Güldal: Depo ve finans konusunda oldukça güçlüyüz
TMO Genel Müdürü Güldal, “Şu an bölge illerinde 190 bin ton kapasitelik depomuz var. Çevre illerimizde ise 120 bin ton civarında ürün taşıyabileceğimiz depolarımız mevcut. Fındık TMO’ ya arz edildiği sürece depo noktasında bir sorunumuz olmayacak. En sıkıntı yaşamayacağım konu depo ve finans.”
info@karadenizekonomi.com / 7.09.2020
Fındıktan hububata ve bakliyata uygulamaya koyduğu ürün kriterleri ile farklılığını ortaya koyan, geliştirdiği stratejik planlarla ülkemizin kalkınmasına, milletimizin refah düzeyini artırmaya yönelik taahhüt niteliğinde amaç ve hedefler içeren Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), tarım sektörünün stratejik önemi nedeniyle de büyük bir sorumluluklar üstlenmiştir. Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu haftaki konuğumuz böylesine önemli bir kurumun başındaki isim TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal oldu. Başarılı bürokrat ile sel felaketi sonrasında geldiği Giresun’da buluştuk. Buyrun sohbete...
-Fındık konusunu işlemeden önce öncelikle Giresun’da üzücü sel olayı yaşandı. Cumhurbaşkanı, tarım bakanı, siz, diğer bakanlarımız buradaydı. Bölgede neler gözlemlediniz?
-Öncelikle hem Giresun’a hem ilçelerimize geçmiş olsun diyorum. Uzun yıllardır hiç görülmemiş bir afet. İlgili bakanlarımız afetin ilk saatinden itibaren buradaydılar. Beraber tüm ilçeleri gezdik. Bozulan yolları, köprüleri, esnafın zararlarını bizzat yerinde görerek, hummalı bir çalışma başlatıldı. Büyük ölçüde de iyileşme oldu. Yakın zamanda diğer eksikliklerde giderilecektir. Ümit ediyorum bundan sonra, çıkarılan derslerle yapılaşma daha kontrollü yapılacak. Sadece Giresun’da değil tüm Karadeniz’de risklere maruz her yerde önlemin alınması lazım.
-Dünyayı ve ülkemizi uzun zamandır etkisi altına alan coronavirüse karşı TMO olarak siz hangi önlemleri aldınız?
Pandemi dönemiyle beraber, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak çok aktif bir görev icra ettik. Piyasada gıda arzının kesilmemesi için tüm önlemler alındı. Özellikle TMO’nun görev alanındaki ürünlerle ilgili olarak da biz piyasaya arzımızı artırdık. Tedarikimizi ve stoklarımızı güçlendirdik. Bunun dışında 700’e yakın personelimiz var. Hem onların hem de halkımızın sağlığını korumak bizim için oldukça önemli. Burada hem üreticilerimizin sağlığını, hem personelimizin sağlığını korumak çok önemliydi. Bu sebeple biz bütün kovid-19 için alınması gereken mesafe, maske, temizlik, hijyen ve dezenfeksiyon çalışmalarımızı yürüttük. Ateş ölçümleri zaten sürekli yapılıyor. Numune alındıktan sonra oluşturduğumuz kabinlerle ekrandan üreticilerimizin analiz süreçlerini görmesini sağladık. Eksperlerimiz süreçleri üreticimizin aklında soru işareti kalmaması adına detaylarıyla anlattı. Salgının getirebileceği riskleri ortadan kaldırmaya çalıştık. Bu üreticilerimizi oldukça memnun eden bir uygulama oldu.
-Fındık sektöründe birkaç yıldır tüm kesimlerin fiyat politikasında memnun olduğunu görüyoruz. Siz kendi nezdinizde gördüğünüz değişim hakkında neler söyleyeceksiniz?
-Karadeniz’de boydan boya, yaklaşık 500 bin aileyi ilgilendiren, Türkiye’nin ihracatında çok önemli bir yere sahip olan, çok değerli bir üründen bahsediyoruz. Hem üretici boyutuyla hem de ülke menfaati açısından baktığımızda TMO’nun durduğu nokta çok önemli. Fındıkta TMO olarak 8’inci kez görev alıyoruz. Ama üst üste 3 yıl ilk defa oldu. Haliyle TMO’nun politikaları, personel birikimi, tecrübesi çok daha artmış durumda. Üretici de fiyatlardan memnun olduğu için bahçelerine daha iyi bakmaya başladılar.
“KRİTERLERİMİZİN HEPSİNİN KARŞILIĞI PARA”
Bizim fındık alırken kriterlerimiz var. Bu kriterler üreticilerimiz tarafından anlaşıldı ve uygulanmaya başlandı. Bu hem TMO hem de bu işin ticaretini yapanlar için de oldukça önemli bir durum. Yani fındık yüksek bir fiyattan alındığı zaman, tarladan başlayarak değeri artıyor. Üretici artık ben üretimimi nasıl artırabilirim daha kaliteli nasıl üretebilirim diyor. Çünkü bizim kriterlerimizin hepsinin karşılığı para. Kaliteli fındık daha yüksek randıman ve dolayısıyla gelir artışı demek. Çiftçi artık biliyor ki 100 kilo fındık aldığı bahçesinden daha iyi bakarsa verimi 200’e çıkarabilir. Bu anlayış değişikliğini TMO’nun getirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
-Gördüğümüz ve duyduğumuz kadarıyla alım ekibiniz de gayet bilinçli.
-TMO’nun tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum. Türkiye’nin neresine gidersek gidelim çiftçi ofisi kendi evi gibi görüyor. Görev yapan personelimizin bölgeyi tanıması ve alım kriterlerimizin standart olması nedeniyle üreticilerimizin TMO ile ilişkileri daha çok gelişti. Fındık sezonunda bölgeden en az 4 kere geçiyorum. Ve hemen hemen tüm alım noktasına uğruyorum. Üreticiden artık şu cümleleri duyuyoruz. “Getiriyorum işlerim görülüyor, paramı da hemen alıyorum.” Bu durum beraberinde her sene sezondan 6 ay öncesi TMO alacak mı diye söylentilerin dönmesine sebep oluyor. Demek ki bir memnuniyet bir beklenti ve TMO’ya yüklenen bir anlam var. Biz üreticiye hizmet veriyoruz ve bunun bilincindeyiz. Tabi ki sorunlar olacak ama öyle durumlarda da biz çalışanlarımıza halledemediğiniz sorun olursa bizim numaramızı verin biz konuşalım diyoruz.
-Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gerekirse 300 bin ton fındık alırız diye açıklama yaptı. Bu sezon ne kadar fındık almayı hedefliyorsunuz?
-Sezon daha yeni başladı. Yağışlar sebebiyle şu an az bir alım oldu. 30’a yakın alım noktamız şu an açık durumda ama biz 70 tanesini açmayı düşünüyoruz. Personel sayımızı da 600’den 1000’e çıkarabiliriz. Şu an bölge illerinde 190 bin ton kapasitelik depomuz var. Çevre illerimizde ise 120 bin ton civarında ürün taşıyabileceğimiz depolarımız mevcut. Fındık TMO’ ya arz edildiği sürece depo noktasında bir sorunumuz olmayacak. En sıkıntı yaşamayacağım konu depo ve finans. Sayın bakanımızın dediği gibi 300 bin ürün gelse alabiliriz. Ofise ne kadar ürün arz edilirse bizim elimiz o kadar güçlü oluyor. Bir sonraki seneyi daha iyi planlıyor piyasa regülasyonunu daha emin ve sağlıklı bir şekilde yapabiliyoruz. Derdimiz ürünün değerinin korunması.
-Geçen sene 24 liradan yapılan satışlar büyük eleştiri aldı. Bu yıl da böyle bir durum yaşanabilir mi? Bir de ihracatçıların şöyle bir yorumu var “TMO’nun tabandan olduğu gibi tavandan da sorumlu olması gerekiyor. Alım politikasını açıkladığı gibi satış politikasını da açıklamalı” diye neler söyleyeceksiniz?
-Biz alım yapacağız diyoruz ama ne şu kadarlık bir ürün alırsak böyle bir politika uygulayacağız demiyoruz. Bize gelecek ürün miktarını bilmiyoruz. Eğer rekoltenin yarısı bize gelecek olursa satış fiyatlarını rahatlıkla düşünmek mümkün olabilir. Ama prensip olarak alım zamanında alım ile ilgili politikalarımızı uyguluyoruz.
“KİMSE KUSURA BAKMASIN…”
Belki hiç ihtiyaç kalmayacak ve satış yapmayacağız. TMO kamu iktisadi kuruluşu ve milletin parasını değerlendiriyor. Evet fiyatlar 24 liraya çıktı geçen sezon ama durumu biz getirmedik o noktaya. Belirli bir rakamla başladık sonra piyasa daraldı ve rakamlar yükselişe geçti. Kimse kusura bakmasın ama TMO 24 lira eden fındığı 21 liradan sınırlı sayıdaki satıcıya satmaması gerekiyor. Bu milletimizin kaynağı.
-Kar üreticiye dağılsın söylemleri hakkında ne diyorsunuz?
-Öyle bir şey söz konusu değil. Biz kooperatif değiliz gerektiğinde zarar edeceğiz. Tabi ki zarar etmek amacımız değil. Piyasa şartları, ülkenin menfaati neyi getiriyorsa onu uygulamaya çalışırız. İhracatçılarımızın memnun olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü piyasanın daha istikrarlı yönetilmesi onlarında dış piyasaya karşı çok daha istikrarlı bir şekilde fiyatlandırma yapmasını mümkün kılacaktır.
-Fındığı stokçular alıyor ihalelere ihracat belgesi olmayanlar girmesin diye bir talep oldu siz bu talepleri nasıl yorumladınız?
-İlk etapta başvurup parasını yatıran herkese tahsis ettik. Ama son satışımızda ikincil ticarete konu olmasın tamamen ihracata konu olsun diye kırıcılara, sanayicilere ve ihracatçılara ihaleyi açtık.
-Bu yıl satış politikanız nasıl olacak?
-31 Aralık 2020 tarihine kadar alım yerlerimiz açık olacak. Elimizdeki fındık ve piyasa şartlarına göre yeni sezon gelmeden talebe göre dağıtmayı düşünüyoruz.
-Hazırladığınız fındık raporunda daha fazla katma değer ve lisanslı depoculuğu ön plana çıkarmışsınız. O rapor için neler söyleyeceksiniz?
Türkiye’de bir tane fındık lisanslı depo var. O da Giresun’da. Biz TMO olarak onu kullanıyoruz. Ancak tüm Karadeniz’de her ilde en az 1 tane olması gerekiyor. Buradan yatırımcılara çağrı yapıyorum. Lisanslı deponun en büyük müşterisi biziz. Lisanslı deponun olduğu yerde gidip başka depo tutmayız.
Peki yüksek fiyatlar bir müddet sonra olumsuz bir durum yaratır mı?
Geçen sene 5.71 dolar olan ihraç fiyatı bu sene 6.73 oldu. Bunda ihracatçının bir şikayeti yoktur. Geçmişte yüksek fiyatlardan satıldığı dönem de olmuş ama parametreler var.
“ALIRKEN ÜRETİCİYİ SATARKEN DE TÜKETİCİYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Onu unutmamak lazım. Ama dediğim gibi bizim fındık fiyatını ‘alırken şöyle satarken böyle’ deme gibi çalışmamız yok. Biz alırken üreticiyi satarken de tüketiciyi düşünüyoruz. Elbette fındık ihraç ürünü olduğu için dış piyasayı oldukça ilgilendiriyor ama biz ülke olarak fındık tüketiyoruz. Kuruyemişçilerdeki fındık fiyatlarının yüksekliğine gelen eleştirileri okumuyoruz mu zannediyorlar. Bunun da makul olması gerekiyor. Hepsini yüksek fiyattan ihraç edeceğiz diye Türk insanını fındık yemekten mahrum edemeyiz. Mesela bizim satış noktalarımız var. Diğer ürünlerimizin yanında kırılmış iç fındık, krema falan satıyoruz. Fiyatlarımızda oldukça makul hatta kâr bile ediyoruz. Vatandaşlarımıza bu şekilde bir hizmet planladık. Aldığımız yorumlarda gayet güzel.”
Fiyat belirlerken belirli kriterleriniz var mı?
Tabi ki… Belirli matematikler yapıyoruz. Maliyet nedir, üreticinin girdileri ve işçilik ücretleri ne kadar arttı bunları hesaplıyoruz. Dış piyasayı da inceliyoruz. Bu sene pandemiden dolayı işçilik yevmiyelerinin daha yüksek olduğunu hesaplayarak, işçilik bedelini iki katına yakın tuttuk. Üreticiyi memnun edecek bir pay ilave ediyoruz. Bakmadığımız tek şey rekolte. Rekolte şu kadar olursa fiyat böyle olur gibi bir kriterimiz yok. Çünkü bu milli bir ürün ve Türkiye’nin bu ürünün ihracatından büyük menfaati var. Tarımsal ihracatın yüzde 12’si fındıktan geliyor. Ve dolayısıyla rekoltenin çok olması Türkiye’nin de menfaatine olur. Belirlediğimiz fiyatları daha sonra Cumhurbaşkanımıza ve bakanımıza sunuyoruz. Onlar da takdirleri çerçevesinde de ilan ediyor.
Son olarak bu sene için öngörüleriniz neler?
Biz bu sene satış fiyatlarında geçen senenin altında kalmayı istemiyoruz. Dolar olarak baktığımızda 6.73’ün daha altında gitmez diye düşünüyorum. Ama buradan agresif bir satış politikası yapmayacağımızı da ifade etmek istiyorum. Yine piyasaya uygun ülkenin menfaatine yansıyacak ve iç piyasayı yatıştırıcı bir satış politikası düşüneceğiz. Ama tabi ki bunu 2021’in ilk günleri başladıktan sonra planlayacağız. Alım yaparken satışla ilgili bir politika düşünmek doğru değil çünkü elimizde ne olacağını bilmiyoruz.
Son olarak ihracatta Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Buradan tüm ihracatçılarımızı gösterdikleri başarıdan dolayı tebrik ediyorum.
Teşekkür ediyoruz..