5.12.2022

Gürsoy'lar hamsi festivalinde buluştu

GÜRSOY ailesi Ordu'da geniş bir yelpazeye sahip. Karadeniz Bölgesinde olsun, Ordu'da olsun Gürsoy soyadını çok kere çoğu yöremizde duyarız.

1930'lu yıllarda kişilere soyadı verilirken, ya ötedenberi ailenin soyuna verilen adlar ve lakaplar kullanılmış, ya nüfus memurunun ailenin önüne koyduğu listeden bir soyadı seçerek soyadları tesbit edilmiş, ya da kişi, mevzuata aykırı olmamak kaydıyla kendi istediği soyadlarını almış. Bazen de Osmanlı arşivlerine göre aynı sülaleden gelenlere bir soyadı verilmiş. Sanırım bu bizim aileye de herhalde soyuna ve geniş kökenine uygun olarak "GÜRSOY" soyadı verilmiş. En iyisi "gür" bir "soy" ları varmış herhalde deyip bu soyadını almışlar diyerek bağlayalım şimdilik bu soyadı meselesini ve biz en doğrusu bu konuyu araştırmayı aile ve soyadı tarihçilerine  ve araştırmacılarına bırakalım

     Bizim esas konumuz AKPINAR köyü veya yeni adıyla AKPINAR mahallesindeki GÜRSOY'ların düzenlediği örnek bir aile buluşması. 2013 yılından beri, biraz da GÜRSOY ailesinin gençlerinin önayak olmasıyla, aile her yıl bir hamsi festivali düzenleyerek biraraya gelmekte. Gerek il içi ve gerekse il dışındaki, hatta yurt dışındaki birçok Gürsoy kökenli insanımız bu günde kendi memleketinde, köyünde, çocukluğunun geçtiği mahallesindeki bu buluşmada genciyle, yaşlısıyla, büyüğüyle küçüğüyle biraraya gelerek anılarını tazelemekte, birlikte olmakta, küçükler büyüklerini tanımakta, aileye dışarıdan katılan gelin kızlarımız da yeni ailesini tanıma fırsatını bulmakta. Güzel bir buluşma gerçekten. Bu yılki buluşmanın mottosu da "biziz, birlikteyiz, beraberiz" olarak seçilmiş.

    Bir büyüğümüz "hamsi bahane, biraraya gelmek şahane" diyerek özetledi durumu son 27 kasımdaki 8.ci buluşmada. Bu etkinliğe, festival mi, buluşma mı, şenlik mi desek bilmiyorum ama gerçek olan şu ki, yapılan bu buluşmanın kuşaklararası kaynaşmayı gerçekleştirdiği muhakkak. Son iki yıldır pandemi nedeniyle yapılamayan bu yılki festival biraz daha coşkulu ve hasretli  oldu sanki. Bir taraftan gençler hamsi ızgaraları yapıp büyüklerine ve misafirlere ikram ederlerken, diğer taraftan, gelirken herkesin evinden getirdiği turşular, tatlılar, dolmalar yenmekte, sohbetler edilmekte. Hamsileri ise gelenler getirirken, bir şekilde etkinliğin masrafları da böylece bölüşülmekte. Her yıl düzenlenen bu etkinlik sırasıyla köydeki bir Gürsoy ailesinin evsahipliğinde onların bahçesinde veya harmanında yapılmakta.

     Bu tür festivaller adeta yapıldıkları yörenin bir vitrini gibidirler. Ekonomik ve turistik bir canlılık ve hareketlilik getirir yöreye. Bu tür etkinliklerin, GÜRSOY'ların yaptığı gibi hamsi şenliği şeklinde, veya başka çeşitli usüllerde ve daha geniş çapta yapılması ve gerekirse diğer ailelerin de bu tür etkinlikler düzenlemesi yöre ekonomisi açısından bir canlılık vesilesi oluşturacaktır.

     Hamsi deyince burada bir parantez açmakta fayda var. Etkinlik süresince bir taraftan hamsiler yenirken, diğer taraftan hamsi ile ilgili bazı konuları da aramızda konuştuk tabi ki. Talimatlara ve yasalara göre hamsilerin avlanma boyu en az 9 cm. olmalı.  Ancak ne gezer. Küçücük, sırça parmağı kadar hamsiler. Yerken kılçığını ayıklamadan yemek zorundasın. 5 - 6 cm. ya var ya yok. Arada bir tezgahlarda büyük boy hamsilerin de satıldığını görüyoruz. Bunların kilosu 100 lirayı aşarken, küçükleri de 30 - 50 lira arasında satılmakta ve bu haliyle ne kadar büyük bir ekonomik kayba sebep olduğu da ortada. Ortalama 3 - 4 yıl ömrü olan bir hamsinin yılda 59 kez ve her seferinde de 40.000 yumurta bıraktığı düşünüldüğünde  katma değer olarak ne kadar büyük bir ekonomik kayba neden olduğu da  ortada. Yazık değil mi ülke ekonomisine olan bu kayba. Yasaları çıkartıyoruz ama uygulamıyoruz malesef. Çok sıkı kontrol ve denetimlerle Karadenizin bizlere sunduğu bu serveti ülke ekonomisine kazandırabiliriz. Her ne kadar yasaları biz uygulasak bile Gürcistan ve Abhazya gibi Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkeler bu kurallara malesef uymamakta ve 5 - 6 cm boyundaki hamsilerin avlanmasına müsaade etmektedirler. Bu açıdan, bu konuda  Karadeniz'e kıyıdaş diğer ülkelerle işbirliği yapılmasında fayda vardır.

Küçükken babalarımız hamsiyi teneke usülü alırlardı ve bol bol yenirdi. 1937 yılında bir teneke hamsi 5 kuruşmuş ve fazlası da gübre yapılıyormuş. Öyle bugünkü gibi küçücük olarak da avlanmıyormuş. İklim değişiklikleri ve diğer dış nedenlerle flora ve faunası bozulan denizlerimizden nasibini ne yazık ki Karadeniz de almış durumda. Haliyle hamsi de bundan etkilenmekte. Omega-3, fosfor, yağ asitleri ve daha bir çok değerli vitamin açısından oldukça zengin olan hamsi sağlık açısında da tam bir şifa kaynağı. Denizlerimizin kuru fasulyesi olan hamsi özellikle dar gelirli ailelerin tercih ettiği bir balık türü aynı zamanda. Bu bakımdan Karadenizi, kıyıdaş ülkelerin ortak bir  balıkü teknesi olarak işbirliği ile korumak zorundayız.

     Festivalimiz gençlerimizin hep birlikte oynadıkları oyunların ardından yapılan bir dua ve sonrasında toplu bir fotoğraf çekilmesi ile kapandı ve bir sonraki yıl, inşallah pandemi gibi bir aksilik olmadığı sürece tekrar buluşmak üzere sona erdi. Tabi burada benim bir talebim var ki  neden olmasın diyerek etkinliği düzenleyenlere bu arada iletmiş olayım. Tatlısı bile yapılan ve dünyada yaklaşık 100 civarında yemeği olan hamsinin bir de "içli tava" sı var ki, tadını ancak yiyenler bilir. Hem yöremize has bir yemek olarak tanıtımını da yapmış olmak açısından gelecek yıl hamsinin içli tavasını da yesek mi diyorum. Tabi bunun nasıl organize edileceğini oturup konuşmak gerekecektir.

     Gelecek yıl 9.su yapılacak olan hamsi günü buluşmalarımızın organizesinde emeği geçen gençlerimize teşekkür ediyor ve yöre ekonomisine katacağı katma değerleri düşünerek bu tür festival, etkinlik, buluşma, şenlik v.b. organizasyonların çeşitlendirilip arttırılması gerektiğini de belirtmek istiyorum.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar