Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Tarife krizine karşı Türkiye görece avantajlara sahip
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyada dengelerin değiştiğine, artan korumacılık tedbirlerinin tüm dünya ülkelerini belirsizlikle karşı karşıya bırakacağına dikkat çekti.
info@karadenizekonomi.com / 8.04.2025

IV. Tarım Orman Şurası Tarım Ekonomisi Atölyesi, Ankara’da Hazine ve Mamliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla dün gerçekleştirildi.
Şurada konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, dünyada dengelerin değiştiğine, artan korumacılık tedbirlerinin tüm dünya ülkelerini belirsizlik, oynaklık ve karmaşık bir makro yapı ile karşı karşıya bırakacağına dikkat çekti. Şimşek, “Ekonomideki son çalkantı kalıcı değil. Kalıcı bir etki yaratacağını da düşünmüyorum.
Türkiye’nin bu belirsizliği aşacak göreceli avantajları var” dedi. Tarifelerin Türkiye’ye etkisinin sınırlı olacağına dikkat çeken Şimşek, “GSYH’de ihracat bazlı değil, iç talep ağırlıklı yapımız var. Dolayısıyla tarife krizinin bize yansımaları başka ülkelere göre daha sınırlı olacak” ifadelerini kullandı.
Yakın coğrafya ile kurallı ticaret
Borcun milli gelire oranında da Türkiye’nin avantajlı olduğunun altını çizen Bakan Şimşek, “Dünyada borcun milli gelire oranı yüzde 328. Türkiye’de hanehalkı, şirketlerin, finans sektörünün ve devletin toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 93. Türkiye burada da avantajlı” şeklinde konuştu.
Yakın coğrafyaya ve kurallı anlaşmalarla yakın coğrafyaya yapılan ihracatında Türkiye’nin diğer avantajı olduğuna vurgu yapan Şimşek, “Türkiye ihracatının yüzde 80’ini yakın coğrafyaya ve dost ülkelerle gerçewkleştiriyor. Ayrıca Türkiye’nin 54 ülke ile serbest ticaret anlaşması var. Bu da bir avantaj” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin 8 avantajı:
-Borcun milli gelire oranı düşük.
-Büyümede iç talebin ağırlığı, ihracattan yüksek.
-Yakın coğrafya ile kurallı dış ticaret.
-Yaşlanmaya rağmen artacak işgücü.
-Değerlendirilemeyen kadın işgücü potansiyeli.
-Petrol fiyatlarının açığa olumlu etkisi.
-Tasarruf artıyor, öncelikli yatırımlar artacak.
-Yüksek döviz rezervlerinin şoklara karşı tampon.
Değerlendirilemeyen kadın işgücü potansiyeli
Nüfustaki yaşlanmaya rağmen, Türkiye’nin diğer ülkelere göre 20 yıllık bir avantajı olduğunu ifade eden Şimşek, “Nüfus anlamında avantajımız var. Doğurganlık oranı düştüyse de çalışma çağındaki nüfusun artışı devam edecek. Bu da Türkiye’nin diğer avantajı” diye konuştu.
Türkiye’de nüfusun yarısını kadınların oluşturduğunu dile getiren Şimşek, “Kadınların iş gücüne katılım oranı bize benzer ülkelere göre düşük ve yüzde 36 civarında. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 67 civarında. Biz reform yaparak, güçlü destekler vererek kadınların iş gücüne katılım oranını OECD seviyelerine çıkaracağız. Bu da bir avantaj” diye konuştu.
Rezervler şoklara karşı tampon
Şimşek, “Türkiye’nin cari açık sorunu kalmayacak. Ciddi bir rezerv birikimimiz oldu. Eleştiriyorlar, ‘Rezervleri niye kullanıyorsunuz?’ diyorlar. Rezerv, iç ve dış şoklara karşı bir tampondur. Tabii ki rezervler kullanılmak üzere biriktirilir. IMF’nin tanımı da böyle söyler” dedi. Şimşek, “Geçen sene bütçede sapma olmadı. Ama, ‘Nerede disiplin, nerede tasarruf ?’ diye soruyorlar.
Basit bir hesapla 1.2 trilyon TL tasarruf yapmışız. Bu konuda samimiyiz, ciddiyiz ve ortada ciddi bir performans var. Büyümede bir dengelenme lazım. Tabii ki aşırı ısınma varsa kontrol altına alınması lazım. Ama bir taraftan da yatırım, istihdam üzerinden büyümenin devamı gerekiyor. Konut, gıda, yenilenebilir enerji noktasında yatırımları önceliklendirme var ve bu konuda programımız çok net” açıklamasında bulundu.
Petrol fiyatlarının olumlu etkisi
Cari açığın bir miktar artmasını beklediklerini ifade eden Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü: “Petrol fiyatları bu seviyede kalırsa Türkiye’nin cari açık anlamında bu sene bir sorunu olmayacak.
En önemli konu Türkiye petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki düşüşten en fazla olumlu etkilenecek ülkelerin başında geliyor. CDS’in son artışı tamamen 1-2 haftalık oynaklığa bağlayanlar var, son 3-4 güne bakın ABD’nin açıkladığı korumacılık tedbirlerine bakın birçok ülkenin CDS’i bizden daha çok arttı. CDS’teki göreceli hareket bize benzer ülkelere göre çok iyi bir performans ortaya koyduk demektir.”
"Ekonomide son çalkantı kalıcı değil"
Dezenflasyon sürecinin de başarı ile ilerlediğini kaydeden Şimşek, “Son yaşanan oynaklığın, programda kalıcı bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Türk Lirası’ndaki yüzde 3-3,5 civarındaki bir değer kaybının sınırlı etkisi nisan ayında olabilir ama 1 yıl ve ötesine baktığımızda dezenflasyonisttir. Ekonomideki son çalkantı kalıcı değil.
Enflasyonu bu sene yüzde 19-29 aralığı, orta nokta yüzde 24; 2025 yüzde 6-18 aralığı, orta nokta yüzde 12; 2027’de nihai olarak tek haneye indirme hedefine ilerliyoruz. Ayrıca enerjide dışa bağımlılığımız önümüzdeki yıllarda çok önemli bir şekilde düşecek, Türkiye’nin geleceğine ilişkin tarım ve enerji konularında endişeye mahal yoktur” diye konuştu.
“Enflasyonun para politikası ile ineceğini kim söylüyor?”
Mehmet Şimşek, ekonomi politikalarına yönelik eleştirileri de yanıtlayarak, «”Sadece para politikası üzerinden enflasyon inmez” diyorlar. İneceğini kim söylüyor?
Ne zaman bunu iddia ettik? Tabii ki büyümede bir dengelenme lazım. Eleştirenler ya bizi duymuyorlar ya da gerçekten kötü niyetliler» dedi. Dünyada dengelerin değiştiğini vurgulayan Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yansımaları bize belirsizlik, oynaklık ve daha karmaşık bir küresel makro arka planla bizleri karşı karşıya bırakıyor. Dünyada ticarette ciddi bir artan korumacılık var. Küresel finansal kriz sonrası korumacılık tedbirlerinde ciddi artış var.
Bugün korumacılık yeni normal diye addedilebilir noktaya gelmiş durumda. Eğer korumacılık bu şekilde devam ederse neredeyse Almanya, Fransa büyüklüğü kadar küresel hasılada düşüş öngörülüyor. Küresel ticaret, küresel büyümenin ana motorlarından bir tanesidir. Ciddi kırılmalar bütün sektörlere yansıyacak. Dün en büyük ticaret ortağı ABD idi bugün Çin oldu.”
Tarımda yol haritası mayısta açıklanacak
Tarımda yol haritası niteliğinde olacak Tarım Şurası Sonuç Bildirgesi mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacak. çizen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, tarım ve gıda sektöründe hedeflere ulaşmak için sektörü ilgilendiren birçok dinamiğin harekete geçirilmesi gerekliliğinin altını çizdi.
Yumaklı, “Bu işi de ancak fikir zenginliğimizi harmanlayarak sağlayabiliriz. 6 yıl aradan sonra topladığımız 4. Tarım Orman Şurası’nda, diğer şuralardan farklı olarak, atölye çalışmaları düzenliyoruz. Atölye çalışmalarımızda konu uzmanı kişilerle, durumu enine boyuna istişare ediyoruz. Atölye çalışmalarında kazanılan tecrübeler raporlanıyor ve hali hazırda faaliyetlerine devam eden 16 Şura Çalışma Gurubu ile paylaşılıyor.
Bugünkü atölyemizde “Tarım Ekonomisi” konusunu ele alacağız. Çalışma gruplarımız, Şura başlangıcı olan 30 Ocak’tan bugüne 148 adet toplantı gerçekleştirdi. 28-30 Nisan’da Şuramızı toplayacağız, Mayıs ayında ise Şura Sonuç Bildirgesini Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyu ile paylaşacak” şeklinde konuştu.
“Tarımsal üretimde rekor kırdık”
Bakanlık olarak temel görevlerinin, gıda ihtiyacını güvenilir ve kaliteli bir şekilde ve uygun şartlarda karşılamak olduğuna ve bunun yolunun ise sürdürülebilir üretimden geçtiğini bildiklerine dikkat çeken Yumaklı, “Bu üretimi sağlamak için, sektörümüzü; tarımsal destekler, kırsal kalkınma hibe destekleri, uygun faizli finansman seçenekleri, TARSİM, tarımsal Ar-Ge çalışmaları, Lisanslı Depoculuk çalışmaları, regülasyon faaliyetleri ve ürün alım politikaları ile destekledik.
Bu sayede, bitkisel ve hayvansal üretimde Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. Sebze ve meyve üretiminde dünyada 4. sıraya çıktık. Bugün Türkiye, tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da 1’inci sırada, dünyada ise ilk 10 ülke arasında yer alıyor” dedi. Yumaklı, “Bunun yanında ülkemiz, güçlü tarımsal alt yapısını ihracat ile de taçlandırıyor. Türkiye, tarımda yıllık 32,6 milyar dolarla net ihracatçı bir ülkedir.
Tarım sektörümüz, 6 çeyrektir büyümeye devam ediyor”şeklinde konuştu. Tarım sektörünün, geçtiğimiz yıl Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme gerçekleştirdiğinin altını çizen Yumaklı, “Sektörümüz, ülke ekonomimize önemli katkılar vermeyi sürdürüyor. Tarım sektörümüz, geçen yıl 2 trilyon 428 milyar lira hasılayla, Gayri Safi Yurt İçi Hasılamıza yüzde 5,6 oranında katkı sağladı. Bu başarıda; başta çiftçilerimiz olmak üzere, emeği geçen sektörün her bir paydaşına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Tarım ve gıda sektörünün nüfus artışı, iklim değişikliği, afetler, toprak ve su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi gibi küresel sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Yumaklı, “Bu sorunlar; savaşlar, çatışmalar, göçler gibi jeopolitik risklerle birleşince, tarım ve gıda sektörünün stratejik konumu daha da güçlenmiştir. Bu süreçte; toprak, su, teknoloji ve verimlilik kavramları ülkelerin gündeminde üst sıralara taşınmıştır” ifadelerini kullandı.
Yenilikçi teknolojilere destek
İbrahim Yumaklı, gelişen zorlayıcı sorunlar karşısında teknolojinin, hem bir fırsat hem de stratejik bir gereklilik olarak ortaya çıktığını kaydetti. YYumaklı, “Yapay zekâ ve makine öğrenimi tabanlı uygulamaları, nesnelerin internetini, akıllı sulama sistemlerini içeren birçok yenilikçi teknolojiyi üretime entegre etme çabası içerisindeyiz. Geleneksel üretim gücümüzü, modern ve akıllı tekniklerle buluşturmaya odaklandık. Yeni teknolojilerle; üretim kayıplarımızı azaltmayı, hastalık ve zararlılarla etkin mücadeleyi, sulama sistemlerinin optimizasyonunu ve dolayısıyla maliyetlerin düşürülmesini amaçlıyoruz” diye konuştu.
Çok Okunanlar






