Fadik Ana’nın Ocağı

Ülkemizin eko turizme en uygun coğrafyası denince ilk akla gelen Karadeniz Bölgesi’dir. Doğa yürüyüşlerinden kuş gözlemciliğine, botanikten rafting veya dağ tırmanışına ya da hava sporlarına pek çok çeşitliliği içinde barındıran böylesine zengin eko sistemde yemek kültürü de diğer bölgelere nazaran farklılıklar göstermektedir. Belki Ege Bölgesi’nde özellikle Alaçatı’da görmeye alıştığımız otçul lezzet anlayışı bu yörede damaklara farklı tatlar olarak yansır.

info@karadenizekonomi.com / 29.06.2021

Fadik Ana’nın Ocağı

Bu hafta sizi bu damak tatlarının zirve yaptığı bir mekâna götüreceğiz. Ordu’nun Kayabaşı Mahallesi’ndeki Fadik Ana’nın Ocağı’ndayız. Bundan yaklaşık 10 yıl önce “bir fikrim var” diye yola çıkan Ayşegül hanım, yaşadığı coğrafyanın doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, yerel halkın ekonomik kalkınmasına destek olma imkânı sunan, sosyal ve kültürel bütünlükleri koruyup gözeten bir yaklaşım olduğundan hareketle Ordu’daki ekoturizm potansiyelini bir kazanç kapısına dönüştürmeyi başarmış bir isim olarak karşımızdaydı. Şehrin hemen yanı başında bir mahallede mütevazı bir köy evi… Köy deyince aklınıza öyle doğa harikası bir yerleşim merkezi gelmesin… Şehirle bütünleşmeye ramak kala bir mesafede. İşte bu mütevazı evde Karadeniz mutfak kültürünün onlarca çeşit ürününü olağanüstü güzellikte bir sunumla misafirlerine tattırıyor Ayşegül hanım.

Çok yeşillikli Karadeniz mutfağı

“Ordu’da, temiz havanın, suyun, biyo çeşitliliğin, geleneklerin, yerel kültür ve hayatın korunmasına yardımcı olan eko turizmin giderek yaygınlaşmasına katkı sunmak amacıyla çocukluğumun mutfak kültürünü günümüze taşımak istedim. İçinde bulunduğumuz mekânda dünyaya gelmişim. Yani baba evim. Bundan yaklaşık 10 yıl önce bu evi yöresel lezzetlerin sunulduğu işletmeye dönüştürmeye karar verdim. Bildiğiniz gibi Karadeniz mutfağı bol yeşilliklidir. Her mevsim yetişen leziz yemeklere dönüşen yöresel otlarımız var. Büyüklerimizden öğrendiğim tatları misafirlerime sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum” diye söze başlayan başarılı kadın girişimcinin mekânına girer girmez zaten kendinizi evinizde gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Yapaylıktan uzak bir yalınlık ve aydınlık yüzündeki sıcak gülüşüyle sizi ağırlayan işletme sahibinin kahvaltı sofrası gerçekten olağanüstü lezzetler içeriyor. Standart bir kahvaltının olmazsa olmazları peynir ve zeytini hiç saymıyoruz bile. Yöresel lezzetleri öylesine serpiyor ki masanıza… Odun ateşinde pişen böreğinden ve ekmeğinden köy yumurtasına, el yapımı dut pekmezli süzme yoğurt, bal ve tereyağına önce bir “ön atıştırma” seremonisi ile başlayan kahvaltıda yöresel otlardan oluşan kaldirik ve sakarca kavurmaları şölenin sonraki adımları oluyor. Karışık sebze tava, sebzeli yoğurt ve sarımsak salatası, lahana, fasulye ve taflan turşusu ile lezzet bayramı son buluyor. Biz bu lezzeti hafta içinde bir gün kahvaltıda deneyimledik. Ancak, salgın koşulları yavaş yavaş ortadan kalktığına göre hafta sonları için böyle bir mekânda kahvaltı yapmak isterseniz yerinizi önceden ayırtmanızı salık veririz. REŞAT GÜNGÖR / KARADENİZ EKONOMİ

 

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar