Bu durum, enflasyonun kontrol altına alınmadığı sürece yapılan zamların etkisiz olduğunu göstermektedir. Özellikle gıda enflasyonunu engellemek için üretim ekonomisine geçişin önemine dikkat çekiyoruz.

Ülkemizdeki yüksek faizlere rağmen kredi kartı borçlanmalarının artması, halkın kredi kartlarından başka çözüm üretemediğini ve enflasyonla mücadele edemediğini gösteren bir göstergedir. 16 milyon emeklinin enflasyonun altında kalan maaşları, büyük bir mağduriyet yaratmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde yükselen ev kiraları, Anadolu'da ekonomik güç dengesizliğine yol açmaktadır.

Ekonomi yönetiminin, iş dünyasını ve kredi kartlarına yüklenen vatandaşları rahatlatmak için adımlar atması gerekmektedir. Şehirlerin dinamikleri, bölgesel kalkınma adına güç birliği yapmalı, yeni yatırımlar ve istihdam için kamulaştırma bekleyen Organize Sanayi Bölgeleri (OSB'ler) hızlı bir şekilde yatırımcılara sağlam altyapıyla sunulmalıdır.

BDDK verilerine göre, bireysel kredi kartı borçlanmaları geçtiğimiz yılın eylül ayına göre 2,77 kat arttı. Bu durum, faiz artışlarına rağmen kredi talebinin devam ettiğini göstermektedir. Kredi kartı borçlanmalarında taksitsiz borçlanmaların yüzde 177, taksitli borçlanmaların ise yüzde 198 seviyesinde olduğu görülmektedir.

Yüksek faiz oranları, kredi talebinde daralmaya neden olması beklenirken, tüketicilerin faiz oranlarının hala enflasyondan düşük olduğu algısı, kredi büyümesinin devam etmesine yol açmaktadır. Ancak önümüzdeki günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın faiz artırımı yapması beklenmektedir. Bu durum, kredi daralması ve tasarruflarda artış beklentisini ortaya çıkarmaktadır.

Yüksek faiz, kredi daralmasına rağmen ekonomik koşullar çerçevesinde faiz oranlarının enflasyon seviyelerinde olması, tasarrufu artırabilir ve tüketicileri kredi yerine mevduata yönlendirebilir. Ekonomi yönetiminin bu dengeleri gözeterek sürdürülebilir çözümler üretmesi gerekmektedir."