Timothy Ash: Türkiye ekonomisinde normalleşme maliyeti yaşanmadı!
Ekonomist Timothy Ash, Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmesinde, erken faiz indirimine yönelik baskı oluştuğunu belirtirken, "Hiçbir normalleşme maliyeti yaşanmadı. Ama gerçekte bence bunun bir maliyeti var. Yeterli normalleşme sağlanmazsa sert iniş kaçınılmaz olabilir” dedi.
info@karadenizekonomi.com / 16.05.2025

Londra’da düzenlenen Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye paneline katılan ünlü ekonomist Timothy Ash, CNBC-e’ye verdiği röportajda, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.
Ash, “Türkiye’de dezenflasyon süreci hız kazanabilir ancak bu, büyümenin yavaşlaması pahasına olacak” derken, “Enflasyonla mücadele ciddi şekilde yürütülmeli, faizler uzun süre yüksek kalmalı” diye de konuştu.
Ash, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın “Sert inişten korkuldukça, sert iniş ihtimali azalır” yorumuna mesafeli dururken, “Enflasyon ne kadar uzun sürerse, duraklama riskinin o kadar artacağını” söyledi.
“Enflasyon ne kadar uzun süre yüksek kalırsa, risk o kadar artar”
Ash, Berfu Güven’e verdiği röportajında şunları kaydetti:
“Türkiye’de dönüşüm çok hızlı oldu; rezerv birikimi, kurun istikrarı, kur korumalı mevduatın (KKM) hızlı çözülmesi gibi. Bunlar erken faiz indirimleri yönünde baskı oluşturdu. Yani hiçbir normalleşme maliyeti yaşanmadı. Ama gerçekte bence bunun bir maliyeti var. Cevdet Akçay muhtemelen buna katılmayacaktır ama ben büyüme-enflasyon arasında bir al-ver dengesi olduğunu düşünüyorum.”
Ash, enflasyon uzun süre yüksek kaldığında ekonomide durma riskinin o kadar artacağını belirtirken, “Belki de Cevdet Bey’in nihayetinde kastettiği şey de buydu: Yeterli normalleşme sağlanmazsa sert iniş kaçınılmaz olabilir” dedi.
“Başa dönülmedi”
Timothy Ash, son aylarda yaşanan siyasi gelişmeleri, faiz artırımları ve rezerv kaybıyla ekonomide başa dönüldüğü eleştirilerine katılmadığını belirtti. “Bakın, enflasyon yüzde 40’ın altında. Başlangıç noktası daha aşağıda. Ben buna katılmıyorum. 19 Mart’ta kurdaki ilk değer kaybı ve ardından gelen rezerv kaybı bazılarına göre makro-finansal bir olaya dönüşüp enflasyonu tekrar tetikleyecek gibiydi. Ama bence bu pek olası değil” dedi.
Ash, “Aslında bu olaydan önemli olan çıkarım faizlerin daha da yükselmiş olması. Ben zaten Merkez Bankası faz indirimine başlamadan önce bile daha uzun süre sıkı kalınması gerektiğini savunuyordum. Ve şimdi doğru politika uygulanıyor. Yan, çok erken faiz indirimine gidilmemeli. Enflasyonla ciddi mücadele etmek istiyorsanız faizler uzun süre yüksek kalmalı” dedi.
“Herkes enflasyonu hisseder”
Ekonomide önceliğin büyüme değil enflasyon olması gerektiğini söyleyen Ash, “31 Mart yerel seçimler de gösterdi ki insanlar enflasyonu gerçekten önemsiyor. Herkes enflasyondan zarar görüyor. Büyüme fark edilmez bile… Yüzde 3 mü yüzde 4 mü büyüdü; halk bunu hissetmez. Ama herkes enflasyonu hisseder” derken, ekonomi yönetiminin de bunu önceliklendirdiğini şu şekilde anlattı:
“Bu yüzden uzun vadeli büyümeyi sürdürülebilir kılmak istiyorsanız, enflasyonla mücadele öncelik olmalı. Ve bence Türkiye’de ekonomi yönetimi bu konuda ciddi. Sonuç alacaklarını düşünüyorum.”
“Büyüme biraz yavaşlayacak ani bir duruş beklemiyorum”
Timothy Ash, Türkiye’de büyümenin yavaşlayacağı; bunun da enflasyonda düşüşü destekleyeceği görüşünü savunurken, “Son bir yılda ciddi bir yavaşlama işareti görmedik. Ama artık daha belirgin bir yavaşlama olabilir. Yine de ani bir duruş beklemiyorum. Çok sert bir iniş olacağını sanmıyorum ama büyüme biraz yavaşlayacak. Bu da dezenflasyonu destekler” dedi.
“Para politikasının sıkı kalması gerekir”
Faizlerde artış ya da indirim ihtimallerine yönelik Ash, faizlerin uzun süre yüksek kalması gerektiğini söylerken, “TCMB bir ay önce beklenenden daha yüksek bir faiz artırımı yaptı. Yani şu anda bu seviye makul” dedi. Ünlü İngiliz ekonomist “Enflasyonla ciddi mücadele etmek istiyorsanız faizler uzun süre yüksek kalmalı. Enflasyonla mücadele zordur, sancılıdır. Muhtemelen en az 3-4 ay bu duruş korunmalı. Türkiye’de enflasyon hâlâ çok yüksek; yüzde 30’ların üzerinde. Eğer bu mücadele ciddiyse, para politikasının sıkı kalması gerekir. Gerçek bu” diye de ekledi.
Reel sektörden gelen faiz indirim çağrıları içinde Ash, TL’nin reel olarak değer kazanmasının ihracatçılar üzerinde baskı yarattığını kabul ederek son 10 yılda şirketlerin zayıf kurdan kar ettiğine dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Ben Merkez Bankası’nın şu anda faiz indirimine gitmesini doğru bulmam. Enflasyon hala çok yüksek. Üstelik çok dalgalı bir makro-finansal dönemden çıktık. Son 10 yılda TL sürekli değer kaybetti. Bu şirketler ne yaptı bu süreçte? Sadece döviz kuruna güvenmek yerine rekabet gücünü artıracak yatırımlar yapılmalıydı. 10 yıl boyunca kurdan kâr elde ettiler. Bedel ise yüksek enflasyon oldu. Bu da toplumu olumsuz etkiledi. Yani acı verici olsa da Türkiye’nin rekabet gücünü artırması gerekiyor. Devalüasyon çözüm değil. Yatırımla, verimlilikle rekabet gücü artırılmalı.”
“Rezerv kaybı bir hayal kırıklığı”
Son dönemde yaşanan 50 milyar doları aşan rezerv kaybının yatırımcıları tedirgin ettiğini söyleyen Ash, buna rağmen Merkez Bankası’nın hala ciddi bir rezerv düzeyine sahip olduğunu belirtirken, “Türkiye son üç ayda 50 milyar doların üzerinde rezerv kaybetti. Bu, yatırımcılar için ciddi bir endişe. Bu hafta bir derecelendirme kuruluşuyla görüştüm; bu konuyu da konuştuk. Onların yorumu, ‘Geçen yıl 100 milyar dolarlık rezerv birikimi beklemiyorlardı bile. Yani şu anda mevcut rezerv seviyesi, onların beklediğinden daha yüksek. Elbette bu bir hayal kırıklığı, büyük bir rakam. Ama Merkez Bankası’nın hala cephanesi var. Brüt rezervler hala geçmişe göre oldukça yüksek. Ama hiçbir merkez bankası bu kadar rezerv kaybı yaşamak istemez” dedi.
“Bir ışık var tünelin ucunda”
TL’nin şu anda Merkez Bankası müdahalesiyle kısmen kontrol altında olduğunu belirten Ash, cari açığın GSYH’ye oranla %0.5 civarında olmasının endişe verici bir seviye olmadığını söyledi.
Ash, “Nominalde sınırlı değer kaybı olabilir ama dezenflasyon süreci gereği reel değerlenme devam edecektir” dedi.
Ash, iç siyasi ortamda yeni bir sarsıntı yaşanmazsa ve jeopolitik rüzgarlar Türkiye’nin lehine eser, turizm gelirleri artar ve yabancı yatırımcı ilgisi sürerse, ekonomide istikrarın yeniden sağlanabileceğini, “Bir ışık var tünelin ucunda. Merkez Bankası sabırlı olursa, ilerde faiz indirimi için alan doğabilir” şeklinde ifade etti.
Çok Okunanlar






