İhracatçılar 2022’de önünü görmek istiyor
2021 yılının ekonomik değerlendirmesi ve 2022 yılına dair beklentilerini KARADENİZ EKONOMİ’ye değerlendiren iş dünyası, 2021’de ciddi kur dalgalanmaları ve ham madde fiyatlarındaki artışlarla karşı karşıya kalan sektörler 2022’den istikrar ve öngörülebilirlik bekliyor.
info@karadenizekonomi.com / 4.01.2022
2020 yılının mart ayında ilk Covid-19 vakasının görülmesinin ardından pandemi ile yaşamaya başlayan Türkiye, 2021 yılını da pandemi gölgesinde yaşamaya devam etti. Uzun süreli hafta sonu ve kısmı kapanmalarla yılın ilk yarısını tamamladı. 2021’in ikinci yarısında turizm ve sanayi üretimi konusunda atağa geçen Türkiye, üçüncü çeyrekte 7,4 büyüme oranı yakaladı. İhracat rakamlarında da yeni rekorlar kıran Türkiye, 1 Ocak/30 Kasım tarihleri arasında 221 milyar doları aşan ihracat gerçekleştirdi. Yılın son aylarında Dolar/TL, Euro/TL ve Sterlin/TL’de ciddi artışlar yaşandı. Dolar’da 18, Euro’da 20, Sterlin’de ise 22 lira seviyeleri test edildi. Dövizdeki artış ve hareketliliğini en aza indirmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı’ şeklinde yeni bir ekonomik model açıklandı. Merkez Bankası tarafından yapılan 5 müdahale ve yeni ekonomik model ile beraber Dolar 13, Euro 15 ve Sterlin ise 17 seviyelerine geriledi. Tüm bu gelişmelerinde gölgesinde 2022’ye giren iş dünyası yeni bir yıla merhaba diyecek. Görüşlerine başvurduğumuz iş insanlarından aldığımız yanıtlar.
Başaran Bayrak: Ekonomik istikrar kadar siyasi istikrarda önemlidir
İstikrarlı bir kur, minimum güvenlik problemi ve uluslararası finans sistemine entegre bir yapı oluşturulması gerekiyor ifadelerini kullanan Çeksan Gemi İnşa Çelik Konstrüksiyon Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak; “Kredi bulmakta sıkıntı çekiliyor. Finansal yapının sağlam kurulması ve her şeyden önce istikrarlı olması gerekmektedir. Sürekli artan kur ihracatçı için istenilen bir şey değil. İhracatçı ithalata dayalı bir üretim yapıyor. Gerçekleştirdiği ithalatı da dövizle yapıyoruz. Diğer ülkelerle sadece ekonomik ilişkilerimiz yok, siyasi ilişkilerimizde var. Devletler arası siyasi ilişkilerde ihracatçının o pazarlarda tutunabilme şansını belirleyebiliyor. Suudi Arabistan ile şu an hiç ihracatımız yok bu tamamen siyasi nedenlerden kaynaklı bir durum. Ekonomik istikrar kadar siyasi istikrarda önemlidir. 2022 yılı genel Dünya ticareti açısından ve Türkiye açısından farklı seyirler izleyebilir. Pandeminin bıçak gibi kesileceğini söylemek çok iyimserlik olur. Bunun birkaç yılda süreceği ön görülüyor. Onun dışında Avrupa’da ticaret eski performansına ulaşacak ve bunu geçecek. Olumsuz durumlar bu tabloyu sekteye uğratabilir. İhracatçı her zaman pozitif bir ortam ve barış içinde bir üretim alan ister. Bütün bunlar sağlanırsa 2022 ülkemiz için fırsat olacaktır ama bunlar sağlanmazsa bir kesintiye uğrayabiliriz” dedi.
Faik Toy: Tarımda 2022 senesi çok zor bir yıl olacak
Türkiye’de yıllardır ithalata dayalı bir tarım politikası yürütüldüğünü söyleyen Tarım Yazarı Faik Toy, Türkiye’nin dünyada kendi kendine yeten ülkelerden biriyken ithalata bağımlı ülke haline getirildiğini söyledi. Toy; “Tarımsal üretime yeterli destek ve önem verilmedi. Nüfusumuz artarken nüfusa paralel tarımsal üretimimizi arttırmamız gerekiyordu maalesef ithalata bel bağlandığı için çiftçi kaderiyle baş başa bırakıldı, gelir kaybına uğratıldı. Fahiş oranda artan girdi maliyetlerine müdahale edilmedi, hal böyle olunca yüksek girdi maliyetinden dolayı gıda fiyatları artmış oldu. Yetmedi TL’nin hızlı değer kaybı da buna eklenince yanlış tarım politikası ve yanlış ekonomi politikasının sonucu yüksek enflasyon olarak karşımıza çıktı. Tarımda 2022 senesi çok zor bir yıl olacak. Çiftçiler gübresiz ekim veya gübreyi koklatarak ekim dikim yapıyorlar. Fahiş girdi maliyetleri ile üretilen ürünler 2022 yalında gıda fiyatlarının daha fahiş olmasına sebebiyet verecek, enflasyon katlanarak artacak. Makarna, bulgur, un ve ekmek zamları peş peşe gelecek, tüketici pazara gidip sebze ve meyve almaya korkacak. Evet çok karamsar bir tablo çizdim ama görmezden gelmek ve vurdum duymazlık maalesef bize bunları yaşatacak, zamanı geldiğinde bu gerçekleri yaşayarak göreceğiz” açıklamalarını yaptı.
Melisa Tokgöz Mutlu: Gelecek yıllarda tarım sektörüne yönelik yatırımlar daha çok artacaktır
Gelecek yıllarda gıda sektöründeki tüketimin artarak devam edeceğine ve bu nedenle de tarıma elverişli toprakları bulunan ülkelerin sürdürebilir tarım politikaları üreterek, tarıma dayalı sektörlere daha fazla yatırım yapacağını söyleyen Cherry Valley Gıda Genel Müdürü Melisa Tokgöz Mutlu, “Ülkemizin bir tarım ülkesi olması ve jeopolitik olarak bulunduğu konumdan dolayı bunu avantaja çevireceğine eminim. Birçok ülkenin artık en ucuz ve tek tedarikçi politikasından çıkıp, güvenilir ve sürdürebilir üretim ve ürün tedarik eden ülkelere yöneldiğini görüyoruz ve bu eğilimin de artmaya devam etmesini bekliyorum. Türkiye sahip olduğu hammadde kaynağı, üretim tesisleri ve lojistik olarak bulunduğu konumdan dolayı, gıda alanında önemli bir tedarikçi olmaya devam edecektir. Doğru ürün ve yeterli mahsul hem iç piyasanın tüketim ihtiyacını ve hem ihracat ayağının desteklenmesi için büyük önem arz ediyor. En önemli hedefimiz, elbette ihracat artışındaki sürekliliği sağlayarak, katma değeri yüksek ürünlerle tüm dünyanın tedarikçisi olabilmeye devam etmek. Üretmeye devam ettiğimiz sürece önümüzdeki dönemde ticaret hacmimizin artacağına eminiz. Yaşanan pandemi nedeni ile rakip olduğumuz ülkeler ekim, hasat yapamadı. Hem hammadde hem de üretim alanlarında yaşadıkları sorunlar nedeni ile oluşan üretim kayıpları, Türkiye için avantaj yarattı. Çünkü pandemi döneminde Türkiye hiç durmadan üretti ve üretmeye de devam ediyor. Dünyadaki birçok rakibimiz ile kıyaslandığında müşterilerin taleplerine göre, çok çabuk değişim ve dönüşüm gerçekleştirebiliyoruz. Devletimizin sağlayacağı yatırım destekleri ve politikaları, ülkemizde yüksek teknolojili, Ar-Ge donanımlı daha çok üretim tesisinin açılmasını sağlayacak ve meyve sebze mamulleri sektörümüzü daha güçlü kılacak. Bir kez daha vurgulamak isterim: Önemli olan katma değeri yüksek ürünler üretip, bunu dünyaya satabilmektir. Bu da sanayi ve tarım sektörlerinin birlikte gelişmesi ile mümkündür” dedi.
Ahmet Güleç: Mobilya sektörü 2022 yılında üretimini Türkiye’ye kaydıracaktır
Dünya küresel ticaretinin dijitalleşme, iklimsel olaylar, pandemi, tedarik zinciri sorunları ve hammadde kaynaklarında yaşanan değişimle birlikle sürekli bir değişime uğradığını söyleyen Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, Türkiye sanayisinin de bu değişimi yakalayabilmesi ve mevcut pazarları koruyarak yeni pazarlara ulaşabilmesi için günün şartlarına uyum sağlaması gerektiğini ifade etti. Güleç; “Üretim ve küresel rekabetin diğer önemli konuları da otomasyon ve dijitalleşme. Sektör ayırt etmeksizin bugün sanayinin gündeminde otomasyon ve dijitalleşme ilk sırada yer alıyor. Kaliteden üretim verimliliğine, hammadde ve enerji tasarrufuna kadar birçok avantaj sunan otomasyona gereken önemi gösterebilirsek yakaladığımız pazarları koruyabiliriz. Otomasyonla artan üretim adetleri ve kalitemizi, ülkemizin coğrafi konumuyla birleştirebilirsek dünyanın üretim merkezi olabiliriz. Mobilya sektörü özelinde ise geçtiğimiz aylarda birçok küresel mobilya şirketi Türkiye’deki üretim yatırımlarını artırma kararı aldı. Bu karar ile birlikte birçok mobilya devi rotasını Türkiye’ye çevirdi. 2022 yılında da üretimini Türkiye’ye kaydırmak isteyen birçok firma olacağını tahmin ediyorum. Bu durumun sadece mobilya sektörüyle sınırlı kalmayacağını, tarımdan sanayiye otomotivden havacılığa kadar ülkemizin ciddi yatırımlar çektiği bir yıl olacağını öngörüyorum. Çünkü ülkemizin gerek coğrafi konum gerek ulaşım ve üretim anlamında ciddi bir potansiyeli var. Bu potansiyeli etkili bir şekilde kullanabilirsek ve fırsatları değerlendirirsek 2022 ve sonrasında dünya için üretim yapmamız kaçınılmaz” açıklamalarını yaptı.
Hasan Arslan: Sürdürülebilir olmak için, var olabilmek gerekiyor
Yurt dışından dolarla alınan ürünleri almaya devam edip, üretimler yapıp, istihdam sağlayarak hizmetlere devam edeceklerini söyleyen Arbel A.Ş. Kurucu Başkanı Hasan Arslan, “Kâr amacı gütme durumumuz yok. Bizler Türkiye’de bir markayız ve markamızın gerekliliğini yerine getirerek hizmet sağlamaya çalışıyoruz. Hangi konjonktürde olursa olsun. Bu ekonomik sıkıntıların etiket fiyatlarında piyasaya yansımaları elbette olacaktır. Bunda çok büyük bir kontrol sahibi değiliz. Kur artışları yüzünden vatandaşların alım güçlerinde zorluklar yaşayacağı ve bugün aldığı ürünü yarın daha pahalıya alacağı bir durum söz konusu. Minimum yüzde 25-35’lerde gıda ürünlerine yansıyacak zam olacağını ön görüyoruz. Marka yaratmak çok zor. Bunu gerçekleştirmiş bir firma olarak bunu sürdürmek zorundayız. Her gün zamlanan petrol ile bağlantılı olan ambalajlarımızı, kolilerimizi yurt dışından temin ediyoruz. Ham maddeler hep yurt dışından geliyor. Sürdürülebilirlik içerisinde değerlendirdiğimizde zarar etmemeye odaklıyız. Ürettik, sevk ettik, zarar etmeyelim. Bugün sattığımızı yarın alıp yerine tam olarak koyamıyoruz. Fiyatlar değişmiş oluyor. Sürdürülebilirliğin en önemli unsurları var olmak demektir. Bugün bu konjonktürde kar mantığı yok. Sadece var olabilmenin çabası ve hedefindeyiz” şeklinde konuştu.
Şakir Yiğiter: Bugünkü fiyat yarınki fiyata göre ucuz kalıyor
Fiyatlarda sürekli yükselişlerin olduğunu Bugünkü fiyat yarınki fiyata göre kesinlikle ucuz kaldığını anlatan KAPIDER Üyesi Şakir Yiğiter, “Müşterilerin sermaye yeterliliğini sorgular duruma geldik. Aynı miktarda ürünle ticaret yapabilmeleri sorun oluyor. Ellerindeki fiyatla ihtiyacı olan ürünü alamıyorlar. 2022’nin daha sıkıntılı geçeceğini düşünüyorum. İhracatımıza yasak geldi. MDF/sunta ihracatı kayda bağladı ve sadece üretici sıfatı taşıyan kapasite raporu sahibi fabrikaların satışına izin verildi. Yurt içine çalışan firmalar fiyatlarda ciddi yükselişler var. İhracat yapabilmemiz için ithalat yapmamız gerekiyor” dedi.
İslam Memiş: Düşüşler kalıcı değil, döviz ve altın yeniden yükselecek
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, 2022 yılındaki döviz ve altında oluşabilecek olası fiyatları açıkladı. 17-18 liradan dolar, 1000 liradan gram altın alan yatırımcıları sevindirecek açıklamalarda bulunan İslam Memiş; “Bundan sonra çok düşük fiyattan altın ve döviz almayı beklemeyin. Boşuna dip aramayın. Piyasa uçacak/kaçacak, dolar 22, gram altın 1500 lira olacak diye konuşuyorlardı. Tokadı yiyip oturdular. 3 Ocak'ta enflasyon rakamı açıklanacak. Çok büyük ihtimalle yüksek enflasyon gelecek. Yatırım yapmak için bu düşüşler son düşüşler, fırsatı kaçırmayın. Dolarda 12.50 lira seviyesi direnç seviyesi. O direnç kırılırsa o zaman 13.70-14.50 lira seviyesini bekleyebilirsiniz. 17-18 liradan dolar alanlar 3-4 ay bekleyecek diyenlere de inanmayın. Bana göre o kadar da beklemeyecekler. Geçen sene 540 liradan gram altın alanlar 397 liraya düşünce kafalarını duvarlara vuruyorlardı. Sonra 1060 lira oldu. Altının düştüğü hiçbir zaman görülmemiştir. Kendinizi boşuna harap etmeyin. Döviz ve altın fiyatları düşmez” açıklamalarını yaptı.
Hakan Poyraz: 2022 istikrar yılı olsun
Ordu Çamsan A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Poyraz sanayiciler olarak yatırım, üretim ve istihdam adına her şeyi sağladıklarını ifade etti. Poyraz; “Ülkemizin gücüne inanarak 50 milyon Euro’luk yatırım yaptık. Birikmiş belirsizlik, yüksek enflasyon ve oynak döviz biz sanayilerin önündeki en büyük engel. Devletimiz, sanayicinin ve yatırımcının önünü açarak daha fazla destek vermelidir. İstihdam yaratan, yatırım yapan ülke sanayicisini korumalıdır. 2022 yılından her alanda istikrar bekliyoruz. Tüm dünyada hammadde, tedarik zinciri ve salgının yarattığı risklere ek olarak Türkiye'de birikmiş belirsizliğin büyük risk yaratmaktadır. 2022 için politik ve ekonomik istikrar gereklidir. İş dünyası çok büyük potansiyellere sahip. Türkiye, politik ve ekonomik istikrarı sağlarsa iş dünyası olarak bizlerin bu ülkeye katacağı çok şeyler olacaktır. 2022 istikrar yılı olsun” açıklamalarını yaptı.
KARADENİZ EKONOMİ / HALİL YILMAZER