Ekonomi Ekranı Kurucusu Sami Altınkaya ve Emtia Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, hem Türkiye’de hem de yurt dışı piyasalarda yaşanması muhtemel ekonomik gelişmelerle haziran ayından itibaren doların 24-25 TL bandında seyredebileceğini ifade ederek, vatandaşlara dövizle borçlanmamaları çağrısında bulundu.
Ekonomi dünyasının önemli analistlerinden Sami Altınkaya ve İslam Memiş, vatandaşlara dövizle borçlanmamaları çağrısında bulundu.
Türkiye’nin artık seçim atmosferine girdiğini ifade eden Altınkaya, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘ben adayım’ açıklaması yapmadı. Yani Cumhur İttifakı'nın adayı şu an belli değil. Yüksek Seçim Kurulu da Cumhurbaşkanı'nın adaylığıyla ilgili olarak açıklama yapmadı. Hukukçular da bu konuda farklı açıklamalar yapıyor. Muhalefetin adayı olsam Sayın Erdoğan'ın kesinlikle cumhurbaşkanı adayı olmasını isterim. Bu seçim hem iktidar hem muhalefet için ölüm kalım savaşı. Kaybeden yol olup gidecek. Seçimin atmosferi ne kadar gergin olursa olsun, yaşanan deprem felaketi nedeniyle bunun meydanlara yansımayacağını görüyoruz. Bundan sonrası için seçimi kazanana göre Türkiye'nin ekonomi politikaları, siyaseti, dış politikası, evrileceği yol belli olacak. Kesin olan bir şey var, seçimden sonra dolar kurunu bu seviyede tutmak mümkün değil. Doların şu anda olması gereken nokta 26-27 TL bandında. Yabancı sermayeyi bir ülkeye istikrar olup olmamasına göre çekebilirsiniz. Bu da demokrasi ve hukukla mümkün. Dünyada şu anda deli fişek gibi dolaşan yabancı sermaye ve büyük fonlar var. Türkiye'nin güvenli liman olduğu algısını yaratabilirsek, doların bolluğundan dolayı kurda gevşeme olur” dedi.
SEÇMEN UMUT İSTİYOR
Yaklaşan seçimler öncesi vatandaşın tek isteğinin umut olduğunu vurgulayan Altınkaya, “Seçmene hukuk, umut, mutluluk ve hayat standartlarını yükseltmeyi vadeden bu seçimi kazanacak. Bizim artık gülmeye, sakinliğe, huzura ihtiyacımız var. Bizi germeyen, gerginleştirmeyen, ayrıştırmaya, bölmeyen, bölüştürmeyen ve bize hukukun bu ülkede herkese eşit olarak, adil olarak ve hızlı bir şekilde uygulandığını gösteren kim varsa bu seçimi o kazanacak. Çok net söylüyorum size. Bu seçimi artık bir açlık tokluk seçimi. Bu artık; mutlulukla mutsuzluk arasında yapılacak olan bir seçim. 20 yıldır çok güzel işler de yaptılar ama yapamadıkları çok büyük işler de var. Son depremde bunu zaten gördük. Depremde, devletin bütün kurumları sınıfta kaldı. Giden yardımlar ulaşmadı, hala çadır bulamayan, hala derme çatma naylonların altında yaşayan insanlar var” diye konuştu.
ENKAZA DÖNEN HAYATLAR VAR
Altınkaya, toplumda depremin yarattığı bir öfke olduğunun altını çizerek, “Yediğimiz yemek, yattığımız yatak bize batıyor. Yaşanan çok büyük mağduriyetler var. Bu ateş, bütün Türkiye'yi yaktı. Bu ateşe kimler sebep olduysa onların da eli yansın. Enkaza dönen sadece binalar değil, enkaza dönen hayatlar var” ifadelerine yer verdi.
ANAHTAR BİLİM VE TEKNOLOJİDE
“En büyük sorunumuz enflasyon” diyen Altınkaya, şu ifadelere yer verdi: “Enflasyonun bugünkü yaşadığımız ekonomik, sosyal, kültürel sıkıntıların en bir önemli sebebi de gerçekten cehalet. Verilemeyen kötü eğitim ve cehalet; bugün düşünmeyen, analiz etmeyen, tartışma kültürünü bilmeyen ve talep etmeyen bir halkı duyarsız, balık hafızalı, uykuda bir halkı karşımıza çıkartıyor. Bugün bizim başımıza bu gelmemiş olabilir ama yarın gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Vasatlıktan, cehaletten kurtulup bilim ve teknolojiye sarılırsak Türkiye'nin bütün sorunları çözülür. Anahtar bilim ve teknolojide.”
GERÇEK ENFLASYON BU DEĞİL
Emtia Piyasaları Uzmanı İslam Memiş ise resmi olarak açıklanan enflasyon verilerininim gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, “Açıklanan rakamlar, dünya genelinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bütün enflasyon rakamları gerçeği yansıtmıyor. Çünkü hane halkının enflasyonuyla, kurum ve kuruluşların açıklamış olduğu enflasyon rakamları birbirinden ayrı. İnsanların hissettiği enflasyon rakamları bunlar değil. TÜİK, kendini savunma adı altında Avrupa standartlarına göre araştırma yaptığını ifade ediyor. Uygulanan politikalar, mevsimsel etki, dünyada aynı anda enflasyonun patlaması ve koordineli bir şekilde bu sürecin devam etmesi ayrı bir etken. Tarım politikaları, uygulanması gereken hal yasasıyla alakalı bir süreç var. Bunların hepsi ayrı ayrı sorunlar. Ama sonuca baktığımız zaman beklentinin altında bir enflasyon rakamı açıklanıyor ve bu enflasyon farkları maaşlara direkt yansıyor ve haliyle de düşük gelmesi düşündürücü. Hükumetin belirlemiş olduğu yüzde 30 enflasyon var. Kişisel tahminim yüzde 50’nin altında enflasyon rakamının en azından TÜİK verilerine göre olmayacağı yönünde. Tabii bu tahminleri ve beklentiler de deprem felaketinden önce öngörülmüştü. Deprem felaketinden sonra ciddi bir ekonomik tahribat gerçekleştiği için bundan sonraki süreçlerde enflasyon rakamlarında yukarı yönlü revizeler de gerçekleşebilir. Önümüz malum yaz ayları ve bugüne kadar da Türkiye'nin ciddi anlamda kış ayını hissetmediği, yağmur oranlarının toprağa düşmediği bir gerçek. Bunlar tarım tarafını olumsuz yönde etkiliyor. Deprem ve seller de tarım sektörü için bir felaket anlam geliyor. Maliyet artışı, gıda enflasyonu tarafında da hissediliyor. Daha önceki analiz raporlarında özellikle 2022, 2023, yıllarında enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceğinin öngörüsünde bulunmuştum, halen devam ediyor. Dolayısıyla enflasyon rakamları yüksek kalmaya devam edebilir. Önümüzdeki aylarda da tekrar hem dolar kurunun özellikle hazirandan sonra yukarı yönlü atakları da enflasyonu tekrar destekleyen farklı türler arasında olabilir. O nedenle yıllık bazda yüzde 50’nin altında enflasyon rakamı beklemiyorum” şeklinde konuştu.
24-25 TL’Yİ GÖREBİLİR
Dolar kurunun yaklaşık bir yıldır Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın kontrolünde baskılamaya devam etiğini dile getiren Memiş, “Şu anda 19 lira seviyesinde dolar kuru görüyoruz. Ancak gerçek fiyata baktığımız zaman 19-20 lira civarında seyrediyor. Dolar kuruyla ilgili seçim öncesi ve seçim sonrası ayrı ayrı yorumlamak lazım. Seçime kadar 20 lira seviyesinin altında kalıcı olabilir dolar/TL kuru. Ancak hazirandan sonra özellikle yukarı yönlü kur atakları yaşanabilir. 24-25 lira seviyesini öngörüyorum. Bu kur ataklarının yaşanması kriz değil. Dolar endeksi, şu anda 104 seviyesinde. Muhtemelen yine hazirandan sonra 92-94 seviyesine kadar dolar endeksinde bir gerileme öngörüyorum. Euro/dolar paritesi şu anda 1,016 seviyesinde. Hazirandan sonra Euro/dolar paritesinde 1,15 seviyesine kadar yükseliş öngörüyor Amerika Merkez Bankası FED'in politikalarına baktığınız zaman da faiz artırımlarını bırakacak. Belki 2024 ilk çeyreğinde faiz indirimlerine gidecek bir FED var karşımızda. Doları konuşurken doların ana vatanı Amerika Merkez Bankası ve buradaki para politikaları çok önemli bir etken. Dolar/TL kurunda ve doların uluslararası piyasalardaki değeri çok önemli. Merkez Bankası'nın politika değişikliği olursa dolar endeksindeki aslında frenleme gibi bir şansı var. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın yapmış olduğu açıklamayla birlikte seçimlerden sonra da Türkiye'nin belirlemiş olduğu ekonomi modele yılsonuna kadar devam edeceği ifade ediliyor. Dolayısıyla Merkez Bankası yine faiz indirimi politikasını devam ettirirse, dolar endeksinde yaşanan gerileme, Euro/Dolar arasında yaşanan yükselişe rağmen yine 24-25 lira seviyesi olabilir diye tahmin ediyorum. Özellikle hane halkı veya tasarruf sahipleri kesinlikle dövizle borçlanmamalı. Örf, adet ve geleneklerimize baktığımız zaman dövizle borçlanmayı çok severiz. Aradaki maliyete baktığımız zaman da genelde sıkıntı yaşarız ve yanlış ticaret yaparız. Eğer önemli bir sebebiniz yoksa dövizle borçlanmamak lazım. En azından borçlanma gibi bir zaruretiniz varsa da bu yılki maliyetinizi bu seviyelerde yapmalısınız” dedi.
ALTINI ELİNİZDEN ÇIKARMAYIN
Altında yaşanan son gelişmeleri de değerlendiren Memiş, “Altının ons fiyatını dünyadaki değerini ve bizim gelenekçi yatırımcıların kullandığı altını ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Ons altın, 1921 dolar seviyesinde. Geçen hafta Amerika'da üç bankanın iflas etmesiyle birlikte güvenli liman gömleğini tekrar giyen altın ciddi anlamda değer kazandı. Yaklaşık bir haftalık süreç içerisinde 100 dolar değer kazandı. Altın, 1,5 yıldır Amerika Merkez Bankası FED'in politikalarından olumsuz yönde etkileniyordu. Orta ve uzun vadede bu yılsonuna kadar 2350 dolar seviyesine kadar yükselişler sürpriz değil. 2024 yılında FED'in faiz indirimleri gündeme gelirse tekrar 2 bin dolar seviyesinin üzerinde kalmaya devam edebilir. Gram altının özeline baktığımız zaman da hem dolar kurundan hem ons altından destek gördüğü için yıllık bazda yatırımcısının yüzünü güldürmeye devam ediyor. Şu anda 1986 lira civarında altın fiyatı. Gram altın TL fiyatında özellikle yaz aylarında 1450-1550 TL öngörüm vardı, bu öngörümü hala korumaya devam ediyorum. Altın, hem ons hem de dolar tarafında destek görmeye devam edebilir. Elinde altın bulunduran yatırımcısı, ihtiyacı olmadan kesinlikle elinden altınlarını çıkarmamalı” diye konuştu.
BORSADA TEMKİNLİ OLMAK LAZIM
Borsadaki son gelişmeleri de değerlendiren Memiş, şu ifadelere yer verdi: “Borsa, 2022 yılında Türkiye'de en fazla kazandıran yatırım aracı oldu ve Yüzde 200’e varan bir getiri sağlamış oldu. Uzun vadeli yatırımcı ciddi anlamda kazandı ve kazanmaya devam eder. Şu anda biraz daha acemi yatırımcıların piyasayı oluşturduğunu gözlemliyoruz. 4 milyon civarında bir yatırımcı var borsada. Biraz daha profesyonel destek alanın ve profesyonellerin kazanacağı bir yıl olacak. Türkiye seçim sürecinde olduğu için gelen haber akışlarıyla birlikte farklı tepkiler yaşanabilir. Banka iflaslarının farklı ülkelere sıçramasıyla birlikte küresel piyasalarda ve borsalarda yaşanacak satışlarında bizde hissedilme olasılığı güçlü. O yüzden temkinli olmak lazım. Yani; acil ihtiyacınız olan parayla buraya girmek, borç parayla buraya girmek, bankadan kredi çekerek bu piyasaya girmek çok yanlış hamleler. Biriktirmiş olduğunuz paraları ve uzun vadeli unutacağınız parayla borsaya gireceksiniz. Umut paranızla değil, unut paranızla borsaya girmeniz gerekiyor. Ayrıca; kısa vadeli işlemlerden, kredili işlemlerden kesinlikle uzak durmanız lazım. Borsa tarafında yıllık bazda 6 bin direnci önemli ancak seçimlere kadar hem jeopolitik hem küresel hem de siyasi süreçlerden kaynaklı dalgalanmalar aşağı yönlü olabilir. Bu aşağı yönlü dalgalanmalarda borsaya girecek yatırımcılar için de bir alım fırsatı sunacağını söyleyebilirim.”