“Kur artışı ile refah sağlanmaz”
Karadeniz Ekonomi’ye özel konuşan Sanayici, İş İnsanı, Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak, “Yüksek döviz borcu olan bir ülke, kur artışı ile refah sağlayamaz, Türkiye Cumhuriyeti merkez bankasının ödeyeceği borç miktarı artar ve vatandaşlarımızda daha büyük borç yükü altına girer” dedi.
info@karadenizekonomi.com / 27.03.2023
Sanayici, İş İnsanı, Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak, ”Öncelikle;
Kahramanmaraş merkezli depremle beraber ülkemizin büyük bir bölümü can, mal ve manevi büyük bir çöküntü yaşadı. Hepimiz bu acıları derinden hissettik ve hissetmeye devam ediyoruz. Büyük bir sınavdan geçtiğimizi görüyoruz, hepimiz empati yaptığımızda inanılmaz canımız yanıyor. Allah tüm kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet, geride kalanlara sabır eylesin” dedi.
Yaşanan global ve bölgesel gelişmelerin üretimin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu ifade eden Şenocak, “Amerika’nın faiz artırımları, savaş, pandeminin etkisi, ülkemizdeki deprem felaketinin ekonomik maliyeti ve birçok etken bir kez daha üretimin ve özellikle ihracatın imalatın, üretimin önemini ortaya çıkardı” diye konuştu.
DÖVİZLE İLGİLİ PANİK YARATILMASI ÇOK TEHLİKELİ
Şenocak, döviz kurunda panik yaratılmasının çok tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “Bazı ekonomistlerin ve azınlıkta olan bir ihracatçı kesimin döviz kurunun artması üzerine ısrarla baskı yapmalarını anlamak mümkün değil. Ekonomistlerin, ‘Dolar 25-30 TL olacak’ demeleri sakıncalı bir söylem. Buradaki düz bakış son bir yılda dolar kuru 17-18 civarında seyrederken enflasyon çok arttı, enflasyon kadar kurun artması gerekir mantığı yürütülüyor. Ancak 17-18 TL ye kur hangi seviyeden ne kadar sürede yükseldiği ve yükselirken verdiği tahribat dikkate alınmıyor. Bu tür dolar 25-30 olacak söylemleri paniğe sebep olup insanları dolar alımına yönlendirir. Ülke yönetimini zora sokar, enflasyonu körükler ve vatandaşların alım gücünü daha da zora sokar. Ülkemizin bu kadar döviz borcu varken kur artışından kâr beklemek hangi mantıkla açıklanabilir. Kısa zaman aralıkları ile 3-4 TL’den 7 TL’ye çıkan buradan da 18 TL’ye kadar yükselen dolar kuru aşırı derecede enflasyon artışını getirdi. Bu durum, beraberinde faiz artışına üretimlerde enerji, nakliye, ambalaj ve operasyonel maliyetlerini artırmış insanımızın alım gücünü korkunç derecede düşürmüş devlet üretim zincirini devam ettirmek için büyük maliyetler üstlenmek zorunda kalmıştır. Bütün bozulmanın altında hızla artan; birkaç yılda 3-4 TL’den 18-19 TL’ye çıkan kur artışı direk ve en önemli sebeptir. İhracatın artması için kur artışı suni ve devamı felakete sebep olacak bir yöntemdir. Kurun artması uzun vadede alıcılarınızın alım gücünün artmasına ve alacağı emtianın birim fiyatını döviz bazlı düşürmesine beraberinde ülkemize girecek döviz miktarının azalmasına sebep olacaktır. İhracatçı için anlaşmasını yaptığında 19 TL olan kurun, üretimi yapıp ürünü gönderip bedelini alıncaya kadar olan sürede 19,5 TL’ye çıkması kâr doğurmaktadır. Ancak bu aradaki 0,5 liralık kâr için artan diğer girdi maliyetleri daha büyük zararlar vermiş ve kur artışlarında zarar vermeye devam edecektir. Devletimiz kur artışından gelecek kâr yerine %2 ihracata destek primi uygulayarak bu zararı kapatma yöntemi uygulamaktadır. Bu çok doğru bir uygulama olmakla beraber kademeli olarak bu destek artırılabilir. Aksi takdirde kur artışları ülkemizde %2-3’lük ihracatçı kesimi mutlu ederken, geriye kalan vatandaşımıza büyük bedel ödetilmeye devam edilecektir” ifadelerine yer verdi.
DÜNYAYI YENİDEN KEŞFETMEYE GEREK YOK
“Dövizin ekonomiye verdiği tahribatı görmek için dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok” diyen Şenocak, “Örneği 2002-2012 yıllarıdır. 2002’de 1800 TL’yi gören dolar, 2012’de 1400 TL’de seyrederken Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren en iyi ekonomik dönemini yaşadığı hepimizin bildiği bir gerçektir. Bu 10 yılda ülkemiz her konuda en büyük yatırımlarını yapmış, birçok alanda inanılmazları gerçekleştirmiş, insanlar faiz ve dövizden gelir beklemediği için sadece yatırım ve üretimi düşünmüştür. Faizler, bu dönemde %5‘lere kadar düşmüştür. Bu yıllar arasında özelleştirmeler ve döviz bolluğu olsa da netice en önemli etken döviz kurlarıdır. Hep birlikte bu gerçeği görmeliyiz. Yüksek döviz borcu olan bir ülke, kur artışı ile refah sağlayamaz, felakete sürüklenir” diye konuştu.
SAĞDUYU ÇAĞRISI
14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerin saygı ve sükûnet ortamında gerçekleşmesi çağrısında bulunan Şenocak, “Seçim, demokrasimizin bir gerçeği olduğu gibi vatandaşlarımızın da görevini en iyi şekilde yerine getireceğine inanıyorum. Önemli olan birbirimizin fikrine saygı duyarak, seçimi bitirmek ve çıkacak neticenin ülkemiz için en doğru olduğunu kabul etmektir. Tahriklere ve kışkırtmalara meydan vermeden hayırlısı ile neticelenmesini temenni ediyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin temelleri, 2000 yıl öncesine dayanan güçlü bir devlettir. Ülkemiz bütün dünyayı etkileyen sorunlara rağmen seçim sürecini de vatandaşlarımızın sağduyulu bir şekilde geçireceğini ve seçimden sonra çoğunluğun kararına saygı duyarak yeni yönetimin sorunların üstesinden gelecek bir program uygulayacağına inanıyorum. Seçimden sonra vatandaşlarımız, aileler, şirketler, sektörler ve devletimiz gelir gider dengelerini, bilançolarını düzenlemek zorunda kalacağını dünyadaki yaşanan ekonomik krizle beraber ülkemizde de sıkı tedbirler alınmak zorunda kalınacağını görmek gerekir. Ayrıca; bütün dünyayı etkisine alan pandemi, savaş gibi sıkıntılar tüm dünya vatandaşını etkiledi. Bunlarla beraber, Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin de üzerine bindirdiği ekonomik yük EYT’nin getireceği maliyetler seçimlerden sonra yeni yönetimle birlikte çok dikkatle önce vatandaşımızı, sonra sektörleri şirketleri bankaları tüm sistemi koruyacak bir düzen kurulmak zorunda kalacaktır. Seçimden sonra yeni oluşacak yönetimin tüm vatandaşlarımıza güven veren bütün sorunların üstesinden gelecek bir program uygulaması gerektiğini düşünüyor ve inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
Yaren kaya