Fındıkta Alan Bazlı Destek Yerine Ürün Bazlı Destek Konusu Ankaraya Taşındı
''Türkiye, yüzölçümü bakımından dünyada belki 37inci sırada ama ekilebilir arazi büyüklüğünde 12inci sıradayız''
info@karadenizekonomi.com / 13.12.2014
Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav; Tarım Bakanı Ekerin katıldığı toplantıda, fındıkta üretime destek verilmesini bir kere daha talep etti.
TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlunun ev sahipliğinde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Ekerin de katılımıyla Ankarada gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav, fındıkta verim ve kalitenin giderek düştüğüne dikkat çekerek, devletin üreticiye alan bazlı verdiği desteğin yaşanan olumsuzlukta en önemli etken olduğunu ileri sürerek, bu sistemin kaldırılıp yerine ürüne destek verilmesini tekrar talep etti.
Toplantının açılışında konuşan Hisarcıklıoğlu, tarım sektörünün dünyanın en stratejik sektörlerinden birisi haline geldiğine işaret ederek, bu alandaki yapısal reform ve dönüşümleri hızla tamamlamak gerektiğini vurguladı.
Tarım sektörünün önemi üzerinde duran TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Şu an dünya ülkeleri için enerji sektörü neyse, tarım ve gıda kaynakları da aynı stratejik öneme sahip. Küresel politikaları da bu iki ana sektör belirliyor. En son Avrupa ile Rusya arasında yaşanan sıkıntıda buna yakından şahit olduk. Türkiyede enerji kaynakları yok. Ama en az onun kadar önemli olan tarım kaynakları bakımından çok zengin bir ülkeyiz. Türkiye, yüzölçümü bakımından dünyada belki 37inci sırada ama ekilebilir arazi büyüklüğünde 12inci ülkeyiz dedi.
Tarım arazileri ile ilgili olarak devrim niteliğinde tarihi bir adımın atıldığına da değinen Rifat Hisarcıklıoğlu Bakanlığımızın yoğun çalışması ile ülkemizdeki tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanmasını engelleyecek bir kanun tasarısı hazırlandı ve Meclisimizden geçti. İnşallah bu sorunu çözdüğümüzde ülkemizin geleceği için en hayırlı işlerden birini yapmış olacağız. Yine hayvancılık sektöründe önemli aşama kaydettik. Son yıllarda büyük ve küçükbaş hayvan varlığını kademeli olarak arttırdık diye konuştu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarımsal altyapıyı düzenlemek için arazi toplulaştırma projesine başladıklarını ve ilgili kanunu çıkardıklarını bildirerek, "4,5 milyon hektar bitti, 2-2,5 milyon hektar önümüzdeki yıl içerisinde sonuçlanacak, toplulaştırılabilecek toplam arazimiz 14 milyon hektar. Biz bunun 6-6,5 milyon hektar alanını tamamlamış oluyoruz. Bugünkü bütçe imkanlarını dikkate aldığımızda 2023'te inşallah biz bu toplulaştırmayı bütünüyle tamamlamış olacağız" şeklinde konuştu.
Lisanslı depoculuğun geliştirilmesi için de çalıştıklarına değinen Eker, şunları söyledi:
Tarımsal üretimimizi geliştirip, bunun ekonomik hayata daha yüksek düzeyde katkı sağlamasını istiyorsak, ticaret mekanizmamızı geliştirmemiz lazım, çağdaş ticaret mekanizmalarını kurmamız lazım. Bu da ticaret borsalarından geçiyor. Onun için lisanslı depoculuk bunun en önemli ayaklarından birisi. Biz de kira desteği uygulamasını başlattık.
Mehmet Cirav, fındıkta destekleme şeklini eleştirdi..
Toplantıda söz alan TTB Meclis Başkanı Mehmet Cirav, ülkemizin en önemli tarımsal ihraç ürünü olan fındıkta son yıllarda verim ve kalite düşüklüğü yaşandığını rakamlarla ortaya koyarak, Buna en büyük olumsuz etken, 2009dan itibaren ürüne verilmesi gerekirken arazi miktarı üzerinden sağlanan destekleme primidir. Üretici alan bazlı destek yüzünden bahçesine girmiyor ve bu nedenle de üretim giderek azalıyor. Desteklemenin gelişmiş ekonomilerdeki şekliyle, yanı ürüne verilerek yapılmasını çeyrek asırdır dile getiriyor, raporlarla yetkili ve ilgililerine iletiyoruz. Ancak, bir sonuç alamamak ve de fındık üretimindeki azalma bizleri üzüyor dedi.
Mehmet Cirav, devletin ürüne destek vermesi gerektiğini tekrarlayarak, Türkiye sahip olduğu 700 bin hektarı aşkın bahçede 1 milyon tondan fazla fındık üretebilecek ve de bunu pazarlayabilecek konumdadır. Ancak bu sistemle bu hedefi gerçekleştirmek zor. Ayrıca, diğer ülkelerdeki üretimi de dolaylı olarak arttırıyor ve kendimize rakip yaratıyoruz. Bu yanlıştan mutlaka vazgeçilmelidir şeklinde konuştu.
Mehmet Cirav, fındıktaki destekleme konusunda hazırladıkları raporu da yetkililere iletilmek üzere Ticaret Borsaları Konsey Başkanlığına sundu.
*
FINDIKTA ÜRETİCİNİN ALAN BAZLI YERİNE
ÜRÜNE DAYALI OLARAK DESTEKLENMESİ RAPORU
Dünya fındık üretim ve ticaretinin büyük kısmını elimizde bulundurmamıza rağmen, sektörü tam olarak daha kazandırıcı bir şekilde yönetip-yönlendirdiğimizi söylemek henüz mümkün değildir.
Mevcut verilere bakıldığında 700 bin hektarın üzerinde bir fındık üretilen alana sahip olan Türkiye'nin, özellikle verim ve kalitede istikrarı gerçek manada sağladığı söylenemez.
Türkiye'nin yıllara göre ürettiği fındık miktarlarına göz attığımız zaman büyük bir istikrarsızlığın var olduğunu görüyoruz. Bunu tamamen hava şartlarına bağlayarak değerlendirmek doğru değildir.
Yıllar itibariyle 400 bin tondan 900 bin tona kadar fındık üretimi yaptığımız, son 10 yılın ortalama rakamının da 600 bin ton civarında olduğu hatırlanırsa, bu durumda dönüm başına alınan ürün miktarı 80-90 kg civarında gerçekleşmektedir.
Oysa bu miktar bundan 15-20 yıl önce 100kg'nın altına hiç inmemiş, ortalama üretim miktarı da 120-130 kg civarında olmuştur. Dünya da ise Amerika'da 250, Fransa'da 200, İtalya'da 170, Gürcistan ve Azerbaycanda ise 100 kg civarında dekardan ürün alındığı bilinmektedir.
Türkiye, sahip olduğu bahçelerde dekarda 150 kg üretim yapsa dahi 1 milyon tonun üzerinde bir rekolte elde edebilecek durumdadır. 1 milyon ton rakamı "Bu kadar fındığı ne yapacağız? Başımıza sıkıntı mı alacağız?"diye düşünenleri ürkütebilir.
Oysa rakamlar ortadadır. Bundan 10 yıl önce, 500 bin ton fındığı ürettiği zaman, kara kara düşünen Türkiye, özellikle 2009 yılından itibaren uygulanmaya başlanan serbest piyasa sistemi ve üreticinin desteklenmesiyle içeride ve dışarıda satabildiği fındığı sürekli arttırmaya başlamıştır.
Öyle ki, geçtiğimiz sezon 300 bin ton iç, yani 600 bin tonun üzerinde kabuklu fındık ihraç edilmiş, 150 bin tona yakın fındıkta iç piyasada tüketilmiştir. İstikrarlı fiyat politikaları ile 750 bin tonluk rakamlara ulaşılmıştır. Demek ki, sektörde istikrarı tam olarak sağlayacak tedbirlerin alınmasıyla satılan fındık miktarı artmaktadır. Bu da 1 milyon ton fındığın dünyada tüketilebileceğini göstermektedir.
Bunun için bizim 15 yıldan beri üzerinde ısrarla durduğumuz, devlet eliyle müdahaleci politikaların terk edilerek, yerine üreticiyi destekleyici sistemlerin uygulanması çağrımız 2009'da cevap bulmuştur.
Modern tarımda ürün bazlı olarak yapılan destekleme sistemi, henüz şartlar oluşmadığı gerekçesiyle Türkiye'de alan bazlı olarak uygulanmaya başlanmıştır. Hâlâ da bu sistem devam ediyor.
-1-
Ancak, gelinen nokta itibariyle artık destekleme sisteminde de gerekli düzenlemenin yapılması zamanı gelmiştir. Çünkü, alan bazlı destekleme sistemi, diğer yan etkenlerinde birleşmesiyle fındıkta verim ve kaliteyi düşürmeye, Türkiye'nin satabileceği kadar fındığı artık bulamamasına neden olmaya başlamıştır.
Trabzon'dan örnek vermek gerekirse, yaklaşık 64 bin hektar fındık bahçesi bulunan ilde, 2013 ürünü fındık miktarı 45 bin ton civarında olmuştur. Bu da kiloda ortalama 80 kg üretim demektir.
Buna etken tamamen hava şartları değildir. Çünkü, aynı şartlarda bahçesine önem veren ve iyi tarım için çaba gösteren üreticilerin 200 kg'dan bile fazla fındık aldıkları tespit edilmiştir.
Ancak, arazilerin bölünmesinin de etkisiyle geçindirmeyen fındıkta, üreticilerin önemli kısmı bahçelere hiç gitmemiş, başkalarına toplaması için devir bile etmiştir. "Bana alan bazlı destek parasını verin, gerisi sizin olsun" diyenlerin oranı azımsanmayacak kadardır. Örneğin, bir ilçede 80 dönüm bahçesi bulunan ve İstanbul'da oturan bir kişi, sadece destekleme primini (12.000 TL) almış, gerisini "kim alırsa alsın" diyerek bırakmıştır.
Bu nedenle üreticinin bahçeye gitmesine engel teşkil edecek noktaya gelen alan bazlı desteğin mutlaka ürüne verilir hale getirilmesi gerekir. Bunun için bir takım sıkıntılar yaşanacaktır. Ama bunları göze almak gerekiyor.
1985 yılında uygulanan ve kötü bir deneyim olan ürün bazlı tercihi örnek göstererek bu sistemin istenmemesi doğru değildir. O günkü bilgisayar ortamının bulunmadığı şartlarda sistemin suistimale imkan tanıdığı gerçektir. Ancak bugün, her türlü kontrol ve denetim bilgisayar ortamında rahatlıkla yapılabilmektedir. Müteselsilen getirecek sorumlulukla ürün bazlı destekleme şekline mutlaka geçilmelidir. Aksi takdirde çok yakın bir gelecekte Türkiye de hem üretim azalacak, hem de dış pazarlar rakiplerimizin eline geçecektir.
Modern tarımda uygulanan ideal destekleme sistemi olan ürün bazlı tercih, üreticinin bahçeye daha çok zaman ayırmasını temin edecek, dolayısıyla fındıkta verim ve kalite artıp, pazarlarda daha etkili olabilecek tedbirleri almamıza da ön ayak olacaktır.
Kaldı ki, bugün ana fındık üretim bölgesi diye tarif edilen Ünye'nin doğusunda kalan kesimlerde fındık bahçeleri oldukça da yaşlanmıştır. Bu bahçelerin yenilenmesi, gençleştirilmesi gerekir. Biz borsa olarak çok büyük hedef ile taşın altına elimizi koyduk. Tarım Bakanlığı'ndan aldığımız destekle, sektörün tüm taraflarını da yanımıza alarak Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma Projesi'ni başlattık. Üreticinin ilgisi ile de başarıyla devam ediyor.
Bu projenin başarılı olabilmesi için, alan bazlı desteklerin bu tür yenileme ve gençleştirme yapacaklara kısmen de olsa tahsis edilebilmesi de gerekir. Bu konuda da düşüncelerimiz ve çalışmalarımız vardır.