8.07.2025

Yine Temmuz ve yine yüreğim ağzımda

Temmuz ve Ağustos aylarında yüreğim ağzımda gezerim.

Çünkü Samsunluyum.

Bu şehirde rahat ve huzur içinde yaşamamız için yapılması gerekenler nedense hep ihmal ediliyor.

Her yıl Temmuz ve Ağustos ayları geldiğinde yağış miktarı da artar ve ''Sel denilen'' felaketle yüzleşiriz.

Yağışlara bağlı olarak aynı zamanda heyelan tehlikesiyle de yaşarız.

Geçen hafta yine iki ün süreyle yağış aldı şehrimiz.

Ve yine ben yüreğim ağzında bekledim sabahın olmasını.

Çok şükür korkulan olmadı bu defa.

Su taşkını oluşmadı ve sel meydana gelmedi yani.

Ve fakat.

Bu durum, Samsun'da bir daha sel gibi bir felaketin olmayacağı anlamına gelmiyor elbette.

Sel olmadı ama Atakum'da, istinat duvarlarının yıkılması, toprak kayması gibi bir felaketin habercisiydi sanki.

Sahilde kurulmuş güzel bir şehiriz.

Ve fakat.

Deniz kıyısındaki şehre yağan yağmur suyunu denizle buluşturamamak gibi bir durumu yaşıyoruz.

Akıl alacak gibi değil ama oluyor maalesef.

Bizim kuşağın Samsunluları, 35 yıl kadar önce sel suları, Ağabali caddesini doldururken, otomobilleri sürükleyip, ev ve iş yerlerini su bastığında oluşan görüntüyü hafızlarında tutuyordur hala.

Ben unutmam mesela.

Samsun belediyesi, o görüntü sonrası, kanalizasyon denen yapıyı hatırlamıştı.

Zamanın Belediye Başkanı Rahmetli Muzaffer Önder alt yapı çalışmaları başlatmıştı ama ''Paraları yeraltına gömdü'' gibi suçlamalara muhatap olmuştu.

Şaşırdınız değil mi?

Şaşırmayın, çünkü Samsun’da yaşadığınızı unutmayın.

Ağabali’de başlayan kanalizasyon çalışmalarıyla şehir halkı,  bir süreliğine sel korkusunu askıya almıştı ama Yusuf Ziya Yılmaz döneminde sahil yolu ve tramvay hattı inşa edilirken, şehrin yağmur sularını denizle buluşturacak kanalların önü kapanınca, o korkuyu yeniden yaşamak gibi bir durumla yeniden yüzleşmişti.

2012 yılında 3 Temmuz'u, 4 Temmuz'a bağlayan o gece yağan şiddetli yağmur sonucu oluşan sel felaketinde, aralarında babacığıyla bir kapıcı dairesinde boğulan Bedirhan'la birlikte 13 kişi can vermişti.

Daha sonraları da tekrarlayan su taşkınlarının oluşturduğu sel felaketinde can kayıplarımız oldu.

Beşeriz biliyorsunuz.

Beşeri zaaflarımızdan biri de çabuk unutmaktır.

13 yıl önceki o sel felaketinde denize sürüklenen araç içinde bir ailenin yok olduğu noktadaki bir benzin istasyonunun araç yıkama ünitesinde 70 gün kadar önce oluşan heyelanda otomobilini yıkayan bir baba ve iki kız evladı dağdan kopan kaya parçalarının altında can vermişlerdi.

Samsun coğrafi konumu bakımdan bol yağış alan bir bölgede çok şükür!

''Çok şükür diyorum'' zira Allah'ın Rahmet'i olarak bildiğimiz yağmur suyu öldürmez çünkü.

Su taşkını ve sonucunda oluşan sel suyu doğaya ve insanlara zarar verir.

Su taşkınının oluşmasını önlemek de, günümüzde bilimsel tekniklerle çok kolay artık.

Yeter ki, ''Yüzyılın yağışı miktarıydı'' gibi çağdışı gerekçeler uydurmak yerine bilimsel verilere uyularak şehirlerin altyapısı sağlamlaştırılsın.

Samsun'un bir sel ve heyelan gerçeği var yani.

Bunu unutmayalım ve ona göre hareket edelim.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar