12.01.2020

Ekonomik potansiyeli kullanamamak

Karadeniz Ekonomi Gazetesi yazarları olarak her hafta bölge illerimizin durumunu değerlendiren yazılar yazamaya devam ediyoruz. Geçen hafta deneyimli gazeteci Ragıp Göker Samsun ekonomisini yazdı. Önümüzdeki haftalarda Trabzon ekonomisini Murat Taşkın’dan Giresun ekonomisini de Zafer Çamaltı’dan sayfalarımıza taşımalarını isteyeceğiz. Diğer illerimizide bölgenin usta gazetecileri yazamaya devam edecek. Ordu’ya ilişkin gözlemlerimizi aşağıda okuyacağınız şekilde kaleme aldık. Gazete olarak Doka kayıtlarına göre rakamlarla bölge ekonomilerini tam sayfa yayınlamaya başladığımızda gördük ki Karadeniz var olan potansiyelini yeterince değerlendiremiyor. Üstlendiğimiz misyon gereği Anadolu’yu gezerken de buna tanıklık ettik. Son olarak hafta başında Samsun’daydık. Sayın Vali Osman Kaymak’a konuk olduk. Kendisiyle yaptığımız çok özel röportajda Samsun ekonomisindeki gelişmeleri Karadeniz Sohbetleri’nde okuyabilirsiniz.

Ordu ekonomisine gelince: Potansiyelini kullanamayan ve istihdama yönelik yatırım alamayan il konumunda olan Ordu ile ilgili sebep-sonuç ilişkilerini masaya yatırmak gerekirse; nüfusunun yüzde 63,9’u merkez dâhil kıyıdaki 5 ilçede yaşamakta olan Ordu ekonomisine baktığımızda “karma ekonomi”ye sahip bir il olduğunu görmekteyiz. 21 Mart 2014 tarihinde büyükşehir olan Ordu’da bu süreçten sonra şehrin makyajlanması anlamında birçok değişim gösterirken istihdam yatırımlarına hasret kaldı. Fiziki anlamda ciddi bir değişim görülmektedir. Bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini düşünüyorum. Ama diğer yandan, bu değişimin içinin ne kadar doldurulduğu konusunda kamuoyunda genel bir tereddüt hâkimdir. Bence plansız bir büyüme ve tüketim üzerine yapılan yatırımlar olağanüstü bir handikap oluşturdu değişimin tamamlanamaması adına. Kent ekonomisine kabaca baktığımızda temel sorunların başında işsizliğin geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ve buna bağlı ortaya çıkan göç olgusu. Belki büyüdük ama işsizliğe çare bulamadık. İmar ve çevre düzenlemelerinde değişimi seçerek büyüdüğümüzü zannettik. Son 30 yılda yeni bir Çamsan, Sagra ve Turan Seramik gibi firmalar ortaya çıkaramadık.Oysa OSB’leri hayata geçirerek 30 bin kişilik istihdam hedefine ulaşmak pekala mümkündür ki bu konuda Ordu ValisisayınSeddar Yavuz’un “30 bin kişinin çalışacağı bir OSB hayali” aslında bizim gerçeğimiz olmalı.Ordu yeni OSB, Fatsa ek OSB ve Ünye OSB için acilen kamulaştırmaların hız kazanarak hayata geçirilmesi gerekiyor. Rakamsal değeri yaklaşık 110 milyonu bulan bu üç OSB yatırımının önündeki engeller unutulmamalı ki yeni istihdamlar için de engeldir. Dolayısıyla, bu önemli hedef sadece Ordu Valisi’nin değil kentteki tüm dinamiklerinin öncelikli gündemi olmak zorundadır. Ki işte o zaman Ordu göç veren il konumundan çıkıp göç alan bir il konumuna geçecektir.

Ordu ne yazık ki istihdama yönelik yatırımlar konusunda özellikle arazi tahsisini gerçekleştiremediği için çok şey kaybediyor. Kırsaldan olduğu kadar ana kentten de sürekli olarak genç nüfusun göç ettiğini gözlemliyoruz. Burada yine sayın vali Seddar Yavuz’un bir sözüne atıfta bulunmak isterim. Sayın Yavuz, bir açıklamasında en üzüldüğü konulardan bahsederken “yaşlı insanların evlerinde yalnız başına ölmelerinden” söz etmişti. Gençlerinin kırsalı ve kenti terk ettiği, yaşlı insanların bir başına ölüme mahkûm edildiği şehrimizde OSB’ler hayata geçmiş olsa 30 bin kişiye istihdam sağlanacak ve insanlar akşamları ailelerinin yanında olacaklar. Aslında bu her şeyin özetidir.Yazılarımızda nasıl ki “Karadeniz potansiyelini kullanamıyor” diye yazıyorsak aynı ifadeleri Ordu için de söyleyebiliriz. Bunun en önemli nedeni içerideki ve dışarıdaki yatırımcıya yeni yatırım ve istihdamlar için yer gösteremeyen bir il olmasıdır.Gelişmişliğin ve kalkınmanın pek çok kriteri vardır. Biz bunlardan sadece bir kaçını ele alacak olursak milli gelir düzeyi, işgücü rakamları, ihracat performansı, nüfus değişkenlikleri gibi istatistikleri dikkate almalı ve bölgemizdeki diğer illerin performansı ile kıyaslamalıyız.

Ordu’nun gayri safi milli hasıladaki payı

Sanayileşmesini henüz oturtamamış bir şehir olarak bakıldığında Trabzon, Samsun, Rize, Artvin, Karabük ve Zonguldak milli gelir düzeyleri Ordu’dan çok daha iyi durumda. Ordu ise ise Sinop ve Giresun ile bir yarış halinde. 2000 yılında Ordu’nun gayri safi milli hasıladaki payı bin 921 dolar iken Giresun 2 bin 299, Samsun 2 bin 696, Trabzon 3 bin 022 ve Rize’de bu rakam 3 bin 733 dolar düzeyindeydi. 2005 yılında Ordu için bu rakam 3 bin 038 dolara çıkarken diğer illerin gerisinde kalındığı görülmektedir. 2018 yılının istatistiklerinde de durum pek farklı değil Ordu için. Ki 2018 yılında gayri safi milli hasıladaki payı 5 bin 402 dolara ulaşırken Giresun 5 bin 488, Samsun 6 bin 740, Trabzon 7 bin 614 ve Rize 7 bin 732 dolar olmuştur.

İhracattaki durum

Tarıma dayalı sanayinin gelişme sürecinde olduğu bir il olan Ordu’daki ihracat rakamları da bazı gerçekleri göz önüne seriyor. Önceliğimiz fındık.  Ordu’da fındık rekoltesi iyi olursa ihracat da o oranda iyi oluyor. Son 10 yıllık veriler de bunu doğruluyor. Ama genel tabloya baktığımızda bir istikrarsızlık hâkim görünüyor.

Sektörel performans

Sektörel performansımızda fındık ve fındık mamulleri ihracatı birinci sırada. Natürel İç Fındık, İşlenmiş Fındık Ürünleri, MDF, LaminantParke, Bentonit, Sunta, Bakır Cevheri, Çinko Konsantresi ve Sıvı Yağ ihracata söz konusu sektörler. Sanayi üretimine dayalı ihraç mallarının başında ise madencilik, çimento, orman ve kimya ürünleri geliyor. Fındıkta 250 bin doları bulduk. 2017 yılı verilerine göre madencilik ürünleri ve mobilya sektöründe 20 bin dolar, kimyevi maddelerde ise 8 bin dolar civarında olmak üzere toplamda sektörel ihracat 300 bin dolarlara doğru yaklaşıyor.Dünya genelinde 100’e yakın ülkeye fındık ihracatı yapılmaktadır. En çok ihracat yapılan ülkeler Almanya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hollanda, İran, Fransa’dır. Burada bir başka ayrıntıya da dikkat çekmek gerekiyor. Dünyanın en çok fındık üretici belki Ordu ancak ihracat başka şehirlerden yapılıyor. O nedenle performans hep istenenden düşük oluyor. Çözüm ne olur derseniz hemen aklıma gelen ihracat amaçlı bir liman derim.

Çok değil bundan üç yıl önce de Ordulu bir iş adamı şu cümleleri kurmuştu. “Kentte tam kapasite faaliyet gösteren ve uluslararası özellik taşıyan bir liman eksikliği yaşanmaktadır. Uluslararası ölçekte bir limanımız olduğu takdirde yıllık 236 milyon dolarlık ihracat gelirini 500 milyon dolarlara taşıyabiliriz. İş adamlarımızın önündeki imkân ne kadar iyi olursa ihracatımız o derece yüksek olacaktır.” Bir de düşünün ki; Karadeniz-Akdeniz Otoyolu bittiğinde neler olacak. Bu durumda İç Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz’e ulaşımı sağlanacak. Dolayısıyla liman daha büyük bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkacak. Veya Ordulular yine ürünlerini başka limanlara göndererek onların kalkınmasına katkı sağlayacaklar.

Gelişmişlik düzeyi

Ülkemiz, gelişmişlik düzeyine göre altı gruba ayrılıyor. Ordu ili 61. sıradaki yeri ile beşinci grupta kendine yer bulabiliyor. Zaten sonrasında da Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin makûs talihi sıralanıyor. 2003 yılında gelişmişlik endeksinde 62. sırada olan Ordu, geçen 15 yıllık süreçte bir anlamda yerinde saymış oluyor. İşin ilginç yanı, Ordu’nun bulunduğu kategoride bir tane büyükşehir daha yok. Yaşam endeksi sıralamasında da durum pek farklı değil. Çalışma hayatında, gelir ve servette, sağlıkta ve eğitimde, sosyal yaşam ve yaşam memnuniyetinde sıralamadaki yeri 55.’lik olan kentte görünen o ki yaşam kalitesi de düşmeye devam ediyor.

Sonuç olarak; çözüm Ordu Valisi’nin göçü önlemek adına önemle üzerinde durduğu üç OSB’nin kamulaştırmasından ve 30 bin kişinin OSB’lerde istihdam edilmesinden geçiyor. Tabi bu yük sadece sayın valinin omuzlarında olmamalı ve siyaset bölge adına hızla çözüme yönelmelidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar