Sektör temsilcilerinden çağrı: Veteriner sağlık sertifikası eksikliği ihracatı kilitliyor

Su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatında en büyük engel, birçok ülkeyle veteriner sağlık sertifikası protokolü bulunmaması. Bu protokoller hızlandırılırsa hem mevcut pazar kayıpları telafi edilecek hem de yeni pazarlara açılım sağlanacak.

info@karadenizekonomi.com / 19.08.2025

Sektör temsilcilerinden çağrı: Veteriner sağlık sertifikası eksikliği ihracatı kilitliyor

Su ürünleri ve hayvansal mamulleri sektörü, daha fazla ihracat için engel­lerin kaldırılmasını talep edi­yor. Özellikle Malezya ve En­donezya gibi ülkelerle yapılan protokol sürecinin hızlandırıl­ması bekleniyor. Avrupa Birli­ği ülkelerine süt ve süt ürünleri alanında 42 tesisten ihracat ya­pabilirken, bazı ülkelerle proto­kol imzalanmasına rağmen, de­netim yapamadıkları için ihra­cat yapılamıyor. Tesisler her an denetime açık şekilde bekliyor.

İhracatın önündeki en kritik engellerden birinin veteriner sağlık sertifikası protokolleri­nin eksikliği olduğunu belirten Ege Su Ürünleri Ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, hâlihazır­da bazı ülkelerle bu protokol­ler bulunmadığı için ihracat ya­pılmadığını, süreç başlatılmış olan pazarlarda ise ilerleme­nin yavaş seyrettiğini aktardı. Bu durumun özellikle alterna­tif pazar arayışında olan firma­ların dış ticaret potansiyelini ciddi şekilde kısıtladığına vur­gu yapan Girit, “Ayrıca, pazar payı kaybettiğimiz ülkelerin yerini dolduracak yeni ülkele­re ihtiyaç duyuluyor.

Küresel rekabetin hızla arttığı bir dö­nemde, ihracatçının elini ko­lunu bağlayan teknik engelle­rin ortadan kaldırılması büyük önem taşıyor. Protokol süreç­lerinin hızlandırılması; yalnız­ca mevcut pazar kayıplarını te­lafi etmekle kalmayacak, aynı zamanda sektörün yeni pazar­lara açılmasını da mümkün kı­lacak. Bu adımların hızla atıl­ması, hem ihracat hacmini ar­tıracak hem de firmaların uzun vadeli planlamalar yapabilme­sini sağlayacak” dedi.

Ani kısıtlamalar ve fon ihracatta risk algısı yaratıyor

“İhracatın yalnızca ihracat­çının çabalarıyla sürdürülebi­lecek bir faaliyet değil” diyen Girit, ihracat politikalarında bütüncül bir stratejinin be­nimsenmesi gerektiğine dik­kat çekti. Devletin bir kurumu ihracatı desteklerken, diğer bir kurumunun serbest piyasa eko­nomisine aykırı politikalar iz­lemesinin dış ticarette güveni zedelediğini ve kendilerini spot satışa iterek ürünlerin daha ucuza satmak zorunda bıraktı­ğını ifade eden Girit, “İhracat, üretimden lojistiğe, finans­mandan diplomatik ilişkilere kadar çok paydaşlı ve stratejik bir süreçtir.

Bu nedenle ihra­catın sürdürülebilirliği, devlet politikalarının uzun vadeli, ön­görülebilir ve destekleyici ni­telikte olmasıyla doğrudan iliş­kilidir. Sürekli değişen düzen­lemeler, ani kısıtlamalar veya fon uygulamaları ihracatçının risk algısını artırmakta, ulus­lararası pazarlarda güvenilirlik zedelenmekte ve yatırım plan­ları ertelenmekte. Dolayısıyla, ihracat politikalarında bütün­cül bir yaklaşıma, sektörün di­namiklerini gözeten kararlı ve istikrarlı bir yapıya ihtiyaç du­yuluyor” diye konuştu.

İstihdamın sürdürülebilirliği tehdit altında

Sektörün bu yılın ocak-tem­muz döneminde ihracatta yüz­de 2 artırdığını aktaran Girit, geçen yılın ocak-temmuz döne­minde 2 milyar 132 milyon do­lar olan ihracatın, 2025'in aynı döneminde 2 milyar 173 milyon dolara yükseldiğini bildirdi. Miktar bazında ise yüzde 3’lük bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Girit, “Bu gerilemenin temel nedenleri arasında döviz kurunun sabit kalmasına rağ­men üretim maliyetlerindeki ciddi artışlar ve ihracat kısıtla­maları olarak öne çıkıyor.

Diğer yandan, su ürünlerinde ihra­catta birim fiyatlardaki artış sa­yesinde artan ihracat dikkat çe­kici. İç satışlarda genel olarak sabit bir seyir gözlenmekle bir­likte, ihracattaki bu gerileme sektör genelinde üretim planla­rını ve dolayısıyla istihdamı da olumsuz etkiliyor. İhracat kısıt­lamaları, yüksek maliyetler ve finansmana erişim zorlukları­nın üretimi doğrudan etkiliyor. Bu durumun istihdamın sürdü­rülebilirliğini de tehdit ediyor” açıklamasında bulundu.

Yumurta ihracatındaki düşüş dikkat çekti

Girit, alt sektörlerde bu dü­şüşün nedenleri şöyle açıkla­dı: “Su ürünleri ihracatında ya­ratılan katma değer sayesin­de birim fiyat artışı sağlandı ve bu da ihracatta miktar ba­zında yüzde 11 düşüş yaşanır­ken, doları cinsinden yüzde 7 artış yaşanmasını sağladı. Yu­murta sektöründe miktar ba­zında yüzde 56, değer bazında yüzde 24 olarak yaşanan dü­şüş, ihracatta uygulanan fon kesintisinin 1,5 dolar/kg’a çı­karılmasına bağlanabilir. Bu uygulama, fiilen ihracatı dur­durmuş, markaların raflardan çıkmasına yol açtı.

Kanatlı eti miktar bazında yüzde 19’luk, dolar bazında yüzde 1 artış ya­şandı. Süt ürünleri ihracatı hem miktar (%45) hem de ge­lir (%36) olarak artış gösterse de, geçmişte uygulanan ihra­cat yasağı nedeniyle fazla stok oluşan süt tozunun stokları eritmek için yarı fiyatına satıl­mak durumunda kalınması ne­deniyle yaşanan bir artış. Bal sektörü, miktar bazında yüzde 12’lik artış göstermiş olsa da, değer bazında gelirinde deği­şim olmadı.”

 Kısıtlama kaygısı temkinli olmaya itiyor

Yumurtada fon kesintisinin kaldırılması ve su ürünleri sektöründe artan katma değerin sektöre olumlu bir nefes aldırdığını dile getiren Girit, fakat kısıtlamaların her an yeniden gündeme gelebileceğine dair endişeler, uzun vadeli planlamaları zorlaştırmakta ve güven ortamını zedelediğini belirtti. Benzer şekilde, geçmişte ani şekilde devreye alınan ihracat kısıtlamalarının yeniden uygulanabileceği kaygısı da sektörü temkinli davranmaya ittiğini aktaran Girit, “Yılın ikinci yarısındaki performans, büyük ölçüde makroekonomik istikrara, döviz kuru-enflasyon dengesinin sağlanmasına ve ihracat politikalarının sürdürülebilir, öngörülebilir ve destekleyici nitelikte olmasına bağlı. Ayrıca, pazar çeşitlendirme, dijital pazarlama faaliyetleri ve katma değerli ürün ihracatına yönelik stratejik adımlar, toparlanma sürecini destekleyici unsurlar olarak öne çıkıyor” dedi.

Yüksek maliyetler rekabeti zorluyor

Sektör performansını etkileyen temel kriterlerin başında üretim maliyetlerindeki artış geldiğine vurgu yapan Girit, döviz kurunun sabit kalmasına rağmen enerji, yem, ambalaj ve işçilik gibi girdi kalemlerinde yaşanan maliyet artışların ihracatçının rekabet gücünü zayıflattığını kaydetti.

Ayrıca, fon kesintileri ve ihracat yasakları gibi idari düzenlemelerin de sektörü yavaşlattığını ifade eden Girit, şunları söyledi: “Tüm bu unsurlar arasında özellikle üretim maliyetlerindeki artış ve fon kesintileri sektör açısından en kritik sorunlar olarak öne çıkıyor. İhracatçı olarak döviz hareketlerinin enflasyon kadar artmasını bekleriz. Sektörde hala temkinli bir hava hakim. Firmalar, artan maliyetler ve finansman erişimindeki sıkıntılar nedeniyle ihracat faaliyetlerinde son derece dikkatli adımlar atıyor.”

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar