Pandemi hayatımızda neleri değiştirecek?
Coronavirüs nedeniyle ilk başta sadece fizyolojik etkilerden bahsederken sosyal yalıtımla beraber yaşamımızda meydana gelen değişimle hayatımızı tehdit eden gerçek bir tehlikenin yanı sıra psikolojik olarak da fazlasıyla etkilenmeye başladık. Her şeye rağmen günün şartlarına ayak uydurmak zorunda kaldık. Peki, herkesin kapısını çalan pandemi hayatımızda neleri değiştirecek? Bu soruya yaptığı bilimsel bir çalışmayla cevap arayan Doç. Dr. Taşkın Kılıç ortaya çıkan çarpıcı gerçekleri Karadeniz Ekonomi okurlarıyla paylaştı.
info@karadenizekonomi.com / 12.01.2021
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden Dr. Nurperihan Tosun ile ortaklaşa gerçekleştirdikleri çalışmayı, “Özellikle pandeminin Türkiye’yi nasıl etkilediğine bakmak istedik. Dijital kanalları kullanarak ev hanımlarından futbolculara, öğrencilerden çalışanlara kadar bin 14 kişiye sorduk. Yüzde 65’i kadın, yüzde 35’i ise erkek olan katılımcılardan pandeminin, somut olarak nasıl etkilendiklerini öğrenmek istedik” sözleri ile özetleyen Kılıç, beş ana başlıkta aşağıdaki tespitlere ulaştıklarını söyledi.
Covid-19 hayatımızdan nasıl çıkacak?
“2021 yılında bitecek diyenlerin oranı yüzde 58 oldu. Yüzde 27’lik dilim daha kötümser bir anlayışla 2022 yılını öngörürken yüzde 15’lik kesim de en kötü senaryo olarak 2023 yılında salgının biteceğine yönelik tahminlerde bulundu. Benim bireysel görüşüm 2021 yılının sonlarına doğru biteceği yönünde. Olsa olsa çok minimal düzeyde etkilerini hissedeceğiz. Ancak Covid-19 gibi salgınlar irrasyonel hareket eden ve çarpan etkisi ile geometrik olarak büyüyen olaylar. Bununla ilgili istatistik tahmini yapanlar da oldu ancak tutmadı. Çünkü sıfırlandığı anda yeniden şiddetlenip alevlenebiliyor.”
Covid-19 sonrası hayatımızda değişecek üç şey
“Öncelikle yaşam şekli, dijitalleşme ve sağlık anlayışı ele alındı. Bu soruda salgın hayatımızda nasıl bir travmatik etki yaratacağını merak ettik. Hayatımızdan çıksa bile izleri muhakkak kalacak. Sonuçta bir yıla aşkın zamandır bu virüsle beraberiz. Toplumun büyük çoğunluğu belki de ilk kez pandemi, filyasyon ve izolasyon gibi kelimeleri duydu. Yaşam şeklimizin değiştiğine dair sonuçlar elde ettik. Kalabalığa girmekten hiçbir şekilde korkmazdık ancak şimdilerde kolay kolay bunu gerçekleştiremiyoruz. Tabi toplumun bir kesimi buna devam edecektir ama salgını atlatan insanlar bu travmaları kolay kolay silemeyecek. On-line alışverişler arttı. Dijitalleşmeyi sonuna kadar yaşadık. Sağlık anlayışımız da değişti. Bazı şeylerin farkında değildik. İnsanlar organik beslenmeye yöneldi. İnsanlar çanta mı yoksa doğal bir ürün alma konusunda tercihlerini yeniden şekillendirdi.”
Covid-19 sonrası hayatımızda değişmeyecek üç şey
“Bu bölüm aile, temel ihtiyaçlar ve duyarsızlık ana başlığıyla ele alındı. Pandemi her ne kadar hayatımızı değiştirse de yıllardır biriktirdiğimiz kültürel olguları sarsamayacak. Barınmak ve geçinmek gibi temel gereksinimler salgın olsa da olmasa da devam edecek. Araştırmamızda beklemediğimiz sürpriz bir sonuç da israf algısının devamı oldu. Derler ya; bir musibet bin nasihatten iyidir. Bu salgının bize bazı şeyleri göstermesini beklerdik. Ancak insanlar kaynaklarını kötü kullanmaya devam edecek gibi görünüyor.
Covid-19 bitince yapacağı ilk iş
Bu tabloda ilk sırayı tatil alırken onu sırasıyla maske ve mesafeden kurtulmak ardından da sosyalleşme izledi. Demek ki sınırsız özgürlüklere sahiptik ve bunun değerini bilemedik. İşte bu prangalara vurulmuşluk hissi bizi inanılmaz bir şekilde tatile muhtaç hissettirmiş. Ancak burada kitlesel turizm yerine daha bireysel tatiller tercih edilecek. Öğrencilerimiz dahi okulu o kadar özlemiş ki, bir an önce açılsa da gelsek diyorlar.
Covid-19 sürecinde yaşadığınız en önemli değişiklikler
Tablonun ilk sıralarında yalnızlık, kilo ve farkındalık yer aldı. İnsanoğlu belki de bugüne kadar yalnızlık ve ölüm korkusunu bu denli derinden hissetmemişti. Pandemiyle beraber bu olgunun tetiklenmesi kaygı ve korkular yaşattı. Kilo alma sorunu fiziksel aktivitelerin yetersizliğinden kaynaklıydı ve bireysel olarak hepimizin hayatında gözlemlenebilir bir durum. Bundan 30-40 yıl önce hiç kimse tükenmişlik sendromu diye bir terimi kullanmıyordu. Aslında pandemi bize bir ayna tuttu.