Amasya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Murat Kırlangıç, Karadeniz Ekonomi Dijital Platformları’nda Analiz programının canlı yayın konuğuydu.  Amasya ekonomisinin sektörel çeşitliliği ve Organize Sanayi Bölgeleri’nin konu edildiği yayında “Bir ülkeyi kalkındırmanın yolunun üretimden, imalattan, ihracattan ve istihdamdan geçtiği” bilinciyle ve genel uzlaşıyla hareket ettiklerini belirterek sözlerine başlayan Kırlangıç, bu üretkenlikte Organize Sanayi Bölgeleri’nin önemine vurgu yaptı.

Taşova OSB yatırımcı bekliyor

Başarılı başkan, “ilimizde var olan Amasya, Merzifon, Suluova ve Suluova Besi OSB olmak üzere dört ayrı üretim ve istihdam merkezine geçtiğimiz aylarda bir yenisini daha ekleyerek Taşova OSB’yi hayata geçirdik. Daha önce pek çok ilde OSB kurma deneyimi edinmiş sayın valimiz Mustafa Masatlı’ın gelmesiyle birlikte kısa zamanda kurulan Taşova OSB’de yüzde 13’lük hisseye sahip olmamıza rağmen odamızın bütçesinin yüzde 20’lik kısmını buraya aktarmaktan kaçınmadık. Şimdi altyapı çalışmalarının bitmesini bekliyoruz. 60 parsel olarak planladığımız yeni OSB,  bölgeye gelecek yeni yatırımcılar için tam bir cazibe merkezi olacaktır” ifadeleriyle üretim ve istihdama yönelik hassasiyetini dile getirdi. Bir vadinin içinde yer alan şehrin dışına çıkıldığında birinci sınıf tarım arazilerinin olması Organize Sanayi Bölgeleri’nin kurulması noktasında yer sıkıntılarını beraberinde getirdiğini ifade eden başkan Kırlangıç, “arazilerin darlığı ve toprağın az olmasından kaynaklı olarak kamulaştırmada yüksek bedeller istenmesi en büyük sorunumuz olmaktadır” dedi.

Tarımsal ürün çeşitliliği yeni sanayi yatırımlarını zorunlu kılıyor

Amasya nüfus ve yüzölçümü ile ülkemizin en küçük illeri arasında yer almakla birlikte tarihsel geçmişinde dünya ticaret yollarının en önemli durak noktalarından biri olmuştur. Tarım ve turizm gibi lokomotif sektörlerin yanı sıra ticaret ve sanayi alanında da kent ekonomisine önemli katkılar sunan işletmelerin varlığından söz etmek pekâlâ mümkün. Küçük yüzölçümüne rağmen bereketli tarım alanlarının fazlalığı ile öne çıkan Amasya, ülkemizde üretilen şeker pancarı tohumunun yüzde 78’i bu topraklarda… Ülkemizde kenevir ekimine izin verilen 19 ilden biri olan, elması ile ünlü bir şehir olan Amasya’da kuru soğanın yüzde 13’ü, bamyanın yüzde 8’i, kirazın yüzde 6’sı da yine bu topraklardan… Salatalık, haşhaş, ayçiçeği, şeftali ve ceviz yine Amasya çiftçisinin tarımsal ürünleri arasında yer almakta. Dolayısıyla bunca tarımsal ürüne sahip şehirde Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’nın bu ürünlerin işleneceği tarımsal sanayi yatırımcılarına kapılarını açmasından daha doğal ne olabilir ki; Ayrıca, tarımsal üretimle eşdeğer hayvancılıkla da adından sıkça söz ettiren kent Türkiye’deki kırmızı et üretiminin yüzde ikiye yakın kısmını gerçekleştirmektedir. Ülkemizde sayıları yok denecek kadar az olan besi organize sanayi bölgelerinden biri Amasya’nın Suluova ilçesinde kuruludur. Kanatlı hayvan ve özellikle yumurta üretiminde de önemli bir yere sahip olan Amasya ekonomisinden bahsedilecekse elbette ki tarım ve hayvancılık şehrin olmazsa olmazıdır.  Amasya Şeker Fabrikası ve Kozlu Gıda gibi İSO 500 referans listesinde yer alan firmaların yanı sıra Ata Yatırım’ın Suluova’daki EKUR Entegre Tesisi kente değer katmaktadır.

Kültür ve Turizm Şehri

Değişik zaman aralıklarında içinde barındırdığı uygarlıklar ve efsanelerle bir kültür ve turizm kenti olan Amasya, salgın koşullarının olumsuzluklarından fazlasıyla etkilendi. Kırlangıç’ın verdiği bilgiye göre pandemi öncesinde 700 bin ziyaretçi ortalamasını yakalayan şehirde salgınla birlikte turizm ve hizmet aktiviteleri neredeyse sıfırlandı. Tabi ki bu durum hem otel, hem yeme-içme sektöründe büyük bir sıkıntıya yol açtı.

STRATEJİK PLANLAMALAR

Amasya TSO Başkanlığı koltuğunda ikinci dönemi yürütmekle Kırlangıç’a göre “ortaya hiçbir hedef koymadan başarıyı yakalamak mümkün değil. O nedenle belli zaman aralıklarında stratejik planlar geliştirmek gerekir. Ve bir rotaya sahip olmak günümüz şartlarında bir bireyin dahi en çok ihtiyaç duyduğu niteliktir. Hele hele belli bir zümreyi şekillendiren ve onların temsilcisi durumundaki ticaret ve sanayi odalarının böyle bir niteliğe sahip olması, konumu itibariyle büyük bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu yerine getirirken ekonomik aktörlerin en büyük sorunu, daha önce gitmedikleri yerlere doğrulttukları rotalarını çizmelerinin gerekmesidir. Dolayısıyla keskin bir öngörü ihtiyacı söz konusudur. Bu noktada Stratejik Planlama kavramı doğmaktadır. Stratejik Planlama temelde bir öngörü meselesidir. İleri de varmak istediğiniz hedefe giderken, elinizdeki imkânlarla, yolunuza çıkabilecek tehditleri kestirip, onlarla nasıl mücadele edebileceğinizin haritasıdır. Stratejik Planlamaya ihtiyaç duymamızın temel nedeni, genel olarak planlı ve öngörüsel anlamda mantıklı bir yol haritası olması gereğidir.”

(KARADENİZ EKONOMİ- REŞAT GÜNGÖR)