ATİK, enerji yatırımı için gaza basmaya hazırlanıyor!

Karadeniz'in önde gelen firmalarından Dost Fındık Sanayi A.Ş, Türk ekonomisine sağladığı önemli katkılarla dikkat çekiyor. Karadeniz Ekonomi programında konuk olarak yer alan CEO Sinan Atik, firmanın sektördeki lider konumunu ve gelecek hedeflerini değerlendirdi.

info@karadenizekonomi.com / 4.03.2024

ATİK, enerji yatırımı için gaza basmaya hazırlanıyor!

 

1987 yılında kurulan ve ikinci kuşak temsilcisi olarak görev yapan Sinan Atik, firmanın 20'den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdiğini ve fındık sektöründe öncü bir rol üstlendiğini vurguladı. Ayrıca, şirketin gıda, turizm ve enerji sektörlerinde de faaliyet gösterdiğini belirterek yaklaşık 300 kişiye istihdam sağladıklarını açıkladı.

Atik, sektördeki zorluklar ve firma stratejileri üzerinde durarak rekabetin yoğunluğuna dikkat çekti. Maliyet kontrolü ve dijital dönüşüme önem verdiklerini vurgulayan Atik, 2023 yılında önemli bir Güneş Enerji Santrali yatırımı gerçekleştirdiklerini ve kendi elektriğini üretmeye başladıklarını açıkladı. Ünye'deki merkezlerinde bulunan Güneş Enerji Santrali yatırımıyla, Türkiye'nin enerji bağımsızlığına önemli bir katkı sağlayarak sektöre öncülük ettiklerini belirtti. Ayrıca, 2024'te kendi fındık firmasının enerji ihtiyacını karşılayacak yatırımlar yapacaklarını ifade etti.

CEO Sinan Atik’le son dönemdeki önemli yatırımlarını ve yeni dönem hedeflerini konuştuk...

 

 

Kendinizi ve firmanızı kısaca tanıtabilir misiniz?

Tabii ki. İsmim Sinan Atik ve Dost Fındık firmasının ikinci kuşak temsilcisiyim. Şu anda CEO olarak görev yapıyorum. Firmamız 1987 yılında kuruldu ve o günden bu yana sürekli büyüyerek gelmiş bulunmaktayız. İkinci nesil olarak işi devraldık ve aile büyüklerimiz hala bize destek olmaktadırlar. Firmamız üç farklı sektörde faaliyet göstermektedir. Bunlar arasında en önemlisi ve amiral gemimiz olan fındık sektörü bulunmaktadır. Ayrıca gıda sektöründe de faaliyet göstermekteyiz. Turizm sektöründe ise Ünye'de bir otelimiz bulunmaktadır. Üçüncü olarak, enerji sektöründe güneş ve rüzgar enerjisiyle ilgili yatırımlar yapmaktayız. Firma tarihi boyunca sürekli büyüyerek, 1995 yılında Ünye merkezde fındık kırma tesisi olarak faaliyet göstermeye başladı. Daha sonra faaliyetlerimizi mevcut konumumuza taşıdık ve 2005 yılında fındığın işlenmiş ürünlerini de üretmeye başladık. Şu anda fındık sektöründe tüm ürünlerin üretimini gerçekleştirmekteyiz ve 2010 yılından itibaren ikinci nesil olarak işin içindeyiz. Bugünlere kadar geldik diyebilirim.

Efendim, ihracatçı bir firmasınız. Aynı zamanda Karadeniz Fındık İhracatçılar Birliği yönetim kurulu üyesisiniz. Sektördeki verimlilik ve kar marjıyla ilgili yapılan sunumlardan hatırlıyoruz. Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz ve firmanızda kaç kişi istihdam ediliyor?

Şu anda 20'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Ancak bazı ülkelerde ihracatımız bazı sezonlarda aktif olabiliyor, bazı sezonlarda ise pasif kalabiliyor. İstihdam sayımız mevsimsel olarak değişmektedir. En yoğun sezon Eylül-Ekim aylarıdır. Grup olarak yaklaşık 300 kişiyi istihdam ediyoruz. Bu istihdamın büyük çoğunluğu fındık sektöründe çalışmaktadır. Geri kalan kişiler ise otel ve enerji sektörlerinde istihdam edilmektedir.

 

Rekabet ettiğiniz firmalardan sizi ayıran özellikler nelerdir? Hangi stratejilerle fark yaratıyorsunuz?

Fındık sektörü gerçekten rekabet yoğun bir sektör. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, tarım emtiası üretiyor olmanız. Tarım emtiası ürettiğinizde, genellikle yüksek kar marjlarına sahip olmuyorsunuz ve bu işler için büyük bir AR-GE veya know-how gerektirmiyor. Bu nedenle, fındık sektöründe faaliyet gösteren birçok firma arasında kapasite fazlası ve fiyat rekabeti yaşanıyor. Bu da sektördeki rekabeti artırıyor ve kar marjlarını olumsuz etkiliyor. Rekabet ortamında öne çıkmak için maliyetlerinizi kontrol etmeniz gerekiyor. Biz bu konuda dijital dönüşüm ve işletme içinde yazılımsal programların kullanımı gibi adımlar atıyoruz. Ayrıca, fındık sektöründe katma değerli ürünler üretmeye odaklanıyoruz. Fındık ezmesi, fındık kreması gibi perakendeye yönelik ürünler geliştiriyoruz. Bu ürünlerde AR-GE yaparak, farklılaşma ve rekabet avantajı elde etmeyi hedefliyoruz. Örneğin, kahveli fındık ezmesi gibi ürünlerle dünya çapında rekabet edebileceğimizi düşünüyoruz. Bu şekilde, farklı ürünlerle ve AR-GE odaklı çalışmalarla rekabette öne çıkmayı amaçlıyoruz.

Efendim, şirket açısından 2023 yılını nasıl geçti? 2024 beklentilerinizi nelerdir?

Şimdi, yıl olarak bahsedildiğinde fındık sektöründe olduğumuz için sezonsal olarak bakıyoruz. 2023'e dair konuşacak olursak, aslında 2022 sezonunun sonuçlarından bahsediyoruz. 2022 sezonu, fiyatların pazarda istikrarlı bir başlangıç ​​yaptığı ve daha sonra enflasyonun etkisiyle yükseldiği bir dönemdi. Şirket olarak 2023 yılında, fındık sektöründeki başarıyı artırmak için şirket içi verimlilik ve dijital dönüşüm süreçlerine odaklandık. Çünkü teknolojinin önemi gün geçtikçe artıyor ve verimlilik, üretim kalitesi gibi unsurları geliştirmek için teknolojik atılımlar yapmak gerekiyor. Biz de bu doğrultuda çalışmalar yaptık ve 2023 yılında bu süreçlere ilk adımları attık. Ayrıca, fındık üretimi ve satışlarına baktığımızda, ciroların yerine fındık miktarını önemsediğimizi belirtmek isterim. Çünkü fındık fiyatları sürekli değişiyor ve ciroların artması, gerçek performansı göstermekte yetersiz kalabiliyor. 2023 yılında Türkiye'nin ihracat miktarıyla paralel olarak hareket ettik. Sürekli fuarlara katılarak yeni ihracat pazarları oluşturmaya çalışıyoruz. Örneğin, Gulfood fuarı gibi büyük etkinliklerde yer alıyoruz. Bu fuarlar, mevcut müşterilerle görüşme ve yeni müşterilerle tanışma fırsatı sağlıyor. Ancak, fındık fiyatlarının yüksek olması nedeniyle bazı müşterilerin alternatif ülkelere yönelmeye başladığını duyuyoruz. Bu, son fuarlarda da karşılaştığımız bir durumdu. Ancak, genel olarak fuarın olumlu geçtiğini söyleyebilirim.

 

Sektörde son yıllar zor geçiyor, fiyat dalgalanması özellikle dünya genelinde artarken, ülkemizde daha fazla. Bunlar her şeye yansıyor. 2024 yılında ajandanızda hangi konular var ve hedef olarak neler koydunuz?

2023 yılında önemli bir GES yatırımı gerçekleştirdik. Güneş enerjisi alanında yaptığımız yatırımlarımız devreye alındı ve kendi elektriğimizi üretiyoruz. 2024'te kendi fındık firmamızın enerji ihtiyacını karşılayacak yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Ayrıca, dijital dönüşüm çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yeni ihracat pazarlarına açılmak da hedeflerimiz arasında.

Enerji yatırımları için Dünya Bankası'nın Türkiye'ye 750 milyon dolarlık finansman sağlayacak olması ve finans kuruluşlarının bu yönde destek vermesi sevindirici. Bu yatırımların Türkiye için önemli olduğunu düşünüyorum. Siz de önümüzdeki yıllarda bu trendin devam edeceğini mi düşünüyorsunuz?

Evet, enerji yatırımları açısından Türkiye'nin aldığı finansman ve devletin sağladığı destekler gerçekten önemli. Özellikle Avrupa Birliği hibe fonları ve tarım bakanlığı tarafından verilen destekler sektördeki yatırımları güçlendiriyor. Türkiye'nin enerji ithalatçısı olması, bu tür yatırımların gerekliliğini daha da artırıyor. Türkiye genelinde bu alanda yapılan atılımların önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini düşünüyorum.

Fındık sektöründe, üretimden ticarete kadar büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Siz bu değişim ve dönüşüme nasıl ayak uyduruyorsunuz?

Evet, dünya genelinde fındık sektöründe önemli değişimler yaşanıyor. Gıda trendlerindeki değişiklikler, sağlık ve beslenme konularına artan ilgi, fındığın tüketimini etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Bu trendlere ayak uydurmak için inovasyon ve AR-GE çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Özellikle sağlıkla ilgili trendler, fındık tüketimini artırıyor ve bu konuda AR-GE çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.Üretimdeki liderliğimizin fiyatlara yansıtılamaması, diğer ülkelerin üretimlerini artırarak dünya pazarlarına daha fazla ürün sunmasıyla ilgili bir durum. Bu nedenle üretimi artırmak ve kaliteli ürünleri daha etkin bir şekilde pazarlamak gerekiyor. Ülke menfaatlerini korumak adına yeni bir fındık kanununa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu kanun, sektörün sorunlarını belirleyerek çözüm odaklı adımların atılmasını sağlayabilir.Yeni pazarlara açılmak da önemli bir strateji olabilir. Özellikle Hindistan gibi büyük ve potansiyel bir pazarla yapılan çalışmalar, sektörümüz için önemli fırsatlar sunabilir. Katma değerli ürünler üreterek döviz gelirini artırmak için AR-GE çalışmalarına ve pazarlama stratejilerine yatırım yapılmalıdır. Maliyetleri düşürmek için ise verimlilik artırıcı adımlar atılabilir ve teknolojik yeniliklere önem verilebilir.

Konya Karaman bölgesinin bisküvi sektöründeki başarısını ve fındık çikolata gibi potansiyel ürünlerde neden Karadeniz Bölgesi'nin merkez olamadığını tartıştınız. Fındık sektöründe dünya çapında marka oluşturma konusundaki eksikliklerimizi ve çözüm önerilerinizi açıklar mısınız?

Evet, Konya Karaman bölgesinin bisküvi sektöründeki başarısını değerlendirirken, fındık çikolata gibi potansiyel ürünlerde neden Karadeniz Bölgesi'nin merkezi olamadığını sorgulamak önemlidir. Türkiye'nin dünya çapında marka oluşturma konusundaki eksikliklerini ele aldığımızda, birkaç ana noktaya değinmek isterim.Öncelikle, Türkiye'nin marka oluşturma potansiyeli ve bu hedefin gerçekleştirilmesi konusunda uzun vadeli bir stratejiye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Marka oluşturma süreci, sadece bir sektöre veya ürüne odaklanmak yerine, geniş bir perspektifte ele alınmalıdır. Farklı sektörlerde güçlü markalar oluşturmak, Türkiye'nin global pazarda rekabet edebilirliğini artırabilir.Ancak, marka oluşturma sürecinin kolay veya hızlı bir süreç olmadığını kabul etmek gerekmektedir. Bu süreçte, AR-GE çalışmaları, girişimcilik ve küme oluşumları önemli rol oynamaktadır. Türkiye'nin marka oluşturma çabalarının, sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmayıp, bölgesel kalkınma ve yerel girişimciliği desteklemesi gerekmektedir.Ayrıca, devletin teşvik politikalarını gözden geçirmesi ve kümelenmeye güçleri birleştirmeye destek vermesi önemlidir. Artık ülkemizde fabrika entegre olmayan yatırımlara teşvik verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin fındık sektöründe kapasite artışı yatırımlarına ihtiyacı olmadığını, mevcut tesislerin kapasite kullanım oranlarının düşük olduğunu göz önünde bulundurarak, devletin teşviklerini bu yönde yönlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.Özetle, Türkiye'nin marka oluşturma potansiyelini değerlendirirken, uzun vadeli stratejiler, AR-GE çalışmaları, girişimcilik ve devletin teşvik politikalarının gözden geçirilmesi gibi faktörlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde, Türkiye'nin dünya çapında marka oluşturma hedefine daha etkili bir şekilde ilerleyebileceğini düşünüyorum.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin artık ülkemizde hissedilir hale gelmesiyle, bilim adamlarının öngörüsüne göre 23 yıl içinde Akdeniz ikliminin tamamen Karadeniz'e gelmesi bekleniyor. Bu durumun fındık üretimine olan etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıca, kokarca konusunda üreticilerin yaşadığı belirsizlikler ve bu durumun fındık üretimine etkisi hakkında ne söylemek istersiniz?

Küresel ısınma ve iklim değişikliği, fındık üretimi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu durum sadece Türkiye'de değil, diğer fındık üretici ülkelerde de ciddi endişelere yol açıyor. Özellikle Avrupa Birliği fındık komisyonu toplantısında diğer üretici ülkelerin de benzer endişeleri dile getirdiğini gördüm. Bu, son yıllardaki üretim düşüşlerinin önemli bir nedeni olarak ortaya çıkıyor.Özellikle, Akdeniz ikliminin Karadeniz'e kayması fındık üretimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Daha sıcak ve kurak iklim koşulları, fındık ağaçlarının verimliliğini ve sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, beklenmedik hava olayları ve don tehlikeleri gibi riskler de artabilir. Bu durum, fındık üretiminde belirsizlik ve risklerin artmasına neden olabilir.Öte yandan, kokarca konusundaki belirsizlikler de fındık üretimi için önemli bir tehdit oluşturuyor. Üreticilerin hangi yöntemleri kullanacaklarını bilmedikleri ve bu konuda net bir politikanın olmaması, üretimde istikrarı ve verimliliği olumsuz etkileyebilir. Kokarcaya karşı etkili önlemlerin belirlenmesi ve üreticilere bu konuda destek sağlanması önemlidir.

 

Bölgedeki üniversitelerin, özellikle Ziraat Fakültelerinin, fındık konusundaki araştırmalarının sonuçlarını bekliyoruz. Üniversitelerin sektörle iş birliği yapması ve kokarca konusundaki belirsizlikler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üniversitelerin, özellikle Ziraat Fakültelerinin fındık konusundaki araştırmaları büyük önem taşıyor. Bölgemiz geniş bir fındık coğrafyasına sahip olduğundan, üniversitelerin bu alandaki çalışmaları sektöre büyük katkı sağlayabilir. Ancak, sektörle işbirliği yaparak elde edilen sonuçların uygulanabilirliği ve etkinliği büyük önem taşıyor.Özellikle kokarca konusunda üniversitelerin yürüttüğü araştırmalar ve bu konudaki çalışmaların sonuçları büyük bir merakla bekleniyor. Kokarcanın fındık üretimine olan etkilerini anlamak ve mücadele yöntemlerini geliştirmek, sektör için hayati öneme sahip. Bu nedenle, üniversitelerin bu konuda daha fazla araştırma yapması ve sektöre rehberlik etmesi bekleniyor.Kokarca konusu, ülkemizde son yıllarda giderek artan bir sorun haline gelmiştir. Kokarcaya karşı mücadelede fiziksel ve biyolojik yöntemlerin etkili olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu yöntemlerin uygulanabilirliği ve etkinliği konusunda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, üreticilere bu konuda eğitim ve bilgilendirme sağlanması da önemlidir.Kokarca konusunun önümüzdeki birkaç yıl boyunca gündemde olması muhtemeldir. Bu nedenle, sektör paydaşlarının bir araya gelerek etkili mücadele stratejileri geliştirmesi ve uygulaması gerekmektedir. Umarım kokarca sorunu, fındık rekoltesini ciddi şekilde etkilemeden önce etkili bir şekilde çözülür.

 

Soru: Eskiden var olan Fındık Tanıtım Grubu'nun tekrar hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

Evet, bence geçmeli. Türkiye'deki tanıtım gruplarının bir araya getirilerek Türkiye Tanıtım Grubu olarak faaliyet göstermeye başlamasından sonra, fındık gibi diğer ürünlerin tanıtım faaliyetlerinde ciddi bir gerileme yaşandı. Eskiden olduğu gibi yüksek bütçelerle tanıtım yapmak mümkün olmadığı için, etkili tanıtım faaliyetleri gerçekleştirmekte zorlanıyoruz. Özellikle Hindistan ve Çin gibi büyük pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin önemi büyük. Bu ülkelerde yıllardır süregelen tanıtım faaliyetlerinin meyvelerini son yıllarda almaya başladık. Özellikle Çin'de gerçekleştirilen tanıtım faaliyetleri sayesinde Türkiye olarak büyük bir ihracat gerçekleştiriyoruz. Bu başarıyı Hindistan'da da elde etmek için 2024 yılında tanıtım faaliyetlerine başlayacağız. Hindistan, fındık için potansiyeli yüksek bir pazar ve iyi sonuçlar elde edebileceğimize inanıyorum. Dolayısıyla, Fındık Tanıtım Grubu'nun tekrar faaliyete geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Firmanızın ekonomiye katkılarından dolayı ödül aldınız. Bu ödülü siz aşirketiniz adınıza aldınız. Firmanızın ekonomiye katkıları hakkında neler söylemek istersiniz?

Öncelikle teşekkür ederim. Evet, son dönemde firmamızın ekonomiye katkılarından dolayı bir ödül aldık ve bu ödülü şahsım adına aldım. Bu ödül, firmamızın 300 kişiye istihdam sağlaması ve ekonomiye katkıda bulunması nedeniyle verildi. Bu bizi gururlandıran bir başarı oldu. Ordu Sanayi ve Ticaret Odası'na bu ödül için teşekkürlerimi iletiyorum. Bu ödül, bizi daha da motive etti ve daha iyisini başarmak için çalışmaya devam edeceğiz. Fındığı dünya pazarlarında daha iyi bir konuma getirmek ve daha değerli bir ürün haline getirmek için elimizden geleni yapıyoruz ve bu çalışmalara devam edeceğiz.

 

Teşekkürler…

 

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar