Türkiye genelindeki 81 ilde geçerli olacak destek programı; tarımsal sanayi, kırsal turizm, yenilenebilir enerji ve zanaatkârlık gibi birçok sektöre doğrudan katkı sağlamayı hedefliyor.

Başvurular 14 Temmuz 2025 tarihinde alınmaya başlanacak ve 18 Ağustos 2025’e kadar devam edecek. TKDK’nın bu çağrısı, kırsalda faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından büyük bir maddi rahatlama ve yatırım olanağı anlamı taşıyor.

Hangi Projeler Desteklenecek? Kimler Başvurabilir?

IPARD III destek paketinden faydalanmak isteyen girişimciler, özellikle belirli alanlara yoğunlaşan projelerle öne çıkabilecek. TKDK’nın yayımladığı bilgilere göre destek verilecek alanlardan bazıları şöyle:

Bitkisel ürünlerin işlenmesi ve paketlenmesi

Bal ve arıcılık ürünlerinin işlenmesi

Zanaatkârlık ve yöresel ürün projeleri

Kırsal turizm ve doğa temelli yatırımlar

Su ürünleri yetiştiriciliği

Yenilenebilir enerji yatırımları

Tarımsal işletmelere yönelik makine parkları

Ancak dikkat çeken bir detay da var: Bu çağrı kapsamında açık alanda bitkisel üretim için makine-ekipman desteği ile doğrudan bal üretimi desteklenmeyecek.

Verilecek hibeler tamamen geri ödemesiz olacak. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin ortak finansmanıyla oluşturulan IPARD Fonu kapsamında sağlanacak destekler, “kamu katkısı” statüsünde değerlendiriliyor. Başvuruların toplam tutarı, ayrılan bütçeyi aşarsa, projeler IPARD’ın puanlama kriterlerine göre sıralanacak ve sadece belirlenen bütçe dâhilindeki başvurular incelenecek.

2011 yılından bu yana uygulanan IPARD Programı ile bugüne kadar 26 binden fazla proje desteklenmiş ve 100 bini aşkın kişiye istihdam sağlanmıştı. IPARD III ise bu desteğin yeni dönemini ifade ediyor ve kapsamı önceki dönemlere göre çok daha geniş.

Başvuru yapmak isteyen vatandaşlar, detaylı rehber ve şartnameye TKDK’nın resmi internet sitesi www.tkdk.gov.tr üzerinden ulaşabiliyor. Ayrıca il koordinatörlükleri aracılığıyla yüz yüze bilgilendirme hizmeti de alınabiliyor.

Kırsalda üretim yapan vatandaşlar için bu hibe programı, mevcut ekonomik koşullar altında ciddi bir finansman desteği sunarken, yerelde kalkınmanın da önünü açacak bir fırsat olarak öne çıkıyor.