16.05.2023
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir sonuç alınamadı. Erdoğan da, Kılıçdaroğlu'da 14 Mayıs seçimi öncesi meydanları gezdiler.
Televizyon programlarına da katıldılar.
Erdoğan da, Kılıçdaroğlu da söyleyeceklerini söylediler.
Kılıçdaroğlu daha önceki seçimlerde olduğu gibi projeler açıkladı.
Erdoğan ise daha çok ülkenin güvenlik politikaları üzerinden bir kampanya yürüttü.
Biri halkın''refahı'' dedi.
Bir diğeri ise 'beka' sorunu üzerinden bir kampanya yürüttü.
Dünkü yazımın bir bölümünde ''Erdoğan, bu seçim sürecinde çok fazla bir şey söylememiş olmasına rağmen seçmenini yine de konsolide edebildi.'' şeklinde ifadem olmuştu.
Anlatmak istediğim buydu işte.
Söylenecek ne varsa söylendi yani.
Şimdi 28 Mayıs'a kadar sürecek yeni bir kampanya dönemini izleyeceğiz.
''Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'' dediği gibi Mevlana'nın, bir kısım seçmenin yani şeyler duymaya ihtiyacı var gibi.
Özellikle sandığa gitmeyen 8,5 milyon dolayındaki o seçmenin.
Kimdir bunlar?
Kimi ve neyi protesto etmiş olabilirler?
Üzerinde düşünülmesi gereken budur.
Özellikle CHP'nin bu seçmen kitlesini iyi analiz etmesi lazım diye düşünüyorum.
Onların oyuna daha çok ihtiyaç duyan CHP'dir zira.
Sandığa gitmeyen seçmenin başka türlü sebepleri de olabilir belki ama kampanyalarda söylenenlere inanmış olsalardı, sandığa gitmekte tereddütleri de olmazdı.
Protestocu 8,5 milyon seçmenin en az 7 milyonu ikna edilebilir.
1,5 milyon dolayındaki geçersiz oyla birlikte 3 milyon dolayında da Oğan ve İnce'ye gitmiş oy var.
Bu da demek oluyor ki; 13 milyon dolayında oy, gidecek bir yer arıyor.
O oylara kim talip?
Daha doğrusu bu oylara kimin daha çok ihtiyacı var?
Sorusunun cevabı sanırım CHP'dir.
Neden böyle söylüyorum.
AK Parti seçmenin kararlı olduğuna inandım her zaman.
AK Parti'ye oy vermiş seçmenim tamamına yakını yine sandığa gidip, liderini seçmeye çalışacaktır.
Ve fakat.
Erdoğan'a vermek istememiş, Kılıçdaroğlu'na da oy verme konusunda tereddüt yaşamış ve bu nedenle ya sandığa gitmemiş, ya da Sinan Oğan ve Muharrem İnce'ye oy vermiş olanlar var ki, işte onlara yeni şeyler söylemek lazım galiba.
14 Mayıs günü oyunu kullananlar zaten kararını çoktan vermişti.
İlk tur seçimini Erdoğan önde tamamladı.
Parlamento aritmetiği de onun lehine.
28 Mayıs seçimine de avantajlı olan da Erdoğan'dır.
Ve fakat.
Recep Tayyip Erdoğan 1994 yerel seçimlerinin yanı sıra, 2002 yılından bu yana katıldığı genel seçimlerde ilk defa kazanamadı.
''Yenildi de'' diyemeyiz ancak, bu seçimi kazanamadığı da bir gerçek artık.
AK Parti seçmeninde o korkunun ilk defa oluşma ihtimaline karşın, muhalefetin seçmeninde de ''Yenebiliriz'' inancının oluştuğunu da düşünüyorum.
Adaylardan Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini zor bir süreç beklediğini biliyor olmalı.
Seçmenini konsolide etmekte ve de özellikle, 14 Mayıs'ın protestocu seçmenini kendi lehine çekme konusunda çok zorlanacaktır ama bundan vazgeçeceğini de sanmıyorum.
Nitekim dün yayınladığı videolu mesajında ''Buradayım'' dedi ve o videolu mesajında kalbini de göstererek ''Siz de buradasınız'' diyerek, yeni dönem kampanyasını başlatmış oldu.
Ayıca ekibi de, videolu mesajlarla kendisine destek verdi.
Şimdi sıra Erdoğan'da.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na nasıl cevap verecek.
Onu merak ediyorum.
Bir başka merakım da, protestocuları yanına çekmekte hangi lider başarılı olacak.
Bekleyip göreceğiz.