Bakan Işıkhan'dan Yaşlılık Sigortası açıklaması: Hayata geçirmek zorundayız

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Yaşlılık Sigortası hakkında, "Orta vadeli bir dönemde hayata geçirmek zorundayız. Yaşlılarımızı korumak durumundayız. Amacımız, vatandaşlarımızın yaşam kalitesini bir üst noktaya taşımak, risklere karşı koruyucu, önleyici hizmetleri geliştirmek" dedi.

info@karadenizekonomi.com / 5.01.2024

Bakan Işıkhan'dan Yaşlılık Sigortası açıklaması: Hayata geçirmek zorundayız

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından 5'incisi bu yıl "Cumhuriyetin 100. Yılında Çalışma Hayatı" temasıyla Ortak Paylaşım Forumu (OPF) düzenlendi. 

Çırağan Sarayı'ndaki toplantının açılışında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat IşıkhanAsgari ücrete geçen yıl temmuz ayında yapılan ara zamda ve yıl sonunda belirlenen yeni asgari ücrette sosyal diyalog süreçlerini yürüttüklerini ifade ederek, çalışanların satın alma gücünün korunması açısından asgari ücretin önemli olduğunu dile getirdi.

Asgari ücret işveren desteğini 500 liradan 700 liraya yükselttiklerini anımsatan Işıkhan, her zaman işçi ve işveren kesiminin yanında olduklarını söyledi.

Çalışma hayatının mevcut sorunlarını çözmek ve gelecekte oluşacak sorunları öngörmek mecburiyetinde olduklarını vurgulayan Işıkhan, "Aksi takdirde Bakanlık olarak çağdaş bir endüstri ilişkisini kuramayız. Bunun için de hem işçilerimizin hem işverenlerimizin yaşadığı sorunları anında ve çok kısa bir süre içerisinde çözme çabasında olduk." diye konuştu.

"Deprem bölgesinde çalışma hayatı normale dönecek"

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen şehirlerde çalışma hayatının eski durumuna gelmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Işıkhan, "Konutlar, önce teslim edilecek. Konuttan sonra iş yerleri ve atölyelerin inşası ve onarımıyla deprem bölgesindeki çalışma hayatının eski haline getirilmesi ivme kazanacak." ifadelerini kullandı.

Işıkhan, deprem bölgesi başta olmak üzere ülke genelindeki nitelikli eleman talebine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İş gücünde Türkiye tarihinden önemli bir noktadayız ancak belirli alanlarda ve mesleklerde bu sıkıntıları yaşıyoruz. Yabancı iş gücünün gelip çalışması noktasında çok büyük bir mesafe aldık. Salgın sürecinin ardından iş gücünü tutamıyorsunuz, uluslararası rekabetçi bir sistem içerisinde farklı çalışanların ve farklı çalışma biçimlerinin olduğu bir dünyaya gidiyoruz. Bakanlık olarak buna ayak uydurmak ve yasal mevzuatı gerçekleştirmek zorundayız."

"Kadın ve gençlere yönelik sosyal politikalara ihtiyacımız var"

Işıkhan, çalışma hayatının dinamikleri içindeki sivil toplum kuruluşları ve tüketici gruplarının toplumsal ve ekonomik yaşamda daha aktif rol almaları konusunda destekleyici olacaklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Kadın ve gençlere yönelik birtakım sosyal politika araçlarına da ihtiyacımız var. Bakanlık olarak burada amacımız istihdamı artırmak. Sosyal güvenlik, geleceği planlamak ve öngörmek demektir. Genel Sağlık Sigortası ile nüfusumuzun yaklaşık yüzde 100'ü sosyal güvenlik şemsiyesi altında. Evde sağlık ve evde bakım hizmetleri de yine çok önemli sosyal politika araçları. Bunlar, hepimizin ihtiyacı olan konu başlıkları. Nüfusumuz yaşlanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın vaadi olan Yaşlılık Sigortası'nı da orta vadeli bir dönem içerisinde hayata geçirmek zorundayız. Yaşlılarımızı korumak durumundayız. Sosyal devlet mekanizmalarını hayata geçiriyoruz. Amacımız, burada vatandaşlarımızın yaşam kalitesini bir üst noktaya taşımak, risklere karşı koruyucu, önleyici hizmetleri geliştirmek."

Yaşlı nüfusun istihdamda yer almasını sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Işıkhan, söz konusu nüfus gruplarının karşılaşabileceği sorunları öngörmeleri gerektiğine dikkati çekti.

Bakan Işıkhan, iş sağlığı ve güvenliğine de büyük önem verdiklerini dile getirerek, kayıt dışı istihdamla mücadelenin öncelikli hedefleri arasında olduğunu sözlerine ekledi.

Atalay: İkisinin arasında 10 bin lira fark var

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, yaptığı konuşmada, iş kazalarındaki işçi ölümlerine dikkati çekti.

"İşçi ve iş sağlığıyla ilgili düzgün şekilde yatırım yapanlar var mı? Tabii ki var, onların büyük çoğunluğu bu salonda. Bir sürü işveren örgütü var, TİSK'te örgütlüyüz. Diğer işverenler, ilk fırsatta imkan olsa 'Sendikalar kapansa da olur' dedikleri zaman da oluyor." diyen Atalay, memur ve işçi emeklilerine yönelik maaş zamlarının farklı olmasını doğru bulmadığını da vurguladı.

Atalay, "Çöp arabasının arkasında iki tane kardeşimiz var, inanın ikisinin arasında 10 bin lira fark var. Biri kamyonun sağında biri solunda duruyor. Biri şirket elemanı, biri belediyenin elemanı." diye konuştu.

Görevinin bu tarz yanlışları söylemek olduğunu belirterek, "Benim bir yılda iki maaşımı vergiden dolayı alıyorlar. Böyle bir sistem dünyanın hiçbir yerinde yok." ifadesini kullanan Atalay, Türkiye'de az gördükleri yüzde 14 sendikalaşma olmasının en büyük sorumlularının kendileri ile birlikte HAK-İŞ ve DİSK olduğunu dile getirdi.

İşçisi, memuru, işsizi bu ülkenin yüzde 65'i olduklarını ancak mecliste kendilerinden kimse bulunmadığı için kale alınmadıklarını söyleyen Atalay, 20 senedir şeker fabrikalarının özelleştirilmemesi için kapı kapı dolaştıklarını, Kovid-19 salgınının ardından gıdanın öneminin görüldüğünü, özelleştirilmeyen fabrikaların sayısının çok az kaldığını, sendikalaşmanın önemli olduğunu ve sendikalaşmayı itibarsızlaştırmayı doğru bulmadığını da sözlerine ekledi.

Arslan: İşçi örgütlülüğünün önündeki engelleri kaldıralım

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ise, 16 milyon işçinin sadece yüzde 14'ünün sendikalı olmasının temsil krizini de beraberinde getirdiğine işaret etti.

Bu durumu aşabilmek için sendikaların örgütlenmesinin önündeki engellerin aşılması gerektiğini ve işçilerin sendikalaşmak istediğini belirten Arslan, sendikal örgütlüğünün önündeki engellerin kaldırılması konusunda mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyulduğunu, şu sözlerle anlattı:

"İşçi örgütlülüğünün önündeki engelleri kaldıralım ve güçlü bir sendikal yapıyla masaya oturalım. Bunun yaptığımız zaman dünyaya da örnek bir endüstri ilişkiler sistemini inşa edeceğiz. Bunu başarabilir miyiz? Ben bu anlayış hakim olduğu zaman bunu başaracağımıza inanıyorum."

Türkiye'de adil, hakkaniyetli, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan bir sisteme ihtiyaç duyulduğu görüşünü de savunan Arslan, şöyle devam etti:

"Vergideki adaletsizliğe TİSK ile beraber itiraz ettik. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını ilk defa biz sağladık. Hem TÜRK-İŞ'in hem TİSK'in hem de hükümetin bu konuda kararlılığı gerçekten çok önemliydi. Büyük bir iş başardık. Kayıt dışı istihdamda mücadelede TİSK ile aynı yerdeyiz. Sendikal örgütlülüğü yaygınlaştırırsak kayıt dışılığı ortadan kaldırıyoruz. Bizim örgütlü olduğumuz hiçbir iş yerinde kayıt dışı istihdam söz konusu değil. O zaman sendikal hareketin güçlenmesi, kayıt dışıyla mücadele için en önemli argüman. Sendikal örgütlülüğün desteklenmesi konusunda işletmelerimizde bazı teşvikler sağlanması gerekiyor. Örneğin; vergide yüzde 5'lik avantaj sağlanmalı."

Belirlenen asgari ücretin hayırlı olması temennisinde de bulunan Arslan, "Bizim itirazımız asgari ücretin bugün belirlenen rakamlarına değil, asgari ücretin minimum asgari ücret olmaktan çıkmasınadır." dedi.

Bunu çözmeleri gerektiğini aktaran Arslan,"Bizim belirlediğimiz asgari ücret, minimum ücret olsa, bugün rakamlar konusunda da hiçbir itirazımız yok. Ama minimum, asgari ücret değil, bugün belirlediğimiz ortalama ücretlerdir. Bunu çözmek için, hem asgari ücretin mevzuat açısından komisyonun yapısının değişmesi, hem de asgari ücretin sadece minimum ücret olarak kalacağı bir modeli yaygınlaştırabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Akkol: Avrupa'dan Türk iş gücüne büyük talep var

Forumun ilkinin 2019 yılında işçi, işveren ve kamu kesimi katılımıyla "Birlikte Mümkün Türkiye" mottosuyla düzenlendiğini anımsatan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ise, şunları söyledi:

"Salgın döneminde dahi ara vermediğimiz forumumuza 4 yıl boyunca 5 bine yakın üst düzey yetkili ve sivil toplum lideri katıldı. Her bir OPF'de aldığımız kararlarla, 4 yılda 20'yi aşkın projeyi hayata geçirdik. Bir önceki forumumuzda sürdürülebilirliği konuştuk. Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşümün beraber ilerlediği ikiz dönüşümü öncelikli gündem maddesi olarak belirledik. Bu konuda işçi, işveren, kamu, hep birlikte çalıştık. İstihdamda sürdürülebilirlik için kayıt dışıyla mücadeleye dikkati çektik."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurt sevgisi ona hizmet ile ölçülür." sözünü vasiyet olarak gördüklerini ifade eden Akkol, Türkiye'nin ilk yüzyılında olduğu gibi ikinci yüzyılında da kararlılıkla çalışacaklarını dile getirdi.

Dünya ekonomisinin 2023'te zor koşullar yaşadığını belirten Akkol, yatırımları, tüketici talebini, finansal genişlemeyi etkileyen bir sürecin yaşandığına işaret etti.

Türkiye'nin bu süreci en verimli şekilde geçirmesi için odağına önemli konuları alması gerektiğini vurgulayan Akkol, şunları kaydetti:

"Operasyonlarımızın sürdürülebilirliği ve yatırımlarımızın devamlılığı için uygun koşullu finansmana ihtiyacımız var. Üretim maliyetlerimiz birçok sebep kaynaklı yükselmeye devam ediyor. Verimlilik artışı için destekleyici mekanizmaları hep birlikte ortaya koyabilmeliyiz. AB Yeşil Mutabakatı konusunun önemini herkes anlamış durumda. Gerekli aksiyonları almazsak milyarlarca avro karbon vergisi ödemek zorunda kalacağız. Bu mutabakata uyum için devletimizin desteği çok mühim. Tüm dünya yabancı yatırımlara odaklanmış durumda. Yatırım çekemeyen ülkeler üretimde yavaş ilerliyor. Biz de bu konuyu her zaman ana odağımızda tutuyoruz."

Akkol, Türkiye'deki iş gücü ve yetkinlik açığına dikkati çekerek, "Sanayicimiz, esnafımız, turizmcimiz iş gücüne erişimde ciddi zorluklar yaşıyor. Bir tarafta Avrupa'dan Türk iş gücüne belirli segmentlerde çok büyük talep var. Bazı iş yerlerimiz 'İş gücü açığı var, üçüncü vardiya koyamıyoruz.' açıklamaları yapıyor. Diğer tarafta halen gençlerimizde hatırı sayılır bir işsizlik var. Dolayısıyla bu ikisini bir araya getirecek programlara ihtiyacımız var. İşverenin, yatırım ve istihdamı destekleyecek önemli adımlara ihtiyacı var." dedi.

"Asgari ücret desteğini çalışanlara yansıtıyoruz"

Asgari ücretin 2024 yılı için brüt 20 bin 2 lira, net 17 bin 2 lira olarak belirlendiğini anımsatan Akkol, şöyle konuştu:

"Asgari ücret için 2023 yılında hem ara dönemde toplandık hem de yıl sonunda toplandık. Kolay bir süreç değil. Çalışanların çok farklı talep ve beklentileri var. Bu beklentiler konusunda biz mutabıkız. Diğer taraftan işverenlerin belirli kısıtları ve zorlukları var. İşveren tarafının çok haklı perspektifi var, devletimizin de bir perspektifi var. Süreç boyunca verdiğimiz pozitif mesajlarla ayrışma değil, bütünleştirme gayretinde olduk. Gece gündüz çalışarak elimizden geleni yaptık. Asgari ücret desteği artarak devam etti. Bilinmeli ki bu desteği doğrudan çalışanlara yansıtıyoruz. Verilen destek, işverenlerin maliyetlerinin azaltılması için değil, asgari ücretin artırılması için kullanılıyor. Desteğin devam etmesinden mutluluk duyuyoruz."

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar