Tarımsal maliyetlerde öncelik değişti
Tarımsal üretimin önündeki en büyük engelin yüksek girdi maliyetleri olmasından yakınan üreticiler, son bir yılda 5 kez zamlanan elektrik fiyatları nedeniyle tarlasını sulayamaz duruma geldi. Çiftçi yakın bir zamana kadar en yüksek girdi maliyetlerini gübre, ilaç, mazot diye sıralarken şimdi ilk sırasında elektrik faturaları var.
info@karadenizekonomi.com / 18.03.2020
Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde buğday ve arpa gibi sulama gerektiren ürünlerde sulama birliklerinin elektrik paralarının çok yüksek meblağlara ulaştığına dikkat Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, “bu da üreticinin karlılığını aşağıya çekiyor” diyerek bekleyen tehlikeye işaret etti. Akça, “yaşanan bu olumsuzluklarla ilgili TZOB başkanımız Şemsi Bayraktar’ın talimatları ile milletvekillerimize ziyaretler gerçekleştirdik ve bu sorunları dile getirdik.” Bu ziyaretlerde çözüm önerilerini de ilettiklerini belirten Akça’ya göre,tarımda kullanılan elektrik ve su fiyatlarının mutlaka düşürülmesi veya çiftçinin elektriği kendisinin üreteceği tesisleri kurmak için teşvik ve destek verilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. Sübvansiyon dâhil kredi faiz oranlarının düşürülmeli, mazot fiyatında indirime gidilmeli ve girdi maliyetleri azaltılmalı. Bu öneriler dikkate alınmadığı takdirde ülke tarımını bekleyen ciddi tehlikeye de dikkat çeken Altınordu Ziraat Odası başkanı, şu ifadeleri kullandı. “Bekleyen en büyük tehlike üretimin sekteye uğramasıdır. Zira çiftçi ektiği üründen para kazanamazsa üretimden vazgeçiyor ve vazgeçecektir. Ve unutulmamalıdır ki dünyanın geleceği gıda ve enerjidedir.”
Üretimde kendine yetmek çok önemli
Peki biz üretemezsek ne olur? Bu soruya cevap verebilecek en yetkin bir başka isim de ülkemizin en önemli tarım yazarlarından Ali Ekber Yıldırım. Antalya’da katıldığı bir tarım etkinliğinde Karadeniz Ekonomi Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Yıldırım, “biz üretmediğimiz için Rusya’dan buğday ve arpa alınıyor, ABD’den Yunanistan’dan pamuk getiriliyor.Mercimek Kanada’dan geliyor. Bu ülkelerdeki çiftçilere verilen destek, ithalata verilen paranın onda biri bize verilse biz her şeyi üretiriz. Pamuk,buğday,arpa, kavun, karpuz, mercimek,örtüaltı domates her ürünü üretebilir. Bunun için gücümüz, toprağımız ve bilgimiz var. Ama maliyetler çok yüksek” ifadelerini kullandı. Yıldırım ayrıca şu tespitlerde de bulundu. “Bu maliyetler düşürülürse üretim yapabiliriz. Her gün acı haberlerle sarsılıyoruz. Şehit haberleri, depremlerde yaşamını yitirenler canımızı acıtıyor. Son olarak İran’da meydana gelen deprem Van Başkale’de 9 yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden oldu. Çok zor şartlarda yaşayan köylüler geçim kaynağı olan hayvanlarını kaybetti.Diğer tarafta dünyayı sarsan Corona virüsü komşumuz İran’a kadar geldi. Ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. İran ile sınır kapıları kapatıldı. Daha düne kadar kuru soğan ithal ettiğimiz İran’dan tarım ürünlerinin resmi veya gayri resmi yollarla Türkiye’ye girdiğini biliyoruz.Virüs nedeniyle Çin’den ithalat da durma noktasına geldi. Bunun iki yönlü etkisi olacak. Çin’den ithal edilen ürünlerin virüs taşıma riski endişe verirken, bazı tarım ürünleri başka ülkelerden daha pahalıya ithal edilecek. Örneğin, eğlencelik ayçiçeği çekirdeği ithalatı azaldığı için iç piyasada fiyatlar artmaya başladı.Bir yandan da Suriye’de yaşananlar nedeniyle Rusya Federasyonu ile yeni bir kriz çıkar mı? endişesi var. 2015’te Türkiye’nin sınır ihlali nedeniyle Rusya’ya ait bir savaş uçağını düşürmesi nedeniyle 24 tarım ürününe yönelik boykotun izleri hala devam ediyor. Türkiye’den Rusya’ya ihraç edilen domatesler kapıda tutuluyor. Domateslerin bir bölümü bozuldu, kullanılamaz hale geldi. Yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, tarımda üretim, kendine yeterlilik çok önemli. Bazılarının iddia ettiği gibi kendine yeterlilik palavra değil.Kendine yeterlilik bu dönemde bağımsızlıktır. Gıda güvenliğinin ve güvencesinin vazgeçilmezidir.” REŞAT GÜNGÖR / KARADENİZ EKONOMİ