SON AĞA ÜNAL SAĞRA’NIN ÖYKÜSÜ
Geçtiğimiz haftaki üç sayımızda üç bölümünü yayımladığımız ‘Sağra Ailesi’ hikayesinin bu hafta dördüncü ve son kısmı sizlerle.
info@karadenizekonomi.com / 27.12.2021
Araştırmacı-Yazar Naim Güney
2013 yılı mart ayında Ünal Sağra rahmetli olmuştu. Onun ölümünden sonra Ünal Sağra için hazırladığım ve Ordu’da tüm yerel ve ulusal basında paylaştığım bir araştırma yazısı çok ilgi görmüştü. Bu araştırma yazısı aynen şu şekildedir…
“Sağra'lar ve bahtı kara fındığın kaderini değiştiren fındık sanayiciliğini bu memlekette öğretenlerdir. Mum dibini aydınlatmaz ama bulunduğu ortamdaki zifiri karanlığa ışık tutar ve çevresindeki insanlara yol gösterir. Sağra ailesi de fındıktan katma değer yaratmasını tüm Türkiye’ye öğretmişti… Sonuçta Sağra ailesinin ülkemizde ilk kez başlattığı “Fındıkta katma değer yaratan entegre tesislerinin” sayısı yıllar geçtikçe Karadeniz’de çoğaldı. Artık on binlerce yöre insanı ekmeğini bu fındık entegre tesislerinden sağlıyor. Ünal Sağra, son derece sosyal bir kimliği olan kişi idi. Yurt dışından sağlıkla ilgili bir ihtiyacı olan herkese tanısın, tanımasın mutlaka ilgilenir yardım eder, sonucunu da takip ederdi. Ünal Sağra, yine Ordu’nun ilk yerli televizyonu olan BTV’yi kadim dostu Atilla Şimşek ile birlikte ortak kurmuşlardı. Ordu insanına kazandırdıkları ile her zaman hatırlanacak olan Ünal Sağra geride güzel bir isim bırakan nadir şahsiyetlerden biri idi. Ve o gerçek bir ağa idi. Onun gibi bir ağa bir daha bu topraklara gelmeyecek. Çünkü o son ağa idi. Şimdi gelelim bu Ağa’nın öyküsüne…
19.yüzyılda Ordu’luların fındıktan haberi yok denecek kadar azdı. Ordu’nun bu kadar kısa süre içinde, fındığın en çok üretildiği ve ihracatının gerçekleştirildiği bir merkeze dönüşmesi asla tesadüf değildi. Bazen “Bir aile, bir şehrin kaderinde büyük roller üstlenebilir. “Derler ya, işte bu hikâye de aynen bu deyişe uymaktadır. Bu hikâye, Ordu’yu fındığın başkenti yapan bu mütevazı, dürüst, girişimci Kahraman Sağra ve çocuklarının hikâyesidir. Ama biz Ordulular, Sağra ailesinin hak ettiği değeri vermek için ne yaptık?
Araştırdık, hepsi sadece bir caddeye ismi verilmiş. Biz SAĞRA ailesinin hakkında bulabildiğimiz bilgi ve belgeleri, sizlere aktararak sorumluluk anlayışımız gereği bir görevi yapmak istiyoruz. Şeyhoğulları sülalesinden olan ailenin lakabı “Sağıroğulları” kelimesinden kısaltılarak “Sağra” soyadı olarak alınmıştı. Sağra’ların en büyükbabası Ağazade Kahraman Ağa, Ordu civarının en zengin kişilerinden birisi idi ve bir zamanlar Ordu Belediye Reisliği görevlerinde bulundu. Onun oğlu, Kahraman Sağra’da herkes tarafından “O haddinden fazla dürüst ve seviyeli bir insandır.” diye kabul edilen ve şehirde çok saygı ve sevgi gören, bir kişilikti. Kahraman Sağra’da bu küçük şehrin değişimi ve gelişiminde önemli roller üstlenmiş biri olarak her daim hatırlanması gereken, fındığın Atatürk’ü idi. Kahraman Sağra ilk girişimcilik denemelerinden biri, 1962 yılında Fatma Hatun sokakta kurduğu matbaasında çıkardığı Zaman gazetesidir. Gazetede” Rıza Şimşek Yazı İşleri Müdürü, Bilal Köyden Müessese Müdürü” olarak görev yaparlar. Matbaanın üstündeki açtığı yazlık sinemada, Ordu’daki ilklerindendi. Daha sonraları GİMA’nın Ordu’da şubesini, ayrıca şehirdeki binaların ihtiyacı olan her türlü inşaat malzemelerinin bulunduğu bir işyerini de açar ve ticari ivmesini ve cirosunu sürekli yükseltir ve genişletir.
Bu arada, Kahraman Sağra, iki oğlu Yener ve Ünal Sağra’yı iyi yetişmesi ve donanması için Almanya’da okumaya yollar. Kahraman Sağra, aynı zamanda çocuklarından, Avrupa’ya ihraç ettiği fındığın nasıl ve ne şekilde işlendiği hakkında konuyu takip edip öğrenmelerini ısrarla ister… Kahraman Sağra, bugünkü Nejdet ve Dursun Gürsoy babası olan Halit Gürsoy ile de bir müddet ortak fındık ticareti yaparlar. Oğul Ünal Sağra, Almanya’da fındık sanayiciliği konusunda oldukça deneyim kazanır ve ayrıca dünya fındıkçılık tarih de atılan üç önemli adımı da tespit eder. Bunlar:
1-)Alman Köhler’in çıkardığı ilk fındıklı çikolata,
2-) Atatürk’ün (FKB) Fiskobirlik üretici kooperatiflerini kurması,
3-) Hamburg fındık borsasının kurulmasıdır.
Artık, entegre bir tesis için düğmeye basılma vakti gelmiştir. Şarkiye Mahallesi, Fatma Hatun Sokakta bulunan binada fındığın çuvaldan çıkıp modern ambalajlarda işlenmesine başlandığı tesisi hazırlanır. 1964 yılı Fındık için Ordu ilinde bir milattır. Fındık makineleri çalışmaya başlaması ile Ordu insanına yeni bir iş kapısı açılır. Yani fındıkta katma değer artık yavaş yavaş Ordu’da kalmaya başlayacaktır. Artık, bir sürü kadın ve genç yıl boyunca bir fabrikada çalışmaktan dolayı son derece çok sevinçli ve mutludur. Yine Kahraman Sağra, 70’li yıllardan sonra, ilk defa fındığı kavurup paketleme sürecine geçerek, şehrin ilk gerçek sanayicisi olur.
Ünal Sağra’nın Almanya’da ki eğitimini bitirmesinin ardından Ordu’ya dönmesi ile Kahraman Sağra tarafından kurulmuş olan tesislerde, çikolata üretimine başlanarak, bir marka olmak yolunda ilk adımlar atılmış oluyordu. Ünal Sağra ile Genel Müdür Şerafettin Turan, çok hızlı ve başarılı çalışmalar yapmaya başlarlar ama sert ve yasakçı gümrük mevzuatı, ithalat ve ihracat rejimindeki bir çok bürokratik ve mevzuat engelleri ile karşılaşmaya başlarlar.
Ünal Sağra ilk başta Almanya’dan gördüğü 30 bin marklık ufacık bir ezme ve toz fındık makinesi almak ister ve Devlete dilekçe verir. 50 sayfalık müracaatlarına Bakanlıktan “hayır” cevabı gelir, hatta ve bu makineyle ülkeye 20 milyon döviz getireceği garanti etmelerine rağmen olumsuz yanıt alınca bu makineler kaçakçılar vasıtasıyla el altından temin edilir. Ancak ezme ve toz fındık ihracatına öyle başlayabilirler. Çok yetenekli bir makineci olan rahmetli Kenan Mağden ile Ünal Sağra Ordu’daki mütevazi atölyede örnek prototip makinelerin daha modernini yaparak Sağra’nın üretim kapasitenin artışını sağlarlar. Çocuklarını daha o yıllarda Avrupa’ya eğitime gönderecek kadar uzak görüşlü Kahraman Sağra böylece Ordu’nun daha sonraları en önemli ticari markası olacak Sağra’yı yaratarak, Ordu’nun fındığın başkenti ve bir ihracat merkezi olmasının önünü açarlar.
Fındık kakao ile işleme tabi tutularak şekerli bir fındık kreması olan önce Nugetalla sonra Sarella pazara sunulur. İlk Sarella bardağı süslü desenli kesme bir su bardağının içinde olması, dâhiyane bir buluştu. Türkiye’de tüketiciler, Sarella bardağından 6'lı takım seti yapıyordu. Bu kesme bardak işi olmasa pazarlama çok zor olacaktı, çünkü Sarella’nın karşısında rakip olarak dünya devi Nestle vardı. Üretimi için önce çok ciddi etütler yapılan Tadelle’nin ise ambalaj rengi önce, Akelle ürünü gibi beyaz planlanmıştı. Alman Desinatör Finner, Ünal Sağra’ya, Türklerin en çok neyi sevdiğini sorar, o da cevap olarak” Türkler önce Bayrağını ve altını sever.” diye cevap verince, o da Tadella’nın rengini kırmızı, beyaz yapar ve iki ay sonra bütün Türkiye bu renkli Tadella ile dolmuş ve çok tutulmuştu.
Ünlü Ordu’lu sanatçı Kâmil Sönmez, Sağra’nın yeni ürünü olan “3 lezzet bir arada jumbo” diye bir reklam filmini yapacaktı ama TRT Karadeniz şivesinden dolayı reklamı kabul etmez. İngilizlerin ünlü Mars firmasının en çok satan çikolatalı barı olan “Topıc” diye bir ürünü vardı. Sağra ilk kavrulmuş fındık ihracatını da bu İngiliz firmaya yaptı. Kavrulmuş fındık üretimine önce yerli bir makineyle başlanmıştı. İlk kavurmalarda fındık terliyor ve çok problemler çıkarıyordu. Sağra’nın Edip ve Temel adlı çalışkan ustaları uğraşarak problemi çözünce, gece gündüz İngilizlerin Mars firmasına fındık kavrulmaya başlandı. Her “Topıc” barda beş fındık vardı ve Sağra, İngiltere’ye ayda dört tır kavrulmuş fındık gönderiyordu. O yıllarda dünya çikolata sanayi üç dört dev firmanın elinden geçiyordu. Çikolata sanayicileri de bu gücünü kullanarak Hamburg yerine direk Türkiye’den Sağra’dan mal almaya başlayınca Hamburg’daki ithalatçılara pek iş kalmamıştı. Sağra firmasınca yaptırılan özel ezme tankerleri ile dünya çikolatacılarına, çuvalda kabuklu veya iç fındık yerine on binlerce ton fındık füresi de gönderiliyordu.
Karadeniz’in ilk markası ve makineleri dahil her şeyi %100 yerli olan Sarelle ilk yıllarda takriben senede dokuz yüz ton, Karadeniz’den çıkan diğer en büyük marka olan Tadelle ise o zaman tükettiği fındık 3700 ton idi. O yıllarda Ordu’lu gurbetçilerde bu ürünleri satın alıp, arkadaşlarına, bunlar Ordu’da üretiliyor diye gururla anlatırlardı. SAĞRA her ürünün üzerinde “SAĞRA ORDU” diye yazdığı için, ayrıca Ordu'nun tanıtımına da %100 katkısı olmuştu. Ordu’da Sağra, bugün olduğu gibi, her zaman her konuda ekonominin bel kemiği idi. Ordu için her zaman elini taşın altına koymaya çekinmezdi. Orduspor’un da öne çıkmayan en büyük destekçisi idi. Tek kanallı televizyon günlerinde reklamlarda Orduspor da yerini alırken takımın ilk göğüs reklamı da Sağra’nın olmuştur.
1980 yılına gelindiğinde Sağra fabrikası Turnasuyu Meydana taşınır, son derece modern makinelerin getirilmesi ile zaman zaman 2000’i aşkın personeli ile büyüyüp devasa bir sektör haline gelir. Türk Halkı uzun yıllardır vitrinlerde görüp tadamadığı pahalı ve lüks çikolataların lezzetine kaliteli ve makul fiyattan Sarelle ve Tadelle ile sahip olmuştur. Bir binada başlayan faaliyet daha sonra Türkiye’nin döneminde ki en önemli çikolata markası olarak, ülkenin her yerinde yok satar.
Ordu’daki tesislerde ürettikleri çikolata ürünlerine yurt içinde ve dışında talep patlaması olunca, fabrika üretimi yetiştiremez... Hemen bu olağan üstü piyasa hareketlenmesini fark eden rakipler taklit ürünler çıkarırlar ama Sağra ürünleriyle asla rekabet edemezler.
1985 yıllarında Sağra Special mağazaları Türkiye genelinde, yüzlerce mağazası açılır. Halkın rahatlıkla girerek alışveriş yapabildiği ilk mağaza zinciri oluşur. Artık, Ordu insanının emeği olan Sağra ürünleri, yüzlerce çeşidi ile tüm ülkedeki vitrinlerde yerini alır ve sürekli Türk insanın takdirini toplar. Yeni yatırımlarla Sağra öyle bir büyüme gösteriyor ki, 250 şubesi olan bayi zinciri kurarak Türkiye’nin en önemli çikolata markası olur. Baba Kahraman Sağra’nın vefatından sonra işleri devralan oğul Ünal Sağra, gözü gibi büyüttüğü ve esirgediği çikolata tesisleri elinden çıkışına kadar ekonomik zorluklarla mücadele ederek yinede büyütmüştür. Bu süreçte, Ünal Sağra’nın bilgisi, nezaketi, sabır ve saygınlığından oluşan vizyonuna uyum sağlayabilen Rahmetli Sağra Genel Müdürü Şerafettin Turan gibi bir yöneticisi erkenden rahmetli olmasaydı, uygulamadaki sorunlar belki de zamanla aşılabilirdi.
Ünal Sağra “ Rüzgâr hep önümüze esti, hiç arkamızdan esmedi “ derken işte böyle bir dönemde, Ordu Turna Suyu mevkiinde kurularak üretime geçen Sağra tesisleri kısa bir süre sonra, üretimine devam edebilmek için, işleyecek hammadde, yani fındık bulamaz olmuştu… Zira üretilen fındığın hemen hemen tamamı, FKB tarafından, Devlet Hazinesinden aktarılan kaynakla üreticiden satın alınarak depolanıyordu… Depolanan fındıklar hakkında ise bir taraftan; O tarihlerde fındık piyasalarının seyrini, oy kaygısı ile politikacıların da desteklediği, “fındık kim tarafından, nerede, ne miktarda, hangi kalitede üretilirse üretilsin tamamı, Devletin açıklayacağı fiyat üzerinden, Devlet adına Fiskobirlik (FKB) tarafından satın alınmalıdır”, olarak özetlenebilecek üretici kuruluşlarının görüşü dizayn ediyordu.
“Devlet adına alınmış da olsa, aldığımız fındığı hammadde olarak önce FKB tesisleri kullanabilir” düşüncesi ileri sürülürken, diğer taraftan, İstanbul’da, Orta Anadolu ve Güneydoğuda kurulmuş veya kurulmakta olan FKB başbayiliklere, yüzde 30’lara varan indirimli fiyatlardan kamyonlara gece sabahlara kadar yüklenerek sevk ediliyordu… Bu arada, ayda bir kamyon fındık alma hakkı tanınan Samsun bayisi gibi gerçek bayilere de fındık talep ettiklerinde “Stoklarımız tükendi” yanıtı veriliyordu. Uygulama böyle şekillenince de, elbette ki Sağra gibi tesislerinin Ülke ekonomisine katma değer sağlayan ve istihdam yaratan faaliyetlerinin ihtiyacı olan fındık verilmedi.
Fındığın Türkiye’nin en sorunlu ürünü olmaktan kurtulmasının ve Karadeniz’in kalkınmasının fındığı hammadde olarak işleyen Sağra gibi sanayi kuruluşlarının bölgedeki sayısının artması ile mümkün olabilecektir. Bu inanç ile bu konuda yatırım yapabilecek iş adamlarının özgüvenle işe koyulması bakımından, Sağra’nın mutlaka başarılı olması gerekiyordu. 1990’ lı yıllara gelindiğinde peş peşe yaşanan ekonomik krizler Sağra’yı finansal açıdan zorlarken, kötü yönetim de sonu hızlandırır. Ama yetmedi ve sonunda Sağra, dönemin yıldızı parlayan firması Bayındır Holding tarafından satın alınınca ve Sağra’ların Ordu’daki serüveni dramatik bir şekilde bitti.
“SAKİN ÜNAL SAGRA DELİRDİ DEMEYİN”
Rahmetli Ünal Sağra, Bayındır Holding’e hisselerin %80 satarken çok sevdiği bir makineyi satmamıştı… Bu makine ilgili dramatik hatırasını aşağıda Ünal Sağra’nın kendi ağzından dinleyelim…
“… Sakin Ünal Sagra delirdi demeyin. Ara sıra ben bu makineyle konuşurum veya özür dilerim. Bu makina Türkiye’de yapılan Sarelle’nin anası ve ihraç edilen fındık ezmesinin mucididir. Bu makinenin Türkiye ithali bir mesele olmuştur. Akrabam rahmetli Kemal Sensoy’un yardımına rağmen ithal müsaadesi alamadık. Yine rahmetli Şerafettin Turan’la otuz sayfalık dilekçe yazdık. Planlamaya yirmi bin marklık makinayla iki milyon dolarlık ihracat yapacağız dedik. Bizimle dalga geçtiler. Su sekil bu sekil makinaya sahip olduk. İlk Sarellye’yi bu makinayla Edip Özer ve rahmetli Ahmet Uslu yaptı. İlk düz ezmeyi Viyana’ya yaptık, Bayındır Holdinge hisselerin %80 satarken bu makineyi satmadım. İlerde bir müze kurulursa bu makineyi hak ettiği yere koyarız diye düşündüm. Zira makina iki milyon dolarlık ihracatı üretmişti. Özür dilememe gelince Lokman ve Akfen saflığım yüzünden mağlup oldum. Ordu müzesinin makinesini çaldılar. Atilla Simsek ile çok uğraştık ama gücümüz yetmedi. Yine de Türkiye namına bu makinadan özür diliyorum…”
ARTIK "ÜNAL SAĞRA" DA YOK…
Ordu Tribün Gazetesinin sahibi ve başyazarı M. Atilla Şimşek, Ünal Sağra’nın vefatı üstüne Mart 2013 tarihinde gazetesinde kaleme aldığı yazısında duygularını ve eski anılarını şöyle ifade etmişti… “1962 yılları Zaman gazetesi yayın hayatına başlıyor. Sahibi Ünal Sağra idi. Babam Rıza Şimşek Yazı İşleri Müdürü, Bilal Köyden Müessese Müdürü, Ahmet Aygör (Torik) başmürettip, Zifiri Mustafa Baskıcı ve Ahmet Gürpınar Muhabir. İşte bu kişilerin bir araya geldiği Zaman matbaasında Ünal Sağra ile tanışmıştım.
Tarih 02.03.2013 Cumartesi saat 17.00 sıraları yeğeni Zeynep Selgur’dan acı haberi alıyorum. “Atilla abi maalesef 5 dakika önce dayımı kaybettik.” Abi, kardeş ve iş ortaklığımız tam 51 sene sürmüştü.
1964 yılı fındığımız için bir milattı. Rahmetli Kahraman Sağra iki oğluna Yener ve Ünal Sağra ya Almanya da okurken Avrupa ya bu fındığı çuvalla gönderiyoruz da nasıl bir işleme tabi tutuyorlar öğrenin diyordu. İşte Şarkiye Mahallesi Fatma Hatun Sok. No 16 Fındığın kara çuvaldan çıkıp modern ambalajlarda işlenmesine başlandığı bu tarihtir. Makinalar çalışmaya başlaması ile Ordu insanına yeni bir iş kapısı açılıyordu. Yani fındıkta katma değer artık ilimiz de kalıyor ve yüzlerce vatandaşımız hem de 365 gün yeni bir işe kavuşuyordu…
Fındık Kakao ile işleme tabi tutularak şekerli bir fındık kreması işlemeli bir su bardağının içinde pazara sunuluyordu. NUGATELLA ilerde ismi SARELLE olarak değiştirilerek hala dimdik ayakta kalmıştı. Rahmetli Kenan Mağden Avrupa’dan gelen makinaların daha modernini yaparak kapasitenin artışını sağlıyor. Böylece fındık sanayi Entegre tesislerinin sayısı oldukça çoğaldı. Binlerce insanımız artık ekmeğini bu teknolojiden sağlıyordu.
1980 yılına gelindiğinde Sağra fabrikası şimdiki yerinde son derece modern makinaların getirilmesi ile zaman zaman 2000 personeli ile büyüyor büyüyordu. TADELLE piyasada ve yurt dışında patlıyordu. Halkımız Sarelle ve Tadelle ile vitrinde görüp tadamadığı çikolata lezzetine kaliteli ve makul fiyattan sahip oluyordu. Hemen rakipleri çıkıyordu ama nafile idi. 1985 yılında Sağra Special mağazaları Türkiye genelinde her geçen gün çoğalıyor ve yüzlerle çeşidi ile insanımızın beğenisine maruz kalarak takdir topluyordu. Halkın rahatlıkla girerek alışveriş yapabildiği ilk dükkan zinciri oluşmuştu. Yüzlerce mağazası ile Sağra isminden 67 vilayette ve ilçelerinde artık Ordu insanının emeği vitrinlerdeki yerini alıyordu. Sağra bugün olduğu gibi ilimizde her zaman Ekonominin bel kemiği olmuştu. 1994 yılında ailenin elinden çıkışına kadar zorluklarla mücadele ederek büyümüştür. Ünal Sağra “ Rüzgâr hep önümüze eski, hiç arkamızdan esmedi “ derken hiç de haksız değildi.
Ünal Sağra, son derece sosyal bir kimliği olan kişi idi. Ordu için her zaman elini taşın altına koymaya çekinmezdi. Orduspor’un da öne çıkmayan en büyük destekçisi idi. Yurt dışından sağlıkla ilgili bir ihtiyacı olana tanısın tanımasın mutlaka ilgilenir sonucunu da takip ederdi. Eşi ve Çocukları deyim yerinde ise birer Ordu Aşığı kişilerdir. Hatta kızı Türk vatandaşı olabilmek için bütün işlemlerini tamamlamıştı. İyi ve Tatlı diyebileceğim konularda Ünal abi ile hep beraber olduk. Ortak olarak birçok işlere imza attık. İlimizin ilk Televizyonu BTV bunlardan biridir. “Ordu dan Dünya ya “sloganı ile Ordu’nun tanınmasında gerek gazetelerde gerekse de Televizyon reklamlarında öne çıkan Ordu tek ildi. Anadolu’dan çıkan ilk markalar Sarelle ve Tadelle’dir. Tek kanallı televizyon günlerinde reklamlarda Orduspor da yerini alırken takımın ilk göğüs reklamı da Sağra olmuştur. Tanıyanlarımız iyi bilirler ki geçen bu 51 sene zarfında kendisinden çok şey öğrendim. Sayesinde yırt dışı tecrübelerim arttı. Sektörü en az onun görüşleri çerçevesinde tanıdım. Ordu insanına kazandırdıkları ile her zaman hatırlanacak olan Ünal Sağra geride güzel bir isim bırakan nadir şahsiyetlerden biridir. Allah Rahmet Eylesin.
Gazeteci Soner Yalçın, 05.10.2016 tarihinde “odatv.com” adlı internet sitesinde bir yazı kaleme almıştı. Fındıkta Sanayileşme devrimini Ordu’dan başlatılmasını şu satırlarla özetlemişti…
“… Kahraman Sağra adını hiç duydunuz mu? 1964 yılı, Ordu'da fındık için bir milattı. Şarkiye Mahallesi, Fatma Hatun Sokak'ta bulunan binada fındığın çuvaldan çıkıp modern ambalajlarda işlenmesine başlandığı tesisi kuran kişiydi. Ünal Sağra, Kahraman Sağra'nın oğluydu. Fındık sanayiciliği konusunda deneyim kazanması için Almanya'ya öğrenime gönderildi. Alman Köhler'in çıkardığı ilk fındıklı çikolatadan, Hamburg Fındık Borsası'na kadar bu alanda deneyimlerde bulundu. Eğitimini bitirmesinin ardından Ordu'ya döndü ve babası Kahraman Sağra tarafından kurulmuş olan tesislerde çikolata üretimine başladı. Önce Nugetalla, daha sonra Sarelle böyle doğdu. 1985'li yıllarda Türkiye genelinde 250 Sağra Special mağazası açıldı. 1990'lı yıllarda peş peşe yaşanan ekonomik krizler ve bürokratik engeller Sağra'yı finansal açıdan zorladı. Sağra, daha sonra Bayındır Holding tarafından satın alındı. Sonra Bayındır Holding battı; Sağra TMSF'nin eline geçti. Sonra 2007'de Toksöz Grup tarafından alındı…” İşte Sağra’nın Ordu’daki hikâyesinin başlığı buydu… 60’llı yıllardan itibaren fındık önce çuvaldan çıkmış selefon karton ambalajlara girmiş ve sadece iç fındık olmaktan çıkarılarak, kavrulmuş beyazlatılmış, kıyılmış, öğütülmüş pasta sanayinde kullanılmak üzere esme, Tadella, Sarella haline getirilmiştir. Bu açıdan Sağra ailesinin “Fındıkta bir İnkilap” yaptığı gerçeği bugünkü genç kuşaklar tarafından bilinmelidir...