24.10.2025
Samsun Valisi Orhan Tavlı, Dünya Gazeteciler Günü nedeniyle Samsun’daki medya kuruluşlarıyla birlikte gazetemiz H. HALK’ı da ziyaret etmiş.
Vali Tavlı, Yener Cabbar’la yaptığı sohbette Samsun’a yatırım kazandırmak için iki yıldır bir atılım yaşandığını söylemiş.
Vali Bey’in açıklamaları, yüreğimize su serpmesi ve şehrin geleceğine dair umutlarımızı yeşertmesi bakımından elbette hoştu.
ABD’nin eski başkanlarından Bill Clinton, 1931’deki “Büyük Buhran” döneminde James Truslow Adams’ın popülerleştirdiği “Amerikan Rüyası” kavramından yola çıkarak, Amerikan halkını ayakta tutan en büyük özelliğin geleceğe dair hayal kurmak olduğunu söylerdi. Clinton’un “hayal kurmak” tan kastı, boş hayallere kapılmak değil, zenginleşmeyi ve dolayısıyla toplumsal refahı hedefliyordu.
Otuz yıl kadar önceydi…
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın rahmetli Adnan Sakoğlu başkanlığındaki yönetimi, aralarında Samsun basınından kalem tutanların yanı sıra, meclis üyelerinden oluşan kalabalık bir grubu İstanbul’dan başlayarak Denizli, Konya ve Antalya gibi, Samsun için de uygun olan, emek / yoğun yatırımların yoğunlaştığı illerdeki organize sanayi bölgelerini gezdirilmişti. Gezi boyunca kimi tesislerdeki yatırımcılar ve TSO yetkilileriyle çeşitli görüşmeler gerçekleştirilmişti.
Samsun Merkez OSB o zamanlar yeni yeni gelişiyordu ama mesela Konya 6. OSB’yi yapıyordu.
Konya ve Antalya’daki OSB’lerde, dünyaca bilinen iki marka için fason üretim yapan tesisleri gezmiş, bundan çok etkilenmiştik.
Denizli ise o dönemde, bugün ayakta kalma mücadelesi veren Türk tekstilinin adeta merkez üssü gibiydi.
O geziyi yaptığımız yıllarda rahmetli Süleyman Demirel, TRT’deki bir söyleşisinde, İzmir’deki Karabağlar ve Atatürk Sanayi Siteleri’nde bin beş yüze yakın fabrikanın üretim yaptığını söylüyordu.
Demirel’in örnek verdiği o bin beş yüz tesis yalnızca iki OSB’ye aitti; oysa İzmir’de o sıralarda 17 OSB’de binlerce fabrikanın bacası tütüyordu.
Meslek yaşamımın yaklaşık yirmi yılını geçirdiğim Dünya Gazetesi'nde çalışırken, bölgemizdeki hemen hemen her ildeki sanayi sitelerini ve buralarda kurulu yüzlerce tesisi gezme şansım oldu.
Samsun, bölgemizdeki Düzce sınırındaki Akçakoca’dan Artvin’in Hopa’sına kadar uzanan tüm yerleşim yerleri arasında sanayi yatırımları açısından çoğundan daha iyi durumdaydı;
ama yine de, şehrimdeki yatırım sayısının bir Gebze kadar olmasa da, Konya kadar olmasının hayalini yıllar boyu kurdum.
SAMSUN’U DÜRÜM-DÖNER
EKONOMİSİNDEN KURTARMAK
Ne kadar yatırım, o kadar üretim; dolayısıyla o kadar istihdam demektir.
Samsun’da OSB sayısı artıyor, çok şükür.
Ve fakat, hâlâ Gebze’nin çok uzağındayız; Konya’nın yarısına bile ulaşmış değiliz maalesef.
Sanayileşme sürecine aynı dönemlerde başladığımız Gaziantep’teki baca sayısını yakalamamız imkânsız gibi görünüyor; ama bari Kayseri’yi yakalasak diyorum.
Yukarıda da işaret ettiğim gibi, “yatırım” demek “üretim ve istihdam” demektir.
Ne kadar çok fabrika bacası tüterse, gençlerimizin iş ve aş umudunun gerçekleşme imkânı o kadar artar.
Samsun’da istihdam yükünü hâlâ ne yazık ki dürüm-dönerciler, kafeteryalar ile cep telefonu ve aksesuar satıcıları karşılıyor.
Hangi vali söylemişti tam hatırlayamıyorum ama, ihracat miktarımızın henüz 400 milyon dolar civarında olduğu yıllarda Samsun için 5 milyar dolar ihracat hedefi konmuştu.
Bu hedefe ulaşılması mümkün görünmeyince daha sonra 1 milyar dolara revize edilmişti;
Samsun iki yıl önce bu hedefe ulaştı, çok şükür.
Ve fakat…
Gaziantep’in yıllık 6 milyar dolar olan ihracat miktarını 7 milyar dolar olarak açıklamasının üzerinden bu yıl itibarıyla dört yıl geçti.
Mesela, İSO’nun bin büyük firma listesine Samsun 10–11 firma adını yazdırınca haklı olarak seviniyoruz;
ama Gaziantep’in sadece ilk 500 büyük firma arasına geçen yıl 29 firmayla girdiğini gözden kaçırıyoruz.
Geçen yıl İSO’nun 500 büyük listesini analiz ederken, bölgemizdeki illerden listeye giren firma sayısının Kahramanmaraş’tan bile az olduğunu yazmıştım.
“Koca Karadeniz bir Maraş etmiyor” başlıklı o yazım, Maraş medyasında günlerce haber konusu olmuştu.
Vali Orhan Tavlı’nın heyecanını anlıyorum, gayretini de önemsiyorum.
Ancak gerçekçi olmak gerekirse, gelişmişlikte Gaziantep’le aramızdaki makasın daralmasını beklemek şimdilik boş bir hayal olur.
Biz iyisi mi, şimdilik Kahramanmaraş’ı yakalamayı hayal edelim.


