“Hazine arazisi yok diye yatırımcıya ‘coğrafya kaderdir’ diyemezsiniz”
Hayata geçtiğinde her biri kendi alanında ilk olacak projelerle Altınordu Belediye Başkanlığı koltuğunda 30 ayını geride bırakan Aşkın Tören, merkez ilçede tamamlanan altyapı çalışmaları sonrasında üst yapıya önem vererek yerelde topyekûn kalkınma modeli ile iddiasını bir kaç adım daha öne taşıyor.
info@karadenizekonomi.com / 25.10.2021
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta Altınordu İlçesi’nin başarılı Belediye başkanı Aşkın Tören’e konuk olduk. Kamu yönetiminde edindiği birikimi ve devlet terbiyesini 30 aydır yönettiği ilçenin gelişimi ve kalkınmasına yansıtan Tören, özellikle şehrin atık kapasitesini ayağa kaldırmaya kararlı olduğunu hem projeleri hem de açıklamalarıyla hissettirdi.
Hayata geçirmeye başladığınız projeler ve açıklamalarınızla sanki yeni nesil bir belediyecilik anlayışının ipuçlarını veriyorsunuz? Bu anlayışı biraz daha ete kemiğe büründürmenizi istesek neler söylersiniz?
- Şehrin ekonomik dinamikleri, atıl kapasitesi ve ikinci kuşak yatırımlar konusunda girişimcilerimizi heyecanlandırmak ve şehrin bir cazibe merkezi haline gelmesi için yerel yönetimlerin istekli ve davetkâr olması gerektiğinin altını çizen Tören, “Bu şehirde hazine arazisi yok diye yatırımcıya bu coğrafya kaderdir dayatmasıyla karşılık vermek topu taca atmaktır. O nedenle özel sektörü ve kamu otoritesini yanımıza alarak adeta karma sektör modellemesiyle bu şehrin hem sanayileşmesi hem de orta ölçekli yatırımlara fırsat vermek ve imalat sektöründe gücümüzü artırmak diğer taraftan da yeşil ekonomi bağlamında çevre hassasiyetlerimizden taviz vermeden turizm ticaret bağlantısını ve turizm üniversite merkezli olmak üzere ticaret teknoloji bağlantısını güçlendirerek hem kültüre hem sanata hem fikre hem tarihe hem maziye hem de atiye dair yeni bir hikâyenin mürekkebi olmak istiyoruz.”
-Son zamanlarda yaptığınız açıklamalarda “Yeni Nesil Ordu” diye bir kavram öne çıkıyor. Bu kavramın içini nelerle doldurmayı planlıyorsunuz?
-Yeni arayışlar, tecrübeler ve yeni yeteneklere kapı aralayarak... Ama bu kavramları bir bileşen kabul ettiğimizde ise en büyük bileşkesinin yeni nesil bir kalkınma modeli olmalıdır. Elbette birinci ve ikinci nesil yatırımlar bizim için çok kıymetli. Ancak dünyamız değişiyor. Bu değişime Ordu’nun kayıtsız kalması beklenemez. Kendi kimlik ve özgünlüğümüzden taviz vermeden Karadeniz’de iddia sahibi bir şehir olma arzusu ile doldurmalıyız. Katışık gelir açısından büyük olmak her zaman güçlü ekonomilere sahip olduğumuz anlamına gelmez. Kimliği olan modern ve güçlü şehirler liginde yer almalıyız.
"Marka yaratmak için daha fazla gayret sarf etmeliyiz"
Size göre modern ve güçlü şehir yapılaşması için itici güç ne olmalı peki?
-Burada esas dinamo markalardır. Markalar konusunda biraz daha gayret etmeliyiz. Burada orta-uzun vadede planlamayı 2052 yılı mottosu ile şekillendirmeye kararlıyız. Akıllı şehir stratejisi yapılanması etrafında tüm kurumları, sektörleri ve disiplinleriyle birleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu hayata geçirdiğimizde kaynakların etkinliği ortaya çıkacak, verimlilik ve kapsayıcılık şehir ekonomisinde bir sinerji oluşacaktır.
-Ordu’nun merkez ilçesi olan Altınordu’yu nerede görüyorsunuz?
-Ordu il statüsünün doğal varisi olarak görüyorum. Sadece 250 bine ulaşan nüfusumuzla değil. Şehrin tamamında ve şehrin dışında yaşayan tüm hemşerilerimizle… Yani diğer yarımızla… Pancar çorbası ritüeli etrafında hamasi nutuklarla şehrin geleceğine katkı sunamayız. Büyükşehir statüsü ile Ordu bir ivme kazandı elbette. Altınordu da bu yapıya eklemlenmeli. Bu da yetmez arka havzadaki belediyelerimiz de eklemlenmeli. Bir pergel misali ayağı kentte olan ama çizdiği çember siyasetçisinden ticaret erbabına ve yatırımcısına herkesi kapsayan bir kent modeli…
"Biz 30 aydır 1 Lira dahi borçlanmadık"
Tüm Belediye Başkanlarının en büyük sıkıntısı iş başına gelirken veya iş başından giderken yönettikleri kentin borçları olmuştur. Altınordu Belediyesi’nde durum nedir?
-Biz 30 aydır bir lira dahi borçlanmadık. Faiz ve kredi konusunda kendi öz kaynaklarımızla hareket edip hiçbir hemşerimizi borçlandırmadık. Ki burada en büyük kaynak, yarattığımız tasarruf ekonomisi olmuştur. Finansal açıdan da bu şehrin akut sorunlarına müdahale etmeyi amaçladık. Bir yandan öz kaynakla önümüzü görmeye çalışırken diğer yandan özellikle pandemi döneminde devletle birlikte veren el de olduk.
-Bu nasıl oldu?
Kaynaklarımızı pandemi koşullarında etkili kullanarak. Karadeniz Bölgesi’nde hükümetin sağladığı yardımların dışında 15 milyon “tamamlayıcı sosyal destek” paketiyle esnafımıza dokunduk. Üreten çilekeş annelerimizin ürünlerinin yerinde alıp ihtiyaç sahipleri ile paylaştık. Öğrencilerimize 1000 tablet dağıtımı yaptık.
-Hatta kendinizi şehirle sınırlamadınız? Ülkemizin pek çok yerinde de sizden izler görmek mümkündü…
-Elbette… Yardıma ihtiyacı olan pek çok ilde sel, yangın, orman yangını ve deprem gibi afetlerde vatandaşlarımızın yanında olduk. Bu şehrin vicdanı olduk bir anlamda…
"2022 yatırım ve atılım yılı olacak"
-Peki; 2022 yılını nasıl planlıyorsunuz?
-Kesinlikle atılım ve yatırım yılı olacak. Şehrimizi daha ileriye taşıyacak eşitlik ve adalet ilkesinden kopmadan üstün kamu yararı anlayışından taviz vermeden ve aynı zamanda hesap verilebilirlik ilkemiz doğrultusunda kapsayıcı ve bütüncül bir çalışmayla şehrimizin beklentilerine cevap vererek, insanımızın bu şehirde görmek istediklerini kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanarak gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu hedefe sağlıklı bir bütçeyle ulaşacağız. Mali disiplinden, dengelenmeden ve sıkılaştırmadan taviz vermeden hizmetten de tasarruf etmeden yola devam edeceğiz.
-Mali disiplinde öncelikleriniz nedir?
-Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 2019 yılında yüzde 15,4 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 7’ye, 2021 yılında yüzde 2,7’ye düşürülmüştür. Meclisimizin onayına sunduğumuz 2022 yılı bütçe tasarısında ise bu oran yüzde 1,8 olarak öngörülmüştür. Bu rakam aynı zamanda bizim de bankalar nezdinde mevduattan elde ettiğimiz faiz miktarına denk gelmektedir ki buradan daha fazla yatırım çıkarabilelim. Yatırımların bütçe içindeki payı 2019 ve 2020 yılında ortalama yüzde 24 iken bu oran 2021 yılında yüzde 36’ya çıkarılmıştır. Meclisimizin onayına sunduğumuz 2022 yılı bütçe tasarısında ise bu oran yüzde 41 olarak öngörülmüştür. Hizmetlerimizden vazgeçmeden aksine yeni enstrümanları da ilave ederek şehrin alt yapı üst yapısıyla ilgili yatırımlarımıza çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Klasik ve sosyal belediyecilik anlayışının dışına çıkacağız"
-Hemen hemen tüm açıklamalarınızda oldukça iddialı bir biçimde kent insanına dokunmaktan bahsediyorsunuz. Bunu nasıl ete kemiğe büründüreceksiniz?
-Hep ifade ettiğimiz gibi artık yatırımların ve sosyal yardımların dengeli ve adil bir şekilde öne çıktığı büyük ölçekli yatırımlarla sadece klasik ve sosyal belediyecilik anlayışın da dışına çıkarak şehrin sosyal yönlü sorunlarından bir tanesi olan işsizlik ve buna bağlı göç olgusunun yönetilmesinde de önemli ilerlemeler sağlayacağız. Tasarrufa elbette devam ama insana hizmetten tasarruf etmeyeceğiz. Bu şehrin ihtiyacı olan yeşil ve çevre yeşil kalkınma hedeflerinden taviz vermeyeceğiz tasarruf etmeyeceğiz.”
MURAT GÜRSOY / KARADENİZ EKONOMİ