Ordu’nun yeni kalkınma modeli
Ordu’nun tüm alanlardaki potansiyelinin haritasını çıkaran ve “Düşünen, Üreten, Yarışan Ordu’ stratejisiyle yola çıkan Başkan Güler, klasik belediyecilik anlayışının dışına çıkarak diğer belediyelere örnek olacak bir kalkınma modelinin altyapısını oluşturmak için çalışmalarına hız vermiş görünüyor.
info@karadenizekonomi.com / 22.12.2019
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta siyaset dünyasının en önemli aktörlerinden biriyle uzun yıllar Enerji Bakanlığı ardından da 9 aydır Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Mehmet Hilmi Güler’le beraberiz. Ziyaretimiz sırasında Başkan Güler’in klasik belediyecilik anlayışının dışına çıkarak diğer belediyelere örnek olacak bir kalkınma modelinin altyapısını oluşturmak için çalışmalarına hız verdiğini gördük.
-Efendim,iş insanlarıyla2020 yılını değerlendirdiğimizde üretim ve istihdam yılı olarak konuşuyoruz. Size gelince isim büyük olunca beklentiler de büyük oluyor. İlk 9 ayınızı değerlendirmenizi rica edeceğiz öncelikle… Ayrıca 2020 yılı için yeni yatırımlar olacak mı? Bir de güzel bir İstanbul seyahatiniz oldu. Bunları sizden dinlemek isteriz…
-Ben olaya bir sistem bütünlüğünde bakıyorum. Sistemi kurduk. Benim için en önemli şey sistemi kurmaktı ve bunu kurduk Ordu’da. Ve sistemde bizim hareketlerimize olumlu cevap verdi. Burada temel anlayışımız düşünen üreten ve yarışan bir Ordu’yu kurmaktı. Bununla ilgili olarak bütün paydaşları halkımızı işadamlarını ekibimizle buluşturduk, oturttuk ve bunları bir düşünce etrafında toparladık. Yaptığımız şey şu… Kalkınma modelini oluşturmak. Bunun da üç temel ayağı var. Yüksek teknoloji, nitelikli tarım ve çağdaş turizm. Şimdi Ordu’nun mukayeseli avantajları var. Harikulade bir doğası var. Çok verimli bir toprağı var. Ve aynı zamanda da çalışkan sanatkâr ve sanatsever bir halkı var. Bunlarla beraber çalışmaları oluşturmaya başladık. Tabi temel ürünlerde bizim dünya şampiyonluğu sayacağımız üretim birinciliklerimiz var. Fındıkta var, balda var, kivide var. Ve aynı zamanda yaylalarımız, tarihi eserlerimiz, tabiat güzelliklerimiz ve şelalelerimizle birlikte denizimizle de üstünlüklerimiz var. Bunlardan yaptığımız detaylı çalışmalar sonucu 155 temel destinasyon noktası seçtik.
Bir tanesi Çambaşı Yaylası, diğeri Yason, Ordu Gölköy’deki Ulugöl gibi 155 nokta seçtik ki bu çok büyük bir avantaj. Tabi bunlarla ilgili altyapıyı süratli bir şekilde oluşturuyoruz. Çambaşı’nda 5 katlı bir otel inşaatına geldik. Onun kaba inşaatını bitirdik. Onun dışında pistleri 5’ten 15’e, pist uzunluklarını da 5 km’den 17.5 km’ye çıkarttık. Bungalow evler yaptık. 4 tane şirket kurduk. Turizm şirketi, teknoloji şirketi tarım şirketi ve enerji şirketi ile birlikte onlar da çalışmaları belli bir noktaya getirdiler. Yerel ve organik ürünler üzerine çalışma yaptık. Turizmin en önemli noktası gastronomi. Yani yiyecek turizmi. Millet aynı zamanda gezmiyor güzel ve ilginç şeyler ve doğal besinler almak istiyor. Onunla ilgili yoğun bir çalışma yaptık. Ürünlerimizi ortaya çıkarttık ve şu anda dükkânlarımızda satıyoruz. Çok süratli başladık. Altyapılar oluşturuluyor ve yollar yapılıyor. Su ile ilgili çalışmalarımızda gayet güzel bir noktaya geldik. Bu arada biz kendi suyumuzu bulduk. Onu şişeleyeceğiz. Fındıkla ilgili çikolataya geçtik. Kibele heykelini bulduğumuz yerde tarihi çalışmalar arkeolojik kazılar yapıyoruz. Kibele’yi aynı zamanda bir çikolata markası olarak aldık. Fındığı fındık olarak satarsanız 2 milyar dolar ama çikolataya çevirirseniz 8 milyar dolar geliri var. Dolayısıyla çikolataya çevirmeyi düşünüyoruz. Tabi çağdaş turizmde de anı oluşturmak istiyoruz. Anı toplama turizmi. Sadece gezmeyecek yanı sıra anı biriktirecek. Gelecek mesela burada midyesini çıkaracak pişirip yiyecek. Fındığını toplayacak onu görecek. Bir yanda doğayla içiçe bir turizmi oluşturduk. Bununla ilgili yurtdışı bağlantılarımızı yaptık. Gece gündüz yoğun bir çalışmayı geniş bir kadro ile sürdürüyoruz. Dolayısıyla düşünen üreten yarışan Ordu mottosu ile geleceğin Ordu’sunu kuruyoruz. Yazılım ve teknoloji şirketimizle birlikte. Tabi burada turizmle ilgili şöyle bir yaklaşımımız var. Ordu genellikle şöyle düşünülüyor. Denizi olan ama kullanılmayan bir il. Üç aylık kısa bir deniz mevsiminin olduğu bir il. Haziran Temmuz Ağustos ayları sadece. Millet fındığını toplayıp Ağustos ayında gidiyor. Ve ondan sonra herkes dükkânı kapatıyor tabiri yerindeyse. Şimdi üç ay değil on iki ay Ordu diyoruz. Gelenler Ordu’yu dört mevsim yaşayın diye yeni bir strateji oluşturduk. Memleketimiz kışın da çok güzel, sonbaharda da… Dolayısıyla şimdi kış turizmini canlandıracak şekilde çalışmalar yapıyoruz. Otellerimiz ve aynı zamanda bungalow evlerimizle doğa turizmini kışa da çevirdik. Dolayısıyla Ordu’da artık üç ay değil on iki ay turizm canlı tutulacak.
-Yakın zamanda İstanbul seyahatiniz oldu ve gördüğümüz kadarıyla Ordu’ya yatırım yapmak isteyen sanayici ve iş insanları var. İş dünyasının da ikinci OSB diye bir hayali var yatırım yapmak için. Ben de geziyorum ve gözlemliyorum ki hayata geçtiğinde yatırım yapacak bir hayli firma var. Sizin toplantılarınızın da verimli geçtiğini biliyorum. İkinci OSB’yi kazandırabilmek için bir zaman dilimi var mı?
Gayet tabi… Aslında bu bizim direkt sorunumuz değil ama ben de Ordu’da bir ağabeylik yapmaya aynı zamanda yönlendirmeye dönük yapımla yardımcı olmaya ön ayak olmaya ve işlerini kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü imar bize bağlı altyapı bize bağlı. Dolayısıyla benim burada görev ayırt etme lüksüm yok. Onlara da tecrübelerimle yardımcı olmak istiyorum. Orada bunu süratli bir şekilde sonuçlandırıp bir an evvel üretime geçmeleri lazım. Ve bununla ilgili OSB’deki şirketlere basamak atlatmak istiyoruz. Bu akşam da yine işadamları ile bir çalışma yapacağız. Onların yatay giden yapısını dikey entegrasyona döndüreceğiz. Bunlarla ilgili bazı çalışmalar yapıyoruz. Bölgenin ihtiyacı olan üretimi burada yapmayı düşünüyoruz. Mesela fındığın entegre çalışmaları ile ilgili olarak fındık kabuğunu toplama makinelerinden tutun işin CNS tezgahı ile üretimine kadar düşünüyoruz. Kimyaya ağırlık vermek istiyoruz. Ordu’da bir bentonitmadeni var. Bu bentonit madeninin sadece ham veya yarı mamul halde değil uç ürünlere dönük de olması lazım. Kimya sektörü genellikle bizim ihmal ettiğimiz bir sektör. İlaç sektörü de ihmal ettiğimiz bir sektör. Ordu’da endemik bitkiler var. Dolayısıyla bu bitkilerin ilaç olarak kozmetik sanayinde kullanılması, sağlıkta kullanılması gibi çalışmalarımız var. Benim de 30 yıldır alternatif tıbba ilgim var. Dolayısıyla Ordu’nun alternatif tıp ile ilgili mukayeseli üstünlüklerini oluşturmak istiyorum. Burada bir geriatri merkezi kurabiliriz. Bunlar bizim ilave sürprizlerimiz olacak. Tabi bunların en önemlilerinden biri de deniz. Denizi mutlaka hayatımıza dâhil etmemiz lazım. Biz deniz kıyısındayız, en uzun sahili olan bir kentiz ama gördüğünüz gibi ama bakın bir tekne göremiyorsunuz. Artık Nisan’dan itibaren Karadeniz daha renkli bir deniz olacak. Bunu özellikle ifade ediyorum Boztepe de renkli bir tepe olacak. Denizle iç içe hayatını sürdüren bir kent olacak. Ben zaten deniz kenarında şu karşıdaki mahallede Taşbaşı mahallesinde büyüyen biri olarak eski günlerin hasretle andığımız ortamını yeniden kurmayı düşlüyorum. Zaten bundan sonra Ordu daha huzurlu bir şehir olacak. Tiyatrosu, sanatsever halkı ile zaten müsait. Biz sadece işin önünü açacağız ve kolaylaştıracağız.
-Ulaştırma Bakanlığı’na vekâlet ettiğiniz dönemler de de Ordu Giresun Havalimanına büyük emeğiniz oldu. Sefer sayılarının artırılmasını beklerken aksine düştü. Bu konuda bir çabanız oldu mu, geleceğini turizmde gören bir şehrin başında bir isim olarak?
Aslında şöyle söyleyeyim; Trabzon ve Samsun’un da uçak seferi sayısında zaman zaman oynamalar oluyor. Aslında biz yok satıyoruz. Bizim uçak talebimiz çok fazla. Ayrıca biz yurtdışı uçak bağlantılarını da Ordu’dan yapıyoruz. Yaşananlar geçici bir durumdur. Zaten bakan beyle de görüştük, uçaklar yok satıyor. İlave şeyler konulacak. Biz turist sayısını ikiye katlayacağız. Burada vazgeçilmez unsur havayolu ama bu arada denizi de kullanacağız.
-Havalimanı konusunda uzun yıllar oluşturulan kamuoyu sonucu sizin de büyük katkılarınızla Ordu-Giresun havalimanı açıldı. Aynı yaklaşımı son zamanlarda Samsun-Sarp Demiryolu için de sergileyecek misiniz? Geçen hafta TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun’u ziyarete gittiğimizde bu konuda bir çalışmamız yok demişti. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bu çocukluğumdan itibaren düşündüğüm bir hattı Çarşamba’dan Bolaman’a kadar uzatmak. Bakanlığım döneminde Binali bey bana ben de ona vekalet ederdik. Dolaysıyla o zaman yaptığımız çalışmada teknik olarak fizibl (elverişli) çıktı. Bu tamamen bir bütçe meselesi. Dolayısıyla demiryolu da bizim için önemli bir proje ama ben bir şey olmadan çok konuşmak istemiyorum tıpkı havalimanında olduğu gibi ama biz bu konuda da ciddi yürüyoruz. Çok yakında güzel sürprizlerimiz olacak.
Enerji Bakanı olduğunuz döneminde başlattığınız ve bugün bitme noktasına gelen Karadeniz-Akdeniz yolunda son durum nedir? Bu yolun Ordu ve Karadeniz Bölgesi’ne katma değeri ne olacak?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dönemimde 140 yıllık bir tarihi olan Ordu-Sivas arasında yol çalışmalarına başlamıştık. O dönemde iki ilin bağlantısını sağlayacak yol olarak başlamıştık ancak daha sonra projeyi büyüttük ve bölgesel bir projeyi ulusal hatta uluslararası proje haline getirdik. Çalışmayı, Ordu-Sivas-Kayseri ve Mersin'e kadar hatta oradan Ceyhan'a kadar uzanan büyük bir stratejik yatırım haline getirdik.
6 ili direkt, 41 ili de dolaylı yollardan ilgilendiren bu yol, Orta ve Doğu Karadeniz’i Akdeniz'e bağlayacak olmasının yanı sıra Rusya, Gürcistan, Ukrayna gibi ülkelere de Ordu üzerinden ithalat ve ihracatta önemli rol de üstlenecek. Şu anda yol yüzde 90 seviyesinde bitti. Ordu etabı da bitmek üzere. 2020-2021 yılı içerisinde bu etap tamamlandığında Türkiye hem stratejik hem de ulaşım alanında büyük kolaylık sağlayan bir projeye kavuşmuş olacak. Ben şahsen bu projeye çok önem veriyorum. Bu yol eğer gelecek yıllarda demiryolu ile taçlanırsa, hatta petrol boru hattıyla yapılırsa, Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları açısından büyük öneme sahip olacak. Yol tamamlanınca Sivaslı 3 saat 15 dakikada denize geliyor ve dönüyor. Bu çok güzel bir şey. Ordu’ya gelip denize girebilecekler. Bir anlamda biz, Sivas'ın, Kayseri'nin denizi oluyoruz.
Ordu'yu hem ekonomik ve sosyal yönden hem de stratejik açıdan büyütmek için büyük düşünüyoruz ve bunun için vizyon projelere ağırlık veriyoruz. Karadeniz'den Akdeniz'e denizyolu veya karayolu ile ihraç ürünü götürülmek istendiğinde Türkiye'nin etrafını dolaşmak gerekiyor. Yani bir araç Karadeniz'den yola çıkıyor, Marmara'ya geçiyor, oradan Ege'ye üzerinden Akdeniz'e ulaşıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığım dönemde 135 yıllık bir tarihi olan Karadeniz-Akdeniz yolu projesini başlatmıştım. Bu proje bitmek üzere. Bu yol vasıtasıyla Karadeniz ile Akdeniz 7-8 saatte birbirine ulaşıyor. Ünye Limanı'nı Konteyner Limanı haline dönüştüreceğiz. Bununla ilgili proje hazırlıklarımızı sürüyor. Bu limanı tüm Karadeniz Bölgesi'ni etkileyen, Türk Cumhuriyetlerine de hizmet verecek yatırım ve işletme anlayışıyla tasarladık. Karadeniz'in en büyüğü olacak olan bu liman Türkiye'yi de Karadeniz'de lider konumuna getirecektir. Akdeniz Bölgesi'nden Karadeniz ülkelerine ihracat yapılmak istendiğinde bu yoldan karayolu ile gelen ihraç ürünleri, Ordu-Ünye konteyner limanından Karadeniz etrafındaki ülkelere rahatlıkla ulaşabilecek. Halen bu yol üzerindeki illerin Karadeniz ülkelerine yıllık ihracat miktarı toplam 1.4 milyar dolar. Orta ve uzun vadede bu rakam çok daha artacak. Dolayısıyla bu vizyon proje ile Ordu ve Karadeniz daha da önem kazanacak."
Ünye Port için bir çalışma var mı?
Ordu’nun denizden daha çok yararlanması, ekonomik-sosyal, turizm ve istihdama yönelik yatırımlara açılması için Ünye Limanını büyütüyor ve ‘uluslararası ölçekte Konteyner Limanı haline getiriyoruz. Bununla ilgili jeolojik-jeoteknik etüt ve proje hazırlıkları sürüyor. Karadeniz Bölgesi önümüzdeki 10 yılda büyük önem kazanacaktır. Bu bakımdan Ünye Port Karadeniz’de etkili ve stratejik büyük bir konteyner limanı olacak ve Karadeniz’in etrafındaki ülkelere, Türk Cumhuriyetlerine hatta oradan Uzak Doğu’ya entegre olacak Türkiye’yi tüm Karadeniz’de lider konuma getirecek büyük bir yatırım olacaktır.
Karadeniz illerinin hedeflerini yüksek tutmak için tavsiyeleriniz nelerdir?
Doğu Karadeniz'deki illerin hedef büyütmeleri ve Karadeniz etrafındaki ülkeleri komşu gibi görmeleri gerekir. Haliyle vizyonun geniş tutulması gerekir. Mesela bizim Ordu'nun komşuları kim dediğimizde Samsun, Giresun, Sivas, Tokat görülür. Oysa vizyonumuzu geniş tutarsak Ordu'nun komşuları Karadeniz etrafındaki Soçi'dir, Tiflis'tir, az ötesi Odessa'dır, Yalta'dır, Bükreş'tir.
Projelerinizin diğer bölge illerine örnek ilham verdiğini gözlemledik. Son olarak bu konuda tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Uyguladığımız projeler diğer Karadeniz illerinde de uygulanabilir. Biz uyguladığımız nitelikli tarım projelerini turizm ile birleştireceğiz. Bizim asıl amacımız bölge insanının doğduğu yerde doymasıdır. Doğduğu yerde doyan bir Karadenizli profili ortaya çıkarmak istiyoruz. Tersine göç göçü önlemek istiyoruz aslında. Esas hedef budur. Yıllarca hep göç etmişiz, sonra yanık gurbet türküleri söylüyoruz. Şimdi türkülerimizi Ordu'da söyleyeceğiz. Aynı zamanda köy-şehir entegrasyonu oluşturmak, Almanya, Hollanda köy modelleri ortaya çıkarmak istiyoruz. Köy-şehir entegrasyonu turizm ile birleştiği zaman Doğu Karadeniz bambaşka hale gelir.