Ömür’den finansmana erişim sorununda kritik uyarı
Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, özellikle ihracatçıların krediye ulaşmada büyük sorun yaşadığını ifade ederek, “Yapacağımız yatırımları yapamıyoruz ve ertelemek durumunda kalıyoruz. İhracatçılara verilecek ilave desteklerle yani krediler verilse daha çok pazarlara daha çok mal satabiliriz” dedi.
info@karadenizekonomi.com / 29.08.2022
Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, ihracatçıların krediye ulaşmasında büyük sorun yaşadığını belirtti. Ömür, “Yapacağımız yatırımları yapamıyoruz ve ertelemek durumunda kalıyoruz. İhracatçılara verilecek ilave desteklerle yani krediler verilse daha çok pazarlara daha çok mal satabiliriz” dedi.
“CİDDİ GÜÇLÜK YAŞANIYOR”
Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, “Ekonomi yönetimi acilen reel sektörün finansmana erişimini ülkemiz ekonomisinin menfaati için çözmeli. Aksi halde, ülke ihracatı bundan zarar görecektir. Artık 2 sene önceki durumlar yok, önceden krediye çok rahat ulaşıyordunuz. Yeter ki yatırım yapın çünkü dünyada bir para bolluğu vardı. Ancak şimdi dünyada bir para kıtlığı yaşanıyor. İstanbul’da, Almanya’daki distribütörümüzle görüştüm. Para sıkıntısı orada da var. Son kararlarla artık bankacılık sistemi para vermez duruma geldi. Hem enflasyonun önüne geçmek adına Merkez Bankası bu kararları aldı ancak özel bankalar da zorluyor. Bizler, ihracatçı olduğumuz için üretimimizin yüzde 80’inin ihraç ediyoruz. Eğer yüzde 50’sini ihraç etseydik biz de zorlanırdık. İhracat gelirlerimizle birlikte finansmanımızı daha iyi sağlayabiliyoruz. Krediye ulaşmada hem dünyada hem de ülkemizde şuanda ciddi zorluklar var.
“ÜRETİM DEVAM ETMELİ”
Hükümet tarafından KGF destekli 150 milyar TL’lik paketinin açıklanmasına rağmen henüz işleme alınmadığını hatırlatan Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, “İşletmelerimizin bu yöndeki beklentileri devam ediyor. Böyle bir dönemde kredi musluklarının bırakın kapanmasını, kısılması dahi ekonomide çarkları yavaşlatan bir süreci başlatabilir. Dolayısıyla işletmelerimiz, finansmana ne kadar uygun şartlarda ve ne kadar kolay erişebilirse; üretime, yatırıma ve istihdama da aynı oranda destek verebilir. Bu noktada özel sektör, kalkınmanın karşısında değil yanındadır, destekçisidir; yani ortağıdır. Hükümetimizin ve ekonomi yönetimimizin, kendisine özel sektörü ortak olarak görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla özel sektörün, üretimde devamlılık sağlayabilmek adına gerçekleştirdiği stok mantığını, piyasada fiyat yükseltme ve manipülasyon odaklı stokçuluk anlayışından ayırmak ve öyle değerlendirmek daha uygun olacaktır” diye konuştu.
“CDS YATIRIMCININ İŞTAHINI KAPATIYOR”
Ekonomi ikliminin üretim, yatırım ve istihdamı ‘güven, istikrar ve öngörülebilirlik’ olarak üç eksende beslediğini söyleyen Ömür, “Halihazırda bu eksene en çok hasar veren unsur, ülkemizin yatırımcılar nezdindeki risk algısıdır. 850-900 bandında olan CDS, yani ülke risk algımız, 2008 yılındaki seviyenin üzerinde. Bu durum yatırımcıların iştahını kapatırken, işletmelerimizin de uluslararası fonlara ve kredi imkanlarına yüksek faizler ile ulaşmasına neden oluyor. Para ve maliye politikaları ile yürüyebileceğimiz yolu yürüdük. Artık köklü yapısal reformlar ile güven, istikrar ve öngörülebilirliği yakalamamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Ömür, işletme sermayesi ihtiyacı giderek artan KOBİ’lerin, başta emtia olmak üzere girdi maliyetleri artışı kaynaklı sorunlar ve finansmana erişimde yaşadığı zorluklara rağmen iş dünyasının yatırım inancını kaybetmediğini aktararak, “Bu durumun sürdürülebilir olması için ekonomide istikrarın sağlanmasına, yatırım iklimini güçlendirecek politikalara ihtiyaç duyuluyor. Rekabetçilikte sanayi odaklı, üretim odaklı yeni bir hikâye yazmamız gerekiyor. Ekonomimizin yaşadığı belirsizliği artırmanın kimseye bir faydası yok. Artık büyümeden ziyade, kalkınma odaklı bir ekonomik modele geçmemiz gerekiyor” dedi.
“DAHA FAZLA İHRACAT YAPABİLİRİZ”
Ömür, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bir an önce ihracatçılara 50 milyar dolara yakın bir kaynağın ihracatçılara aktarılması gerekiyor. 3 ay önce KOBİ’lere kolay kredi verildi. Büyük firmalar kendi kaynağıyla geçinir düşüncesi ortaya atıldı. Bu yanlıştan geri dönüldü ve krediye ulaşabiliyor gözüküyoruz ancak istediğimiz zamanda ve miktarda ulaşamıyoruz. O yüzden de yapacağımız yatırımları yapamıyoruz ve ertelemek durumunda kalıyoruz. İhracatçılara verilecek ilave desteklerle yani krediler verilse daha çok pazarlara daha çok mal satabiliriz. Dolayısıyla şu anki durum kapasitede de sorun çıkartacak gözüküyor. Eğer kredi imkanları bir yıl öncesindeki gibi rahat olursa biz ihracatçılar olarak büyüme rekorları kıracağımıza inanıyorum. Her sene bir önceki seneye göre ihracatta büyüme kaydediyoruz. Bu sene yüzde 25 hızlı büyüdük. Ama bu yüzde 50 bile olabilir. Yeter ki kaynak olsun ve kapasiteyi arttıralım. Bütün sektörler çok ihracat yapıyorlar. Bir handikap daha oluştu. Euro/dolar paritesi de terse döndü. Euro/Dolar paritesi 1.10 civarında iken şuanda 0.99 civarında. Bu da ne demek; daha çok ihracatımızı dolar üzerinden yaptığımız için Dolar ve Euro arasında ciddi bir maliyet farkı ortaya çıkarıyor. Çünkü bir birim dolarla aldığınız bir ürünü üretip aynı oranda satsanız yüzde 10 karınız artık yok. İhracatçı ya Euro bölgesinde fiyat arttıracak ya da bunu belli bir süre sineye çekecek. Ama güzel taraf şu, Avrupa artık Çin’den mal ithal etmek istemiyor. Çünkü Çin’den gelen konteyner maliyetleri yüksek. Bu durum Türkiye’yi Avrupa’ya üretim üssü olarak öne çıkarıyor. Bu bizim ihracatımızın net olarak artmasını sağlayacak ama bunun altındaki en büyük sıkıntı finansmana erişim sorununun devlet eliyle çözülmesi gerekiyor.”
ASEL GÜRSOY
KARADENİZ EKONOMİ