8.05.2020
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünlerinden biri olan çayda yaşananlar fındık üreticilerinde ve sektörde büyük tedirginlik yaratıyor. Çay üreticisinin başına gelenleri gören fındıkçılar henüz zaman varken her türlü senaryoya karşı hazırlık yapılması
Ülkemizde yılda üç dönem, iklim şartlarına bağlı olarak bazen dört dönem hasadı yapılan, uzun yıllardır Doğu Karadeniz bölgesinin en önemli ekonomik ürünü olma özelliğini devam ettiren çay tarımının geleceğinin tehlike altında olduğu bilinciyle gerekli önlemlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Zira, virüs tarımın ne kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğunu gözler önüne sermiş ve sektörün geneline yönelik ciddi önlemlerin alınmasını zaruri kılmıştır. Aynı zamanda Ordu Ticaret Borsası’nın eski başkanlarından olan sanayici-ihracatçı Nejdet Gürsoy çayda olanların fındıkta yaşanmaması için şimdiden gerekli tedbirler alınmalı ve her türlü senaryoya göre hazırlık yapılmalı çağrısında bulundu. Çünkü vatandaş olarak bizler insanlar hem sağlık hem de ekonomik açıdan oldukça zor bir dönemden geçiyoruz.
Çay sektöründe coronavirüs tedbirleri kapsamında alınan kararlar, 830 bin dekar alanda çay tarımı yapan yaklaşık 200 bin üretici aileyi ilgilendirmektedir. Çay iki milyondan fazla insanımızın geçim kaynağıdır. Her yıl çay hasadında çalışmak üzere bölgeye 100 bine yakın yerli ve yabancı tarım işçisinin geldiği bilinmektedir. Gürcistan ve Azerbaycan'dan gelen işçilerin salgına karşı alınan tedbirler neticesinde sınırların kapalı olması sebebiyle çay toplamaya gelemeyeceği bir ortamda şehir dışındaki çay üreticilerine de “köyüne ve çay bahçene gidemezsin” demek bugüne kadar kota, kontenjan, alım ve düşük fiyat politikalarıyla zor durumda olan yaş çay üreticilerinin mağduriyetini arttırmaktadır.
Unutulmamalıdır ki Doğu Karadeniz’de çay ve fındık her şey demektir. Yaşam biçimi ve tarımsal ekonominin can damarıdır. Yaş çay tarımında zamanla yarışıldığından her geçen günün çok önemli olduğu bilinciyle salgının bölgemizde yayılmaması, çay tarımının güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve üreticinin ekonomik sıkıntılarının önüne geçilmesi için iş ve işlemlerde kolaylık sağlanmalıdır. Üreticilerimizin ve 65 yaş üstü vatandaşlarımızın taleplerinin Bilim Kurulu’nca değerlendirilerek ilgili bakanlıklar nezdinde ivedilikle gerekli koşulların oluşturulması ve yasal düzenlemelerle mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir”.
FINDIK SEKTÖRÜNDE NELER OLUYOR
Aslında üretici açısından 2019 sezonu her şeye rağmen mutlu bir sezon olarak kayıtlara geçerken Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat sezonu olarak kayıtlara geçecek olan 2019 sezonunda sektör paydaşları arasında yabancı alıcılar da dâhil bir denge problemi ortaya çıktı. Küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin etkili olduğu fındık sezonunda tüm ezberleri bozan sezonlar yaşamaya başladık. Büyük bir değişim üretici kesiminden tutun da ticaret grubuna, yabancı alıcıların bakış açısına kadar, TMO’nun alımlarına kadar fındık büyük bir değişim içindedir. Geçen haftaki TMO ve fındık yazımdan sonra 25 yılı aşkın içinde olduğum fındık sektörü temsilcileri ki aralarında doğudan batıya manav, fabrikacı, sanayici, ihracatçısı ve TMO yetkililerine kadar pek çok açıklama geldi. Çeyrek asırdır iç içe olduğumuz sektör paydaşlarının bazılarıyla telefonla bazılarıyla mesaj yoluyla görüştük. Sitem eden de vardı, teşekkür eden de. “Şunları da yaz” diyen sektörü temsilcileriyle de bir araya geldik.
Hepinizin bildiği gibi son üç sezondur fındıkta TMO müdahalesi yapılarak fındık fiyatları sezon öncesinde açıklanıyor. TMO depolarında sezon sonunda önemli miktarlarda fındık depolanıyor ve ihtiyaç duyuldukça özel sektör tarafından satın alınıyor. Son iki sezondur TMO depolarındaki fındık arz ve talebe göre çok değer gördü. Öyle ki 20 bin tonluk fındığa 200 bin tonu geçen talep geldi. Biz ne söyledik? “Depolardaki fındık sektör temsilcileri tarafından alınsın. Bu fındıklar ihracatta kullanılarak ülkemize döviz gelsin. Sektör dışından gelen işi fındık olmayan inşaatçı, kuyumcu vs. TMO’dan fındık almasın, depolardaki fındık piyasaya sürülsün. Fındıklar spekülasyon amaçlı kullanılmasın” dedik. Peki, ne oldu? Ortak pencereden bakmak yerine herkes pozisyonuna göre değerlendirme yaptı ve sonuç olarak şöyle bir tablo ortaya çıktı.
-TMO’nun iki ayrı 20 bin tonluk kabuklu fındık ihalelerine 300 bin tonu aşan talep gelmesi firmaların ne kadar zengin olduğunu hatırlattı. Çünkü 24 TL’den satışa çıkarılan 20 bin ton fındıktan alabilmek için ürün bedeli teminatı olarak TMO’nun hesabına yaklaşık 1 milyar 800 milyon lira yatırılmıştı. Demek ki birilerinin sızlandığı gibi sektörde para ve kredi sıkıntısı bulunmuyor.Birde yatan bu para sadece%25 lik kısım birde tamamının yattığını düşünün ne yatması gerekirdi 7 milyar 800 milyon paraya bakın işte fındığın gücü bu hiçbir tarım ürününde olmayan tabiri caizse kemiksiz et dolar girdisi sağlıyor ülkemize,
-Bize göre üretici hep güçlü tutulmalı ve bahçeye girecek iştahı yaşatılmalıdır.
-Bazı kişilere göre TMO depolarındaki fındık ihracata yansımıyor, Sebep; stokçular fındığı aldı depoladı. Piyasaya sürmüyorlar, satmıyorlar ve ihracatçı fındık bulmakta zorluk çekiyor.
-Belli bir ticaret grubu bu eleştirilere nasıl cevap veriyor? Baktığımızda alivre de, stokçuluk da bir ticaret türüdür. Bu yapanı bağlar yapan ödülünü de görür cezasını da. Yasalara göre kimseyi ilgilendirmez. Serbest piyasa ekonomisi var. Biz vergimizi de ödüyoruz stopajımızı da, banka faizimizi de diyecekler elbette.
-Bir kesime göre zaten fındık ihracatçısı ve onları savunan herkese düşman gözüyle bakılıyor. İfadeler çok sert ve düşmanca halbuki herkes sorunları diyaloğla ve uzlaşmakla çözebilir.
-Yabancı alıcı, TMO’nun alım yaptığı yıllarda artık ofis fiyatlarının gerisinde fiyat açıklamasını açıklarsa son iki sezonda olduğu gibi bu fındıkları 16 lira yerine 24 liraya alır ve sonuçlarına katlanır. Son iki sezona bakılacak olursa 2020 yılı için gereken ders çıkarılır mı bilinmez. Aksi bir durumda -2019 sezonunda olduğu gibi- 16 lira olan fındıkları zamanında almadığı için bugün 24 liraya almak zorunda kaldığı da ortada. O nedenle TMO, sezon öncesi fiyat açıklayarak tüm paydaşların isteğini yerine getirmiştir.
-TMO ne söylüyor? “Fındıkta, başta üretici kesimi olmak üzere tüm paydaşlardan gelen önerileri hep dikkate aldık. Şartnameyi spekülasyonları önleyecek şekilde hazırlıyoruz, piyasada oluşan fiyatları fındık satışlarımızla yıkmıyor ve gerekli denetimleri yapıyoruz” diyor.
-Fındık manavı “biz sektörün en riskli yerindeyiz. Üreticinin 24 saat yanındayız. Sezon öncesi bankadan faiziyle para alarak üreticimizi güçlü tutmak adına para veriyoruz. Biz de vergimizi ödüyoruz, TMO’dan fındık almak biz ticaret erbabının da hakkıdır” demektedir.
-Dolar fiyatları aldı başını gitti. Fındıkta durum neden aynı? diye soranları da unutmayalım.
-Ziraat odaları da TMO’nun 21 ve 24 TL fiyatları iyi oldu, piyasalar düşmedi gelecek sezonla ilgili finansman buradan çıktı, politikaları destekliyoruz açıklaması yaptılar,
-Son olarak biz ne söyledik. İşi fındık olanlar TMO’dan fındık alsın. Spekülasyon amacı ile TMO’dan sektör dışından kuyumcu, inşaatçı, galerici vs. fındık alamasın herkes vergi levhasında hangi iş yazıyorsa onu yapsın. İşin özeti buydu, alınmaca gücenmece yok. Ama buna rağmen alınan dostlarımız olmuştur. Çünkü herkese pozisyonuna göre konuştuğu için gerçekler sadece belli bir kesimi ilgilendiriyor.
Anlayacağınız, 2020 fındık sezonunu beklerken sektörün büyük bir kesimi şişmiş gözüküyor. Fındık ve TMO diye yazdığımız yazıya gelen telefon ve mesajların özeti bu. O nedenle onların da düşüncelerini yayınlayarak sektörün içinde olduğu psikolojik durumu ortaya koymak istedim. Günlük değil geleceği kurtaracak politikalarla yarınları kurtarabiliriz. TMO’nun son yıllarda sezon öncesi fiyat açıklamasının doğru olduğunu yıllarca savunan biz olduk ama çoğu kesim günlük yaşadığı için bunları görmüyor. Son söz: Ortak pencere yerine herkes kendi penceresinden olaylara bakarak yeni sezona girecek gibi görünüyor.