Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak fındıkta iyi bir sezon geçirdiğimizi belirterek, “Bu sezon hem ihracatçının hem de üreticinin kazandığı bir sezon oldu.” dedi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) başarılı bir sezon yürüttüğüne vurgu yapan Şenocak yeni sezonda da iyi bir fiyat beklediğinin altını çizerek şunları söyledi; “  TMO açısından başarılı bir sene oldu. Çiftçimizin eline 16,50 ve 20 lira arasında değişen bir miktar girdi. Şu an TMO deposundaki fındığı 24 liradan satıyor bu yeni sezonda da fındık fiyatlarının üreticiyi memnun edeceğine işaret ediyor.” dedi.

“Verim artışı iyi tarım uygulamaları ile mümkün”

2-3 milyar dolarlık ihracat rakamları ile fındığın Türkiye’deki tarım ürünleri içinde ihracat girdisi en fazla olan ürün olduğunu belirten Şenocak bu başarının devam etmesi için iyi tarım uygulamalarının mutlaka uygulanması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi; “ Miras yoluyla bölünen bahçeler, göç vs. derken fındıkta verim azalmaya başladı.  Çiftçimiz 3-4 ton fındık alabileceği alanlardan 1 ton fındık alıyor.  Üreticimizin artık mutlaka iyi tarım uygulamalarını yapması gerekiyor. Budamayı, gübrelemeyi, ilaçlamayı zamanında yapıp daldan toplama yöntemini terk edip yerden toplamaya başlarsan verim istediğimiz ölçüde artırabiliriz. Ayrıca yerden toplamadığımız takdirde toplama maliyetini 7’de 1’e indirebiliyoruz.”

“Batı Karadeniz’de çiftçi yıllık 100 bin lira kazanıyor”

Düz ovalara dikilen fındığın bir müddet sonra ürünün geleceğini olumsuz etkileyebileceğini de aktaran Şenocak fındık fiyatlarının tekrar üretici beklentilerinin çok aşağısına düşebileceğini söyledi. Şenocak, “Devlet müdahale alımlarını doğru buluyorum fakat ileriye dönük sorun yaratabilir. Çünkü yüksek fiyatlar Batı Karadeniz’de de birçok çiftçiyi fındık dikimine yöneltti. Fındık tarımında Ordu- Giresun’da bir aile yılda ortalama 5 ila 10 bin lira arasında kazanıyorsa bu rakam düz ovada 50 ila 100 bin lirayı bulabiliyor.  Çünkü orada toprak verimli, fındık kökleri yeni ve makine ile yerden topluyorlar. Bu nedenle oralarda ilgi artarken Ordu ve Giresun’da ilgi düşüyor. Düz ovalarda birçok ürün dikme imkanı varken her şeyden vazgeçilip fındığa dönüldü. Ancak biliyorsunuz 2008’de rekolte fazlalığından dolayı fındık devletin elinde birikti. Ve fındık 1 doları geçemez hale geldi.  Devlet de çaresi kalınca fındık alımından vazgeçti. Yani aslında fazla rekolte böle bir handikap oluşturabiliyor. Yani düz ovalara dikimler, ilerleyen zamanlarda yine bu sorunların yaşanmasına sebep olacak. Bu nedenle TMO’nun ileriye dönük farklı politikalar uygulaması lazım. Ayrıca alan bazlı destek uygulamasının özellikle Ordu- Giresun çiftçisi için oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu desteğin ürünüyle ilgilenen iyi tarım uygulamasını yerine getiren çiftçilerimize daha fazla verilmesi kanatindeyim.”dedi

“Fındığı yerden toplamak verimi artırıyor”

Dünyanın pandemi nedeniyle zor bir sınavdan geçtiğini de sözlerine ekleyen Şenocak, “Ülkemizin gelişmiş ülkelere göre bu süreci çok daha az hasarla götürmekte olduğunu görüyoruz. Bu bizim için bir derecede olsa sevindirici bir durum. Bu konuda büyük bir özveri ile çalışan devletimiz ve sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz. Pandemi nedeniyle çay ürününde sıkıntılar baş gösterdi ve durum hemen akıllara fındıkta aynı durum yaşanacak mı sorusunu getirdi. Yeni sezona kadar biraz daha rahatlayacağımızı çayda yaşananların yaşanmayacağını düşünüyorum. Ama eğer yaşanırsa 10 dönüm yeri olan 5 kişilik bir aile kendi fındığını yerden 4-5 günde toplayabilir. Yerden toplamaya özellikle vurgu yapmamın sebebi bu yöntem hem maliyeti azaltıyor ve dallara zarar verilmediği için verimi artırıyor.”diye konuştu.

“Para devlet hazinesine gidiyor”

Son olarak TMO’nun deposundaki fındığın 24 liraya satılması eleştirilerini yersiz bulduğunu dile getiren Şenocak, “Devlet de para kazanmalıdır. Bunu yadırgamamak gerekiyor. Bizden 17 liraya aldı şimdi 24 liraya satıyor deniliyor. Arz ve talep arttığı için böyle bir durum yaşanıyor bununla gurur duyulması gerek. Çünkü para devletin hazinesine giriyor. Eleştiriler yapalım fakat bunu yaparken gerçekçiliği kaybetmeyelim.” değerlendirmesinde bulundu.