Türk turizminin performansı geçen yılın gerisinde
İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi rakibimiz olan ülkelerin AB ülkeleri içinde kollanıyor olması, siyasi ilişkilerde yaşanan tutarsızlıklar ve turizmde en büyük partnerimiz olan Rusya’nın tavrına baktığımızda turizm sektörü gerçekten zor bir dönemden geçiyor. İnsanların hastalık algısından fazlasıyla sıkıldığı böylesi bir süreçte Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı sonra da apar topar kaldırdığı maskeli tanıtım filmi de kötü bir strateji oldu. Hele ki diğer ülkeler artılarını öne çıkartırken… Böyle bir durumda sektörün genel beklentisi yasakların kalkması ve aşılamanın hız kazanması ile belki Ekim ve Kasım aylarının kurtarılabileceği yönünde… Ama iyimserler mi? Hayır…
info@karadenizekonomi.com / 25.05.2021
Yaklaşan turizm sezonu ile birlikte Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde her yönüyle turizm sektörünü konuşacağız. Turizm denince akla ilk gelen konaklama ve kültür turları olmakla birlikte içinde acentacılıktan transfere, uçak biletinden fuar, kongre ve organizasyona kadar pek çok bileşeni barındıran bir sektörden bahsedebiliriz. Geniş istihdam olanaklarının yanı sıra Türkiye ekonomisi için de büyük bir kazanç kapısı olan bu sektör acaba son bir buçuk yılı nasıl geçirdi. Yeni sezon için beklentiler neler?
Konunun en yetkin isimlerinden bir olan ETIX Event yöneticisi Mehmet Akkent ile turizme dair her şeyi bu hafta sayfalarımıza taşıdık. 2005 yılında kurulan ETIX, 16 yıl boyunca sadece acentacılık değil kongre, konferans eğitim ve bayi toplantıları alanında da hizmet vermekte. Yurtdışı ayağında da Barcelona ve Dubai ofisleri ile Türk turizmine katkı sağlamakta. 16 kişilik çekirdek kadrosunda kurumsal müşterilere hizmet veren ETIX, ilk 500 içindeki pek çok kuruluşla çalışıyor.
-Yaklaşan yeni sezon öncesinde pandeminin turizm sektörüne yansımaları nasıl oldu? Sektör, yeni normalleşmeye ne zaman dönebilir?
-Geçen yılın Mart ayından bu yana dünyayı etkisi altına alan salgından ülkemiz ilk başlarda vaka sayısının azlığı ve bilinmezliği ile pek az etkilenmişti ki birkaç hafta sonra tüm konfirmasyonlar ve organizasyonların iptal olduğu günler başladı. İlk 4 ay çok ağır geçmekle birlikte yaz aylarında biteceği öngörüsü hâkimdi. Ama öyle olmadı. Arka arkaya gelen dalgalar ve devam eden süreç var. Burada konuyu turizm çeşitliliği üzerinden konuşarak açmak gerekir. Sadece konaklama ve otel rezervasyonları değil, kongre, organizasyon ve şirket toplantıları yapanlar var. Yanı sıra sadece uçak bileti, transfer hizmeti ve vize işlemi gibi alt sektörler var. Tabi tüm bu hizmetler salgından farklı ölçülerde etkilendiler. Özellikle incoming ve outgoing şirketleri fazlasıyla etkilendi. Kapanan uçuşlar ve konsolosluklar nedeniyle bilet acentaları ve vize hizmeti veren kuruluşları da bu kategoriye koyabiliriz.
-Bu da sektörün geneline yansıyan ciddi bir gelir kaybı anlamına geliyor sanırım…
-Herkesin bir takım ufak tefek işleri oldu ama yüzde yüz olmasa bile işletmeleri çok fazla ayakta tutabilecek ve masrafları karşılayacak bir gelir elde edilemedi. Bu süreç hala devam ediyor. Peşi sıra gelen yasaklamalar, kongre ve organizasyon turizmini de mümkün kılmadı.
-Yurt dışı ofisleriniz olduğu için merak ediyorum. Örneğin Dubai’de durum nasıldı?
-Son 3-4 aydır olumlu yönde gelişmeler var. Fuar, düğün ve toplantı organizasyonlar var. Temmuz Ağustos ayları için sürpriz bir şekilde Türkiye’ye birkaç operasyon bağlantısı yaptık ama olacak mı bilemiyorum. Yasaklar ve aşılamanın seyrine göre netlik kazanacak elbette. Bu verilere baktığımızda sektörün çok büyük bir darbe aldığı ortada.
-Bu işin daha çok organizasyon tarafı. Peki operasyon ve konaklama anlamında durum nedir?
-Özellikle güneyde oteller, rehberler ve bunlardan ekmek yiyen yeme içme-hediyelik eşya ve eğlence gibi alt sektörler çok ciddi etkilendi. Özellikle hizmet sektöründe ciddi kayıplar söz konusu. Gelir kaybı en önemli sorunu oluşturdu. Çok büyük işletmeleri dışarıda bırakırsak sermaye yapısı güçlü olmayan yapıların dayanacak gücü kalmadı. Her ne kadar devlet destekleri olsa da.
-Aslında gözle görünmeyen pek çok gider kalemi var değil mi?
-Olmaz mı? Hem de pek çok gider kalemi var. Kira gibi, telefon ve elektrik giderleri gibi, Tursab aidatı ya da muhasebe giderleri… Burada sayıca büyük şirketlerin zararı çok daha büyük oldu. Sadece benim etrafımda 100’e yakın acenta lisansını yani karnesini satışa çıkardı. Dönem uzadıkça ve işler düzeldikçe ancak önümüzdeki birkaç yılda bu kayıplar yerine konabilir.
-Sektörden kopuş işler düzeldiğinde oluşacak başka olumsuzlukların habercisi değil mi peki?
-Olmaz mı? Diyelim ki önümüzdeki birkaç ay sonra işler yoluna girdi. Müşteriyi ve bürokrasiyi bilen, ülkeleri tanıyan ve yabancı dil konuşan kalifiye elemana ulaşmak zorlaşacak. Çünkü turizmde ikinci en önemli konu insan faktörüdür.
-İngiltere için kırmızı kategorideyiz Rusya uçuşları açmak için bir ay daha bekleme kararı aldı. AB de bütünüyle hareket engeli getiriyor. Bu tablo ışığında Türk turizmini nasıl bir sezon bekliyor?
-Geçen yılın üzerinde olacağımızı düşünüyordum. Ta ki ilk normalleşme sürecinde insanımızın olayın ciddiyetini kavramamasına kadar… 17 günlük kapanma döneminde bile Bodrum’a, Antalya’ya veya Çeşme’ye gidenleri her gün sokağa çıktığımızda yüzlerce insanı görüyoruz. Burada eğitim ve bilinç çok önemli. Bu nedenle geçen yılın rakamlarını yakalayacağımızı düşünmüyorum.
-Yani sektörün önemli paydaşlarından biri olarak Türk turizminin performansının düşük olacağını söylüyorsunuz…
-İtalya, İspanya, Yunanistan gibi bizim rakibimiz olan ülkelerin AB ülkeleri içinde kollanıyor olması bence bunda büyük etken olacak. Siyasi ilişkilerimizdeki tutarsızlıklar, Rusya’nın bile tavrına baktığımızda insanların tatil planlamasını bugünden yapması gerektiğinden zor bir sezon bizi bekliyor. Yasakların kalkması ve aşılamanın hız kazanması ile belki Eylül Ekim ayını kurtarabiliriz. Ama iyimser miyim? Değilim…
-Belli ki turizmde kayıp bir sezon yaşayacağız. Tahmini çok zor olmakla birlikte bir sonraki sezon için öngörünüz ne olur?
-Normalleşme sürecinin organizasyonlar açısından ekim veya kasım ayından sonra daha hareketli olacağını düşünüyorum. Turist anlamında 2020 ve 2019 rakamlarının yakalamamızın mümkün olmadığını öngörüyorum. Konaklama anlamında bireysel kararların bizim gibi şirketlere bağlı çalışan işletmelere göre daha hızlı alınabileceğini tahmin ediyorum. Bugün normalleşmeye geçsek bile ne fuar ne de kongre benzeri organizasyonlar eylül ayından önce gerçekleşmeyecektir.
-Burada şöyle bir soru akla geliyor. Sizin hizmet verdiğiniz işletmeler de bu süreçte ekonomik olarak olumsuz etkilenmediler mi?
-Tabi ki… Gıda ve kimya sektörlerini dışarıda tutarsak diğer sektörlerde 400 kişilik bir bayi toplantısını hele ki dolar veya euro cinsinden fiyatlandırıp gerçekleştirmek mümkün değil. Yani bizim ağırlıklı olduğumuz alanda yılsonuna kadar ciddi bir hareketlenme beklemiyorum. Ama temmuz ve sonrası bu yıla göre çok daha iyi olacaktır.
-Biraz da fuarcılığı konuşalım… Orada da pek çok insan işin kaybetti ve kalifiye eleman açığı olacak gibi. Siz ne düşünüyorsunuz?
-Öncelikle insan gücü kaybı gerçekten ciddi bir sorun. Farklı sektörlere kaçan yüzlerce çalışan var. İşler yolunda gitse bile kısa zamanda bu işgücünün sektöre kazandırılması kısa vadede imkânsız. İki yıl sonrasını düşünmek lazım.
-Fuarcılık sektörüne hizmet veren catering işletmeleri de ağır hasar görmedi mi?
-Catering firmalarının avantajı şu oldu. İş oldukça istihdam yaratan bir sektör veya part-time esnekliği olan işletmeler. Dolayısıyla stok tutmuyorlar. O nedenle gelir kaybı dışında önemli kayıplarının olduğunu düşünmüyorum. Onlar bu dönemi evde 30 kişilik davetlerle, söz ve nişan gibi aktivitelerle geçirmeye çalıştılar. Bu süreçte ve normalleşmeye geçiş adımlarında daha fazla önem kazanacak olan hijyen önceliği. Belki onlar açısından hijyen önceliği daha büyük bir sorun olacak. Okullar için yemek veren ve fabrikalara yemek yapan işletmelerde de gelir kayıpları oldu.
-Dünya bu krizi nasıl yönetti peki? Sizce hangi ülkeler başarılı oldu?
-Destek konusunda onlara göre biz sınıfta kaldık. Yurtdışındaki destek paketlerinin büyüklüğü ve uygulamadaki farklılıklar üst düzeyde. Örneğin Almanya; daha ilk günden ciro kaybı ve kira düzenlemelerinde çok farklı işler yaptı. İsviçre’de devlet mal sahiplerine diyor ki yaşam standartlarını düşürmeden idare edebiliyorsan biraz sıkıntı çekmende sakınca yok kiranı eksik alacaksın. Ama bizde böyle şeyler olmadı. 4 bin lira kazanan bir kişinin sadece asgari ücretin yüzde 70’ i kadar ücret alması ile sorunu çözdüğümüzü zannettik. Ciro kaybıyla ilgili de hiçbir şey yapılmadı. Ülkemizdeki ekonomik koşulları dikkate aldığımızda yapılan bin liralık yardımlar çok düşük kaldı.
-Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı son destek paketini sektörünüz açısından nasıl yorumlarsınız?
-Vallahi kuru temizlemecilerin bile yer aldığı pakette turizm sektörünün olmaması şaşırtıcı olduğu kadar düşündürücüdür. Bu kararların nasıl alındığını ve değerlemelerin neye göre yapıldığını anlamıyorum.
-AB ülkelerinde hız kazanan aşı çalışmaları sonrasında bir ara aşı pasaportu gündeme geldi. Aslında aleyhimize bir gelişme. Acaba Turizm Bakanlığı’nın bu konudaki çalışmaları yeterli oldu mu?
-Burada bizim bağlı olduğumuz TURSAB’ın yetersizliği ile söze başlayayım. Ben ve benim gibi üyeler, gelirlerimiz olmadığı halde bu yıl ve bir sonraki yıl TURSAB aidatlarımızı ödemek zorundayız. Bu yaklaşım doğru mu? Bakanlık olarak da ülkemize bu yıl şu kadar turist gelecek gibi senaryolar geliştirmek yerine arka planda daha farklı çalışmalar yapmalıydı. Bugün ikinci aşının bile yapılamamış olması ve aşıların gelmemiş olması arka plan çalışması olmalıydı. Almanya günde bir milyon kişiyi aşılıyor. ABD sokakta aşılama yapıyor ve aşılanan insanlar maske kullanmıyor. İngiltere çok hızlı gidiyor. AB ülkeleri de aynı şekilde. Kuzey Avrupa’da Danimarka bar ve restorana kadar her işletmenin açılmasına izin verdi. Bizim çok daha uzun yolumuz var belli ki. Hele ki 17 günlük tam kapanmada aşılamaya biraz daha hız kazandırabilseydik eminim Rusya ile ilgili farklı gelişmeler yaşanırdı. Ama öyle olmadı.
-Bakanlığın hazırladığı ve apar topar kaldırılan maskeli bir tanıtım videosu vardı. Bu konuda neler söylersiniz?
-Maalesef talihsiz bir tanıtım kampanyası oldu. Diğer ülkeler öne çıkan artılarını gösterirken biz hastalığı öne çıkardık. Hepimiz hastalıktan zaten çok sıkıldık. Oysa neden İstanbul ve neden Türkiye? sorusuna zemin hazırlamalıydık. Karadeniz Bölgesi’nden bahsedelim. Aynı anda kayak yapılan ve denize girilen bölgeyi öne çıkarmalıydık. Farklı coğrafyalarımızdaki gastronomi kültürünü tanıtmalıydık. Otel ve restoran kalitemizi Avrupa ile kıyaslamıyorum bile. Bakın Formula 1 iptal oldu, UEFA Şampiyonlar Ligi finali İstanbul’dan Portekiz’e alındı. Hadi bırakın ABD; İngiltere veya Almanya’yı Portekiz ne yaptı da bu organizasyonu aldı peki? İşte buradaki sorulara cevap verip bu türden kampanyaları biraz daha üzerine düşünerek geliştirmeliyiz. Bence artılarımızı yeterince pazarlayamadık.
-Sektörünüzün finansal sorunları aşmasında bankacılık sektörünü bakışını da merak ediyoruz. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
-Öncelikle gelir kaybı olan sektörlerin bankalarca verilecek kredileri ödeyemeyeceği öngörüsü negatif bir durum yarattı. Burada bankaları suçlamak da haksızlık olur. Sonuçta onlar da ticari bir işletme. Geri ödenemeyeceği bilinen para neden verilsin ki?
-Son olarak turizm acentalarını soralım…
-Siz eğer ki geçmişte işinizi iyi yaptınızsa normalleşmeye dönünce sosyalleşme beklentisi içinde olan insanların eskisinden daha fazla acentalara ihtiyacı olacağını söyleyebilirim.