Bölük: Fındıkta liderliğimizi ve gücümüzü korumalıyız
Fındıkta yabancı şirketlere karşı, devlet, üretici ve tüccarın bir araya gelmesi gerektiğini açıklayan Giresun Ticaret Borsası ve Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Hamza Bölük, Türkiye’nin fındıktaki gücünü koruyarak fındık piyasasının kontrolünün yabancı sermayelerin eline geçmemesi gerektiğini söyledi.
info@karadenizekonomi.com / 27.06.2022
Karadeniz Ekonomi Sohbetlerine konuk olan Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Hamza Bölük, fındıkta yabancı şirketlerin ülkemizdeki fındık üretim ve ticaretindeki etkisine dikkat çekti. Bölük, Türkiye’deki fındık arazilerinin yabancı şirket alanlarına dönüşmesine ve piyasayı yönetmelerine izin verilmemesini istedi. Bölük, “Biz asla yabancı sermaye karşıtı değiliz ama bizim öz varlıklarımızı da korumamız gerekir. Devlet-üretici ve tüccar kesimi bir araya gelmeli ve ülkemizin tarım piyasalarını kendimizin yönetebileceği alanlara dönüştürmemiz gerekmektedir” dedi.
Karadeniz Ekonomi Genel Yayın Yönetmeni Murat Gürsoy’un sorularını yanıtlayan Hamza Bölük, şu şekilde cevapladı:
- Ulusal Fındık Konseyi olarak yeni Tarım bakanına bir rapor sundunuz? İzlenimleriniz nelerdir?
Ulusal Fındık Konseyi Tarım Bakanlığı'nın çıkardığı yönetmelikler ile kurulmuş 13 tane konseyin bir tanesidir. Dolayısıyla aslında Tarım Bakanlığı'na bağlı bir kuruluşuz. Tarım Bakanlığı ile görüşmeden onlarla ilgili bir istişare de bulunmadan yol almanın çok da doğru olmayacağına kanaat getirdiğimiz için seçildikten sonra Tarım Bakanımızdan görüşme talebinde bulunduk. Bu arada Tarım Bakanlığı'nda değişiklik olunca yeni Tarım Bakanımız ile görüşme için yeniden talepte bulunduk. 31 Mayıs'ta Tarım Bakanımız Profesör Dr. Vahit Kirişçi’yi yönetim ile beraber ziyaretine gittik ve biz Ulusal Fındık Konseyi olarak fındık üzerindeki görüşlerimizi yaptığımız görüşmede aktardık. Dedik ki temelde 2 ana başlığa ayırıyoruz: Biri fındığın üretimi, diğeri fındığın pazarlanması. Üretim noktası, Tarım Bakanlığı'na bağlı ve dolayısıyla da Tarım Bakanlığı'nın uhdesinde olan bir iş olduğu için özellikle üretimin nasıl artırabileceğimizi, nasıl yöneteceğimizi, sürdürülebilir bir üretime nasıl ulaşabileceğinizi, bunun üzerindeki projelerimizi ve önerilerimizi sunduk. Şu an itibariyle biz dünya fındığını % 65 ila 75’ini yıllık üretime bağlı olarak üretiyoruz ama hızla aşağıya doğru kayıyor. Çünkü dünyada bizim dışımızda yeni fındık dikim alanları tespit edilip oralara yeni fındıklar dikiliyor. Bunu niye yapıyorlar diye sorguladık. Bunun iki tane temel sebebi var. Birincisi bizim fındık üretimi sürdürülebilir değil. Bir yıl 800 bin ton üretirken başka bir yıl 500 bin ton üretiyoruz. Bizim fındık üretimimiz istikrarsız hareket ederken diğer ülkelerin fındık üretimi istikrarlı hareket ediyor. Fındık sanayicileri ise fındığa bu sefer bir yıl ulaşırken diğer yıl ulaşamıyor. Bu yüzden de alternatif arıyorlar. Türkiye'nin dışında ciddi manada İtalya üretirken şimdi bakıyorsunuz fındık üretimi Amerika'da hızlı gelişiyor. Çin fındık üretimine başladı. Azerbaycan ve Gürcistan’ı saymıyorum zaten. Balkan ülkeleri de başladı. Biz üretirken fındığın maliyetini yukarı taşıyoruz. Yaklaşık 2 dolara mal ediyoruz fındığı dünyada ise fındığın maliyeti ortalama 70 cent civarlarında. Yani 70 sente mal ederek 3 dolara satıyorlar ve yaklaşık 4 katı para kazanıyorlar. Oysaki biz de 2 dolara mal ettiğimizi 3 dolara zar zor satıyoruz. Dolayısıyla Amerikalı için karlı bir iş oluyor, fındık karlı olduğu için dikmeye devam ediyorlar.
- Fındıkta lisanslı depoculuk olmasının ne gibi avantajları var?
Yürüyen sistemi daha büyük, daha global hale getirip bunu yaygınlaştırmamız lazım ki verimlilik artsın. Verimlilik artarsa birim başına düşen maliyet düşecektir. Dolayısıyla satarken de çok fiyat talep eğrisi olmayacak. Çünkü şu anda her şeyi fiyat üzerinden konuşuyorlar. Fiyat kendiliğinden oluşan bir olgudur. Serbest piyasa arz ve talep eğrisi oluşturmazsınız. Biz bir de fındığı pazara çok hızlı indiriyoruz. Bunun temel sebeplerinden biri de herkesin fındığı ek bir iş gibi görüp 1 aylık süreçte toplayıp pazara indirip teslim ederek asıl işine dönmesi. Bu fiyatın üzerinde korkunç bir baskı oluşturuyor. Fındığın hızlı pazara indirme telaşı ayrıca kalitesini de düşürüyor. Tabiki fındığın hızlı arzı fiyatın kontrol edilememesine de neden oluyor. Bu ticaretini yapanların bile zararı uğramalarına sebep oluyor. Yani bu yüzden arzında kontrolü gerekir. Bunun içinde en önemli ayak lisanslı depodur. Bugün Giresun'da bunun örneğini yaptık. Şimdi silolarda boşluk bulamıyoruz. Artık neredeyse gelecek yıl üreticiye vereceğimiz silo kalmadı. Ünye, Fatsa, Ordu ve Trabzon da bunu yapmalı ve her yerde olmalı. Türkiye'nin 300 bin ton lisanslı depoya ihtiyacı var.
- Fındıkta destek nasıl olmalı, doğrudan gelir desteği amacına ulaşıyor mu?
Biz açıklamamızda özellikle Giresun ve Ordu'da üreticiye desteğin bırakın kaldırmasını daha fazla verilmesi gerektiğini söyledik. Fındıkta doğrudan gelir desteğinin şekli değiştirilsin, yani doğrudan gelir desteği yerine üründe destek olabilir. Ordu ve Giresun, belki de Trabzon özelinde özellikle verimin çok düştüğü bu bölgelerde ve arazi şartlarından dolayı fındıktan başka alternatifinin olmadığı bir bölge olduğu için buralarda bahçelerin yenilenmesine doğrudan destek verilmeli. Yani üretici bahçesindeki verim düşüklüğünü giderebilmek için nasıl bir tedbir almak istiyorsa ki bunu ilçe ve il tarım müdürlüklerinin kontrolünde yapmak şartıyla bu yenilemelere kesinlikle destek verilmelidir. Bizim bir an önce Ordu ve Giresun’da bahçelerde yenilemeye ihtiyacımız var, yoksa fındığı hep kaybedeceğiz. Çünkü dünyada bugün üretim bizim dışımızdaki ülkelerde hızla artmaya devam ederse perspektife göre 10 ila 20 yıl içinde %50’nin altına düşeceğiz.
- Sakarya’da yapılacak fındık festivali hakkında neler söylemek istersiniz?
Fındık festivali fikri geçen yıl ortaya çıktı. O zaman da Trabzon'da Sabahattin başkanımız Ulusal Fındık Konseyi başkanıydı. Dünya fındık haftası adı altında fındığın üretiminden tüketimine kadar olan süreçte değer katan herkesi onure etmek için hazırlanmış bir proje ve aynı zamanda güzeldi. Fındık üzerinde katkı sağlayan herkesin bir araya gelebildiği makine sanayisinden çiftçisine, tüccarlarından sanayicisine kadar herkesin bir araya gelip fındığı konuştuğu bir hafta olarak ilki Trabzon'da yapıldı. Daha önce alınan karar gereği 13 tane ilde fındık üretiliyor. Demişler ki bir sene doğuda yapılsın, bir sene de batı illerinden birinde. Geçen yıl Trabzon'da olduğu için bu yıl da batının en çok üreten ili Sakarya'da yapılması kararı verildi. Gelecek yıl da Ordu, Giresun ya da Samsun'dan birinde olacak.
- Fındık Tanıtma Grubuna neden ihtiyaç var, açıklar mısınız?
Biz bugün eğer Türkiye'nin doğusuna yani Asya, Güney Asya ve Uzakdoğu'ya fındık satabiliyorsak 2005'te fındığın adını bile bilmeyen ülkelere Fındık Tanıtım Grubu sayesinde fındığı tanıtıp sonra da o ülkelere bugün yaklaşık olarak 30-40 bin ton iç fındık satabiliyorsak bunda en büyük pay Fındık Tanıtım Grubu’nundur. Yeni pazarlar olarak Hindistan, Japonya, Güney Kore ve daha diğer bütün Asya ülkeleri var. Çünkü bizim başka pazarlara ihtiyacımız var. Avrupa bugün fındık noktasında gelebileceği noktaya gelmiş. O yüzden Amerika, Güney Amerika üzerine çalışmamız gerekiyor. Asya ve Asya ülkelerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bunun için de kimsenin tek başına başarabilecek olduğu bir iş değil bu. Devlet desteğinin yanında Fındık Tanıtım Grubu olmalıdır. Fındık Tanıtım Grubu’nun ne kadar önemli olduğunu geçmişte yaptıkları süreçte gördük ve yaşadık. Ticaret Bakanlığı'ndan destekli 3 yıllık bir projeyle yeni pazarlar oluşturmak için 17 tane firmamızı biraz önce saydığım Meksika Brezilya, Amerika, Uzak Doğu'da Hindistan, Japonya gibi ülkelere hem götürüp hem de oradakileri buraya getirip; fındık satmak ve ihracatımızı Giresun bazında %30 artırmak için Ticaret Bakanlığı ile beraber ortak bir proje yaptık ve şu anda hızla ilerliyoruz. Tabii bunun her tarafta olması gerekiyor ama devletin tanıtımına gerçekten ihtiyaç var.
- Fındıkta Türkiye hangi konumda ve fındık piyasasını kimler belirliyor?
Türkiye olarak fındıkta üretimden kaynaklanan gücümüzü ve liderliğimizi kaybetmememiz lazım. Kaybedersek dünyanın fındık stok merkezi haline döneriz. Bütün üretim fazlası fındıklar bizde kalır. Biz fındıktaki gücümüzden dolayı dışarıdaki alıcılara fiyatı deklare ediyoruz. Çünkü dünya fındık piyasası her yıl TMO’nun açıklayacağı alım fiyatını bekliyor. Devletin açıkladığı TMO'nun alım politikası ve fiyatı üzerinden serbest piyasa fiyatları oluşuyor. Ancak bu gücü kaybetme noktasına doğru gidiyoruz. O yüzden bir şeyler yapmamız lazım. Ticarette baktığımızda fındık ihracatı yapan firmaları taradığınızda en başta olan 2-3 firma yabancı sermayeli firma olarak karşımıza çıkıyor. Onların yaptığı ihracata baktığınızda Türkiye fındık ihracatının yüzde 60’ını oluşturuyor. Biz ihracattaki gücümüzü de kaybediyoruz. Bunun temel sebebi Türkiye'de finans problemi var. İşte sanayicimizin en büyük sıkıntısı finans. Dolayısıyla burada devletin finans konusunda sanayiciye desteği var. Yurtdışından daha kolay paraya ulaşan yabancı sermayeli şirketlerin gücü karşısında bizim yerli, atadan, babadan, dededen 2-3 nesildir çabalayarak oluşturduğumuz öz sermayenin yanına başka sermaye yardımları olması lazım ki yurt dışında onlarla rekabet ederek fazla fındık satsın. Çünkü fındık talebi artık ihracatında satışlar aylık değil, yıllık yapılıyor. Bu sermayeyi alıp yerine koymazsanız aradaki fiyat farkı sizi batırabilir. Dolayısıyla sanayici ve üreticinin bir araya gelip global piyasanın oluşturduğu para gücünün karşısında birlikte hareket etmelidir. Biz asla yabancı sermaye karşıtı değiliz ama bizim öz varlıklarımızı da korumamız gerekir.
- 2022 fındık sezonu için beklentileriniz nelerdir?
2022 için rekolte tahmini Kurban Bayramı’nın akabinde yapılacak bildiğimiz kadarıyla. O tarihte rekolte tahmini yapılana kadar dalda oluşabilecek ve hatta fındık toplamaya kadar oluşabilecek hasarları bir kenara koyarak şu anda dalda görünen fındığın gayet iyi ve kaliteli olduğunu görüyoruz. Bu şartlarda pazara inecek ürün maliyetini bugünkü şartlarda hesaplamak bile mümkün değil. Çünkü şuanda maliyet hesabı yapamayız. Fındık toplanırken de fındık maliyeti ortaya çıkacak ve devlet büyüklerimiz TMO alım fiyatını açıklarken bunu baz alacaklar. Biz yine 3 dolar kriterini baz alarak devletin 3 dolar kriterinden ayrılmadan bir fiyat açıklamasını arzu ediyoruz. Dolayısıyla hem ürün açısından hem de fiyat açısından iyi bir sezon bekliyoruz.
Buradan üreticilerimize ve sanayicilerimize bol kazanç ve bereketli bir sezon diliyorum. Kurban Bayramı’nın ülkemize camiamıza ve bütün dünyaya, İslam alemine barış, huzur getirmesini ve insanların bu içinde bulunduğu ekonomik zorluklardan bir an önce kurtulup mutlu ve huzurlu bir hayata ulaşmasını arzu ediyor, herkese iyi bayramlar diliyorum.
- Teşekkür ederiz.
MURAT GÜRSOY
KARADENİZ EKONOMİ