Yılmaz Yücel; “Reel Sektör Büyük Mücadele Veriyor”
Reel sektörün yüksek faiz, enflasyon ve dalgalı kur kıskacında olduğunu söyleyen Mersan Sanayi Y.K.Başkanı Yücel; “Türkiye ekonomisinde iş dünyası büyük mücadele veriyor. Ülkemizde sürdürülebilir büyümeye ihtiyaç var. Bunun yolu da üretim ekonomisinden geçmektedir” dedi.
info@karadenizekonomi.com / 1.11.2021
Türkiye’nin günümüzdeki ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ekonomisinin büyüdü ancak bunun sürdürülebilir bir büyüme değil. Ülkemizin ihtiyacı olan tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmek ve dışa bağımlılıktan kurtulmak.Örneğin yatırım ve istihdam vurgusu yapıyoruz fakat Ordu ikinci OSB’nin 5 yıla yakındır hala altyapısı bitmedi, ne sanayiciye nede dışarıdan gelecek yatırımcıların taleplerine cevap veremiyor. Bu işi çözecek olan ilin siyasileri ve dinamikleridir. Yatırımcı 5 yıl OSB beklemez! Ülkemizde kamu harcamaları, inşaat ve tüketime dayalı bir büyüme şeklimiz var. Bu sürdürülebilir bir büyüme değil. Sağlıklı büyüme üreterek katma değer yaratarak ülkeye doğrudan yatırımları çekerek olur.Ülkemiz maalesef sürdürülebilir bir büyüme modeli oluşturulamadığı için de ciddi bir döviz açığı veriyor. Üstüne politik risklerin de eklenmesiyle bırakın doğrudan yatırımı, sıcak para akışını bile sağlayamıyoruz ve bunun için ciddi maliyet ödüyoruz. Faizlerin düşmesini hepimiz arzu etsek de bunun olumlu etkisinin kısa süreceğini ve bize yansıyan farklı sonuçları olacağını biliyorum. Türkiye’de döviz yükselirse, enerjide ve ara mamulde ışa bağımlı olan ülkemiz bunun maliyetlerini enflasyon ve hayat pahalılığı olarak öder. Kurda ki ve enflasyonda ki bu oynaklık bir sanayici olarak önümü görmemi engelliyor.
Önümüzdeki yılın bütçesini yapmaya çalışıyoruz ancak dolara göre birkaç farklı senaryo hazırlamak zorunda kaldık. Yıllardır aynı şeyi konuşuyoruz ancak bir türlü çözüm üretemiyoruz. Köklü ve doğru olan şeyleri bildiğimiz halde yapmıyoruz ya da yapamıyoruz. Gelir dağılımındaki uçurumun büyümesi bizi üzüyor. Ülkemizde yatırım ortamının sağlanması gerekiyor. İhracatçılarımızı özel sektörün tüm sıkıntılara rağmen ayakta kaldıkları için kutluyorum. Pandemiyle beraber Avrupa’nın tedarikçi durumuna geldik bu ülke ekonomisi için büyük şans. Özel sektörümüz sayesinde ülkemize ciddi bir döviz girişi oluyor. Bu sanayicilerimizin başarıdır. Mevcut durumu dünya ekonomisindeki hareketliliğe bağlı olarak ihracatla kompanse edebiliyor.
KOBİ’lerin yüzde 90’ının krediye ihtiyacı var
İş dünyası tam olarak ne istiyor?
Emtia fiyat artış ve dövizin yükselmesi ile beraber sanayici ve işletmeler sermaye sıkıntısını daha fazla hissediyor. O yüzden finansmana kolay ulaşabilmek, düşük faizli krediler kullanabilmek bu dönemde oldukça önemli. Geçen yılda olduğu gibi KGF kredileri istiyoruz. KOBİ’lerimizin buna şu an çok ihtiyacı var. Bizlerin beklentisi öngörülebilirlik, dengeli kur ve finansal istikrar. Bir ülkenin ekonomisinin gelişmesi ve dış yatırımların özellikle de doğrudan yatırımların gelebilmesi için ülkede güven ve istikrarın olması önemli. Kurlarda yaşanan hareketlilik özellikle plastik sektörü gibi yurtiçinden yeterli hammadde tedarikini sağlayamayan endüstrilerde daha derinden hissediliyor. ÜFE ile TÜFE arasındaki fark hızla açılıyor. Yani üreticinin yaşadığı maliyet artışını tüketiciye yansıtamadığı ve bu sebeple kar marjının hızla eridiği bir dönemden geçiyoruz. Kazandığımız pazar payını korumayı hatta arttırmayı hedefliyorsak, 2020 yılında mutlak suretle kur hareketliliği kontrol altına alınmalıdır.
Fiyatlarda ‘’kur’’ manipülasyonu bitmeli
Hammadde sorunu ve kurlarda ki hareketlilik ihracatı nasıl etkiliyor?
Demirde, çelikte, metalde, MDF’de plastik, kauçuk ve birçok ara mamulde hammaddede dışa bağımlıyız. TL bazında sadece satış fiyatımızda artış olmuyor, hammadde giderlerimizde de aynı oranda artışlar oluyor. Enerji başta olmak üzere üretici üzerindeki maliyetler sürekli artıyor. Döviz kurlarında istikrar olmadığı sürece maliyet hesabı yapamayız. Ani iniş ve çıkışlar siparişlerimizi olumsuz etkiliyor. Piyasaları rahatlatacak, yatırıma ve üretime teşvik edecek hamleler yapılmalı. Yükseliş ve düşüşler engellenmeli. Öngörülebilir kur oluşması bizler için büyük önem taşıyor. Üzerinde yılların yorgunluğu var. Gelecek nesile daha güzel bir ülke bırakmak için üretim ekonomisine geçmek, yüksek teknolojiyi kullanmak ve nitelikli iş gücüne önem vermek zorundayız. Ucuz işçiliği bırakmamız, dolara bağımlı ekonomiden kurtulmamız gerekiyor.
MURAT GÜRSOY / KARADENİZ EKONOMİ