DT İç Mimarlık’ta ihtiyaçlar ve yenilikler bir arada

İhtiyaçları, yenilikçi yaklaşımlarla yaşam alanlarına uyarlayan DT İç Mimarlık, hayata geçirdiği projelerle fark yaratmaya devam ediyor. İç Mimar Dilanur Topkaya, insanların en fazla talep ettiği yaklaşımların başında gelen özgünlüğün hayata geçmesinden büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.

info@karadenizekonomi.com / 14.11.2022

DT İç Mimarlık’ta ihtiyaçlar ve yenilikler bir arada

Villa, konut, restoran, otel, ofis, fabrika, konsept mağaza, klinik, galeri, güzellik merkezi gibi birbirinden farklı birçok projeye imza atan DT İç Mimarlık Sahibi İç Mimar Dilanur Topkaya, ihtiyaçları yenilikçi yaklaşımlarla hayata geçirmeye devam ediyor.

Son dönemde ekonomide yaşanan sorunların inşaat sektörünü de sekteye uğrattığını dile getiren Topkaya, “Ülke ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan inşaat, sekteye uğrayınca haliyle tüm sektörleri etkiliyor. Çünkü her şeyin temeli neredeyse inşaata bağlanmış durumda. Bunu zaten hepimiz biliyoruz. Şüphesiz ki bu durumdan en çok etkilenenlerin başında iç mimarlar geliyor. Son yıllarda ortadaki pastadan pay almak isteyen mimarlar, peyzaj mimarları ile mücadele verip, bir yandan da ekonominin engeline takılıyoruz ancak bu durumu avantaja çevirmek tamamen bizim elimizde. Kovid-19 salgını ile beraber evlerde geçirilen vakitler arttı. Uzaktan eğitim ve evden çalışma gibi sistemlerin uygulanması da ev tasarımlarında değişikliklere neden oldu. Salgın bitti ancak insanlar asıl olanın evleri olduğunu anladı ve yaşam alanlarını daha konforlu hale getirmeleri gerektiği konusunda bilinçlendi” dedi.

 

‘EV’ KAVRAMI ‘YUVA’ KAVRAMI İLE YER DEĞİŞTİRDİ

Bilinçlenmenin artmasıyla iç mimarlığın ön plana çıktığına dikkat çeken Topkaya, “Konutlar geçen seneye kadar adeta akşamları sığınıp, büyük ölçüde kişisel otel şeklinde kullanılan yerlerdi. Özellikle çalışan çiftler dokunuşlarını ve zevklerini yaşadıkları yerlere yansıtma konusunda kendilerinde yetersizlik görür, bunları gerçekleştirmek için bir türlü zaman yaratamazlardı. Beyaz yakalı çalışanlar arasında evde geçirilen zaman çoğaldıkça, 'ev' kavramı gittikçe daha sıcak ve samimi mekan anlamını taşıyan “yuva' kavramı ile yer değiştirdi. İnsanlar için yaşam alanları önemli hale geldi, balkonlar tekrar düzenlenmeye başlandı, mutfaklar hiç olmadığı kadar çok kullanılmaya başlandığı için organizasyonları konusunda yeni fikirlere gereksinim arttı. Bu durum iç mimariye verilen önem ve değeri artırdı. İnsanlarda bahçeli ev özlemi arttı ve bununla birlikle köy alanında müstakil ev kavramı ihtiyacı ortaya çıktı ve bu kavram trend oldu” ifadelerine yer verdi.

 

PROJELER ARALIKSIZ SÜRÜYOR

Ekonomide yaşanan sorunlara rağmen, bu yıl içinde harika projelere imza atmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Topkaya, “Yapım ve mesleğim gereği çözüm odaklı bir insanım. Oturup şikâyet etmek yerine içinde bulunduğumuz durumu nasıl avantaja çevireceğime odaklandım. Tadilat projeleri, köklü değişiklikler ve yüksek maliyet yerine ufak dokunuşlarla ortama nasıl bambaşka bir kimlik kazandırabileceğime odaklandım. ‘Düne göre zarardayız evet ama yarına göre kardayız.’ 2022’de harika proje teslimleri yaptık. Şahinler Fındık Fabrikası, Ünye Madencilik, Tevrat Optik, Cadde Optik, Sefine Peker Güzellik Merkezi, Samsun Züleyha Yeşilbaş Güzellik Merkezi, Temel Fındık, Bilgin Cumhuriyet, Avokado Baby Spa, Damla Türkmen Hukuk Ofisi, İstanbul Dosta Gider Ekspertiz’in yanı sıra Samsun ,Giresun ,İstanbul, Ordu başta olmak üzere birçok lüks konut projesinde yer aldım ve teslimlerini gerçekleştirdik. Şu anda hali hazırda devam eden, yeni başlayan villa, konut, restoran, otel, ofis, fabrika, konsept mağaza, klinik, galeri, güzellik merkezi projelerim var. İnşallah güzel projeler kazandırmaya ve bu alanlarda hizmet vermeye devam edeceğim” diye konuştu.

 

DURUM ODAKLI YAKLAŞIM

Dilanur Topkaya İç Mimarlık’ta da ‘üslupçu’ yaklaşım yerine ‘durum’ odaklı bir tasarım pratiğini sürdürmeye devam ettiklerine vurgu yapan Topkaya, “Hiç kuşku yok ki zaman içinde fikirleriniz gelişiyor. Benim meslek hayatımda da çeşitli kırılmalar olmuştur. Üniversitede en güzel kazandığım ve bana aşılanan şey araştırmak. Sürekli araştırma yaparak, üzerine katarak ilerlemek gerekir. Her projenin, her özel durumun kendi sorunlarını tanımlamak, özel verilerini ayrıştırmak ve olabildiğince çok katmanlı bir tarifle özgünleşen durumun cevaplarını aramak üzerine kurulu bir pratik bu. Alışıldık mimari üslupları, bildik akımların motivasyonlarını ve tasarım alışkanlıklarını zaman zaman devreye sokuyorum. Ama yine de bunlara kayda değer bir yatırım yapmıyor. Her projenin kendi sorunlarını tariflemeye çalışıyorum. Kuşkusuz bu bağlamda ortaya çıkan ürünleri birbirlerine yaklaştıran bazı özellikler var. Ancak bunların görüntüsünden ziyade zihinsel nitelikleriyle ilgileniyorum” ifadelerine yer verdi.

 

SABİT KALAMAYIZ

Topkaya, her projeye dünyanın en zor projesiymiş gibi yaklaştığına dikkat çekerek, “İlk aşamada tasarımın zihinsel çerçevesinin ortaya konması hep sıkıntılı bir üretim sürecidir. Ama bir o kadar da keyif vericidir. Sanırım yıllar içinde kavradığım gerçekliklerden biri, üzerine çok düşünür ve yeteri kadar hassasiyetle düşülürse her projenin olumlu bir mimari yola girebileceğidir. Ancak her projenin farklı zorlukları oluyor ve bunlar da farklı aşamalarda karşınıza çıkabiliyor. Önemli olan pratik zekâ ile işe yarar çözümler üretebilmek. Biz sabit kalamayız. Projede tasarım aşaması benim için en zor kısım çünkü yaratıcılığınızın sınırlarını zorlarken karşınızdaki kişinin ihtiyaçlarına cevap vermeniz ve tüm olumsuzluklara çözüm üretmeniz gerekir. Yaptığınız tasarım, estetik olmasının yanında bir o kadar da fonksiyonel olmalı. Mesleğimde kabullenemediğim şey, kendini tekrar etmektir. Kendimizi sürekli geliştirmeliyiz; bunun için de bol bol okumalı, yerli ve yabancı yayınları takip etmeli yeni yerleri keşfetmeliyiz. Yeni bilgilere sürekli aç ve açık olmalıyız. Bu sayede kendimi sürekli dinamik tutabiliyorum” şeklinde konuştu.

 

İHTİYAÇLAR ÇOK ÖNEMLİ

“İç mimarlığa moda gibi yaklaşmanın doğru olmadığını düşünüyorum” diyen Topkaya, “Elbette, belli trendleri takip ediyor ve önemsiyorum ama önemli olanın müşterinin fonksiyonel ve estetik ihtiyaçlarını karşılamak. Önemli olanın müşteriyi iyi anlamak olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda öncelikle ilk 1 hafta tüm müşterilerime ödev veriyor ve bana ne istediklerini anlatmalarını istiyorum. Daha sonra onların isteklerini de gerek renk gerek doku bağlamında kendi fikir ve düşüncelerimle ortak bir noktada buluşturup tasarımımı sunuyorum. Bu anlamda proje sunumundan önce ilave bir moodboard (görsel sunum) sunumu yaparak olası bir yanlış anlamanın da önüne geçiyorum. Projelerime para ya da iş gözüyle bakmıyorum çünkü ben tasarımcıyım. İnsanların hayatlarına dokunuyorum ve onlarla bu süreçte aile oluyorum. Bu nedenle çağımızın trendleri önemli ama bunu karşımızdaki bireye empoze etmek yerine onun ihtiyaçlarına cevap vermeyi tercih ediyorum. Bu cevabı verirken onu yeniliklerden daha pratik ve fonksiyonel olabileceğini düşündüğüm önerilerle tanıştırıyor ve proje ortaya çıktığında tek başına alınmış bir karar yerine takım çalışması görüyor ve beraber mutluluk ve gururla projenin karşısına geçip bakabiliyoruz” dedi.

 

İÇ MİMARLIK HAYATIMIN EN ÖZEL RENGİ

 

Mesleğe yeni başlayacaklara da tavsiyelerde bulunan Topkaya, “Genç meslektaşlarıma dünyayı tek başlarına değiştirebileceklerine inanmalarını tavsiye edebilirim. Nasıl bir insansan öyle de bir iç mimar olduğuna inanırım. Bu yüzden iç mimarlık hayatımın en özel rengi. Ortamdaki derin karamsarlığın tembelleştirici tuzaklarına düşmesinler. Çok okusunlar. Dünyayı, uzak ve yakın geçmişte olanları ve bugün yaşananları öğrensinler. Takipçi ve eleştirel olsunlar. Merak etmekten, gezip görmekten yılmasınlar. Gezerken bile okusunlar. Okurken düşünsünler. Okumazken de düşünsünler. Sorgulayarak ve gündelik yönelimlere karşı çıkarak ama her durumda anlamaya ve kavramaya çalışarak üretsinler. Popüler söylemlere ve popülist pozisyonlara kolaylıkla pabuç bırakmasın, her söylenene inanmasınlar. Ama inandıklarının da peşinden bıkmadan usanmadan koşsunlar. İç mimarlığı masa başı işi olarak düşünüp, sadece çizim odaklı olup kendilerini köreltmesinler. ‘Ben biliyorum, ben bilirim’ deyip kenarı çekilmesinler. Bilgiye her gün aç ve açık olsunlar. Sahada, inşaatta ve hiçbir zorlukta pes etmesinler. Bu iş sevmeden başarılı olabileceğiniz bir iş değil. Siz işinizi ne kadar çok severseniz o kadar başarılı olursunuz.”

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar