Çift müfredat çift diploma
Cambrıdge International School unvanına sahip Türkiye’deki 54 okuldan biri olan Namık Altaş Koleji uluslararası bir okul olma yolunda yürüttüğü çalışmalarla öğrencilerini MIT, OXFORD ve CAMBRIDGE gibi dünyadaki birçok önemli üniversiteye burslu gidebilecek pozisyonda mezun ediyor.
info@karadenizekonomi.com / 12.11.2019
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta eğitim sektörünü sayfalarımıza taşıdık. Konuğumuz Namık Altaş Koleji Genel Müdürü Selman Altaş… Sayın Altaş ile mükemmele eşdeğer donatılarıyla göz kamaştıran önemli bir eğitim kurumu olan Namık Altaş Koleji’ni ve eğitim sektörünü konuştuk.
-Efendim, toplamda 135 kişilik kadronuzla 727 öğrenciye standartların üzerinde bir eğitim sunduğunuzu biliyoruz. Bu gelişim bir anda olmadı sanırım…
-Biz şuna inanıyoruz. Güzel bir fiziki yapıya sahip olmak tek başına yeterli değildir ama çok büyük bir motivasyondur. Bu fiziki yapının oluşmasında kurucumuz merhum Namık Altaş’ın büyük emekleri ve fikirleri vardır.Onun rehberliği ve yol göstericiliği doğrultusunda şöyle bir kurgu geliştirdik. Ne denli güzel ortam oluşturursanız oluşturun içerisine kaliteli bir akademik kadro koymazsanız eğitime ve çocuklarımızın geleceğine katkı sağlayamazsınız. O nedenle ki geniş bir yaş aralığındaki öğrencileri yetiştirirken yaptığımız uygulamalar öğretmenlerimize kullanabilecekleri maksimum fiziki ortamı sağlamak ve öğrencileri bu hususta yönlendirmek olmuştur.
-Geniş yaş aralığının aynı kampüste olması bazı dezavantajları da beraberinde getirmiyor mu?
-Biz o dezavantajı hiç yaşamıyoruz. Şöyle ki; işin kurgusunu oluşturduktan sonra hiçbir sorun çıkmıyor. Çocukların yaş grupları itibariyle giriş çıkış kapıları, katlar, kantin kullanımı teneffüs ve yemekhane saatleri hepsi ayrı zamanlarda. Ortak alanları ortak zamanlarda kullanmıyorlar. Sadece pazartesi ve cuma günleri İstiklal Marşı törenlerinde bir araya geliyorlar.
-Namık Altaş Koleji olarak öğrencilerinizi çok yönlü bireyler olarak geleceğe hazırlama noktasındaki yaklaşımlarınızı öğrenebilir miyiz?
Tabi bu başarının yapısı sadece bizim bakış açımızla olmuyor.Düzgün bir yapı ve kaliteli ekonomik kadroyla bu noktaya gelebiliyorsunuz. Buradaki arkadaşlarla bir aile gibiyiz. Kararlarımızı da bu şekilde alıyoruz. Ayrıca her türlü yeniliklere açığız. Sürekli kendimizi güncelliyoruz. Hiçbir zaman en doğrusunu biz yapıyoruz iddiamız olmadı. Her zaman gelişime açık olduk..
-Eğitimde son dönemde büyük bir rekabet yaşanıyor. Birçok yeni özel okul açılmaya başladı. Siz bu kurumlardan farklı olarak öğrencilere ne hizmet sunuyorsunuz?
Tam anlamıyla rekabet demeyelim. Aynı kulvarı paylaşıyoruz. Tabi herkes kendi yolunu çizip o yolda ilerlemeye çalışıyor. Biz oluşturduğumuz fiziki yapıya yerleştiğimiz nitelikli eğitim kadromuzla daha farklı neler yapabiliriz diye düşündük. Uluslararası bir okul olma yoluna yöneldik. Bu hususta Cambridge Üniversitesi ile iletişime geçtik.
-O süreç nasıl gelişti?
-Sistemin iki ayağı var. Birinci ayağı İngiltere. İngiltere’den gelen müfettişler okulumuzu denetliyor. Gelmeden önce yapılmasını istediklerinin listesini gönderiyorlar. Geldiklerinde eğer bu listedeki her şeye haizseniz sertifikanızı veriyorlar ve okul olarak Cambridge International School unvanını alıyorsunuz. İkinci aşama Milli Eğitim Bakanlığı aşaması. Bu aşamada da Talim Terbiye Kurulu sürecinden geçiyoruz. Bu evreler da bakanlık onayından geçtikten sonra hem İngiltere hem Türkiye onaylı bir okul haline gelmiş oluyorsunuz.
-Yani çifte müfredat eğitim devreye giriyor…
-Evet… Çift müfredat işletiyorsunuz. Biz hem Türk müfredatını hemde İngiliz eğitim müfredatını üç ana ders üzerinden İngilizce, İngilizce Fen Bilimleri ve İngilizce Matematik üzerinden işletiyoruz. Bunu anaokulundan itibaren başlatıyoruz. Bu programı erken yaş çocukları için başlattık.
-O süreç nasıl gelişiyor peki?
-Şundan eminiz ki alt yaş gruplarındaki çocuklarda İngilizce sorununu çözdüğünüz zaman lise seviyesinde daha az zorlanacaksınız. Tabi Türkiye’nin birde sınav gerçeği var. O yüzden iki programa da aynı ağırlığı vermeniz gerekiyor. Üç yıldır bu programı gerçekleştiriyoruz. Geçen sene liseden üç öğrencimiz bu diplomaları alma hakkı kazandı. Çocuklar hem Türk hem İngiliz milli eğitiminden diploma aldılar. Yüksek notlarla MIT, OXFORD ve CAMBRİDGE gibi dünyadaki birçok önemli üniversiteye burslu gidebilecekleri pozisyonda mezun oldular.
-Neden sadece üç mezun? Bunun bir açıklaması vardır elbette…
-Biz bu programı küçük yaş grubundan başlattığımız için lisede her çocuğa açamadık. İngilizcesi yeterli olan çocuklarımızı bir yıl boyunca bireysel olarak çalıştırdık. Çocuklar sınavlara girdiler. Bu sınavlar İngiltere’den gelen sınav kâğıtlarının yine İngiltere’den gelen denetmenlerin gözetiminde gerçekleştirildi. Sonuçlar İngiltere’de okundu. Daha sonra mezuniyet belgelerini aldık. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu sayı daha yukarılara çıkacaktır.
-Devlet okulları ile özel okullar arasında ne tür farklılıklardan bahsedebilirsiniz?
-Aslında özel okullar uzun yıllardır var. Devlet okullarıyla aynı müfredatı işliyoruz. Devlet okullarına oranla tercih edilme sebebimiz çocuklara sağladığımız sosyal ortamların yanında kişisel takiplerini de ön planda tutuyor olmamızdır. Bu nedenle veliler bizi tercih ediyor. Biz özel sektör olmanın avantajlarını iyi kullandık. Önce uluslararası bir okul statüsü kazandık. Türkiye’de 54 okul bu statüye sahip. Bu sayı içinde bir diğer farkımız da bizim gibi eğitim modelini üç ana ders üzerinde gerçekleştiren üç okuldan biri olmamızdır. Bu sistemin taşrada uygulanması biraz zor. Yabancı öğretici bulacaksınız. Bu süreci işleteceksiniz ve insanları buna ikna edeceksiniz.
-Geldiğiniz noktayı nasıl değerlendirirsiniz?
-Biz üç yıldır bunu gerçekleştirdiğimizden dolayı sonuçlarını da güzel aldık. Tüm öğrencilerimizi yaklaşık bir milyon sekiz yüz bin öğrencinin girdiği Cambridge sınavlarına dâhil ettik. Güzel sonuçlar aldık. Yapılan sınavın sonuçları puan olarak açıklanmıyor. Bronz silver ve gold derecelendirmeleri yapılıyor. Bizim beklentimiz bronzun üst seviyeleriyken birçok öğrencimiz sınavı gold derecesinde tamamladı. Bu da gösterdi ki bu sistemi okula adapte etmenin yanı sıra başarılı bir şekilde uygulamaktayız.
-Ekonomik olarak sıkıntılı bir süreç yaşadık peki eğitimde bunun etkileri nasıl oldu?
-Aslında tam kayıt yenileme dönemimizde başladı bu süreç. İlk başlarda beklentilerimi biraz düşük tutmuştuk. Ancak şunu gördük; eğitime harcanan paranın boşa atılmamış. Öğrenci sayımızda bir düşüş olmasını beklerken tam aksine artış yaşandı. Velilerimiz artık çocuklarına yaptıkları harcamayı geleceğe yatırım olarak değerlendiriyorlar. Çocuğun aldığı iyi bir eğitimi ve bulunduğu güvenli bir ortamı geleceğe yapılmış en iyi yatırım olarak görüyorlar.
-Söz konusu eğitim olunca bizim açımızdan da çok keyifli bir sohbet oldu. Son olarak neler söylersiniz?
-Biz burada 135 çalışma arkadaşımızla birlikte yürüyoruz. 2017 yılında yönetim kurulu başkanımız Namık Altaş’ı kaybettikten sonra okula adına verdik. Amacımız sonsuza dek eğitimin içinde olmak ve ülkemizin geleceğine yatırım yapmak. Kurgularımızı hep bu yönde planladık. Çalışan arkadaşlarımızı da bu yönde motive ediyoruz. Namık Altaş ismi ağır bir isim. Takım arkadaşlarımız da bu yükü taşıyacaklardır. Bu anlamda çalışmalarımızı gerçekleştirirken çocuklarımıza nasıl faydalı olabiliriz, velilerimizle iletişimlerimizi daha ileri boyuta nasıl taşıyabiliriz diyerek farkımızı ortaya koymaya çalışıyoruz.
-Çok teşekkür ediyoruz…
10 dönümlük arazi üzerinde kurulu 12 bin 500 metrekare kapalı alanda derslikler, laboratuvarlar, resim ve müzik atölyelerinin yanı sıra içinde 400 metrekare buz pateni, yarı olimpik yüzme havuzu, voleybol, basketbol ve futsal salonlarını içinde barındıran olağanüstü spor kompleksi ile Namık Altaş Koleji, fiziki koşullarının yanı sıra İngiltere ve Türk Milli Eğitim Bakanlığı müfredatını işlediği eğitim kalitesi ile de göz kamaştıran bir kuruluş olarak dikkat çekiyor.