Giresun’un merkezinde faaliyet gösteren Meska Fındık, dört yıl önce kadın girişimci Derya Yılmaz tarafından kuruldu. Kırma, kavurma, vakumlama, fındık ezmesi, çikolata ve krema üretimi yapan işletme, kısa sürede bölgedeki butik fındık işleme tesisleri arasında kendine özel bir yer edindi.

Pandemi döneminde tesadüflerle başlayan girişim hikâyesini anlatan Yılmaz, “Oğlum 16 yaşındaydı, e-ticaret fikrini araştırıyordu. Aslında online satış yapacaktık ama süreç bizi üretime yönlendirdi. Makine ve ekipmanları temin ettik, küçük çaplı başladık ve dört yıldır üretimi sürdürüyoruz. Her yıl kapasitemizi ve ürün çeşitliliğimizi artırıyoruz” dedi.

Zorlu Sezon, Düşük Rekolte

2025 yılı fındık üreticileri açısından oldukça zor geçti. Don ve düzensiz yağışların etkisiyle birçok bölgede verim ve kalite düşüklüğü yaşandı. Yılmaz, bu durumun üreticiye ciddi yansımaları olduğunu belirterek, “Rekolte tahminleri tutmadı, bazı bölgelerde hastalıklar arttı. Fakat asıl zorluk doğadan değil, ekonomik koşullardan geldi. Bahçe bakımı, gübre, işçilik, enerji ve ambalaj maliyetleri artınca üretici nefes alamaz hale geldi” diye konuştu.

Kadın üreticiler açısından tablo daha da zorlayıcı. Yılmaz, “Biz hem üretim, hem işleme hem de satış pazarlama süreçlerini çoğu zaman tek başımıza yürütüyoruz. Kavurma, ezme, fındık kreması gibi ürünlerde enerji ve ambalaj maliyetleri yükseldikçe kâr marjı giderek daralıyor” ifadelerini kullandı.

“Büyük Markalarla Rekabet Zor”

İç pazarda rekabetin her zamankinden daha sert olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Ürünümüz kaliteli, katkısız ve yerli. Ancak raflarda yer bulmak büyük markaların bütçeleri karşısında çok zor. Zincir marketlerle çalışmak isteyen küçük üreticiler için şartlar ağır. Bizim gücümüz doğallık ve güven, ama bu tek başına yeterli olmuyor” dedi.

‘’Doğal Ürünlere Büyük Bir Talep Var’’

Meska Fındık olarak ihracata açılma hedefleri olduğunu belirten Yılmaz, “Kadın üretici etiketiyle satılan doğal ürünlere Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da büyük bir talep var” dedi. Ancak bürokratik engellerin küçük işletmeleri zorladığını ifade eden Yılmaz, “İhracat için gerekli belgeler, analizler, gümrük süreçleri hem pahalı hem karmaşık. Kalitemize güveniyoruz ama bu süreçler küçük üreticilerin önünü tıkıyor. Eğer kooperatifleşme ve devlet destekleri artarsa, biz de ülke ekonomisine çok daha fazla katkı sağlayabiliriz” diye konuştu.

Kadın üreticilerin bir araya geldiği kooperatiflerin güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, mevcut yapıların çoğunun işlevsiz kaldığına dikkat çekerek, “Birlikler aktif çalışsa, ortak üretim ve pazarlama modelleriyle giderler düşer, rekabet gücü artar. Dayanışma olunca maliyetler paylaşılır, pazarda da daha güçlü bir ses çıkar” ifadelerini kullandı.

Kadın girişimciler için sosyal medyanın büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Doğru stratejiyle sosyal medya ve e-ticaret, fındık ürünlerini dünyaya ulaştırabilir. Ancak üreticilerin dijital pazarlama konusunda desteğe ihtiyacı var. Devletin dijital okuryazarlık ve reklam desteğiyle bu dönüşümü hızlandırması gerekiyor” dedi.

“Kadın Olarak Bu Sektörde Olmak Cesaret İşi”

Kadın üretici olmanın zorluklarına rağmen pes etmediklerini belirten Yılmaz, “Biz yılmıyoruz. Fındığı işlerken sadece bir ürün değil, bir kültür yaşatıyoruz. El emeği, doğallık ve toprağa bağlılık bizim gücümüz. Ancak artık sadece dayanışma değil, sistemli destek de gerekiyor” diye konuştu.

“Fındığın Geleceği Tarlada Değil, İşletmede ve Vizyonda”

Yılmaz, sektörde sürdürülebilir büyüme için şu adımların atılması gerektiğini vurguladı:

• Kadın girişimcilere özel üretim hibeleri artırılmalı.
• Küçük üreticilere zincir marketlerde raf hakkı desteği sağlanmalı.
• İhracat için ortak markalar ve kooperatifler desteklenmeli.
• Dijital pazarlama ve markalaşma eğitimleri yaygınlaştırılmalı.
• Fındık sektöründe yalnızca tarımsal değil, işleme ve markalaşma destekleri de artırılmalı.

“Fındığın Geleceği İşletmede ve Vizyonda”

Yılmaz, sektörün geleceğine dair mesajını şu sözlerle özetledi:
“2025 sezonu bir kez daha gösterdi ki fındığın geleceği sadece tarlada değil, işletmede, markada ve vizyonda. Biz kadın girişimciler, toprağın bereketini emeğimizle birleştirip ülkemizin değerine dönüştürmeye devam edeceğiz. Ama bunu sürdürülebilir hale getirmek için sistemin de artık bu emeği görmesi gerekiyor.”