Bolaman Havzası’nda 300 milyon dolarlık yapılacak çalışmanın sağlayacağı faydalarla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulunan Yazıcı, “Tabi bizim dünya genelinde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı olarak bu ve buna benzer havza yönetim projelerimiz var. Ordu Bolaman Havzası’nda uygulanmayı planladığımız ve hali hazırda hazırlık çalışmaları devam eden projede bu entegre ve katılım havza yönetim projesinin bir örneği. Ben de bu projenin lider teknik uzmanlık görevini yönetiyorum. Projenin temel yaklaşımı şu; Bir havzadaki su havzasındaki bütün arazi kullanımları, bütün sosyo-ekonomik ilişkileri tek bir bakış altında ele almak ve bunlar arasındaki uyumu ve altyapıyı uyumlu hale getirmek üzere tasarlanmış. Bu kapsamda biz öncelikle gerek tarım, gerek orman, gerek mera alanlarının sürdürülebilir şekilde kullanılması, bu kullanımlardan kaynaklanan gerek tarımsal atıklar, gerek evsel atıklar, gerek sıvı-katı atıkların bu şekilde depolanması ve öncelikle tabi bunların üretilmemesi ama ne kadar azaltırsanız azaltın bir kısmı kalacak, bunlarında uygun bir şekilde depolanması gerekiyor. Bunu bir plan dahilinde yerleştirmeye çalışıyoruz.

“KÜÇÜK BİR PROJE DEĞİL”

Bunu yaparken yine yol, dereler, göletler, sulama suyu, içme suyu gibi su kaynaklarının kullanımının planlanması ve bu alanların özellikle dere havzalarının ıslah edilmesi, olabilecek uygunsuz insan yapılarının uygun hale getirilmesi ki son dönemlerde yaşanan sellerin önemli bir kısmı da uygun olmayan yapılaşmadan kaynaklanmakta. Biz bunların hepsini tek bir yaklaşımla ele alacağız. Burada gerek eğitim, gerek bilinçlendirme çalışmaları olacak. Gerekse de bir fiil yapılacak altyapı çalışmalarına finansman sağlanacaktır. Küçük bir proje değil, Dünya Bankası kredisiyle finans edilecek bu projenin yaklaşık 300 milyon dolarlık bir kaynağı olacaktır.” dedi.

BÖLGENİN KALİTESİ ARTACAK

Havza üzerinde bulunan doğal kaynaklar, ulaşım, su, çevre, turizm gibi pek çok faktörün Ordu’ya daha çok katkısının olacağını belirten Ekrem Yazıcı, “Bölgede daha kaliteli, daha çevreye duyarlı bir yapı ortaya çıkacak. Ürünler daha kaliteli olacaktır. İnsanlar daha fazla doğa turizmine yönelecektir. Aynı zamanda ormanların korunması ve sürdürülebilir şekilde faydalanılması da buna bir katkı sağlayacaktır. Arıcılık burada çok önemli bir faktör. Tarımsal alandaki kimyasalların kullanılması arıcılığı çok olumsuz etkiliyor. Bunlar birbirini destekleyici nitelik olacaktır. Kırsal turizmde bir pazar yaratacaktır. Köylü ürettiği malı pazara getirmek yerine, turizm kanalıyla insanlar gittikleri zaman mesela köylerde, Perşembe Yaylasında bu ürünler doğrudan köylüye ve uygun fiyatla anlaşma şansı olacaktır. Kadınlarımız örneğin kışın yapacakları el sanatlarıyla, tarımsal ürünlerle bir sürü nitelikli, kaliteli, organik ürünü yine bu kırsal turizm sayesinde doğrudan gelen insanlara pazarlama şansları olacak.” açıklamasında bulundu.

“KISA, ORTA VE UZUN VADEDE İSTİHDAM SAĞLAYACAK”

Yapılacak bu projenin bölge halkında da kısa, orta ve uzun vadede istihdam sağlayacağının altını çizen Ekrem Yazıcı, “Bütün bunların asıl faydası yine bu sektörlere dayalı olarak orta ve uzun vadede sürdürülebilir üretim yoluyla gerek kaliteli ürünlerin üretilmesi ve bunların işlenmesine yönelik olacak. Özellikle kırsal alandaki kadınların boş zamanlarını değerlendirerek doğrudan istihdam demeyelim de yine de ciddi bir gelir yaratacak serbest istihdam dediğimiz yaklaşıma ciddi bir katkısı olacaktır. Uzun vadede zaten bu alanlardaki birleşme beraberinde ekoturizm alanında ciddi bir gelir sağlayacaktır. Bana göre en önemlilerden bir tanesi kırsal turizmin müşteriyi ayağınıza getirdiği için sizin pazara gidip pazarda rekabet etmenize gerek kalmadan ürettiğiniz ürünlerinde bir fiyata uygun şekilde satmanızı sağlayacak.” şeklinde konuştu.

PROJE ÖNÜMÜZDEKİ YIL BAŞLAYACAK

FAO olarak projenin şu an yazım aşamasında olduğunu ve önümüzdeki yıl bu dönemde uygulamaya başlanacağını vurgulayan Yazıcı, “O zamana kadar projenin yazımı tamamlanacak, ulusal prosedürler ve Dünya Bankası prosedürlerinden onay geçtikten sonra uygulamaya başlanacak. Biz yazımını yazarken dünya genelindeki deneyimlerimizi kullanarak, entegre yani bütün sektörleri içine alan bütün toplum kesimlerinin nasıl katılımının sağlanacağını sağlama mekanizmalarını ön gören bir dünya düzeyindeki bir deneyimlerimiz var.” dedi.

“AMAÇ; FELAKETLERİ EN AZA İNDİRMEK”

Projede asıl amacın bu bölgelerin sağlıklı bir şekilde yönetimi sürdürülebilir olması ve felaketlerin asgari düzeye indirilmesi olduğunu dile getiren Ekrem Yazıcı, “Bölgede gerek Giresun’da gerek diğer illerde benzer felaketler maalesef can ve mal kaybına neden oldu. İşte bunların önlenmesi, bunları yaparken bir tarafta sürdürülebilir bir üretim yapmak, diğer taraftan bölgede yaşayan insanlara geçim kaynakları sağlamak, çevreyi korumak ve bu bölgenin ülkedeki üretime orta ve uzun vadede katkısını devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bunlar yapıldığı zaman gerek kırsal turizm, gerek yerel, küçük ölçekli sanayi, gerek hane düzenindeki üretim yapısının düzeleceğini, iyileşeceğini ve daha fazla ülke ekonomisine katkı sağlayacağını, bu katkının sadece hammadde üretmek değil örneğin fındık gibi sadece ana maddeyi üretmek değil, bunun işlenmesi sürecinde de daha fazla katma değer katmasını bekliyoruz.” açıklamasında bulundu. HAZAL PALAVAR/KARADENİZ EKONOMİ