmaz ama ekmez de” dedi.

YAREN KAYA

KARADENİZ EKONOMİ