Prof. Dr. Veysel Ulusoy; “100 gençten 32’si atıl durumda”

Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy enflasyon ve işsizlik rakamlarını değerlendirdi. Enflasyon hakkında Türkiye’nin kısa vadede geriye getirecek mekanizmaya sahip olmadığını söyleyen Ulusoy işsizlik konusunda da 100 gençten sadece 32’sine istihdam sağlanabildiğini bu oranın çok düşük olduğunu ifade etti.

info@karadenizekonomi.com / 16.08.2021

Prof. Dr. Veysel Ulusoy; “100 gençten 32’si atıl durumda”

“İşsizlik, enflasyon, ekonomik büyüme ve sermaye birbirinden ayrı düşünülemez”

Türkiye 2018’in şubat ayında başlayan bugüne gelen süreçte devamlı büyüklü, küçüklü krizlerin içinde olduğunu ifade eden Ulusoy; “Türkiye tüm küresel ekonomilere baktığımızda işsizliği hemen hemen hiç yükselmeyen ülke halinde. Büyümenin iki tane temel kaynağı vardır; iş gücü ve sermaye birikimi.  Son 50 ayın sermaye birikimine baktığımda hiç ekonomik sorun olmamış gibi bir düzlem görüyorum. Bu düzlem yanıltıcı bir düzlem. Son 3 yılda sermaye birikiminde hep geriye gitmişiz, çoğu zaman yatırımlarımız yüzde 20’lere varan reel bazda azalmalara gelmiş. 32 Milyon iş gücü içerisinde 28,5 milyonu çalışıyor gözüküyor. Son 5 yılda o 32 milyona hiç katkı yapmamışız. 3 yıl önceki üretim seviyesine daha ulaşmış yapıda değiliz. 10,6 olarak açıklanan işsizlik rakamı bizim ülkeler adına hiç dert edilmeyecek bir oran. Bu orana göre kriz bitmiş demektir, sayılar bunu söylüyor ama öyle bir durum yok. Kaliteye ve reel gelire bağlı işsizliğimizde var. Fiili genç işsizliği yüzde 40’larda hissediyorum. Gençlerde istihdam oranı yüzde 32. Bizler gençlere istihdam yaratamıyoruz. Çalışabilecek yetenekli her 100 geçten sadece 32’sine istihdam sunabiliyoruz. Yılgınlığa uğrayan geçlerde dolayısıyla iş gücüne katılmak istemiyorlar. Ortalama reel maaşın 5 bin, 6 bin liradan başlamadığı bir Türkiye’de en büyük problemimiz iş gücündeki ayarlama maliyeti olacaktır. İşsizliği, enflasyonu, ekonomik büyümeyi ve sermaye oluşumunu beraber düşünmek gerekiyor” dedi.

“Yüzde 0 büyüdük”

Son çeyrek büyüme rakamlarını yorumlayan Ekonomist Veysel Ulusoy; “ Son dönemde çeyreklik bazda yüzde 7 büyüdük. Ancak bu iki yıl önceki seviyenin sınırına geldik. Aslında yüzde 0 büyüdük. Geçen yıl Alman ekonomisi bir çeyrekte yüzde 30 ve yüzde 9, Fransa yüzde 15 düştü. Bu doğal şeyler. Dünya’da pandemi krizi vardı. Bunun etkilerini gördük işte bu aşağı gidişin ivmesi niteliğinde bir yaklaşım bizde de gerçekleşti. Aslında doğal olmayan şu; biz 2020’de pandeminin çok ateşli olduğunu dönemde hiç küçülmedik. Sadece 1 çeyrek yüzde 6 küçülme açıkladık. TÜİK verilerini okuduğumuzda Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran verilerine baktığımız zaman iş gücünde ciddi bir eksiklik vardı. Türkiye’de kişi başına çalışma saati bir yılda 2 bin 350 saat civarındadır. Bu yarı yarıya düştü. Saatlik bazda işsizlik yüzde 40’lara dayandı. Mayıs ayında iş yerinde çalışanların sayısı 29 milyonlardan 29 milyonlara kadar düştü. Bu durumda doğal olarak büyümeyi etkiledi. Yüzde 7 büyüme açıkladık ama reel olarak 3 yıl önceki seviyeye bile gelmedik. Buda bizlere enflasyonu, işsizliği ve diğer ekonomik dengelerin ne demek olduğunu sinyallerini veriyor.

“2-3 ayda mini devalüasyonlar yaşıyoruz”

Enflasyonu yüzde 15’de sabit tutmak veya düşürmek istiyorsak üretim yapmamız, kişilere iş bulmamız hatta yeni iş olanakları ve yeni iş teknikleri yaratmamız gerekiyor diye konuşan Ulusoy; “İnsanların gözünde enflasyonun artmaması fiyatların da artmaması gibi bir algı yapılıyor. Örneğin enflasyon oranı her yıl 15’de sabit kalmışsa bu fiyatların her yıl yüzde 15 oranında arttığını gösteriyor. Oranın sabit kalması fiyatların sabit kalması anlamında değil. Türkiye gibi ödemeler dengesi, cari, swap ve rezerv açığı olan büyümesini kısır döngüye taşımış bir yaklaşımla enflasyonu düşürmenin bir olanağı yok. Türkiye’de enflasyonu en çok tetikleyen yapı ithalatın bileşenleridir. Temel olarak 3 tane maddesi var. Sermaye, ara malı ve tüketim malı ithalatıdır. Türkiye’nin tüketim malı ithalatı o kadar da fazla değil. En çok etkileyen ara ve sermaye malı ithalatıdır. Bunlarda hiçbir krizde yüzde 90’ın altına inmemiştir. Yurt dışından ithal edilen ürüne bağımlılığın azaltılması için mekanizmayı oluşturamadık. Enflasyonun yüzde 75’ini bu durum oluşturuyor. 2-3 ayda 20 kuruşluk mini devalüasyonlar yaşıyoruz.  Enflasyonu kısa vadede geriye getirecek mekanizmaya sahip değiliz” dedi.

“2022 Kasım’da seçim bekliyorum”

2021 yılında temel olarak baz yılına bağlı bir büyüme hissedeceğiz diyen Ulusoy; “Geçmiş refah seviyelerini yakalamaya çalışacağız. 2022 yılında enflasyonu aşağıya çekecek politikaların güçlü bir şekilde uyarlaması gerekiyor. 2022 yılının son döneminde bir seçim var. Her seçim döneminde bütçe, ödemeler dengesi ve döviz piyasasında dağınıklıklar artar” açıklamalarını yaptı. (ÖZEL HABER- HALİL YILMAZER)

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar