“Türkiye’deki en büyük firmayız”
Alanında Türkiye’nin en büyüğü olan Oyman Makine’nin patronu ile sektörü, kentin ekonomik profilini ve tabi ki Trabzonspor’u konuştuk. Sağlıklı bir gelişmişlik ve kalkınma için üretimin ilk koşul olduğuna dikkat çeken Oyman’a göre “üretmeden hiçbir şey yapılamaz.”
info@karadenizekonomi.com / 22.07.2019
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta Doğu Karadeniz’in tarihi ve turistik öneme sahip bu metropol kenti olan Trabzon’da aslen Trabzonlu olmayan ancak yaptıkları ile kente mal olmuş Oyman ailesinin ikinci kuşak temsilcisi Ümran Oyman’la birlikteyiz. Alanında Türkiye’nin en büyüğü olan Oyman Makine’nin patronu ile sektörü, kentin ekonomik profilini ve tabi ki Trabzonspor’u konuştuk. Sağlıklı bir gelişmişlik ve kalkınma için üretimin ilk koşul olduğuna dikkat çeken Oyman’a göre “üretmeden hiçbir şey yapılamaz.”
-Bilenler bilir ancak bilmeyen okurlarımız için Ümran Oyman kimdir? diye sorarak sohbetimize başlayalım.
27 Mart 1953 tarihinde Trabzon’da dünyaya gelmişim. Siz bakmayın burada doğduğuma aslen İstanbulluyum. Ama kendimi doğduğum günden bu yana Trabzonlu hissediyorum. Burada doğdum, burada okudum. İş hayatıma burada atıldım. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Makine Mühendisliği bölümü mezunuyum. Benim dönemimde KTÜ’de birbirinden değerli hocalar vardı. Ahmet Rasim Büyüktür, Kemal Onat, Selahattin Anık ve İlhan Birkan gibi çok büyük isimlere çok şey borçluyum. Ayrıca, rahmetli Prof. Bedri Karafakioğlu’nun öğrencisi olmaktan da büyük mutluluk duydum.
-Kökleriniz İstanbul olsa bile siz Trabzon’a çok önemli hizmetlerde bulunmuş bir ismin oğlusunuz. Babanız Suat Oyman’dan bahsedelim biraz da. "Hayatta en büyük varlık; namuslu, şerefli, haysiyetli ve fazilet sahibi olmaktır" diyen bir babanın oğlusunuz. Kentin geçmişinde önemli bir isim olan babanızı anlatır mısınız?
-Evet… Bekir Suat Oyman’ın oğluyum, 1905 yılında İstanbul’da doğan babam 1938 yılında Nahiye Müdürlüğü görevi için Trabzon’a atandı. Çaykara, Araklı ve Yomra’da Nahiye Müdürlüğü ve Kaymakamlık görevlerinde bulundu. 1963 yılında CHP’den Trabzon Belediyesi Başkanlığı’na aday oldu ve kazandı. 10 yıl boyunca Belediye Başkanı olarak görev yaptı. 1971-73 yılları arasında Trabzonspor Kulübü Başkanı olarak da hizmet veren babam 23 Kasım 1982 yılında vefat etti. Vefatından sonra Trabzon’da bir caddeye bir de parka ismi verilmesi de aile olarak bizim için en büyük mutluluklardandır.
-Başarılı bir ismin oğlu olarak en az babanız kadar başarılı olmak zorundaydınız. Bir yerlerden başlamanız da gerekiyordu tabi. İş hayatınızda zirveye ulaşmak için nasıl bir yol izlediniz?
-Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra o zamanın ülkemizin en büyük vinç fabrikası olan MŞM Endüstri’de çalışmaya başladım. Pendik Tersanesi vinçleri yapılıyordu. Teknik büroda bir sene çalıştım. SEKA Silifke Kâğıt Fabrikası’nın aktarma konveyörlerinin imalatlarını yaptırdım. Proje ve kontrolü Kanada Sandwell’e aitti. MŞM bizim için büyük bir okuldu. Orada yetişmiş konusunda uzman olan çok sayıda sanayici ve çok iyi mühendisler var. Teknik müdürümüz rahmetli Dündar Arf Alman Nieman‘ın yanında doktora yapan ilk Türk’tü. Ünlü matematikçi Cahit Arf’ın da kardeşi idi.
-Burada kazandığınız deneyimler sonrası Trabzon’a döndünüz…
-Askerlik sonrası Trabzon’a döndüm. İstanbul’da önemli bir deneyim edinmiştim. Burada Cengiz Ongan ile birlikte Ekomak A.Ş’yi kurduk. 1981 yılında marangoz makinaları imalatına başladık. Bu macera 8 yıl kadar sürdü. 1989 yılı başlarında Nergiz ve Cengiz Ongan’ın İstanbul’a yerleşme isteği artınca Ekomak’ı kapattık.
-Artık Oyman Makine’nin kuruluş günleri geldi sanırım…
-Evet… Bir yol ayrımına gelince 1989 yılı Temmuz ayında Oyman Makine’yi kurdum. Kader bizi bu sefer fındık makinaları ile tanıştırdı. Oyman Makine’de çöp kamyonuna neden devam etmedik bilemiyorum. İlk fındık makinesini Sabırlar Fındık’a kavrulmuş fındığın üzerindeki zarı atan makineyi yaparak başladık. Bu makinalardan yirmi senedir yapıyoruz. Büyük fındık ihracatçılarının yüzde 95’inde İtalya, Almanya ve Brezilya’dadır. Dolayısıyla bu makineleri o ülkelere pazarlamaya başladık.
-İlk zamanlar zor olsa gerek insanlara yaptığınız işi beğendirmeniz…
-1998 yılında Kraft Food’dan iki kişi geldi. Yaptığımız makinelere bakıp gittiler. Bir yıl sonra Almanya’ya gidip gidemeyeceğimizi sordular. Gittik. Toplantıda Trabzon’a gelen mühendis elinde bizim o zamanki fotokopi kataloglarıyla birlikte geldi. Müdür bize ISO ve CE belgemiz olup olmadığını sordu cevabımız yok oldu. Ancak o tarihte CE Belgesi Türkiye’de çok az biliniyor ve gerekli doküman yoktu. Mühendis araya girerek, belgemiz olsun olmasın makineleri bizden alacaklarını söyledi. Yaptıkları incelemeden sonra bu makineleri bizden daha iyi yapan olmadığını söyledi ve böylece 3 adet makine sattık. Türkiye’ye dönüşte ilk işimiz öncelikle ISO için faaliyete başlamak oldu. ISO’nun ardından CE’yi de inceleyerek 4.gruba girmeyenler için dosya hazırladık.
-Sizin için daha iyi bir referans oldu eminim bu süreç…
-Olmaz mı…1990 yılında dönemin en büyük fındık ihracatçısı olan Oltan Gıda Fındık Fabrikası yaptıracaktı. Kenan Oltan “Sen buradayken başkasına mı yaptıracağım” dedi. Bize güvendi. İlk fabrikamızı yaptık. 1998’de ikinci fabrikayı yaptık onlara. 2006 yıllarında Oltan Fındık Entegre Tesisi’ni Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınma kararı aldı. Tesis tamamen yeni sadece iki adet kavurma fırınını kullandık, diğer her şey yeni yapıldı. Türkiye’nin en büyük entegre tesisi oldu. 2007 yılı ekim ayında faaliyete geçti.
-Ve peşinden diğer fındık sanayicileri geldi öyle değil mi?
-1990 yılından sonra Cirav Fındık, Ordu’da Orkur, Poyraz Karlıbel’i imal ve monte ettik. Başaran, Özgün, Arslantürk fındık fabrikaları ile devam ettik. Diğer büyük fındık fabrikalarına da birim bazda makineler verdik. Yurt dışına İspanya, Hollanda, Polonya, Romanya’ya makineler yaptık. İran’da modern fındık kırma tesisi yaptık. Yurt dışındaki en büyük müşterimiz İtalya’dır. Orada fındık soğutma sistemi, zar atma kıyma tesisi, püre sistemleri yaptık. Makineleri oraya götürdük ve monte ettik.
-Artık tüm dünyanın tanıdığı bildiği bir isim oldunuz. Zaman içinde yeni bağlantılar da kendiliğinden mi geldi?
Hiçbiri durduk yerde olmadı. Çok çalıştık çok araştırdık. 2001 yılından bu yana Avrupa’daki Bauma ve Intermat, Eima, Saie fuarlarına ziyaretçi olarak gittik. 2005 yılından beri 3 yılda bir Duesseldorf’ta yapılan Interpack fuarına katılmaktayız. Kavurma, kurutma fırınları püre sistemleri, çikolata makinelerinde dünyada daha iyi bir yere gelmeyi hedeflemekteyiz. Bunun yanı sıra iş makinelerinde ise, seri olarak 3,5 ve 4,5 tonluk loaderler ile 2-3 metre küplük mobil beton mikseri, tünel mikserleri beton santraları ve eski işimiz çöp kamyonları yapmayı planlamaktayız. Seri imalat aşamasına gelindiğinde iki veya üç şirket olarak yola devam edeceğiz.
-Bunca işin altından kalkarken AR-GE ve inovasyon çalışmaları yaparken çok çeşitli projeler de ürettiğinizi düşünüyoruz. Bir bütün olarak baktığımızda sanayi-üniversite işbirliği ve teşvikler konusunda da söyleyecekleriniz vardır elbette…
AR-GE ve inovasyona önem vermeden olmaz. Bu konuda her zaman yeniliklere de açık olduk. Sanayi-Üniversite işbirliğine gelince oradaki durum da pek iç açıcı değil. Çünkü onlar akademik çalışma yapıyoruz ama sanayide pratik uygulama olmalı. Üniversitelere kalsa onlar her şeyi biliyor. Ama sahadaki uygulama tam aksini söylüyor. Proje konusuna gelince; 2008 yılına kadar TÜBİTAK ve benzeri kuruluşlarda 5 proje yaptık ve bitirdik.Bu sene son projemizi yaptık. Ama ön hakemlerden geçen proje ikinci aşamada reddedildi. Siz dışarıdan parça alarak yapıyorsunuz dediler. Lastiğinden saçına motor blokundan distribütöre kadar hepsini bir arada yapmıyor ki. CAT, Mercedes, BMW de böyle yapıyor. Dünyada herkes böyle yapıyor. Standart bu ama bizi reddettiler.
-Çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
Fındık ve çikolata makinelerinde bir sürü imalat yelpazemiz var. Türkiye’ye ve dünyaya yatay, küresel ve dikey fırın yapıyoruz. Mesela Fransa’nın ikinci büyük çikolatacısı olan 110 yıllık bir firma bizi Düsseldorf’da bir fuarda buldu. Onlara üç fırın yaptık. Kakao lezzetini bozmayan tek fırını biz yaptık. İsviçre’de 120 yıllık bir firmaya … Yurtdışına satmak çok zordur. Burada pasaport önemlidir. Türk olmanın zorluklarını çok iyi yaşıyoruz. Ama buna rağmen İran’da fındık fabrikası yaptık. Oyman markasıyla Pakistan ve Mısır’daki Nestle fabrikalarını yaptık.Benim alanım öncelikli olarak fındık makineleri. Yaptığımız fındık entegre tesisleri Avrupalının yaptığından çok daha başarılı. Türkiye’deki tüm büyük fındık fabrikalarını biz yaptık. Fındık makinelerindeki Türkiye’deki en büyük firmayız. Avrupa’da bizi tanıyor Avrupa’dan bir çok müşterimiz var hatta ağırlıklı olarak müşterilerimiz Avrupa’dan. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Sektör hızla ilerliyor, artık elektronik işin içine giriyor.
-İleriye yönelik neler yapmayı planlıyorsunuz peki?
-İkinci bir işimiz var onu oturtmaya çalışıyoruz. Ufak iş makineleri; 2,5 ve 3,5 metreküplük ufak beton mikseri yapacağız. Ufak bir beton santrali olarak düşünebiliriz. Ayrıca loder imalatı yapmayı da düşünüyoruz. Şu anda biokütle enerji santrallerinde kullanılacak ayrı bir makine yaptık.
-Sektörünüzde finansal iyileştirmeler yapılabilmesi için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin de paydaşlar arasında bulunduğu KOBİ destek kredileri gündeme getirildi. Bu destekler amacına ulaştı mı sizce?
-Bu tür destekler mutlaka olmalı kâğıt üzerinde de var. Ama pratikte durum çok farklıdır.Uygulamada sahaya yansıyan bir şey yok.
-Kalifiye eleman ihtiyacınızı nasıl karşılıyorsunuz?
-Sanat ve meslek yüksekokullarından yetişmiş olanlardan karşılıyoruz ama yeterli mi? Değil… Şu anda benim işletmemde 70 yaşında çalışanım var. 13 emekli çalışanım var. Çünkü yetişmiş ara eleman yok.
-Trabzon sanayisi ve gelişmişliği üzerine söz söyleme hakkına sahip bir isimsiniz. Ne görüyorsunuz Trabzon’da?
-Bu şehrin kalkınma ve gelişmede önceliği olmalı. Trabzon’da sanayi yatırımı geridedir. Kaç tane sanayi kuruluşu sayabilirsiniz ki? Çok az. Çok çok az… Sanayi yok, tarım derseniz zaten fındık çan çekişiyor. Denizinde balık yok. Turizmde Araplara bel bağlanmış. Millet binaları dikti bekliyor. Oysa üretmeden hiçbir şey yapılamaz. Buğdayı patatesi ekmeden biçemezsiniz. Önce üreteceğiz gerekli katkılar sağlanacak ve dışarı satılacak. Bu yok artık.
-Oysa çeşitli avantajlara sahip bir kent değil mi Trabzon?
Tabi ki… Trabzon coğrafi yeri bakımından çok önemli bir liman kentidir. Bir taraftan Rusya Cumhuriyeti, Gürcistan, Azerbaycan, Türki Cumhuriyetleri, İran ve Irak ve Suriye ye ulaşım çok kolaydır. Avrupa’nın hangi kentinden uçarsanız uçun aynı gün Trabzon’dasınız.Bu ülkelere imalat yapan firmaların imalatlarını da Trabzon’da yapabilecek durumdayız.Ayrıca tüm yatırımcıları Trabzon a bekliyoruz.
-Söz Trabzon olunca futboldan bahsetmemek olmaz. Çünkü burada kadını erkeği herkesin adeta bir teknik direktör gibi futbolu bildiğine eminiz. Diğer yandan da şampiyonluklar yaşamış bir şehirde yaşıyorsunuz.
-Burası gerçekten bir futbol şehridir. Babam Suat Oyman da iki sene bordo-mavili takımda başkanlık yaptı. Benim futbolla pek aram yok ama. Hayatımda bir defa maça gittim. 1972-73 sezonunun son karşılaşmasıydı. O sezon Trabzonspor Kayserispor ile çekişiyor ve biz Avni Aker’de Gençlerbirliği ile oynayacağız. Kayserispor da evinde Orduspor’u ağırlayacak. Maç günü geldi. Gençlerbirliği kaldığı otelden stada bir türlü gelemedi. Otel önünde yaşanan kargaşa sonrası Ankara ekibi maça çıkmama kararı aldı. Biz o karşılaşmayı 3-0 hükmen kazandık ama 6 farkla yenmemiz gerekiyordu. O sene şampiyon Kayserispor oldu, bir sonraki sezon da biz şampiyon olduk. Ama dedim ya hayatımda bir defa gittiğim o karşılaşmada maçı izleyemedim.
-Çok teşekkür ediyoruz bu keyifli sohbet için…
OYMAN MAKİNE
Oyman Makina Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.; 1989 yılında kurulmuş olup 1994 yılından itibaren Trabzon Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 bin 500 metrekare alan üzerinde bin 600 metrekaresi atölye, 230 metrekaresi büro ve 240 metrekaresi sosyal tesis olmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir. Oyman Makine Ltd. Şti., CAD sistemi ile çalışmakta olup 1999 yılından itibaren DIN EN ISO 9001 kalite belgesine sahiptir.Konusunda Türkiye 'de lider konumda olup tecrübeli mühendis ve teknisyen kadrosu ile hizmet vermektedir.2003 yılından itibaren meyve ve sebze kurutma fırınları imalatına da başlamıştır ve bu imalatı da başarı ile sürdürmektedir.Fındık işleme endüstrisinde kabuklu fındıktan çikolataya tüm sistem makinelerini imal etmekte anahtar teslimi fabrika kurmaktadır.