Karadeniz’in Lojistik Geleceği Şekilleniyor: Samsun-Sarp Demiryolu Masada
Karadeniz Bölgesi'nin ekonomik ve lojistik kalkınma hedefleri, Rize'de düzenlenen ve bölgedeki tüm ticaret ve sanayi odası ile borsa başkanlarının bir araya geldiği önemli bir toplantıda masaya yatırıldı.
info@karadenizekonomi.com / 7.10.2024
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Adil Levent Karlıbel, Karadeniz Ekonomi Programı’nda, bölgenin küresel pazarlara açılımını sağlayacak stratejik projeler ve bu projelerin bölge ekonomisine kazandıracağı fırsatlarla ilgili kritik değerlendirmelerde bulundu. Murat Gürsoy’un sorularını cevaplayan Karlıbel, Samsun-Sarp Demiryolu Projesi’nin Karadeniz’i uluslararası ticaret merkezi haline getirebileceğini belirterek, bu projenin lojistik, sanayi ve turizm gibi alanlarda yeni fırsat kapıları açacağını vurguladı.
Karadeniz Bölgesi’nin Küresel Pazarlara Açılma Potansiyeli
Rize’de gerçekleştirilen toplantının ana gündem maddesi, Karadeniz Bölgesi'nin lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve ekonomik büyüme stratejilerinin belirlenmesiydi. Karlıbel, “Karadeniz, coğrafi konum itibariyle büyük bir avantaj taşıyor. Orta Doğu’daki savaş sona erdiğinde, Ukrayna ve Rusya gibi büyük pazarlar yeniden açılacak. Ayrıca Gürcistan üzerinden Türk Cumhuriyetleri’ne ulaşmak çok daha kolay hale gelecek. Bu potansiyeli değerlendirmek için lojistik altyapımızı güçlendirmek zorundayız. Özellikle Samsun-Sarp Demiryolu Projesi, bölgenin küresel ticarete entegrasyonu açısından büyük önem taşıyor,” dedi.
Karadeniz Neden Potansiyelini Tam Kullanamıyor?
Karadeniz Bölgesi’nin potansiyelini yeterince kullanamadığını ve lojistik kısıtlamaların bölgenin gelişimini engellediğini belirten Karlıbel, “Gaziantep’ten 30 firma Türkiye'nin ilk 500 büyük firması arasında yer alırken, Karadeniz’den yalnızca 20 firma bu listede. Bu, lojistik altyapıdaki eksikliklerin bir sonucu. Karadeniz uzun yıllar boyunca sadece sahil yollarıyla Türkiye’nin diğer bölgelerine bağlandı, limanlarımızı yeterince verimli kullanamadık. Ancak, Karadeniz-Akdeniz Otoyolu’nun devreye girmesi, bölgeye yeni fırsatlar sunuyor. Ayrıca, Çin’in Orta Koridor Projesi’nden de faydalanarak Karadeniz’i önemli bir lojistik merkez haline getirebiliriz,” diye ekledi.
Samsun-Sarp Demiryolu: Bölge Ekonomisinin Kilit Projesi
Samsun-Sarp Demiryolu Projesi’nin bölgenin ekonomik kalkınmasında kilit rol oynayacağını belirten Karlıbel, bu hattın hem yük hem de yolcu taşımacılığı açısından büyük fırsatlar sunduğunu vurguladı. “Bu proje, Karadeniz Bölgesi’nin üreticilerine, özellikle de Avrupa ve Çin pazarlarına daha kolay erişim sağlayacak. Aynı zamanda, bu demiryolu hattının Ordu’nun iç kesimlerinden geçmesi, Gürgentepe, Gölköy ve Mesudiye gibi ilçelerde ihtisas organize sanayi bölgeleri kurulmasına olanak tanıyacak. Bu da bölgede yeni yatırımların önünü açacaktır,” diye konuştu
Toplantıdan Önemli Kararlar Çıktı
Toplantının sonuçları hakkında bilgi veren Karlıbel, süreçte ilerleme kaydedildiğini ve bir ay içinde yeni bir toplantı yapılacağını belirtti. Trabzon’un yazışmaları, Samsun’un ise görüşmeleri üstlendiğini belirten Karlıbel, “Samsun-Sarp Demiryolu Projesi uzun soluklu bir yatırım, ancak bölgenin ekonomik geleceği için hayati öneme sahip. Bu projeyi hayata geçirmek Karadeniz’in lojistik ve ticari gücünü daha da pekiştirecek,” ifadelerini kullandı.Gündeme dair konuşan Karlıbel, Karadeniz Ekonominin sorularını şu şe şekilde yanıtladı:
Ticaret ve Sanayi Odası'nın yeni dönemi için ne söyleyebilirsiniz? İki yıl geride kaldı.
Adil Levent Karlıbel: Evet, iki yıl dolmak üzere. Bu süre zarfında projelerimizi, altyapımızı tamamladık. Şimdi bu çalışmaları yatırıma dönüştürme aşamasındayız. Özellikle organize sanayi bölgemiz için bütçe bekliyoruz. Bütçe hesabımıza geçer geçmez ihaleye çıkacağız. Bu süreçte depremler ve ekonomik kriz gibi engeller yaşadık, ancak planladığımız hedeflere ulaşmak üzereyiz.
Ne kadar bir zamana ihtiyacımız var?
Adil Levent Karlıbel: İhalemizi yaptıktan sonra iki yıl içinde her şeyle biter. Ama ihale yapıldıktan sonra sanayicilerimizin yatırımları için yol açılmış demektir. Çünkü kırmızı kodu var, yolu açık, enerjisi geliyor. Sadece estetik olarak bazı sıkıntıları var, o da bir yıl içinde tamamlanır. Yani ihaleden sonraki iki yıl içinde mükemmel bir organize sanayi olur. Şu anda sadece bir şeyi bekliyoruz; hesabımıza 200 milyon liranın yapılmasını bekliyoruz. Verilen sözü bekliyoruz..
Yatırım talepleri size geliyor mu?
Adil Levent Karlıbel: Çok fazla talep var. Yani ayrılan yerden daha fazlası diyebilirim. Şu anda henüz ihalesi yapılmamış bir sanayi alanı olmasına rağmen 25 yatırımcımız parasını ödedi. Metrajları oldukça yüksek oranda da arsayı satın aldılar. Bunun yarı parasını ödediler, taksitlerini de ödemeye devam ediyorlar. Daha önce düştüğümüz hatalara düşmeyeceğiz. Organize sanayide mülk edinip kiraya vermiş, kendisi yatırım yapmamış hiç kimse bizden arsa alamaz. Gerçek yatırımcı alır. Ayrıca minimum alanda maksimum istihdam sağlayan yatırımcılar arazi tahsisi alır. Şu ana kadar görüştüğümüz yatırımcıların hepsi yazılıma dayalı mekanik yatırımcılar. Bu fırsatları kaçırmamamız lazım ve bir an önce bu işi bitirmeliyiz.
Başkanım, siz şehrin geleceğini hangi sektörlerde görüyorsunuz? Gelişimi için neler yapılmalı ve hangi görevler kime düşüyor desek, neler söylersiniz?
Adil Levent Karlıbel: Ordu’nun en kıymetli özelliği yaşanabilir bir şehir olması. Bizim yapacağımız hiçbir şey bu özelliği kaybettirmemeli. Ne yaşanabilirliğini azaltacak sanayi yatırımı yapmalıyız ne de sularımızı ve denizimizi kirletmeliyiz. Çünkü bizim satılabilir ve yaşanabilir değerlerimiz bunlar. Sanayileşmeliyiz ama çağın gerektirdiği, temiz ve çevre dostu ürünleri üreten sanayi tesisleriyle donanmalıyız. Ayrıca turizmde de ilerlemeliyiz. En az 5 yıl içinde 2000 yatak kapasiteli yeni turizm tesisleri eklememiz gerekiyor.
Denizcilikten de maksimum faydalanmalıyız. Karşıda binlerce yat var, hep söylüyorum. Ordu, treni kaçırmadan Perşembe ve Gülyalı’da yat limanlarına acil ihtiyaç duyuyor. Eğer karşıdaki 100 yatı kışlasak, turizm gelirlerimiz kadar bir gelir elde ederiz. Ayrıca bu teknelere dayalı sanayi faaliyetleri artar: bakım, motor, boya, döşeme gibi hizmetler verilebilir. Bu insanlar şehre gelir ve burada harcama yaparlar.
Aynı zamanda donmuş gıda ve kurutulmuş gıda üretimine de yatırım yapmalıyız. Bölge olarak pazarlara çok yakınız; Tokat’tan, Çarşamba Ovası’ndan kaliteli tarım ürünlerini alabiliriz. Bunları dondurup pazarlayabiliriz. Ordu, bu potansiyeli kullanabilir. Eğitimde güçlü bir kent olabiliriz. Özellikle sanayide bu yeni dönemin akıllı gereçlerini üretebiliriz; mühendisliğe dayanan yedek parçalar veya tamamlayıcı parçalar üretmek, örneğin otomotiv sanayisine yönelik küçük sürücüler, silecek motorları, akıllı algılayıcılar gibi ürünlerle Ordu bu alanda açık. Organize sanayiye gelen yatırımcılara baktığımızda da bu potansiyeli görüyoruz.
Raporunuzda yeni bir fındık yasasına ihtiyaç olduğundan bahsetmiştiniz. Bu konudaki görüşlerinizi özetleyebilir misiniz?
Adil Levent Karlıbel: Evet, bu konuda uzun zamandır konuşuyoruz, ancak artık somut adımlar atmanın zamanı geldi. Tarafların bir araya gelerek bu konuyu masaya yatırması ve ivedilikle uygulamaya geçmesi gerekiyor. Bu sezonu tamamladık, ancak yeni yıla kadar programlanıp uygulanabilir hale getirilmesi mümkün. İlk olarak, fındık alanlarının sınırlanmasıyla ilgili mevcut bir yasa var. Bu yasanın uygulanması zorunludur. Bugüne kadar dikilmiş olan bahçelerle ilgili bir tartışma açmak gereksiz, ancak bundan sonra Türkiye genelinde yeni fındık dikimine özellikle batı bölgelerinde izin verilmemelidir. Aksi takdirde, fındıkta kalite ve standart kaybı yaşayabiliriz. Ordu, Giresun, Trabzon gibi bölgeler, fındığın kendine özgü bir lezzet ve marka değerine sahiptir. Bu bölgelerde üretimi korumak ve desteklemek temel hedef olmalıdır.
Fındık dikim alanlarının sınırlanması dışında, üreticiye yönelik başka hangi düzenlemeleri öneriyorsunuz?
Adil Levent Karlıbel: Fındık dikim alanlarının sınırlanması sadece bir başlangıç. Doğu Karadeniz gibi zor coğrafi koşullarda üretim yapan çiftçilere destek sağlanması gerekiyor. Biz, yüzde 40 ve üzeri arazi ortalaması olan yerlerde dönüm başına 1200 TL doğrudan destek öneriyoruz. Böylece üreticiler, bahçelerine bakım yapabilecek ve erozyona karşı önlemler alabilecekler. Ancak bu destek yüzde 30’un altında olan alanlara verilmemeli; Çarşamba, Terme, Sakarya gibi bölgelerin böyle bir desteğe ihtiyacı yok. Bu destekler özellikle Doğu Karadeniz’in eğimli arazilerinde tarım yapan üreticilere yönlendirilmelidir.
Kilogram başına da bir destek öneriniz var. Bu konuda detay verebilir misiniz?
Adil Levent Karlıbel: Evet, kilogram başına destek de kritik bir konu. Bugünün şartlarıyla kilogram başına yaklaşık 5 TL ya da 30 cent civarında bir destek verilmesini öneriyoruz. Bu sayede hem üretici motive olacak hem de üretim daha şeffaf hale gelecektir. Ziraat Bankası aracılığıyla yapılacak bu ödemeler, üreticinin kayda girmesini sağlayacak. ÇKS sistemine dahil olan üreticiler, ürettikleri fındık miktarını belgelediklerinde desteklerini alabilecekler. Böylece üretimin tam olarak ne kadar olduğu, hangi bahçeden ne kadar verim alındığı, hangi bölgede ne kadar fındık üretildiği gibi kritik verilere ulaşacağız. Bu da piyasalardaki belirsizlikleri azaltacak ve rekolte tahminlerinde daha net sonuçlar almamızı sağlayacaktır.
Fındıkta rekolte tahminlerinde ciddi farklılıklar var. Bu belirsizliğin piyasa üzerindeki etkileri nelerdir?
Adil Levent Karlıbel: Maalesef, rekolte tahminlerinde ciddi farklılıklar var. İhracatçılar, 850-900 bin ton gibi rakamlar telaffuz ederken, üretici kurumlar 600 bin ton civarında rekolte tahminleri açıklıyor. Bu tür belirsizlikler, yabancı yatırımcıların bu karmaşadan faydalanmasına olanak tanıyor. Bu nedenle fındık üretimini ve piyasasını düzenleyen bir yasanın uygulanması elzem. Üretici tescilli bir sistemle ürününü pazarlamalı, böylece üretim sürecinin her aşaması kayıt altına alınarak şeffaf bir piyasa yaratılmalıdır.
Fındığın değerini artırmak ve uluslararası pazarlarda daha fazla söz sahibi olmak için başka hangi adımlar atılmalı?
Adil Levent Karlıbel: Fındığın lisanslı depolara çekilmesi ve borsada işlem görebilecek bir ürün haline gelmesi, uluslararası pazarlarda değerini artıracaktır. Bu sayede, belki de Venezuela’dan, Kazakistan’dan veya Uzakdoğu’dan bir yatırımcı fındığa ilgi gösterip borsada işlem yapabilecek. Talep arttıkça fındığın değeri de artacaktır. Bugün, fındık euro ve dolar bazında 30 yıldır enflasyonla değer kazanmayan tek tarım ürünü. Biz bu durumu tersine çevirmek için doğru adımları atmalı ve fındığın uluslararası piyasalarda hak ettiği değeri almasını sağlamalıyız.
Havalimanı ne zaman açılacak? Bu konuda bilginiz varmı?
Adil Levent Karlıbel: İlk duyduğumuzda biz de bu konuda bir açıklama yaptık. Teknik olarak havalimanımızın onarılması gerektiği kabul, ancak zamanlaması doğru mu diye bir tereddüt yaşadık. Öğrencilerin okula gitme dönemi, iş dünyasının en yoğun olduğu tarihlerde, bu onarım işine 15-20 gün sonra başlanabilirdi. Birinci sorumuz bu oldu. İkinci olarak, onarım süresinin uzunluğu dikkatimizi çekti. 50 gün bu tür işler için oldukça uzun bir süre. Daha önce Ordu’da benzer bir tamirat 20 günde tamamlanmıştı. Şu anda yapılan çalışmaların bir kısmı yeni uçak park alanlarının düzenlenmesi ve asfaltlama ile ilgili. Hem yerel yetkililer hem de Devlet Hava Meydanları teknik ekibi ile görüştük, aldığımız bilgilere göre, 50 gün çok uzun bir süre ve işin 20-25 günde tamamlanması bekleniyor. Sürenin uzun tutulması, müteahhidin olası hava koşullarına karşı elini rahatlatmak için yapılmış olabilir. Ancak çift vardiya çalışılabilir, bu da süreci hızlandırabilir.
Lobi konusuna gelince, evet, Trabzon’un daha güçlü bir lobiye sahip olduğu bir gerçek. Ancak bu konuda teknik bir ihtiyaç olduğu için havalimanı kapandı. Lobimizin daha etkin olması gereken alan, uçak seferlerinin artırılması. İzmir ve Antalya seferlerine acil ihtiyacımız var. Özellikle Antalya'ya yaz-kış sefer konulması gerekiyor. Ayrıca Düsseldorf ve Frankfurt’a karşılıklı seferler için görüşmelerimizi tamamladık. Altyapıyı oluşturduk, ancak bu noktada siyasetin gücü devreye girmeli. Kasım ayında uçuş planlamaları yapılıyor, elimizde bir ay var. Bu dönemde sefer sayılarının artması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ordu-Giresun Havalimanı, yapılan ilavelerle kapasitesini artırdı. Eskiden üç uçak park edebilirken, şimdi daha fazla uçak park edebileceğiz. Ayrıca, havaalanı içinde CIP salonu gibi özel bölgelerin tahsisi için de çalışmalar sürüyor.
TOGG ile ilgili Ordu’da bir projeniz vardı. Bu projeyle ilgili gelişmeler neler ?
Adil Levent Karlıbel: Evet, TOGG fabrikasından bir boş kasa talebimiz oldu. Amacımız bu aracın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin meslek okuluna verilmesi. Elektrikli araçların bakım, onarım ve servisi konusunda eğitim vermek için böyle bir projeye ihtiyaç var. Bu sayede, mezun olan öğrenciler Karadeniz Bölgesi'ndeki tüm servisler için hazır eleman haline gelebilir. Talebimiz karşılandıktan sonra gerekli eğitimler alınarak proje hayata geçirilecek.
Üniversite-sanayici işbirliği, bölgemiz açısından büyük önem taşıyor. Bu konuda sık sık üniversiteyle görüşüyorsunuz. Üniversite-sanayi iş birliği konusunda son gelişmeler nelerdir? Ayrıca mevcut bölümleri yeterli buluyor musunuz?
Adil Levent Karlıbel: Üniversitemizle çok yakın çalışıyoruz ve gerçekten bilimsel desteğe büyük ihtiyacımız var. Özellikle Teknopark’ın kuruluş sürecinde üniversiteyle yakından işbirliği içerisindeyiz. Üniversitenin bilimsel altyapısı, sanayi ile birleştiğinde bölgemiz için çok daha güçlü bir kalkınma sağlayacaktır. 20 binden fazla öğrencimiz var ve bu sayının artmasını istiyoruz. Yeni bölümler açılması, mevcut bölümlerin geliştirilmesi için çalışmalarımız devam ediyor.
Teknopark ile ilgili olarak Ordu’da geldiğimiz nokta nedir? Giresun Teknopark’ı hayata geçirdi. Bizim durumumuz nedir?
Adil Levent Karlıbel: Teknopark için gerekli izinleri aldık. Şimdi bir yapı için bütçe bekliyoruz. Yer seçimi yapıldı ve alternatif bir alan üzerinde çalışıyoruz. Büyükşehir Belediyesi ile bu alanı görüşeceğiz. Eğer bu yeri alırsak, Teknopark için oldukça cazip bir lokasyon olacak; Yeni OSB’ye yakın bir yer. Üniversitenin de kendi mühendislik fakültelerini kurması gerekiyor. Özellikle elektromekanik ve mekatronik bölümlerine yatırım yapılması gerekiyor. Bunun için de ciddi bir bina ve bütçe ihtiyacı var. Biz, sanayiciye ve iş dünyasına destek olacak projeler üzerinde çalışırken, aynı zamanda öğrencilerimizin iş dünyasıyla bağlarını güçlendirecek projelere de odaklanıyoruz.
Ayrıca turizm konusunda üniversiteyle yakın işbirliği içindeyiz. Turizm lokasyonlarımızı belirledik, şimdi bu alanlara gastronomi eklerini monte edeceğiz. Gastronomi bölümündeki hocalarla bu projeler üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca Ordu Üniversitesi bize Ordu ticaret tarihi üzerine bir çalışma hazırlıyor. Bu, hafızası olmayan şehirlerin büyüme şansının kalmadığını gösteren önemli bir adım. Geçmişimize bir eser bırakmak için bu çalışmaya büyük önem veriyoruz. Bir başka alanda da lisan eğitimine ihtiyaç var. Özellikle Rusça ve Arapça gibi dillerde bir boşluk var. Bu iki dil için talep oluşursa, üniversiteyle birlikte dil kursları açmayı planlıyoruz.
Şehrimiz turizm potansiyeli yüksek bir butik şehir olarak geleceğini daha çok turizmde görüyor. Acentelerin sıkıntılarından biri yabancı turistler için tercüman eksikliği. Bu konuda bir gelişme var mı?
Adil Levent Karlıbel: Acentelerle bu konuda görüşmeler yapıyoruz. Doğrudan kendi turizm ürünlerimizi pazarlamamız gerekiyor, ancak pazarlayacak yeterli ürün sayımız maalesef sınırlı. Lokasyonlarımızı düzenleyip sosyal medyada paylaşarak bir çekim alanı oluşturacağız, ancak bununla sınırlı kalamayız. Konaklama altyapımızın da gelişmesi gerekiyor. Trabzon'da 60 bin kayıt dışı yatak olduğunu biliyor musunuz? Bizim toplam yatak kapasitemiz Trabzon’un beşte biri bile değil. Bu nedenle Kabadüz, Mesudiye, Perşembe ve Gülyalı gibi bölgelerde küçük aile tipi işletmeler açılması için yatırımcılarımızı teşvik etmemiz gerekiyor. Trabzon artık kapasitesini doldurdu, estetik değerini kaybetti. Ordu ise Karadeniz’in turizm pastasından çok daha büyük bir pay alabilecek durumda.
Rize’de yaptığımız toplantıda da her şehrin kendi turizm potansiyelini değerlendirmesi gerektiğini konuştuk. Örneğin, Ordu kayak turizmi konusunda diğer Karadeniz illerine göre çok daha avantajlı. Ayrıca deniz ve eğlence turizminde de avantajlı bir konumdayız. Kıyılarımız çok daha estetik, kıyı otellerimiz ve eğlence mekanlarımız da çok daha nitelikli. Ordu, Karadeniz turizm pastasından hak ettiği payı alacak.
Başkanım, geçen toplantımızda şehrin imarla ilgili yaşanan sorunlar nedeniyle büyük ekonomik kayıplar yaşadığını ve bunun şehrin gelişimini engellediğini konuşmuştuk. Sizin Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Altınordu Belediye Başkanımız ile sık sık görüşmeleriniz oluyor. İmarda son durum nedir?
Adil Levent Karlıbel: İmar planı onaylandı ve askıdan çıktı. Ancak hala dedikodular var; "İptal edilecek", "Kapanacak" gibi söylentiler dolaşıyor. İmarın kapanması hiç kimseye fayda sağlamaz. Eğer ciddi hatalar varsa, bunlar parsiyel düzenlemelerle çözülebilir. İmarın yasayla kapatılması, hem teknik kadrolar hem de müteahhitler ve bu sektörden geçinenler için ağır bir bedel olur. Bu süreç, özellikle ekonomik krizin içinde olduğumuz şu dönemde tarif edilemez bir kayıp yaratır. Dolayısıyla imar bir an önce açılmalı ve eksiklikler hep birlikte düzeltilmeli.
Büyükşehir Belediyesi’nde yeni bir teknik kadro var. İlk defa bir şehir plancısıyla çalışıyoruz ve bu bizim için çok önemli. Harita mühendisliği gibi alanlar bu işleri çözemez, şehir plancısı gereklidir. Altınordu Belediyesi de bu konuda oldukça dikkatli çalışıyor. Umuyorum ki bu süreç yakında çözüme kavuşacak.