25.11.2022
Samsun’da ekonominin ticari yapıya dayandığı bilinir. Ki; O yapı zayıf şu sıralar. Tıpkı tarım gibi.
Samsun’da siyasete ve ekonomiye yön verenler arasından biri çıkıp, Samsun’da tarım var diyebilir mi?
Sanmam.
Ticari yapı ve tarım can çekişirken çok geliştiğini iddia edemesek de, sanayimizde ulusal düzeyde benzerleriyle rekabet edecek firmalarımız var elbette.
Sayıları az olsa da var.
Pekala!
Samsun neden.
Bir Bursa.
Bir Antep.
Bir Konya.
Bir Kayseri.
Ve hatta.
Bir Maraş gibi sanayi şehri olamadı.
Sebepleri var elbette.
En bilinen sebep, yazının başında da belirttiğimiz gibi ekonomik yapının daha çok ticari geleneğe dayalı olmasıdır.
Ticaretin sıcak para demek olduğu da bilinir.
Tüccar, akşam kasaya giren parasını bilir.
Sanayici gibi önce para yatırıp, sonrasında yatırdığından daha fazla kazanmak gibi bir ihtimaline rağmen o riski almaz, o zahmete de katlanmaz.
Bizim para sahiplerimiz, çocuklarını okuttular Avrupa da Amerika’da.
MBA bile yaptıranlar vardı.
O çocuklar iyi eğitim alıp geldiler. geldiler.
Babalarına sanayiden falan söz ettiler.
Ve sonucunda!
‘’İcat çıkarma uşağım’’ gibi bir tepkiyle karşılaştılar.
Gençlerde arzular şelaleydi ama gerçekler acıydı.
Hayal kırıklıklarıyla her biri başka taraflara savruldular.
Bu arada atı alan çoktan öte yana geçti ama.
Samsun sanayileşme hamlesini ilk başlatan şehirlerden biriydi ama yola çıktığı şehirler hızla yol alırken, Samsun yerinde saydı maalesef.
O kuşak, her canlı gibi alemi berzahtan, alemi ervaha göç etti.
Allah gani gani rahmet etsin her birine.
O eski kuşak, ticari yapının şehri her daim ayakta tutacağına inanmışlardı ama kendilerine de ailelerine de ve belki şehre ve ülkeye katkıları daha fazla olacakken, bunu ıskaladılar.
Ve fakat.
Şehirde ticari yapıya rağmen inadına sanayileşmeyi savunanlarda vardı.
Tayyip ve Ahmet Altuncu kardeşler gibi.
Cemal Yeşilyurt ve dün toprağa verdiğimiz Fahrettin Ulusoy gibi.
Cesaretleri, evlatlarına yeni kapılar da açtı.
Hikmet ve Fikret Yeşilyurt, diğer kardeşleriyle birlikte Rahmetli Cemal Abi’nin açtığı yoldan cesaretle yürümeye devam ediyorlar.
Rahmetli Tayyip Altuncu’nun çocukları Tayfun ve Tarık Altuncu da SAMPA’nın ürettiği otomotiv ve de özellikle kamyon süspansiyon araçlarını kıtalararası ülkelere bile satma başarısı gösteriyorlar.
Rahmetli Ahmet Altuncu’nun evlatları Ufuk ve Eyüp Altuncu da amca çocukları Ahmet Altuncu’nun da verdiği katkıyla FKK’da büyük bir dönüşümü başlattılar.
Geçmişte otomotiv süspansiyon araçlarının yanı sıra, Köprü mesnetleri, elastomeller ve liman usturmaçaları gibi kauçuktan mamül maddeleri üretmesiyle bilinen FKK, günümüzde ise maden değirmenleri için ürettikleri lifterbar astarlarıyla, maden sektöründe dünyanın en önemli üç üreticisinden birine dönüştü.
Rahmetli Fahrettin Ulusoy’un, Buğday pazarında başlayan ticari yaşamı, un sanayicisi olma şeklindeki bir dönüşümü yaşarken, Ulusoy Un’u önce İSO’nun ikinci 500 firması arasına, daha sonra da ilk 500’den biri oldu ama Fahrettin Abi’den bayrağı alan Günhan Ulusoy, Ulusoy Un’u ülkemizin en büyük un sanayicisi ve ihracatçısı yaptı.
Neymiş efendim!
İcat çıkarmak lazımmış bazen.
Değil mi ki Ata’mız cumhuriyetimizi gençlere emanet etmiş.
Bizler de gençlerimize güvenelim, geleceğimizi onlara emanet etmekten çekinmeyelim.
(Biliyorum bu yazıda adını anamadığım onlarca insan daha var ama bana ayrılan satırlar bu kadarla sınırlı ne yazık ki. Kusurumuz olduysa affola)