Dünyayı ihtiyaç yönetiyor
Akademisyen Kılıç, “Girişimcilikte 10 tane temel özellik tanımlanıyor. Özgüvenli olmak, insanları etkilemek gibi… Bu özelliklere sahip kişiler dünyayı ihtiyaçların yönettiğini biliyor. Hepimizin yaptığı işler bir ihtiyaca yönelik oluşmuş işlerdir. İhtiyaçları belirlemek için iyi bir gözlemci olmak gerekir.” dedi.
info@karadenizekonomi.com / 13.10.2020
Mal ve hizmet üretimi yapmak amacıyla üretim unsurlarını en kazançlı koşullar altında bir araya getiren kişiye en temel tabiriyle girişimci deniliyor. Peki, nasıl girişimci olunur? Girişimcilik için aranan özellikler ne? Akademisyen ve yazar Taşkın Kılıç, gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
“İHTİYAÇ KİLİT NOKTA”
Girişimcilerin çok özel insanlar olduğunu ifade eden Kılıç, “Girişimciler genel olarak ya sıfırdan bir iş kurarlar ya da var olan bir işin üzerinden üretim ve hizmet sağlar. Girişimciler kriz olmadan da olabilir. Onlar iyi gözlemcidirler, toplumun ihtiyaçlarına göre hizmet verirler.” dedi. Türkiye’de 100 insandan sadece 4’ünün girişimcilik özelliklerine sahip olduğunu vurgulayan Kılıç, “Toplumun yüzde 2’si ya da 4’ü arasında değişebiliyor. Girişimcilikte 10 tane temel özellik tanımlanıyor. Bunların zirvesinde risk alabilen kişiler geliyor. Özgüvenli olmak, insanları etkilemek gibi özelliklere sahip olan insanlar bir girişimcide olması gereken niteliklerdir. Bu özelliklere sahip kişiler dünyayı ihtiyaçların yönettiğini biliyor. Hepimizin yaptığı işler bir ihtiyaca yönelik oluşmuş işlerdir. İhtiyaçları belirlemek için iyi bir gözlemci olmak gerekir. İhtiyacı belirledikten sonra burada nasıl bir yol izleneceğine de bilimsel olarak fizibilite diyoruz. İşin mantık kısmını çok iyi çalışmak gerekir. İhtiyaç kilit nokta, kısaca dünyayı ihtiyaç yönetiyor.” ifadelerine yer verdi.
KADINLAR BU KONUDA BAŞARILI
Girişimcilerin 2 sınıftan oluştuğunu kaydeden Kılıç, “Girişimciler doğrudan para kazanmak, kâr etmek için bir ticaret kuruyorlar. Bir de toplum yararına olan girişimciler vardır. Bunlara örnek olarak sivil toplum örgütleri, dernekler olabilir. İşte bunlara sosyal girişimcilik deniliyor. Örneğin TEMA Vakfı, Türkiye çöl olmasın diye ülkemizi ağaçlandırdı. Sosyal girişimcide öncelik toplum yararına bir adım atmaktır. Kadınlar, sosyal girişimcilik konusunda çok başarılı olabiliyorlar.” dedi.
BİREYSEL AKTİVİTELERE YÖNELİM ARTTI
Pandemi sürecinin iş dünyasının yüzde 60’ını derinden sarstığını aktaran Kılıç, “Salgın, bazı sektörlere şok etkisi yaratırken, bazı sektörlerin de çıkış yakalamasına sebep oldu. Örneğin, organik ürünlere, kargo taşımacılığına talep arttı. İnsanlar artık toplu hareket etmektense bireysel yapabilecekleri aktivitelere yöneldi.” şeklinde konuştu.
KADINLARIN GİRİŞİMCİLİKTE YERİ ÇOK AZ
Kadınların girişimcilik konusunda çok aktif rol oynayamadığını söyleyen Kılıç, “2007’den beri özellikle kadın yöneticiler üzerinde çalışmalar yapıyorum. Dünyayı da inceliyorum. Büyük yöneticilerin yüzde 88’i erkek, yüzde 12’si kadın. Dünyada 3-4 ülke dışında diğer tüm ülkelerde erkekler ön planda maalesef. Hatta Japonya çok gelişmiş bir ülke olarak gözüküyor ancak kadının toplumdaki yeri sadece yüzde 3. Mesela Japon iş kadını görmeniz çok zor. Çalışanlar var ancak iş kuramıyorlar. Amerika’yı da Japonya gibi örnek gösterebiliriz.” dedi.
“MARKALAŞMAK, İZ BIRAKMAKTIR”
Markalaşmanın zihinlerde inşa edilen değerler bütünü olduğunu ifade eden Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
“Markalaşma; yönetim ve strateji, halkla ilişkiler, tanıtım, reklamcılık, sosyoloji, pazarlama gibi birçok disiplinin bir arada ayrılması gereken motifsel bir konudur. Hiç kimse tek başına ‘Bir marka kurdum’ diyemez. Bunun parametrelerini oluşturmak, tüketiciye, somut, soyut, fiziksel, psikolojik değerler sunmak lazım. Bugün baktığımızda Mercedes sadece bir araba değildir. Mercedes aldığınızda prestij, imaj satın alırsınız. Kıyafetler de böyledir. Bunlar size toplumsal bir etiket sağlıyor. Markalaşmak kısa sürede mümkün olabilir ancak merdivenin basamaklarını hızlıca çıkanlar, bir o kadar da hızlıca düşebilirler. Örneğin, 100 yıllık kuruluşlar var. Bunlar 1 gecede markalaşmamıştır. Çok kısa sürede marka olmak çok riskli bir durum. Sindire sindire gidilmesinden yanayım. Ayrıca her tanınan şey marka değildir. Bir gecede bir şey yaparsınız, tanınırsınız. Ancak bu sizi marka yapmaz. Markalaşmak, sürdürülebilir olmaktır, iz bırakmaktır. Çok hızlı gitmek her alanda doğru değildir.” HAZAL PALAVAR / KARADENİZ EKONOMİ