Türkiye’de güçlü fındık sanayisi istenmiyor

Karimex Fındık İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emrah Albayrak, “Türkiye de güçlü fındık sanayisi, Türkiye’nin güçlü fındık ihracatçıları olsun istenmiyor. Yetmezmiş gibi Türkiye’nin güçlü bir fındık üreticisi ülke olması da istenmiyor” dedi.

info@karadenizekonomi.com / 21.09.2022

Türkiye’de güçlü fındık sanayisi istenmiyor

Karimex Fındık İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emrah Albayrak, Türkiye’de güçlü fındık sanayisi istenmediğini ifade etti. Albayrak, “Yetmezmiş gibi Türkiye’nin güçlü bir fındık üreticisi ülke olması da istenmiyor” diye konuştu.

Albayrak, “Türk Fındık İhracat Endüstrisi bir asra yakın süredir faaliyette. Bu önemli bir bilgi, tecrübe ve kaynak aktarımı ile nesilden nesle aktarılmış durumda. Hâliyle bu durum yıllar içerisinde sosyolojik ve demografik anlamda bir nesil yarattı. Çok iyi eğitim almış bir nesil, her geçen gün firma yönetimlerinde görev alıyor, STK’lerde sorumluluk alıyorlar. Ürünlerini yeni nesil pazarlama enstrümanları ile yeni pazarlara açıyorlar. Daha çok seyahat ediyorlar, sosyal hayatta ve sivil toplum kuruluşları içerisinde daha etkin görev alıyorlar” dedi.

DAHA FAZLA GEÇ KALAMAYIZ

“Türk fındık sanayisi, özellikle diğer kuruyemiş sanayileri göz önünde bulundurulduğunda, müşteri odaklı çalışabilen ve yine müşteriler tarafından gelişimleri yönlendirilmiş bir sektör” diyen Albayrak, “Özellikle müşterilerinin yurt dışında olması hem ülke ekonomisine büyük katkı hem de sektöre büyük bir kaynak sağlıyor. Türk Fındık İhracatçıları, uzun yıllardır müşteri taleplerine cevap verebilmek için birikim ve sermaye büyümesi yapmadan ve başka sektörlere yatırım yapmadan sadece kendi sektörüne ve işine yatırım yapmış bir organizasyon halinde. O yüzden özellikle işlenmiş fındık anlamında dünyada rakibimiz yok. Bu düşünce modelini hem natürel, işlenmemiş fındıkta hem de bitkisel üretim aşamasında da ele almamız gerekiyor. Fındık üretiminde rekabetçiliğimizin her geçen gün tehlikeye girdiği bugünlerde yüksek disiplin ve teknikle merkezi anlamda devlet tarafından desteklenen yeni bir tarımsal üretim modeline geçmek için daha fazla geç kalmamamız lazım” ifadelerine yer verdi.

YENİ OYUNCULAR YOK ETMEK ÜZERİNE KURGULANMIŞ

Albayrak, şu ifadelere yer verdi: “Tarımsal gücü kaybetmenin bir diğer yolu da büyük küresel müşterilerin çeşitli yöntemlerle gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin tarımsal üretim sistemini ve buna bağlı sanayisini ele geçirmesidir. Bunun çok çeşitli yolları şüphesiz var. Son zamanlarda dikkatimi çekenlerden biri ise sektörde yeni oyuncular ortaya çıkararak en az 50 yıldır aktarılan birikim, kültür, bilgiyi yok etmek üzerine kurgulanıyor. Buradaki amaç tabii ki güçlü fındık sanayisi istememek. Ne yazık ki işi sadece büyük müşterilere hammadde sağlamak olan ve neredeyse sıfır katma değerli bir ticaret modeli olan gruplar, bu durumdan büyük fayda sağlayacaktır. Değer, sürdürülebilirlik, izlenebilirlik gibi süslü sözlerle son derece tehlikeli bir plan kurgulanmış durumda.

BİRİLERİ KENDİLERİNE ALAN AÇMAK İÇİN DÜŞMANLIK ÇIKARIYOR 

Yeni oyuncular yaratmak, mevcut güçlü yapıyı birbirine düşürmek, bir araya gelerek güçlü yapının örgütlenmesini engellemek ve onları tercih etmeyerek her geçen gün bu grubu zayıflatmak. Rekabeti körükleyerek birlik olmak yerine serbest piyasa adı altında düşmanlık yaratmak. Sanayici/İhracatçıyı Fındık Kırma Fabrikalarına, Fındık Kırma Fabrikalarını Tüccara, bunların tamamını da üreticiyle düşman eden bir model yaratılıyor.

YENİ YOK OLUŞLAR KAPIDA

Yıllar içerisinde fındık tarihine baktığınızda, bu şekilde büyük güçlü firmaların, ailelerin hep yok olduğunu görüyoruz. Bu aslında ekonominin özellikle tarımsal ürün kökenli ekonomilerin tamamında karşılaştığımız bir olgu. Yeni yok oluşlar kapıda. Önce dikkat etmek sonra da birleşmek lazım. Bu birleşmeyi ihracatçı birlikleri üzerinden sağlamak pek mümkün değil. Çünkü o noktada pragmatizm çok üst düzeyde. Bu yüzden daha sade organizasyonlara ihtiyaç var. İçerisinde sektörün her paydaşının eşit olarak temsil yeteneği olan gruplara ihtiyaç var.  

YABANCILARIN TEK AMACI KURAL KOYUCU VE YÖNETİCİ BİR KONUMA ULAŞMAKTIR

Uluslararası büyük şirketlerin günümüz iş dünyasında geliştirdikleri fayda aktarım modellerinden birinden bahsedelim. Bu gruplar, amaçları olan ülkelere “yabancı yatırımcı” adı altında girer ve son derece masumane hamleler yapar. İnanılmaz yatırım yapar, bu yatırımlarda devletin yatırımcılara sunduğu tüm imkanlardan eksiksiz faydalanırlar. Hatta sosyal sorumluluk projeleri ile konuyu öyle bir seviyeye çıkartırlar ki sektörle alakalı olmayan insanlar bile etkilenir. Yüksek maaş politikası ve bol para harcamaya dayalı bu başlangıç modeli herkesi büyüler. Sektörün bilgili, tecrübeli söz sahibi kişilerini danışman olarak işe alırlar. Bağışlar yaparlar. Ama aslında ilgili sektörde kendisinden başka güçlü kimse olmasın diye kurulan bir sistemdir bu. Tek amaç, kural koyucu ve yönetici bir konuma ulaşmaktır. Örnek vermek gerekirse ülkemizden önce fındık sanayisinin geliştiği, ihracatta önemli ülkeler olan İtalya ve İspanya’da bugün günümüzde önemli, büyük, tüm dünyanın bildiği bir fındık işletmesi yok. Hatta İspanya üretimde bile artık söz sahibi değil. Azerbaycan, Gürcistan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de olmayacak. Bu model yakında Türkiye’nin de yüzleşmesi gereken bir gerçek hâline gelecek.  

TÜRKİYE’DE GÜÇLÜ FINDIK SANAYİSİ, GÜÇLÜ İHRACATÇILARI OLSUN İSTENMİYOR 

Türkiye de güçlü fındık sanayisi, Türkiye’nin güçlü fındık ihracatçıları olsun istenmiyor. Yetmezmiş gibi Türkiye’nin güçlü bir fındık üreticisi ülke olması da istenmiyor. Nasıl mı? Dünyada mikroklima ve toprak özelliklerinin sağlandığı her noktaya fındık dikim alanları ile ilgili büyük yatırımlar yapılıyor. Bilin bakalım bunun arkasında kim var? Emin olun Türkiye’den kimse yok.  Sizce neden? Fındık endüstrisi, yeni oyuncular ile kurulmak istenen aslında yok edilmek istenen bir sektör sürecinde. Böl, parçala, zayıflat, yönet.   Yıllar sonra “Avrupa Fındık Üreticiler Birliği” adında bir organizasyon kuruldu. “Avrupa Birliği Bahçe Bitkileri Üreticileri Meclisi” çatısı altında AB fonlarından da destek aldılar. Sosyal medya da hesaplar açıldı, WhatsApp gibi platformlarda gruplar oluşturuldu.

AMAÇ TÜRKİYE DIŞINDA MİNİMUM 500.000 TON FINDIK ÜRETMEK

Tanışalım, kaynaşalım, takipleşelim, anlayalım, toplayalım, öğrenelim. Her şeyden haberdar olalım. Amaç? Amaç belli. Türk Fındık Sanayinin gelişen gıda teknolojisi, trendler ve yenilenen kurallar dışında kimseden bir şey öğrenmeye ihtiyacı yok. Ancak verebileceği çok şey var. Sonuç; Türkiye dışında minimum 500.000 ton fındık üretmek. Türkiye’nin elinden inisiyatifi almak.  

TÜRKİYE BAŞARABİLİR AMA DENEMİYOR

Son olarak şunu da söylemeliyim; Türk Fındık Sanayisi üst düzey kalite güvence sistemleri, sertifikalar ve birçok organizasyonun denetimine, akreditasyonuna tabi bir şekilde yıllardır çalışıyor. Peki bu ürünün en büyük müşterisi/müşterileri alımlarını yaparken dünya tedarik ve perakende sektörlerinin talep ettikleri bu sistemlerin hangisine göre alım yapıyor? Ya da tek dertleri daha ucuza fındık almak mı? Dünyada yüzlerce çikolata üreticisi var… Bunların çoğu fındık kullanıyor.  Hiçbiri bu ürünün ticaretini yapmayı düşünmüyor. Buna bir merakları yok. Bugün Türkiye’nin büyük çikolata üreticisi yerli firmaları gerçek işlerini bırakıp fındık alıp ihraç etmeye başlasa, sahip oldukları know-how, pazarlama ağı ve finansal güçlerle bu işi başaramazlar mı? Bence çok güzel başarırlar. Lakin onlar işlerini yapıyor. Kuralları rekabet edebilme yeteneğini ortadan kaldırmayı engelleyecek şekilde koyarsak ve uygulatırsak her şey daha kolay olacak. Sektörün koca bir reset’e ihtiyacı var.”

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar