Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ: Bu faizle yatırım yapılmaz
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, yüzde 40’un üzerinde kredi faizi ile TL cinsinden yatırım yapılacak ortam olmadığını belirterek, yatırım için Merkez Bankası YTAK ile yabancı para cinsi kredilerin daha uygun olduğunu dile getirdi.
info@karadenizekonomi.com / 20.01.2024
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, 2024 yılı boyunca yüzde 40’ın altında bir kredi faizi görülmeyeceğini dile getirerek “Realite bu. Bu faizle Yatırım yapılır mı? Hayır, yani yüzde 40’ın üstünde bir kredi faizi ile TL cinsinden Yatırım yapılacak bir ortam değil” dedi.
Baştuğ, geçen yıl bütün kredilerin büyümesinin yüzde 40-50 aralığında iken kredi kartı büyümesinin yüzde 150 olduğun hatırlatarak “Şu anda kredi kartı Türkiye’deki en ucuz finansman aracı. Enflasyonla mücadele için bu tür kılcal damarlara dokunulacaktır” diye konuştu. Baştuğ, bu yıl kredi kartı ve tüketici kredilerinde risk maliyetinin en az 50 baz puan artacağını bir bozulma beklediğini vurguladı.
Kredi kartlarına düzenleme
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, Bursa’da sürdürülebilirlik konulu toplantının ardından yaptığı açıklamada, enflasyonla mücadele edecek bir ülkede tüketimin kredi kartı alacaklarının üç kattan fazla artmasının doğru olmadığını bununla alakalı bir şekilde düzenleme gelmesi gerektiğini vurguladı. Baştuğ, vatandaşın ödeme konusunda rahatsız edecek bir yapılanma olacağını düşünmediğini Merkez Bankası’nın çok rahatlıkla bir denge bulacağını söyledi.
2023 yılında yüzde 15’lerde olan kredi faizlerinin yüzde 45-50’lere gelince sorunların doğal olarak beraberinde geldiğine işaret eden Baştuğ, şöyle konuştu:
İlk artış kredi kartı ve tüketici kredilerinde
“Türkiye’de 2023e kadar çok ciddi kredi büyümesi yaşandı, bu kredi büyümesi makul faizlerle olduğu için biz dünyada hiçbir yerde görülmeyecek şekilde kredi batırmadık. Bu bizim üstün becerimizden olmadı ortam bunu getirdi. Türkiye gibi ülkede risk maliyeti dediğimiz cost of risk için bankalar yüzde 1-1,25 arasında düzenli olarak kredi maliyeti ayırmak zorundalar. Çünkü batırdıkları kredi büyüttükleri sorunlu krediler bu bu maliyeti zorunlu kılar. Bizim geçen sene bu risk maliyeti bazı bankalarda yüzde 0,4 çıktı, bazılarında yüzde 0,6 çıktı. Türkiye bir ekonomik dalgalanmadan geçerken bu yüzde 1-1,25’in 1.5 olmasını beklersiniz ama Türkiye’de yüzde 0,6’larda gerçekleşti. Bu gerçek bir şey değil, şimdi 2024’te burada bir düzelme bekliyoruz. Bu düzelme ilk önce tüketicilerde olarak şirketlerde değil. Tüketicilerdeki düzelmeyle düzelmeden kastım kötüleşme olması gereken normale gelme yani 2024’te o 60 baz puan gördüğümüz cost of riski 100-125 baz puan civarında göreceğiz. Bunun da ilk dalgası kredi kartları ile tüketici kredilerinde olacak. Bu normal doğal olması gereken bu realiteyi söylüyorum.”
Bu düzelmenin bankaların veya sektörün ciddi bir bozulması anlamına gelmeyeceğine vurgu yapan Baştuğ, bankaların bunun kalkacağını dile getirdi. Baştuğ, reel sektörde de ise bozulmanın o boyutta olmayacağını reel sektörün bu dalgayı 2025’te göreceğini de kaydetti.
Yatırım için TCMB ve YP kredisi önerisi
Baştuğ, banka olarak uzun dönemdir bu kadar sağlıklı reel sektör bilançosu görmediklerini ifade ederek 2020 sonları 2023 ortasına kadar sektörün enflasyonun çok altında kredi faizleriyle muazzam bir sermaye birikimi yaptığını dile getirdi. “Ama artık bu değişti” diyen Baştuğ, seçimden önce ortalama kredi faizleri 14 -15 iken mevduatı yüzde 30 ile mal ettiklerini enflasyonun yüzde 60 olduğunu hatırlatarak “Yani hiçbir şey yapmayıp stoğuna malı alan birisinin bir sene sonra banka kredisini ödedikten sonra stokun yarısı kendine kalıyordu yani ama bu bitti” dedi. Baştuğ, bugün mevduat faizine yakın kredi faizi konuşulur hale geldiğini, doğal olarak kredi maliyetinin bugün olması gereken yere geldiğini vurgulayarak, paranın maliyetiyle kredinin maliyetinin konuşmaya başladığını bu yıl düşük kalacak büyümenin iç talebi daraltacağını ve bundan da reel sektörün nasibini alacağını söyledi.
Herkesin tedbirini alması gerektiğini ifade eden Baştuğ, bu ortamda sanayicinin, üretim yapanın ya da hizmet sektöründe çalışanların 2024 boyunca yüzde 40’ın altında bir kredi faizi göremeyeceğine dikkat çekti. Baştuğ, şunları söyledi: “Realite bu. Bu faizle yatırım yapılır mı? Hayır, yani yüzde 40’ın üstünde bir kredi faizi ile Türk Lirası cinsinden yatırım yapılacak bir ortam değil. Bunun olacağı zaman nedir? Faizlerin düşüşü, enflasyon beklentisi, ümit ediyoruz, her şey istediğimiz gibi giderse 2025’in ortalarında daha sağlıklı faiz oranları konuşmaya başlayabiliriz.”
Bunun yatırım ortamı bulunmadığı anlamına gelmediğine işaret eden Baştuğ, TL cinsi yatırım kredisi için Merkez Bankası’nın YTAK kredileri bulunduğunu hatırlattı. Baştuğ, YTAK programında çok uygun faizlerle 2 yıl ödemesiz 10 yıllık TL cinsi krediler geleceğini, bunu kaçırmamak gerektiğini kaydederek, “Yatırım için TL kredi Merkez Bankası’nın kaynağı bence muazzam bir kaynak. İkincisi, Türkiye'nin görünümünün düzelmesi ve banka bilançolarının yabancı para kredi konusunda çok rahat olması nedeniyle özellikle kur riski taşımayan yabancı para geliri olanlar yabancı para kredi kullanabilir. Yabancı para finansman konusunda bence bir sıkıntı yok” dedi.
Bankaların TL yatırım kredileri çok daha büyük bir işletme sermayesi dünyası bulunduğunu söyleyen Baştuğ, firmaların bu alanda yüzde 40-45 ile krediyi alıp sağlıklı bir şekilde döndürebileceklerini kaydetti. İşletme sermayesinde bankaların tüzel kredilerdeki aylık yü de 2,5 büyüme sınırı kapsamında yılı yüzde 42 büyüme ile kapatacaklarını düşündüğünü belirten Baştuğ, “Sadece yatırım kredileriyle alakalı cazip bir oran olmadığını söylüyorum” dedi.
Enflasyonla asıl kavga yüzde 40-45'ten sonra verilecek
Enflasyonda tepe noktayı nisan, mayıs gibi görmeyi beklediklerini temmuz ağustostan sonra ise baz etkisiyle enflasyonda ciddi kırılma yaşanacağını kaydeden Baştuğ, “Yılı yüzde 40-45 aralığında bir noktada bitireceğimizi düşünüyorum. Enflasyonla asıl mücadele bundan sonra başlayacak. Çünkü kalıcı enflasyon o, yüzde 45 ve sonrası… Kurun etkisi, vergi artış etkisiyle oluşan balon gidecek. Biz asıl büyük kavgaya, o yüzde 40’lardan yüzde 45 sonra başlayacağız. Bu da sene sonu gibi olacak” diye konuştu.
Enflasyonla mücadelede bütçenin de önemli olduğunu kontrol altında olan bütçenin deprem nedeniyle 2023’te etkilendiğini belirterek bu yıl eğer petrolde çok ciddi bir dalgalanma olmazsa 30-35 milyar dolarlık bir cari açık olacağını kaydetti. OVP’de söylenen kurun gerçekleşecek kur olduğunu düşündüklerini söyleyen Baştuğ, Yani yıllık 42, yüzde 42’ye yakın bir develüasyon ama her şekilde enflasyon bunun üstünde olacak. Yani TL nominal olarak sizin hoşunuza gitmeyecek bir şekilde enflasyonun altında değerlenecek. Çok ciddi bir dalgalanma beklemiyoruz. Kur istikrarına kimseye rahatsız etmeden bugüne kadar olduğu gibi sakin devam edecek” diye konuştu.
Baştuğ, seçimlerden sonra 2023 yabancı girişi olduğunu bundan sonra da bu şekilde devam etmesini beklediklerini kaydederek ekonomi ve maliye politikasının bunu hak ettiğini dile getirdi. Baştuğ, para ve maliye politikasının eşgüdümlü harekete devam etmesi gerektiğini de söyledi.
Parasal sıkılaşmanın dozu seçimden sonra artacak
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, bankacılık sektörünün zor zamanlardan geçtiğini ifade ederek şöyle devam etti:
“Bu nedir? 2023’ün ortalama enflasyonu yüzde 54, 2024 ortalama enflasyonu yüzde 50 olacak. Bankacılık enteresan bir şekilde enflasyonun altında para kazanmaya devam edecek. Parasal sıkılaştırma, bankacılık üstünde bir baskı yarattı. Doğal olarak bir parasal sıkılaştırmalar devam eder. Enflasyonla mücadelede başka bir yöntem yok. Bunun seçimden sonra dozunun biraz artacağını da bekliyoruz açıkçası, bu da bizi şaşırtmayacaktır. Şu an biz ortalama mevduatı yüzde 45- 50 arasında fiyatlıyoruz. Kredilerimiz henüz oralara gelmedi çünkü stoğu yönetiyoruz. Öyle olunca da bankacılık şu an hemen hemen tamamı negatif marja çalışıyor. Pozitif marja geçeceğimiz günleri de bekliyoruz ama şu an negatif marj biz bunu şu an yaşıyoruz.”
Enflasyonla mücadele nedeniyle krediler üzerine koyulan kısıtlamaların sektörü sınırladığını ifade eden Baştuğ, sınırlamanın karşılığı olarak da Türkiye’de nominal olarak en fazla parayı kazanan kurumlar olan bankaların sermayelerinin karşılığını alıp alamadıklarını sordu. Baştuğ şu değerlendirmeyi yaptı: “Peki sermayelerin karşılığını alabiliyor mu bankalar? Hayır. 2021’de enflasyon yüzde 20’yken yüzde 14 kazanmış bankacılık. 2022’de enflasyon yüzde 72, bankacılık yüzde 42 kazanmış, 2023’te enflasyon ortalaması yüzde 54, öz kaynakkarlığı bankacılıkta yüzde 34. Özkaynak karlılığında bankacılık Türkiye’de sektörelerde 15. sırada.”
Enflasyonun altında kaldığımız sürece sermayemiz eriyor
Bankaların sermayesinin para olduğunu enflasyona karşı kendilerini koruyabilecek varlıklara reel sektör gibi yatırım yapamadığını dile getiren Baştuğ, “Paranın maliyeti de enflasyon. Enflasyonun altında kaldığımız her dönemde bizim sermayemiz eriyor. Enflasyonun düşüşü bankalara da daha pozitif bir çalışma ortamı sağlayacak. Bankaların sermayeleri çok güçlü; bunların hepsini absorbe edebiliyor ama bir sermayedarın isteme hakkı var banka sermayedarlarının da bu konudaki haklı şikayetlerini dile getirmek isterim” dedi.
TL mevduat faizleri 2024 yılı booyunca cazip olmaya devam edecek
Baştuğ, bankaların KKM’yi TL’ye döndürmekle alakalı çok net bir görevi olduğunu ve düşüşün devam ettiğini kaydederek bu düşüşün de bankaların cazip TL faiz vermesiyle oluştuğunu dile getirdi. Bankaların burada duramayacaklarını geçerli olan regülasyonların KKM’den kurtulana kadar bankaları cazip TL faiz vermeye zorunlu kıldığını söyleyerek, “Bundan bir kaçış yok. Altını çok net çizebilirim verdiğimiz kredinin üzerinde mevduat faizi verdiğimiz anlar var. TL faizler 2024 boyunca cazip olmaya devam edecek. Dövizi cazip kılmayacak TL yatırımı cazip kılac ak politika devam edecek, bankalar da bunu bilerek isteyerek severek destekleyecekler bunda bir sıkıntı görmüyorum” dedi. KKM’de aylık yüzde 5 ile başlayan dönüşümün bankasında yüzde 15’e kadar çıktığını çözülmenin hızlandığını dile getiren Baştuğ, bankaların TL mevduat faizini vermeye devam ettikçe yılın ikinci yarısına doğru ciddi şekilde KKM yükünü azaltmış olarak işin içinden çıkılabileceğini düşündüğünü vurguladı.
Biz de bu ülkenin bankasıyız
Merkez Bankası’nın YTAK kredilerinin henüz ayrıntılarının belli olmadığını ancak kamu bankaları kadar özel sektörün de Türk sanayisine ciddi penetrasyonu olduğunu vurgulayarak “Eğer sistemde adil kullandırım sağlanacaksa kamu özel ayrımı yapılmadan bir bankanın kaldırabileceği risk miktarı ne kadarsa o kadarını vermesi lazım. Biz de bu ülkenin bankası olarak çalıştığımız sanayiciye biz de kullandırmak isteriz” dedi.