10 yıldır sektörün içerisinde bulunan İş Güvenliği Uzmanı Halil Bayram 4-10 Mayıs iş güvenliği haftasına dair açıklamalarda bulundu. İş güvenliğinin 2012 yılından itibaren kanunlaşmaya başladığına dikkat çeken Halil Bayram, “İş güvenliği çalışanların ve işletmenin güvenliğini sağlayan, sağlıklı bir üretim yapılmasını sağlayan uygulama, bilim dalıdır” dedi.

Özellikle inşaat sektörünün işçiler açısından en riskli sektörlerden biri olduğunu, çalışırken güvenlik önlemlerinin mutlaka alınması gerektiğini vurgulayan Bayram, “İnşaat sektörü iş sağlığı ve güvenliğinde büyük bir yer kaplamaktadır. Günlük ölümlü kazaların 3’te 1’i inşaat sektöründendir. Alınması gereken önlemler çok basit ama hayat kurtarıcıdır. 4 ana riskte önlem alabiliyoruz. Birincisi yüksekten düşme. Bireysel ve toplu önemler alabiliriz. Bireysel önlem, emniyet kemeri, yaşam anahtarı kullanımı ve baret. Toplu önlemlerde de fileler kullanılabilir. Yüksekten herhangi bir parça düşmesi riskine karşı da baret takılmalı. Elektrik çarpması, kabloların sargılarının kesik, zedelenmiş olmaması gibi önlemler alınmalı. Bunlara dikkat edilmeli” diyerek bireysel ve toplu kazalarda ölüm riskini azaltmak için alınabilecek önlemleri sıraladı.

Bayram; “İşçi ölümlerinde cezai yaptırımlar var”

İşçiler güvenlik önlemlerini almadığında uygulanan cezai yaptırımlara da değinen Bayram, “İş sağlığı ve güvenliği sektöründe genelde işçi lehine sonuçlanan kanun ve yönetmelikler söz konusu. Fakat İş güvenliğini almayan işçiler için yasalar işverene, işçinin günlük parasından kesme, hatta işten çıkarılmaya kadar uzanan haklar veriyor. İlk önce işçi uyarılır, 3 uyarıdan sonra yaptırımlar uygulanır” şeklinde konuştu.

Olası bir durumda işçi ölümü gerçekleştiğinde, firmaya cezai yaptırımlarının olduğunu söyleyen Bayram, “Ölümlü iş kazalarında toplu ölümlü kazalarda anlık tepkiler verilebiliyor. Savcılar tarafından iş sağlığı ve güvenliği uzmanı gözaltına hızlı bir şekilde alınabiliyor. Fakat sorumluluk sırasında iş güvenliği uzmanı 5. Sırada. İlk sorumlu işverendir. İlk etapta soruşturma yapılır, olay yeri inceleme gelir, rapor hazırlanır mahkeme ve yargılama süresi başlar. Yargılama süresi hem kamu davası, hem SGK hem de ölümlü kaza sebebiyle hayatını kaybeden kişinin ailesi tarafından açılır. Kamu davası her türlü devam eder. SGK’nın cezası genelde para cezası olur. Çünkü SGK ölen kişinin emeklilik yaşına kadar ne kadar çalışacağını, emeklilikten sonra da hayatının ne kadar devam edeceğini hesaplayarak bir ücret ortaya koyar. Finansman olarak işverene maddi cezası söz konusudur. Diğer yargılamalarda hapisle sonuçlanan süreçler olabiliyor. Bilirkişi dinleniyor bu davalarda” açıklamalarında bulundu.

YAREN KAYA

KARADENİZ EKONOMİ