Merkez Bankası eski Başekonomisti, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara, son dönemde ekonomideki stagflasyon tartışmalarını farklı bir açıdan yorumladı.

Ekonomik verilerdeki göstergelerle Türkiye’nin bir stagflasyona hatta slumpflasyona doğru gittiği sıklıkla gündemde yer alıyor.

Stagflasyon, bir ekonomide önceki dönemlerden daha düşük büyüme(yavaşlama), yüksek işsizlik ve enflasyondaki yükseliş seyrinin sürmesi durumlarının aynı anda ortaya çıkması olurken, slumpflasyon da enflasyonla küçülme durumu yani yüksek enflasyonun sürmesiyle ekonomik negatif büyüme (küçülme) halini anlatan bir kriz hali oluyor.

Türkiye’de de enflasyondaki yüksek seyrin yanında, sanayi, istihdam, tüketim verilerindeki göstergeler ekonomistlerin son dönemde bu durumları tartışmasına ve sıklıkla telaffuz etmesine neden oluyor.

"Durgunluk fiyatlaması"

Prof. Dr. Ali Hakan Kara, açıklanan haftalık verilerde yurt dışı yerleşiklerin hisse satışları ve tahvil alımlarını ekonomide stagflasyon beklentisinden durgunluk beklentisine yönelik bir fiyatlama olarak nitelerken, şu şekilde değerlendirdi:

“Yabancıların son dönemde hisseden çıkarken tahvile girmeleri, stagflasyondan çok enflasyonun düştüğü bir durgunluk beklentisine işaret ediyor.”

"Belirsizliğin sürmesi de etkili"

Kara’nın değerlendirmesine TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç da katıldığını belirterek “aynen” derken, TCMB’nin eski Başkan Yardımcılarından Prof. Dr. İbrahim Turhan da desteklediği görüşe yönelik şu eklemeyi de yaptı:

“Yaygınlaşan “kur artacak/artmalı” kampanyası yüzünden yurt içi yerleşiklerden de döviz talebi görülmesi, para politikasının önümüzdeki dönemde izleyeceği seyre (faiz indirimleri) ilişkin belirsizliğin sürmesine yol açıyor. Bunun da ciddi etkisi var. Bir de Ağustos tabii.”