Finansman krizi iş dünyası ile bankalar arasında gerilimi artırıyor

İTO Başkanı Avdagiç, “Kredi maliyetini pahalı hale getiren uygulamalara yöneldiklerini gözlemliyoruz. Piyasanın işleyişini bozan bu türden suistimallere karşı hızla caydırıcı tedbirler uygulanmalı" dedi.

info@karadenizekonomi.com / 11.08.2023

Finansman krizi iş dünyası ile bankalar arasında gerilimi artırıyor

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) ağustos ayı olağan meclis toplantısı önceki akşam gerçekleştirildi. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, burada yaptığı konuşmada finansman sorunlarından tarımsal üretimdeki risklere kadar birçok kritik konuda önemli açıklamalarda bulundu. Hafta içinde Ankara’da yeni ekonomi yönetimi ile STK başkanlarının bir araya geldiği toplantıda öne çıkan konuları meclis üyeleri ile paylaşan Avdagiç, yapılan görüşmelerde hükümetin enflasyonla mücadeleyi öne alan, ihracat ve üretimi destekleyen yaklaşımının, reel sektörün beklentileri ile örtüştüğünün görüldüğünü kaydetti. Bu iki hususun birlikte götürülmesini arzu ettiklerini dile getiren Avdagiç, “Ayrıca başta finansmana ulaşma olmak üzere acil beklentilerimizi aktardık. Finansmana erişimde hala arzu ettiğimiz noktada değiliz. Ankara’daki toplantıda Hazine ve Maliye Bakanımız 1.5-2 ay içinde finansmana erişim konusunda önemli, olumlu somut adımlar atılacağıyla ilgili bize bilgi verdi, bunu heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Yeni OVP’nin de gerçekçi hedeflere odaklanmış tutarlı bir dengelenme programı olacağına inanmak istiyoruz, bu beklenti içindeyiz” diye konuştu.

Suistimallere karşı cayrdırıcı tedbir gerekli

Merkez Bankası’nın sadeleştirme adımlarıyla, kredi mekanizmasındaki tıkanıklığın ve finansmana erişimdeki zorlukların aşılması yönünde işaretler alınmaya başladığını, bu gelişmeyi de önemli bulduklarını belirten Avdagiç, şöyle devam etti: “Devamını talep ediyoruz. Özellikle bazı özel bankaların faiz oranlarındaki artışa ilave olarak ticari kredilerde komisyon, vadesizde mevduat tutma şartı gibi dolaylı maliyetlerle faizi uygun olmaktan çıkardığını görüyoruz. Kredi maliyetini aşırı pahalı hale getiren uygulamalara yöneldiklerini gözlemliyoruz. Piyasanın işleyişini bozan bu türden suiistimallere fırsat verilmemesi ve hızla caydırıcı tedbirlere başvurulması gerektiğini de ilgili makamlarla paylaştık.”

Şok tedbirlere dikkat

Türkiye ekonomisinin önemli bir dönüm noktasında olduğuna dikkat çeken Avdagiç, bu dönemde enflasyonla mücadeleyi, tüm ülke olarak topyekün şekilde sürdürmek gerektiğine dikkat çekerek, "Bu mücadelede kısa dönemli olarak elbette bazı sıkıntılar yaşanacaktır. Ancak kararlı, etkili ve doğru yöntemlerle verilen bir mücadele, başarının temel anahtarı olacaktır” dedi. İçinden geçtiğimiz bu dönemde, fiyat ve finansal istikrar başta olmak üzere ekonomi politikasında rasyonele dönüş için atılan adımların sonuçlarının dikkatle izlenmesi gerektiğini kaydeden Avdagiç, “Şok tedbirler uygularken, -zaman zaman bunlara ihtiyaç olabilir- olası yan etkileri dikkatle izlemeli ve gereken tedbirleri süratle alma yoluna gitmeliyiz" dedi.

“Enflasyonla paralel döviz kuru vurgusu”

Türkiye ekonomisiyle ilgili en önemli konulardan birinin de kurlar olduğuna dikkat çeken Avdagiç, özellikle Ankara’daki toplantılarda bu konuyu da gündeme getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti: “2018’den bu yana dönem dönem kur artışları ve kur şokları yaşadık. Dönem dönem kurlar baskılandı. Şimdi bu enflasyonist ortamda en önemli konulardan bir tanesi, risk priminin yüksek olması. Birçok fiyat mekanizması oluşturan kişiler, şirketler ve kurumlar risk primini üzerine eklediği için enflasyon öngörülenin üzerinde olabiliyor. Fiyatlar daha yukarı seviyede olabiliyor. Dolayısıyla bizim ısrarla gündeme getirdiğimiz konu, döviz kuru ile enflasyonun süreç içinde birbirine paralel bir seyir izlemesi.”

“Yabancıya kuyum satışı olumsuz etkilenmesin””

Konuşmasında fiziki altın talebinin aşağı çekilmesinin, cari dengeye büyük çapta olumlu bir katkı vereceğine değinen Avdagiç, bu kapsamda bazı altın ürünlerinin ithalatına yüzde 20 ek vergi getirildiğini hatırlattı. Bu yıl ithalatta gözlenen yüksek oranlı artışta, altın ithalatının önemli bir paya sahip olduğunu söyleyen Avdagiç, ilk 7 aydaki işlenmemiş altın ithalatının 19,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesinin de konunun ne derecede önemli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu dil getirdi. Ancak alınan bu tedbirlerin özellikle yabancıya kuyum satışını olumsuz etkilememesi gerektiğine inandıklarını vurgulayan Avdagiç, “Türkiye’ye kuyum alışverişi için gelen ciddi anlamda yabancı misafir var. Bu nedenle dengeleri çok iyi gözetmeliyiz” şeklinde konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın açıkladığı ve hazırlıkları süren TL cinsinden tasarrufları artıracak yeni enstrümanların çok önemli olduğuna işaret eden Avdagiç, “Özellikle vatandaşın TL cinsinden tasarrufunun makul ve değerli gelir getireceği bir program devreye sokulmalı ki, kişiler çok farklı kaynaklardan başka mekanizmalarla gelir aramıyor olsun” dedi.

“Yabancı yatırımlarda hızlanma göreceğiz”

Avdagiç, Türkiye’nin kredi temerrüt riskini ifade eden CDS puanının Eylül 2021’den bu yana ilk kez 400 seviyesinin altına gelmesinin de önemli bir gösterge olduğunu, CDS’in gerilemesinin yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik risk algılarını ve dış borçlanma maliyetini önemli ölçüde aşağı çekeceğini kaydetti. Avdagiç, "Umuyoruz ki, kısa sürede yabancı yatırımcı girişlerinde bir hızlanma göreceğiz" dedi.

Türkiye'nin en çok dış ticaret yaptığı Avrupa ülkelerinde durağanlık yaşandığını belirten Avdagiç, "Bu şartlar altında küresel ekonomide ve özellikle Avrupa pazarındaki durgunluk, kuşkusuz Türkiye ekonomisi ve ihracatı için dış koşulların, önümüzdeki dönemde destekleyici olmayacağını gösteriyor. Aynı şekilde turizmde de sezon hareketliliği beklentilerimizin altında seyrediyor. Dolayısıyla bu tablo, toplam döviz gelirlerinde hedeflerimize ulaşabilmek için daha büyük bir gayretin içinde olmamız gerektiğine işaret ediyor" diye konuştu.

“Tarımda genç kalmadı, bu sürdürülemez”

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, enflasyonla mücadelede ‘gıda’ başlığının üzerinde özellikle ve hassasiyetle durulması gerektiğine dikkat çekerek, Dünyanın 10 büyük tarım üreticisinden biri olan Türkiye'nin bu seviyedeki gıda enflasyonunu hak etmediğini vurguladı. Bu sorunun süratle masaya yatırılması, gıda enflasyonunu besleyen unsurların acilen kaldırılması gerektiğine işaret eden Avdagiç, şu ifadeleri kullandı: “İTO olarak temmuz ayındaki gıda enflasyonunu yüzde 8.61 olarak ölçtük. Oysa temmuz, geleneksel olarak meyve-sebzedeki yaz ucuzluğunun etkisiyle enflasyonun eksi olarak kayıtlara geçtiği bir aydır. Yazın ortasında yüzde 10’lara yaklaşan gıda enflasyonunu tetikleyen unsurları analiz edip gerekli önlemleri almak durumundayız." Gıdanın dünya genelinde ‘stratejik’ sektör olarak tanımlandığını, savunma sanayisinin bile önünde görüldüğünü kaydeden Avdagiç, "Yapılan araştırmalara göre Türk çiftçisinin yaş ortalaması 55’e yükseldi. Böyle gidersek, bu nesil, tarım üretimi yapan neredeyse son nesil olacak. Tarımda genç kalmadı; bu gerçekten sürdürülebilir bir durum değil. Dolayısıyla hiç zaman kaybetmeden, çiftçiliği ve tarımı gençlerimizin gündemine sokmalıyız. Gençlerimizi, çiftçilerimizi toprakla barıştırmalı, kentten köye göçün yolunu açmalıyız. Türkiye mevcut yapılanlara ilave olarak, bugünden tarım için daha güçlü bir kurgu ve strateji yaparsa, uzun yıllar bunun karşılığını alacaktır. Buna kesinlikle inanıyoruz" diye konuştu.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar