Yavuz Gıda’dan büyük başarı

Fındık sektörünün köklü firmalarından Yavuz Gıda, en büyük ilk 500 sanayi firma sıralamasında geçen yıla göre 134 basamak birden yükselerek yeni bir başarıya daha imza attı. Yıl içinde Ekonomist Dergisi ve TEB bankası tarafından “en hızlı büyüyen şirketler” kategorisinde yer alma başarısı gösteren Yavuz Gıda istikrarlı büyümesini sürdürüyor. Fındık sektörü ve firma hakkında Karadeniz Ekonomi Sohbetleri’nde Murat Gürsoy’a konuşan Yavuz Gıda Yönetim Kurulu başkan vekili Bülent Yavuz özel açıklamalar yaptı.

info@karadenizekonomi.com / 9.06.2021

Yavuz Gıda’dan büyük başarı

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta iş dünyasının referans listelerinden Türkiye’nin en büyük ilk 500 sanayi kuruluşu arasında yer alma başarısını gösteren Yavuz Gıda Yönetim Kurulu başkan vekili Bülent Yavuz’a konuk olduk. Uluslararası ticaret faaliyetini daha da artırmak ve güçlendirmek için Giresun Bulancak Organize Sanayi Bölgesi’nde üretime geçirdiği modern tesisi ile başarıdan başarıya koşan firmanın bir önceki yıla göre 134 basamak birden yükselerek 260’ıncı sırada yer edinmesinin sırrını ve tabi ki fındığı konuştuk.

-Öncelikle bu başarıdan ötürü sizleri tebrik ediyoruz. Kısa bir performans değerlendirmesi yapar mısınız?

-İyi dilekleriniz için teşekkür ediyorum. İSO’nun Türkiye’nin en büyük ilk 500 sanayi kuruluşu listesinde geçen yıl 394’üncü sırada yer almıştık. Üretimden satışlara 1 milyar 086 milyon 612 bin 632 liralık ciro ile bu yıl 134 basamak birden atlayarak 260’ncı sıraya yükseldik. Tabi ki firma olarak en büyük ilk 500 sanayi kuruluşu içinde yer almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bizim için bir başka gurur kaynağı da Ekonomist Dergisi ile TEB Bankası tarafından yapılan araştırma sonucunda ülke genelinde en hızlı büyüyen dört şirketten biri olmamızdı.

-Giderek ivme kazanan bu başarılarda en büyük etken neydi?

-Teknolojik gelişmeleri yakından takip etmemizin büyük payı oldu. Giresun Bulancak Organize Sanayi Bölgesi’nde modern teknoloji ile donattığımız tesisimizde sürdürülebilir üretim anlayışını benimseyerek uluslararası ticaret perspektifi geliştirdik. Artan faaliyetlerimizle ülke ekonomisine sadece ihracat anlamında katkı sağlamadık. İstihdam ve katma değer de yarattık.

-Bildiğim kadarıyla iki ayrı tesiste de faaliyet gösteriyorsunuz…

-Evet… İşlenmiş ve natürel fındık üretimini iki ayrı tesisimizde birden sürdürüyoruz. Ürünlerimizi başta Almanya, Hollanda, Çin, Fransa, Belçika, Avusturya, ,İsviçre ve İskandinav ülkeleri olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine ve ABD, Uzakdoğu, Rusya ve Afrika’ya satıyoruz.

-Bir de yurtdışı ofisiniz var…

-Dinamik yapımızda müşterilerimizin  artan hizmet beklentilerini karşılamak için 2011 yılında Almanya’da Yavuz Haselnuss Gmbh firmasını kurduk ve  özellikle gümrüklenmiş ürün almayı isteyen müşterilerimize daha hızlı hizmet vermeye başladık.

-Başarının altında yatan etkenlerden biri de bize göre üstlendiğiniz sosyal sorumluluklar olsa gerek…

-Ticari faaliyetlerini sürdürülebilirlik stratejisi destekleyerek sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri de dikkate alarak üretim yapmaya çaba gösterdik. Fındık tarımının gelecek nesillere aktarılabilmesini sağlayan sosyal ve zirai destek uygulamalarına “Yavuz Fındık Sürdürülebilir Tarım Projesi” kapsamında yer vermekteyiz. ‘Fındık Emekle, Çocuk Sevgiyle Büyür’ adını verdiğimiz kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında mevsimlik tarım işçiliğinde çocuk işçiliğini engellemek üzere çalışmalar yapmaktayız. Bununla birlikte fındık üreticilerine verdiğimiz zirai destek ile kaliteli fındık üretimini desteklemekteyiz. Yavuz Gıda olarak 86 yıllık köklü geçmişinin tecrübe ve başarılarını çağımızın koşularına uyarlayarak sürdürülebilir bir iş anlayışla faaliyetlerimize devam etmekteyiz.

-Gelelim içinde bulunduğumuz tesise… Dışarıdan bakınca gördüğümüz devasa büyüklük tesise girdiğimizde adeta göz kamaştırıyor. Ve işiniz gücünüz fındık. Bu yıl için fındığa dair öngörünüz nedir?

-Önce şunu belirtmeliyim Ülke olarak fındıktaki kazanımlarımızı korumalıyız. Yeni sezonda iyi bir rekolte olacak gibi görünüyor. Fındık üretiminde yüzde 85 ile lider konumda olan Türkiye, son yıllarda ne yazık ki bu payını yüzde 70’lere kadar düşürdü. Aynı kategoride değerlendirilen bademden örnek verecek olursak; çok yakın bir zamana kadar badem üretiminde lider olan Avrupa’da izlenen yanlış politikalar sonucu ABD, dünya genelinde lider konumuna erişti. Avrupalı bahçesinden bademi sökerken ABD tekel durumuna geldi.

Yakın geçmişte fındıktan daha az rekolteye sahip olan badem bugün dünya genelinde fındıktan daha fazla üretilen bir ürün haline gelmiştir. Eğer fındıkta rekabetçi bir politika izlemez ve sadece günü kurtarmaya çalışırsak yanlış bir iş yapmış oluruz.

-Bir tehlikeye işaret ediyorsunuz…

- Bademde yaşananları görmezden gelip gerekli dersleri çıkarmazsak ve dünya genelinde fındık dikim sahalarının artmasına yönelik yanlış politikalara devam edersek bir süre sonra ABD ve Çin fındıkta önemli bir dikim sahasına ulaşabilir. Maalesef bugün Türkiye dışında 400 bin ton kabuklu üretimine doğru giden bir rekolte ile karşı karşıyız.

-Sizce dünya gerçekleri doğrultusunda uzun vadeli ve istikrarlı politikalar üretmek için ne yapılmalı?

-Öncelikle fındıkta üretmekten korkmamalıyız. İhracatçılar olarak bizde üreticimizin kazanmasını istiyoruz. Bunun için de ön koşul maliyetleri düşürmek olmalı. Eğer üreticimizin dönüm başına 80 kilo yerine en az 300 kilo almasını sağlayabilirsek gelecekte yeni nesillere verimli bahçeler bırakmış oluruz. Dolayısıyla bugün 50 bin kişinin çalıştığı fındık sanayinde istihdamı iki katına çıkartabiliriz. Oysa bugün ülkemizde fındık sektörüne ilişkin tüm tartışmalar fiyat eksenli. Asıl konuşulması gerekenler hep öteleniyor. Fındıkta katma değerli ürünler üretmeyi konuşmalıyız. Ülkemize giren döviz miktarını arttırmayı konuşmalıyız. Üretmekten korkmamalıyız. Don ve kuraklığa bağlı rekolte anlayışından vazgeçip daha çok üretmeye odaklanmalıyız. Bu yılın tahminlerine baktığımızda bizim dışımızdaki ülkelerde toplam rekolte 350 bin ton civarında. Biz ise sadece Doğu Karadeniz’de iyi bir rekolte döneminde toplam 500 bin ton fındık elde ediyoruz. Ama ne yazık ki dönüm başına 80 kilo ile dünyada ki en az verim alınan bölge yine burası. Yaşlı ağaçların gençleştirilmesi ve doğru tarım uygulamaları ile dönüm başı verim 300 kilograma kadar çok rahat çıkabilir. Biz kendi bölgemizde ki verimi sadece iki kat artırsak dünyanın kalanından daha fazla fındık yetiştirmiş oluruz. Yani aslında biz bir hazinenin üzerinde oturuyoruz. Yıllardır süregelen kısır döngü ve polemikler bizi hiç bir yere götürmüyor. O nedenle biz kimin ne kadar ürettiğinden çok bizim ne kadar üretemediğimize odaklanmalıyız. Böyle olunca hem çiftçimiz mutlu olacak hem de çikolata sanayisinde rekabet şansımızı elimizden almayacak makul fiyat seviyelerinde olmak kaydıyla 1 milyon kilo fındık yetiştirsek satmakta zorluk çekmeyeceğiz. Rekolte yüksek olursa yerli ve yabancı sanayiciler de fındık ile ilgili ürün geliştirmekte bir kaygı duymayacaktır. Fındığın zaman zaman bulunamama riski ve fiyat hareketlerinin oldukça yüksek volatilite oluşu fındıklı ürün geliştirmede kullanıcıları temkinli hareket etmeye zorluyor.

-Biraz da ihracatçı açısından fındığın finansmanı konusunu konuşalım mı?

-Olağanüstü performans sergileyen Eximbank kanalıyla fındık sektöründe finansman konusunun iyi yönetildiğini düşünüyorum. Faizlerde afaki bir artış olmadığı takdirde sektörün de borçlarını kapatabileceğine eminim. Zaten faaliyetler sürdükçe finansman ihtiyacı da bitmeyecektir. Bu kapsamda Eximbank’ın olağanüstü performansı da ihracatçılara düşük maliyetli borçlanma konusunda yardımcı olmaktadır.

-İç piyasayı regüle eden Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Aslında TMO ‘dan beklentimiz dünya gerçeklerini görmesidir. Fındık fiyatlarının son yıllarda iyi konuma geldiğini büyük bir çoğunluğun fiyatlardan memnun olduğunu söyleyebilirim. Türk fındık ihracatçısı olarak fındıkta popülist politikalara karşısıyız. Sürdürülebilir politikaları desteklemekle beraber serbest piyasa ekonomisinden yanayız, Ancak devletimizin aldığı kararlara saygı duyuyoruz. TMO’nun görevinin regüle olduğunu tüm kesimlerin iyi bilmesi gerekiyor. Ofis popülist politikalar izlerse sadece günü ve seneyi kurtarır. Bizim beklentimiz ise Türk fındığının geleceğinin kurtulmasıdır. TMO buğdayda yaptığını fındıkta da yaparak alış ve satış fiyatını sezon öncesi açıklayarak spekülasyonların önüne geçmelidir.

 

Yavuz Gıda’nın Kurumsal Geçmişi

Yavuz Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ya da uluslararası piyasadaki adıyla Yavuz Hazelnut Products, 1933 yılında Giresun’da kuruldu. 86 yıllık sürecin başlangıcından itibaren ağırlıklı olarak ihracata yönelen ve her geçen yıl artan deneyimi ile sektörde “hatırı sayılır” bir yer edinen Yavuz Gıda için 1982 yılı bir başka dönüm noktasıdır. O yıl ilk işlenmiş ürün tesisini kuran ve ihracat kapasitesini artıran işletme için gelişen teknolojiye ayak uydurma süreci milenyumla başlar. Böylece yatırımlarını önemli ölçüde arttırarak, sınırların geçerli olmadığı küresel dünya ekonomisinde artık sektörün öncü firmalarından biri oldular.

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar