Gümrük, ihracatın önündeki en büyük engel

Gümrük Birliği çerçevesinde Avrupa Birliği’nin mal ve hizmet satışı noktasında Türkiye’ye çok büyük engeller çıkarttığının tanıklarından olduğunu belirten Albayrak, “Bize sıfır gümrükle mal satan AB, tüm ürünlerimize vergi koyuyor ve kendi dışındaki ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yapmamızı engelliyor” ifadelerini kullandı. Albayrak’a göre çözüm, Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesinden geçiyor.

info@karadenizekonomi.com / 2.02.2021

Gümrük, ihracatın önündeki en büyük engel

Fındıkta ihracat rakamlarını daha yukarıya taşımanın önündeki en büyük engelin AB ile Gümrük Birliği anlaşması olduğu yönündeki eleştirilerin öncü isimlerinden biri olan Karimex Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Albayrak, Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nin konuğu oldu.

-Biliyorsunuz ki tüm dünyayı etkisi altına olan Covid-19 halen devam ediyor. Hemen soralım istiyoruz. 2020’de siz neler yaşadınız?

-Covid-19 ile beraber bambaşka bir dünya kuruldu. Aslında filmlerde bu tarz senaryolar vardı. Dünya da Türkiye de bu virüse hazırlıklı değildi. Bildiğiniz gibi mart ayı itibariyle Türkiye’de resmi olarak kabul edilen 2019-2020 fındık sezonunu yaşıyorduk.  Kendi sektörümüze baktığımız zaman virüsün başladığı tarihte çok fazla etkilerini göremedik.

-Hükümetin pandemi sürecindeki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Covid-19 daha hızla yayılmaya başladığı zamanlarda hem sektörde hem de ülkemizde ciddi anlamda olumsuz etkileri oldu tabi ki.  İş insanlarının hareket kabiliyeti azaldı, dev kuruluşlar işlerini evlerden yürütmeye başladı. Tedarik zincirleri aksadı. Hizmet, ulaşım, turizm gibi pek çok sektör büyük darbe aldları. Her şeye rağmen ülke olarak totale baktığımızda, süreç içerisinde çeşitli eleştiriler olmasına rağmen yine de oldukça iyi durumdayız. Gözümüzde büyüttüğümüz ülkeler bizden daha zor günler yaşadı. Devletimizin bu süreçte çok iyi bir performans gösterdiğini söylemek isterim.

-Aşılanmayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Son günlerde herkes Türkiye’nin aşıyı çok iyi bir şekilde dağıttığına şaşırıyor. Bu demek oluyor ki virüse karşı devletimiz gerekli tepkileri veriyor. Bununla beraber bu hastalığın kontrol altına alınacağını düşünüyorum. Tabi yerli aşımızı da beklediğimi eklemek isterim. Cumhuriyet döneminde kolera gibi bir hastalığın aşısını ülkemiz Çin’e ihraç ediyordu. Aşılama olsa da önlemleri almaya devam etmeliyiz. Kontrollü ve maskeli yaşamaya biraz daha devam edeceğiz.

-İşiniz olan fındığa dönecek olursak… Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı ve 343 bin tonluk iç fındık ihraç edildi. Bu performansın sebebi sizce nedir? “Türkiye’de rekolte vardı, diğer ülkelerde yoktu” yorumlarına katılıyor musunuz?

-Evet, kesinlikle katılıyorum. Bir kere ihracatın az olması ile ilgili çeşitli yorumlar yapılıyor. Bu sene fındığın az olmasının sebeplerini sıralayacak olursak, 2019-2020 fındık sezonunda İtalya tarihi bir rekolte yakaladı. Aynı şekilde Azerbaycan ve Gürcistan’da öyle. Takip eden insanlar bilir, Türkiye’den en çok fındığı Almanya alır, onu da İtalya takip eder. Hatta zaman zaman sıralamanın yer değiştiği de oluyor. İtalya bizde 55 bin ton civarında natürel fındık alır bu da hemen hemen 120 bin ton kabuklu fındığa eşdeğerdir. Şimdi İtalya yeni sezonda 150 bin tonları bulan rekolte yaşadı. Bu sene İtalya’da çok büyük bir rekolte var. Ayrıca Gürcistan ve Azerbaycan bizden 50 cent daha ucuz mal teklif ettiği için bizden ön sıradalar. Bir diğer sebep ise herkesin bildiği gibi pandemi.

-Söz İtalya’dan açılmışken aynı zamanda dünya ticaretine yön veren büyük alıcının ülkemizdeki varlığından rahatsız mısınız?

-Fındıkta büyük alıcıyla 1980 yılından beri tanışıyorum ama bir kilo dahi ticaretim olmamıştır. Ne mal sattık ne de mal aldık. İstanbul ve Karadeniz ihracatçılarının yaklaşık yüzde 70’i bu büyük firmayla iş yapıyor. Bakıldığında bu kötü bir durum değil, ticaret yapmak lazım. Tabi haksız rekabet yapılmadığı zaman bir şikâyetimiz yok. Büyük alıcı fındık sektörünün önemli bir paydaşıdır. Kendisi Türk Ticaret Kanunlarına uygun bir şekilde şirket kurmuştur. Herhangi bir ayrımcılık olmadığı sürece bir sorun teşkil etmiyor. İşçi çalıştırıp ülkemize döviz kazandırdığı sürece her zaman işbirliğine hazırız.

-Bildiğimiz kadarıyla büyük alıcı sadece fındık ticareti yapıyor…

-Evet. Ürünlerinde yüzde 13 civarında fındık kullanmasının yanı sıra şeker ve kakao yağı da içeriyor. Ancak dediğiniz gibi sadece fındık ticareti yapıyor. Geçmiş yıllarda Türk fındığını alıp başka firmalara satıp haksız rekabet yarattığı günler olmuştu. Bu firmanın fındığımızı kullanmasında hiçbir sorun görmüyoruz ancak hem yabancı finans desteklerinden hem de ülkemizin kendisine vermiş olduğu teşviklerden yararlanarak fındık ticaretine girdiği zaman maliyetleri bize göre daha düşük oluyor. Hal böyle olunca piyasalara zarar vermiş oluyor. Fındık sektöründe bunu engellememiz mümkün değil.

-Bu yılki ihracatın 260 bin bandında olacağı söyleniyor. Katılıyor musunuz?

-Ben o kadar iyimser değilim. Farklı bir algı yaratmak istemiyorum ancak dünya yüzde 15’e kadar küçüldü. Asıl bu sezon virüsün darbelerini göreceğiz. 2021 yılı salgın nedeniyle daha zor geçeceğini düşünüyorum.

-Fındığın önündeki engeller nelerdir? Daha fazla ihracatı nasıl gerçekleştirebiliriz?

-Öncelikle Gümrük Birliği’ne girdiğimiz için Avrupa Birliği önümüzdeki mal ve hizmetleri satmakta çok büyük engeller çıkartıyor. Bize sıfır gümrükle mal satan Avrupa, tüm ürünlerimize vergi koyuyor. Avrupa dışındaki ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yapmamızı engelliyor diye de defalarca söylüyoruz. İngiltere’nin AB’den ayrılması diğer ülkelerle anlaşma yapmamızın bir parça önünü açsa da Gümrük Birliği Anlaşmalarının revize edilmesi gerekiyor. İran, Çin, Rusya, Latin Amerika ve Kuzey Afrika ülkeleriyle yapacağımız anlaşmalarla fındığın önündeki gümrük verilerinin kaldırılmasını sağlamak gibi devletimizin bir çalışması olması gerekiyor.

-Peki bu ülkeler yüzde kaç gümrük vergisi uyguluyor?

-İran yüzde 58 civarında. Bugün bu vergi kalktığı takdirde biz 50 milyon kilo fındık satarız İran’a. Latin Amerika ülkelerinde yüzde 52 vergi uygulanırken Kuzey Afrika ülkelerine yüzde 35 vergi uygulanıyor. İtalyanlar bizden yüzde 4 civarında alıyor. Dünya İtalyan fındığını Türk fındığına göre daha çok tanıyor desem haksızlık etmiş olur muyum bilmiyorum. Ancak bizden almış oldukları fındığı, kendi bünyelerinde kullanmaktan ziyade başka ülkelere sıfır gümrükle satıyorlar.

-Bu engellerden nasıl kurtuluruz? Çözüm önerileriniz nelerdir?

-Devletimizin bunlarla baş etmesi gerek. Serbest Ticaret Anlaşmalarını bu ülkelerle bire bir yapmalıyız. Örneğin, Rusya ürünlerimize yüzde 15 civarında gümrük vergisi uyguluyor. Binlerce ton doğalgaz aldığımız, karşılıklı ticaret yaptığımız bir ülkeyle bu vergilerin önüne geçmeliyiz. Fiyatla uğraşanlar aslında fındığın satışla ilgili engellerini kaldırmak için mücadele etse, daha fazla ürün üretebileceğimizi iddia ediyorum. Hatta ve hatta 500 bin ton natürel iç fındık satarız. Sadece bu vergilerin kaldırılmasıyla bu imkân sağlanabilir. Mesela Güney Yarım Küre’ye fındık satışımız çok az. Bunun sebebi de yine bu bahsettiğimiz konular. Bir başka husus da işlenmiş fındık. Örneğin kakaolu, şekerli ürünler yapıyoruz ancak yurt dışına satamıyoruz.

-Satış için bir girişimimiz olmadı mı?

-Şöyle diyeyim… Çok büyük bir firmamız, yabancı bir firmanın markasını satın alarak piyasaya girmeye çalıştı ve ayakta duruyor. Bugün ülkemizde gümrük duvarlarına rağmen son derece büyük miktarlarda ihracat yapan firmalarımız var.

-Fındıkla ilgili yapılan araştırmalar ne durumda?

-İki yıldır Doku Kültürü laboratuvarından fındık sektörüyle ilgili fidan üretmesi konusunda henüz bir netice göremedik. Açıkçası ne yaptıklarını henüz bilmiyoruz. Dışardan öğrendiğimiz kadarıyla bilgi ve deneyimde eleman eksikliği mevcutmuş. Birtakım siyasi çekişmelerin de olduğu söyleniyor. Yoksa neden laboratuvarda fındık fidanları üretmiyoruz? Doku kültürü laboratuvarını fındık sektörüne kazandırdık ancak orada neler yapıldığının kamuoyuna açıklanmasını istiyoruz.

-Doku kültürü laboratuvarından istenilen ölçüde yararlanamadık mı?

-Bakıldığında bu çok büyük bir yatırımdı fakat dediğim gibi sağlıklı fidanlar üretmek lazım. Hastalıklı veya virüslü fidanlar rekolteyi etkiliyor. İşin ehli insanların gerekli çalışmaları yapıp sektöre yardımcı olmasını bekliyoruz. Üniversite-Sanayi İşbirliği konusu geçmişte çok konuşuldu. İlimizin üniversitesinde Ziraat Fakültesi’nde çok değerli hocalarımız var. Onların çeşitli çalışmalar yapmasını istiyoruz. Aynı şekilde Gıda Mühendisliği bölümünde de yeni ürünler yapılmalı, özellikle gastronomi alanında. Biz fındığı mutfağa indirdiğimiz zaman sadece pastacılıkta değil çorbalarımızda, salatalarımızda kullanabildiğimiz takdirde katma değerini yükseltip piyasaya arz etmiş olacağız. Topluma da fındığın ne kadar değerli olduğunu anlatmalıyız. Üniversitenin Ar-Ge çalışması yapması, sektörümüze katkı sağlayacaktır.

-Teşekkür ediyoruz…

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar