Yeni bir petrol krizi dünyayı tedirgin ediyor

İsrail – İran savaşı riskleri de beraberinde getirmeye devam ediyor. Yaşanan gelişmeler yatırımcıların radarına takılırken, çatışmaların ne kadar süreceğine ilişkin belirsizlik ve Hürmüz Boğazı’nın kapanma ihtimali tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor.

info@karadenizekonomi.com / 18.06.2025

Yeni bir petrol krizi dünyayı tedirgin ediyor

İsrail ve İran arasında gerçek­leşen karşılıklı söylemler bir anda savaşa dönüştü. Ger­çekleşen saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybederken, füze misillemeleri devam ediyor. Bu gelişmeler yatırımcıların da ra­darına takılırken, çatışmaların ne kadar süreceğine ilişkin be­lirsizlik fiyatlamaları etkiliyor.

Artan jeopolitik riskler bir sürü belirsizliği de beraberinde geti­rirken, Hürmüz Boğazı'nın ka­panması ihtimali otoritelerin risk projeksiyonlarında dikkate alınmaya başladı. Bu olasılığın gerçeklemesi durumunda ima­lat sanayi başta olmak üzere bir­çok sektörün etkilenmesi bekle­niyor. Analistler, petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki olası yükseliş ve artan jeopolitik belirsizlikle­rin enflasyonist baskı yaratarak temel makroekonomik gösterge­leri baskılayacağını söyledi.

Dünya petrolünün 3’te 1’i buradan geçiyor

Basra Körfezi'nin ağzında­ki dar bir su yolu olan Hürmüz Boğazı, Orta Doğu'daki petrol ve LNG üretimini Umman Deni­zi ve Hint Okyanusu üzerinden dünya pazarlarına bağlıyor. Ge­lişmeler dünya petrolünün yak­laşık 3'te 1'inin geçtiği Hürmüz Boğazı'nda sevkiyatların aksa­yabileceğine yönelik endişeleri artırırken, konuya ilişkin haber akışı piyasaların odağında bulu­nuyor. Analistler, petrol fiyatla­rındaki artışın ürün maliyetleri­ni yükselteceği endişesini artır­dığını söyledi.

Varil fiyatlarında artış sürüyor

Geçen hafta Brent petrolün va­ril fiyatı İsrail ve İran arasında devam eden hava saldırılarının etkisiyle haftayı yüzde 11,1 de­ğer kazancıyla 73,7 dolar seviye­sinden tamamladı. Söz konusu haftalık artış 3 Ekim 2022 hafta­sından bu yana en büyük hafta­lık artış olarak öne çıktı. Bu hafta petrol fiyatlarında gerileme öne çıksa da çatışmaların uzaması ve İran'ın olası boğaz kapatma ih­timali küresel ekonomi aktörle­ri tarafından yakından izleniyor. Avrupa'da doğal gaz fiyatları İs­rail-İran geriliminin ardından yeni haftaya yükseliş­le başladı. Avrupa'da derinliği en fazla olan Hollanda merkezli sa­nal doğal gaz ticaret noktası TTF'de, tem­muz vadeli kontrat­larda megavatsaat ba­şı gaz fiyatı yüzde 3,2 primle 39,1 avrodan alı­cı buluyor.

Ekonomik görünüm değişebilir

Almanya Merkez Ban­kası (Bundesbank) Baş­kanı Joachim Nagel, İs­rail ve İran arasındaki savaşın başta petrol fiyat­ları olmak üzere olumsuz ekonomik sonuçları konusunda uyardı. Avrupa Merkez Banka­sı (ECB) Yönetim Konseyi Üyesi de olan Nagel Frankfurt Avro Fi­nans Zirvesi'nde yaptığı konuş­mada Orta Doğu'daki çatışma­ların ekonomik etkileri henüz tahmin edilemediğini belirterek, uzun süreli ve ciddi bir çatışma­nın ortaya çıkması halinde pet­rol fiyatlarında önemli artışların olabileceğini vurguladı.

Petrol fi­yatlarında jeopolitik riskler kay­naklı artışın devam etmesi ha­linde ekonomik görünümün de­ğişebileceği ve fiyatlar açısından belirgin farkların ortaya çıkabi­leceği değerlendirmesinde bu­lundu. Analistler, petrol fiyatla­rının artışları dikkate alındığın­da 1973 Yom Kippur Savaşı, 1979 İran Devrimi, 1980 İran-Irak Sa­vaşı ve 1990 Körfez Savaşı'nın fiyatlamalarda önemli dönüm noktalarından olduğunu hatır­latarak, olası bir Hürmüz Boğa­zı krizinin Kovid-19 salgını son­rası toparlanma eğilimine giren küresel ekonomiyi sarsabileceği konusunda uyardı.

52 yıl önce ambargonun kötü sonuçları olmuştu

Petrol İhraç Eden Ülkeler Ör­gütüne (OPEC) üye Arap ülke­lerinin, 6 Ekim 1973'te başlayan Arap-İsrail Savaşı (Yom Kippur) sırasında Tel Aviv'e destek ve­ren ABD ve bazı Avrupa ülkele­rine karşı uyguladığı petrol am­bargosunun büyük ekonomik etkileri uzun yıllardır unutulma­dı. Mısır'ın 6 Ekim 1973'te İsra­il'e yaptığı hamleyle fitili ateş­lenen Yom Kippur Savaşı, İsra­il'in 1967'de patlak veren "6 Gün Savaşı"nda işgal ettiği topraklar­dan çekilmeyi kabul etmemesi üzerine başladı. Suriye ve Mı­sır'ın öncülük ettiği Arap ülkele­ri, İsrail'i 1967'de işgal ettiği Mı­sır'ın Sina Yarımadası ve Suriye toprağı Golan Tepeleri'nden çı­karmak istedi.

OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye’den oluşan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) üye­leri, Kuveyt’te toplanarak Fi­listin halkının yasal hakları gü­vence altına alınıncaya ve İsrail 1967'de işgal ettiği topraklardan geri çekilinceye kadar petrol am­bargosunu sürdürme kararı al­dı. OAPEC üyeleri, her ay petrol üretiminin yüzde 5 azaltılması­nı öngören ambargoyu 15 Ekim 1973'te duyurdu. Arap ülkeleri­nin uyguladığı ambargonun kı­sa vadede çarpıcı etkileri oldu. Petrol fiyatlarının yaklaşık yüz­de 400 artması dünya ekonomi­lerini ciddi şekilde etkiledi.

Petrolde yükseliş plastikte üretimi düşürür, fiyatları arttırır

 Hürmüz Boğazı’nda yaşanan olası krizle ilgili DÜNYA Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, “İran’ın Hürmüz Boğazı hamlesiyle petrol fiyatlarının 100 doların üzerine çıkma olasılığı, küresel tedarik zincirinde ciddi kırılmalara yol açabilir. Petrol yalnızca bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda plastik sektörünün temel hammaddesi olan naftanın da ana bileşeni. Bu nedenle yaşanacak olası artış, plastik hammaddelerinde ani ve sert maliyet yükselişlerine neden olacak.

Türkiye plastik sektörü büyük ölçüde ithalata dayalı hammaddeyle üretim yapıyor. Petrol fiyatlarındaki yükseliş, doğrudan üretim maliyetlerine yansıyacak; enerji, lojistik ve hammadde giderleri ciddi oranda artacak. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli üreticilerimiz için büyük bir maliyet baskısı oluşturacak. Aynı zamanda, petrol fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak artan lojistik maliyetler de nihai ürün fiyatlarını önemli ölçüde yukarı çekecek. Taşıma, ambalajlama, enerji ve dağıtım gibi süreçlerdeki bu maliyet artışı; üretici firmalarımızın kârlılığını azaltırken, ürünlerin pazara erişim maliyetini de yükseltecek.

Bu durum, hem iç pazarda fiyat hassasiyeti yüksek olan tüketicilerin taleplerini olumsuz etkileyecek hem de ihracat pazarlarında Türk plastik sektörünün rekabet avantajını zayıflatacak. Sonuç olarak, üreticilerimiz hem maliyet baskısıyla hem de talep daralmasıyla karşı karşıya kalacak. Artan maliyetler doğrudan tüketiciye yansıyacak, bu da talep daralması ve zaten düşmüş olan üretimi daha da aşağılara çekecek. Mevcut tablo, plastik sektörünün sürdürülebilirliği açısından önemli bir tehdit oluştururken, yerli üretimin geliştirilmesi ve alternatif hammadde kaynaklarına yönelimin ne denli hayati olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor” dedi.

ABD ve Çin’den gelen zayıf talep üretimi düşürebilir

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu yıla ilişkin küresel petrol talebi artış öngörüsünü, yılın ikinci çeyreğinde dünyanın en çok petrol tüketen ülkeleri ABD ve Çin'den gelen zayıf talebi gerekçe göstererek önceki tahminine göre günlük yaklaşık 21 bin varil düşürdü. IEA'nın Petrol Piyasası Raporu'na göre, küresel petrol talebinin bu yıl geçen yıla kıyasla günlük yaklaşık 720 bin varil artışla 103 milyon 760 bin varile ulaşması bekleniyor. Bir önceki raporda bu artış günlük yaklaşık 741 bin varil olarak öngörülmüştü. Talebin OECD bölgesinde geçen yıla göre günlük 100 bin varil azalarak 45 milyon 570 bin varil, OECD dışı ülkelerde ise 820 bin varil artışla 58 milyon 190 bin varil olacağı hesaplanıyor. Küresel petrol talebinin gelecek yıl ise günlük 740 bin varil artışla 104 milyon 500 bin varil seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.

Küresel arz 320 bin varil arttı

Rapora göre, küresel petrol arzı mayısta önceki aya göre günlük yaklaşık 320 bin varil artarak 104 milyon 960 bin varile yükseldi. Bu dönemde, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) ham petrol arzı günlük yaklaşık 250 bin varil artarak 27 milyon 760 bin varil oldu. OPEC'in ham petrol dışındaki diğer konvansiyonel olmayan kaynak üretimi ise günlük 5 milyon 630 bin varil olarak kayıtlara geçti. Böylece OPEC'in toplam petrol arzı, geçen ay önceki aya göre günlük yaklaşık 260 bin varil artışla günlük 33 milyon 390 bin varil oldu. OPEC dışı ülkelerin günlük petrol üretimi ise aynı dönemde günlük yaklaşık 70 bin varil artışla 71 milyon 570 bin varil seviyesine ulaştı.

Bayraktar: İran’dan doğal gaz arzında sıkıntı yok

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, doğal gaz arz güvenliğinde sıkıntı olmadığını belirterek "İran'dan gaz alıyoruz, petrol almıyoruz. Gazda da sıkıntı görmüyoruz” dedi. Bakan Bayraktar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, İsrail-İran çatışmasının, petrolün arzına yönelik olumsuz bir durum yaratabileceğini söyledi. Petrol fiyatlarında yükseliş olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "Dünyadaki arzla alakalı bir olumsuz durum yaratması söz konusu olabilir.

Zaten fiyatlar hemen kendini gösterdi. Bir parça yukarı çıkıyor. Daha da yukarı çıkabilir mi? Çıkabilir ama arz tarafında biz bir sorun görmüyoruz” diye konuştu. Bakan Bayraktar, Türkiye'nin 2019'dan beri İran'dan herhangi bir petrol alımı yapmadığını belirterek "Basra çıkışlı, Hürmüz'ü geçerek Türkiye'ye gelen bir ham petrol tedariki var. Geçen seneki rakamlara göre yüzde 20 civarında. Onu bir şekilde ikame etmemiz lazım" ifadelerini kullandı. Bayraktar, Gabar petrolünün, Türkiye'nin ihtiyacının yüzde 8'ini karşıladığını aktardı.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar