Fındık sanayisi taşeronlaşıyor
KFMİB Başkan Vekili Gürsoy, “Devletin yeni fabrika açılmasına izin vermek yerine mevcutları birleştirip sektörü yabancı sermayeye karşı rekabet edebilecek hale getirmesi gerekiyor. Sanayicilerin yüzde 70’i belirli firmalara çalışıyor. Piyasa global markaların taşeronu haline dönüşmeye başladı.
info@karadenizekonomi.com / 16.06.2020
Karadeniz Fındık Mamulleri İhracatçılar Birliği (KFMİB) Başkan Vekili Dursun Oğuz Gürsoy fındık sektöründe yerli sanayicinin global firmaların taşeronu haline gelmeye başladığını vurgulayarak sektöre dair önemli açıklamalarda bulundu. Devletin artık fındık kırma fabrikasına destek vermemesi gerektiğinin altını çizen Gürsoy şunları söyledi; “İhracatçı birlikleri başkanlığı yaptığım dönemde bir araştırma yaptırmıştık. Türkiye’de o dönemde kurulu 170 tane fındık fabrikası vardı ve bunların 140’ı faal çalışıyordu. Toplamda baktığınızda 1 milyon 600 bin kırma kapasitesi olan bir ülkeyiz ama rekoltemiz en verimli yılında 800 bin tona ulaşıyor. Yani sektör yüzde 35'lik bir kapasite ile çalışıyor. Ancak hala devlet fındık fabrikası kurulmasına izin veriyor. Biz kredi vermiyoruz deniliyor ancak, Tarım Bakanlığı, DOKAP veya Avrupa Birliği Fonundan destek alınıp kuruluma devam ediyor. Bu durumda sektörün para kazanması mümkün değil. KOBİ’leri birleştirip kümelememiz gerekirken küçük küçük üniteleri büyütüyoruz. Global firmalarsa piyasayı süpürüp götürüyor. Şu an Ordu’da 6 firma kaldık belki de beş yıl sonra yarıya ineceğiz. Devletin bu konuyla ilgilenmesi gerekiyor. Yeni fabrika açılmasına izin vermek yerine mevcutları birleştirip güçlü yabancı sermayeye karşı rekabet edebilecek hale getirilmesi gerekiyor. Firmaların yüzde 70’i belirli firmalara çalışıyor böyle devam ederse sektörün yüzde 80’i taşeron haline gelecektir. Bugün Türkiye’nin fındığının yüzde 70’ini 6-7 firma kullanıyor. Yerli ihracatçının onlarla rekabet edebilmesi için en az 1 yıllık kontrat yapabilmemiz lazım. Bunu da ancak güçlerimizi birleşirsek yapabiliriz. İşte o zaman yerli olmanın yani bölgeyi iyi tanımanın avantajlarını lehimize kullanabiliriz.”
Fındık tüketim artışında son sıralarda
İstikrarsız fiyat ve verimde olan dalgalanmanın fındık için bir handikap oluşturduğunun altını çizen Gürsoy, son 10 yıldır fındık tüketiminin diğer kuruyemişlerin gerisinde kalarak yüzde 30 arttığını söyledi. Gürsoy, “Bugün neredeyse dünyanın 120 ülkesine fındık ihraç ediyoruz ancak istikrarlı bir fiyat politikası sunamıyoruz. Yurtdışında pek çok sanayici ile görüşüyorum. Bana fındığı diğer kuruyemişlerle kıyasladıkları bir grafik sunuyorlar. Baktığımızda çoğu kuruyemiş düz bir çizgide seyrederken fındık zigzag bir eğride ilerliyor. Bu nedenle de fındığa yatırım yapmaya korktuklarını ifade ediyorlar. Son 10 yılda fındık tüketimi yüzde 30, antepfıstığı yüzde 62, kaju yüzde 68, ceviz 144, badem ise yüzde 114 artmış durumda. Bu kuruyemişler içerisinde en düşük artışı yaşayan fındık, bunun en büyük sebebi ise insanlara istikrarlı bir üretim ve fiyat politikası sunamamamız.” dedi
Üreticiyi güçlü tutmalıyız
Üretici güçlü tutulursa sanayicinin de güçlü olacağını aktaran Gürsoy üreticinin bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtirken devletin de fındık üreticine sunduğu destekleri revize etmesi gerektiğini söyledi. Yıllardır alınan desteklere rağmen dönüm başı verimde istenilen hedeflere ulaşılamadığını ifade eden Gürsoy, Amerika’da 350, İtalya’da 250, Gürcistan ve Azerbaycan’da dönüm başı 150 kiloya ulaşılmışken Türkiye’de bu rakamın 90 olduğunu ifade etti. Gürsoy, “Ülkenin en büyük sıkıntısı 728 bin hektar arazide hala ortalama 650 bin ton fındık üretiyoruz. Diğer ülkelerle mukayese ettiğiniz zaman dönüm başı hala 90 kilolarla falan uğraşıyoruz. Eğer verim artışını sağlayamazsak kendimize yeni rakipler yaratmış oluruz. Biz de verim düşük maliyet fazla olduğu için fiyat artmaya başlıyor. Bu da alternatif ülkelerin tercih edilmesine yol açıyor. Amerika’da fındıkçıların 2025 projeksiyonu 100 bin ton üretim sağlamak. Bugün 50 bin tona yakın üretim gerçekleştiriyorlar. Eğer bu şekilde devam ederlerse hedefledikleri rakamlara ulaşabilecekler. Ne yazık ki bizde fındık ticareti politize olmuş durumda. İktidarlar değiştikçe politikada değişiyor. Tarım politikalarının partiler üstü olması lazım. Sektörün tüm temsilcileri ve devlet bir araya gelip önümüzdeki 10 sene içerisinde üretimimin artırılması için neler yapılabilir bunu konuşması gerekiyor. Ayrıca uygulanan mevcut politikalarda da değişikliğe gidilmeli. Üreticimiz desteklemeli ancak bu doğrudan gelir desteği değil proje destekleri olmalı. 2009’dan beri devlet 8 buçuk milyar lira doğrudan gelir desteği sağlamış. Verimi göz önünde bulundurursak bu para nereye gitti? Yüzde 90’ı cep harçlığı olmuş gibi görünüyor. Eğer üretime harcanmış olsaydı bugün 1 milyon tonun üzerinde fındık üretebilirdik. Bu yanlış sistemden bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Üretici bahçesini yenileyecekse, sulama yapacaksa, harman açacaksa veya maliyetimi düşürmek için makineli toplama yapacaksa devletin destek sağlaması gerekiyor.” diye konuştu.
2023 hedeflerine ulaşmak mümkün değil
Gürsoy son olarak fındıkta 2023 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi; 2023 hedeflerimizde fındıkta 350 bin ton ihracattan 3,5 milyar dolar döviz sağlamak vardı. Yıllar itibariyle işlenmiş fındık ihracatının artırıp katma değeri daha yüksek ürünleri ihraç ederek döviz getirisinin daha yüksek olmasını hedefliyorduk. Ancak hala ihracatın yüzde 63’ünü natürel yüzde 37’sini işlenmiş olarak ihraç ediyoruz. Bu durum 2,5 milyar dolarları geçemeyeceğiz anlamına geliyor.” NAZAN BEDİR/KARADENİZ EKONOMİ