Ersin Arısoy, model olarak seçtikleri bahçelerde gerçekleştirilen üretimden elde edilen ürünün, kendi haline bırakılmış normal bahçelerdekinden çok daha kaliteli olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

“Gübreleme, budama, ilaçlama, hasat, kurutma ve iyi sosyal uygulamalar üzerine kurulu sistem, Türk fındığında kaliteyi ve verimi arttırıyor. Böylelikle uluslararası rekabetçilik, kârlılık ve sürdürülebilirlik noktasında Türk fındığının güçlü olması sağlanıyor.

Türkiye’nin eşsiz doğasında yetişen fındıkların mevcut kalitesi ve aromasını gözle görülür bir şekilde yükseltiyoruz. Örneğin, fındığımızdaki en büyük sorunlardan biri olan gizli çürük ve vuruk da çok ciddi düşüşler sağladık. Bunu model bahçelerden elde edilenle, normal alanlardan alınan fındıkları yan yana koyduğunuzda farkı bariz bir şekilde görebiliyoruz. Örneğin Ordu’daki model ile normal bahçeden hasat edilen fındıkları giyotinle keserek test ettik. Model bahçede doluluk oranı daha yüksek, iç boşluk az, randıman yüksek. Son derece beyazımsı. Çürük adeta yok. Diğerlerinde ise tam tersi bir durum söz konusu.”

Arısoy, halen dünya fındık üretiminde yüzde 71’lik bir pay ile ilk sırada olan Türkiye’nin, verimlilikte 6’ıncı, yani son sırada bulunduğuna dikkat çekerek, halen 6 ilde 69 ziraat mühendisi ve 22 sosyal çalışma uzmanı ile sürdürdükleri çalışmalarla ulaşmayı hedefledikleri noktayı şöyle anlattı:

“Gençlerin fındık tarımını iyi gelir getiren, tam zamanlı bir iş olarak kabul etmesini sağlamak ve böylelikle kırsaldan kente göçü engellemek. Bakımsızlık ve miras paylaşımı nedeniyle kayba uğraması muhtemel arazilerde fındık üretiminin devamlılığını sağlamak. Modern tarım tekniklerinin uygulanmasıyla birlikte, ilaç, gübre, makine, hizmet gibi pazarların büyümesine katkıda bulunmak. Makineli tarım ile maliyetleri azaltmak, rekabet şansını daha da arttırmak.”